İran'da laiklik
İran'da Lâiklik başlangıcı Pehlevi Hanedanı'ndan Şah Rıza Pehlevi'nin tahta çıktığı 1925 yılına uzanmaktadır. İran'da laiklik bir devlet politikası olarak uygulanmaya başladıktan sonra hicab adı verilen başörtüsü ve çador adı verilen çarşaf adlı giysilerle birlikte dinsel bayramlar olan Muharrem ve Aşura günü gibi kutlamalar, din adamlarının umuma açık yerlerde vaaz vermeleri yasaklandı, cami eylemleri yoğun biçimde engellendi ve düzenlendi.
Gelenekçiler ve yabancı gözlemciler tarafından eleştirilmekle birlikte Şah Rıza İran'ı sekülerleştirmeyi ve Şii din adamlarının devlet ve toplum üzerindeki etkisini yok etmeyi amaçlıyordu. Rıza'nın döneminde, sekülerist politikalara karşı bir ters tepki olarak İslami köktenciliğin ve terörizmin ilk örnekleri görülmeye başladı. Örneğin, Ahmet Kasravi gibi seküler politikacılar Müslüman cihatçılar tarafından suikaste uğradı, bunlardan en kötü şöhrete sahip olan İslam Fedaileri'nin kurucusu, Ayettulah Abdul Kasım Kaşani suikasti ile bağlantılı bulunduğu gerekçesi ile 1955'de idam edilen Navvab Safavi bugün İran'da mevcut olan İslami yönetim tarafından kahraman olarak kabul edildi.
Ülkesinin II. Dünya Savaşı yıllarında, Ağustos 1941'de, Sovyet ve İngiliz askerleri tarafından işgale uğramasıyla tahttan indirilerek sürgüne gönderilmesiyle Şah Rıza dönemi uygulamaları sona erdi. Şah Rıza'nın yerine oğlu Şah Muhammed Rıza Pehlevi 26 Eylül 1941'de tahta çıkarıldı. 1941 ve 1953 yılları arasında İran'da demokrasi oluşturulma faaliyetleri görüldü. Ancak, Şii din adamları, öncelikli taraftar yoğunluklarının bulunduğu merkezi İran'ın kırsal bölgelerinde önceki güç ve etkinliklerine yeniden ulaşmalarını sağlayacak desteğe sahipti.
1953'den sonra İran hükümeti gittikçe daha az demokratik bir hale gelirken Şah Rıza'nın laiklik politikalarını ve Şii din adamlarının etkisini kırma yönündeki uygulamalarını restore etmek isteyen adımlar atıldı.
1960'ların sonlarında Şah Muhammed Rıza talebelik dönemindeki Şii din adamlarıyla bir diploma temin etmeleri için devlet üniversitelerine katılmalarını, böylece bir vaizlik belgesi almalarını şart koştu. Şah Muhammed Rıza, 1970'lerde Şii din adamlarının İran Parlamentosu'na katılmalarını men eden adımlar attı ve dinsel simgelere yönelik halka açık alanlarda engellemeleri empoze etti.
Hem Şah Rıza hem de Şah Muhammed Rıza, Fransız İhtilali ve klasik Amerikan okullarının savunumlarından olan din ve devletin ayrılığı düşüncesinden etkilenmişlerdi. Pehleviler döneminde İran, Fransa ve Birleşik Devletler'le yakın ilişkiler geliştirdi. Şubat 1979'daki devrimde Başbakan Shapur Bakhtiar hükümetinin düşürülmesinden sonra başbakan yapılan Mehdi Bazargan idaresinde, Ayetullah Humeyni ve O'nun devrim öncesi hizbinin planlarına uymayan ve bir serbest piyasayı hedefleyen bir geçici hükümet kuruldu. Bu nedenle, Bazargan hükümeti, 4 Kasım 1979'da başgösteren köktenci öğrenclire tarafından gerçekleştirilen Rehineler Krizi'nin hemen ardından başlayan kitle gösterileriyle düşürüldü.
Bazargan hükümetinin düşürülmesi aynı zamanda İran'da bir devlet politikası olarak lâikliğin de sona ermesi anlamına geliyordu. Şubat 1980'de İslamcı Cumhuriyet Partisi tarafından bugünkü mevcut teokratik hükümet biçimi oluşturuldu ve Ayettullah Humeyni Üst Lider olarak kabul edildi.
İslamcı hükümete karşı lâiklik yanlısı muhalefet 1984'e kadar etkin oldu. Bu tarihten sonra lâikler, mevcut rejim hiyerarşisi tarafından heretik ve dinden çıkmış kişiler olarak tanımlandı ve sonunda hapis, idam veya sürgün edildiler.
İran'da Öne Çıkan Lâiklik Yanlıları
- Şah Rıza Pehlevi
- Muhammed Musaddık
- Ahmad Kasravi
- Dariush Forouhar
- Shapur Bakhtiar
- Fazlollah Zahedi
- Daryoush Homayoun
- Şah Muhammed Rıza Pehlevi
- Amir Abbas Hoveyda