İstidraç
İstidraç, İslâm'a göre, hakkı olmadığı hâlde ve kabiliyetsiz bir durumda olmasına rağmen, bir kimsenin çokça nimete mazhar olması ve bu sebeple küfür ya da Allah'a isyanının devam etmesidir. Bu hâl üzere iken âsî kul, gitgide azaba yaklaştırılmaktadır.
Kuran'da
Araf sûresinde 182. âyette şu şekilde anlatılmaktadır: "Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş felakete götüreceğiz." İstidraç, kerâmete benzer. Aralarındaki fark, istidracın Allah'ın rızasına muhalif sûrette meydâna gelmesidir.
Kuran'da, istidraç birden çok âyette değinilen bir durumdur. Bazı ayetlerde, istidraç kavramı farklı kelimelerle anlatılmaktadır. Bunlardan birisi, Âl-i İmran 178'de, inkârcıların nimetlerinin artışının rahmet için değil, kahır için olduğu belirtilmektedir: "İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır."
Enam 44'te, inkârcılara, inkârları tamama ersin diye nimetlerinin artırıldığı dile getirilir: "Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar."