Çift metal para sistemi
Çift metal para sistemi, tedavülde altın ve gümüş olmak üzere iki ayrı madenden basılmış paranın, -sikkenin- işlem gördüğü bir para sistemidir. Bu sistem esas olarak 18. Yüzyıl başlarında, Avrupa ve Amerika'da uygulamaya konulmuş olup 1820'li yıllara kadar yürürlülükte kalmıştır.
Çift metal para sisteminde dahi, -1600'lü yılların ortalarından beri- banknot (banka parası) ödemelerde kullanılan bir ödeme aracıydı. Ancak bugünkü anlamda bir para otoritesinin kontrolü olmadığı için bankalar, aktiflerindeki karşılıkları aşacak miktarda banknotu rahatlıkla tedavüle sürebiliyorlardı. Kuşkusuz bu banknotlar banka açısından bir taahhüttür ve aktifteki karşılıklar stokunu aşan miktardaki banknot, bir süre sonra bu bankaları, taahhütlerini karşılayamaz duruma düşürmektedir. Bu durum, kısa sürede banknotların genel kabul gören mübadele aracı olmasını önlemiştir. Sonuçta çift metal para sisteminde genel kabul gören mübadele aracı metal sikkeler olmuştur.
Çift metal sisteminden önce de sikkeler tedavül aracı olarak kullanılmaktaydı. Antik çağlarda bakır ve tunç sikkeler yaygın olarak kullanılmıştır. Daha sonraları kolay tedarik edilebilen bu metallerle basılan sikkelerin kontrolsüz bir ölçüde basılarak tedavüle sürülmesiyle bu sikkelere de güvensizlik yaygınlaşmış, sikkeler altından basılır olmuştur.
Kuşkusuz para da piyasalarda alım satım konusu olabilen bir metadır -ticari mal- ve piyasadaki para talebinin üstüne çıkan para arzı, bu metanın da değerini düşürecektir. Paranın değerinin bu şekilde düşmesi, paranın fonksiyonlarını yerine getirememesiyle sonuçlanacak ve o para, tedavül aracı olarak piyasalar tarafından ret edilecektir.
Altından basılan paranın bu konuda bir avantajı vardır, altın stokları sınırlıdır. Hükümetler ya da hükümdarlar, sınırlı miktarda altın parayı piyasaya sürmek durumundadırlar. Böylece para arzının talebi aşması da önlenmektedir.
Özellikle, Sanayi Devriminin ardından gerek ülke ekonomilerinin gerekse de uluslararası ticaretin hızla gelişmesi, para talebini hızla artırmıştır. Hükümetlerin elindeki altın stokları yetersiz kalınca da gümüşten de sikke basılmaya başlanmış böylece çift metal sistemi ortaya çıkmıştır.
İlk zamanlar sorunsuz bir şekilde işleyen bu para sisteminin aksamaya başlaması kaçınılmazdır. Her zaman için dünya gümüş üretimi, altın üretiminden fazladır. Böyle olunca piyasaya sürülen gümüş para toplamı, altın para toplamından fazla olmuştur. Oysa ikisi birden para arzını oluşturur ve karşılarında tek bir para talebi vardır, diğer deyişle para talebi, altın para talebi ve gümüş para talebi diye ayrılmaz. Piyasada gümüş para stoku altın para stoğuna göre belirgin bir biçimde fazlalaştığında ise, paraya yönelik arz-talep yasaları gereği gümüş paranın satın alma gücü düşme eğilimi göstermiştir, çünkü göreli olarak fazlalaşmıştır.
Piyasaların, altın paranın bu şekilde prim yapmasına dayanabileceği bir bant vardır. Bu bant aşıldığında ise Gresham Yasası işlemeye başlayacaktır, “kötü para, iyi parayı kovacaktır”. Bu anektodda kötü para, değeri sürekli düşen gümüş para, iyi para ise prim yapan altın paradır. Gresham Yasası’nın işleyişi iki yönde olmuştur. Ya insanlar ödemelerin altın parayla yapılmasında ısrar etmiş, gümüş parayı kabul etmekten kaçınmışlardır, böylece gümüş para fiilen tedavülden çıkmıştır ya da altın para eritilerek külçe altın olarak piyasaya dönmüştür.
Ülke içinde gümüş paranın satın alma değeri ile gümüşün külçe fiyatı denk tutulsa bile, ülkeler arası külçe fiyatlarının farklılığından dolayı ülkeden metal çıkışı olacak, yine kötü para iyi parayı dışlayacaktır.
Böylece Çift Metal Para Sistemi bir süre sonra kendiliğinden tek metal sistemine dönüşmüştür.