Ahmet Hamdi Martonaltı
Ahmet Hamdi Martonaltı Telgrafçı Manastırlı Hamdi Bey | |
---|---|
Telgrafçı Manastırlı Hamdi Bey | |
Doğum |
1891 Manastır |
Ölüm |
9 Aralık 1945 Konya |
Ahmet Hamdi Martonaltı ya da bilinen adıyla Telgrafçı Manastırlı Hamdi Bey, İstanbul'un İngiliz birlikleri tarafından işgal edildiği 16 Mart 1920 günü işgal haberini ve gelişmeleri Milli Mücadele'nin lideri Mustafa Kemal Paşa'ya ileterek tarih sahnesine çıkmış telgraf memuru.
İşgalden sonra İstanbul'dan kaçıp Kurtuluş Savaşı boyunca telgrafçı olarak cephede görev yapmıştır. Savaştan sonra Beyaz şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edildi. 1927'de Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde okuduğu Nutuk'ta onun kahramanlığına yer vererek kendisini onurlandırdı.
Yaşamı
1891'de Manastır'da dünyaya geldi. “Ağalar” ismiyle anılan varlıklı bir ailenin mensubu idi.[1] Babası Ahmet Efendi, annesi Hasibe Hanım'dır. İlk ve orta öğrenimini Manastır'da tamamladıktan sonra 1911'de Manastır'ın Debre-i Bâla kasabasında telgraf memurluğuna başladı.
1912'de Manastır'ın Sırpların eline geçmesi üzerine ailesi ile birlikte İstanbul'a göç etti.[1] 1919 yılında İstanbul'daki Büyük Postane'de telgraf memuru olarak görev yapmaya başladı.
1919 yılı Temmuz ayından itibaren İstanbul'da olan biteni gizlice Mustafa Kemal Paşa'ya aktarma işini üstlenerek Anadolu'daki Milli Mücadele'ye destek oldu.[2]
İstanbul'un İngiliz kuvvetleri tarafından işgal edildiği 16 Mart 1920 günü işgal haberini hayatı pahasına Ankara'daki Mustafa Kemal Paşa'ya ulaştırdı.
İstanbul'un İşgali
“ | Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne özeldir.
Bu sabah Şehzadebaşı’ndaki Mızıka Karakolu'nu İngilizler bastı. Oradaki askerlerle çarpışarak neticede şimdi İstanbul’u işgal altına alıyorlar. Bilgi için arz olunur. Manastırlı Hamdi. |
” |
Bu hamiyetli ve cesur Manastırlı Hamdi Efendi olmasaydı İstanbul'da geçen bu acı olayları öğrenmek için, kim bilir ne zamana kadar bekleyip duracaktık. İstanbul'da bulunan nazır, milletvekili, komutan ve teşkilatımız adamları içinden, bir kişinin çıkıp da, zamanında bize haber vermeyi düşünememiş olduğu anlaşılıyor. Demek ki hepsini heyecan ve çarpıntı kaplamıştı. Bir ucu Ankara'da bulunan telin İstanbul'da bulunan ucuna yanaşamayacak kadar şaşkın bir duruma gelmiş oldukları yargısına varmak, bilmem ki doğru olur mu? Telgraf memuru Hamdi Efendi sonradan Ankara’ya gelerek karargâhımız telgraf memurluğu yapmıştır. Kendisine borçlu olduğum teşekkürü, burada açıkça söylemeyi millî ve vatan görevlerinden sayarım.
İstanbul'un İngilizler tarafından işgali 16 Mart 1920 günü gerçekleşti. O gün, İngiliz zırhlısından çıkan silahlı İngiliz birlikleri, Beyazıt'daki Şehzadebaşı Direklerarası'nda bulunan Kafkas Tümeni'ne bağlı birliğin karargah ve mızıka erlerinin kaldığı koğuşu sabah 05.45'de bastı. Koğuşta uyuyan erlere ateş açarak altısının ölümüne ve onunun yaralanmasına sebep olan olayı Telgrafçı Hamdi Bey Ankara'daki Mustafa Kemal Paşa'ya saat onda bildirdi. Zaman zaman ara vererek işgali naklen Ankara'ya ve Mustafa Kemal Paşa'ya aktardı. Hamdi Bey, telgrafhanenin de basılmasına kadar işgal ile ilgili edindiği her türlü ayrıntıyı hayatını ortaya koyarak iletmeye çalıştı. Onun verdiği haberler özetlenerek Mustafa Kemal’in emri ile Anadolu ve Rumeli’deki tüm komutanların adreslerine telgraf yoluyla iletildi.
Atatürk, Telgrafçı Hamdi Bey'in fedakarlığının önemini 1927 yılında okuduğu Nutuk'ta anlatmıştır[3]
İşgalden sonra
İstanbul'un işgalinden sonra, İstanbul'daki gizli teşkilatın yardımıyla Bursa'ya, oradan Ankara'ya geçti. Mustafa Kemal Paşa'nın talimatı ile Ziraat Okulu'ndaki Heyet-i Temsiliye Karargâhı'nda telgraf memuru olarak görevlendirildi.
Batı Cephesinde telgrafçılık
İsmet Paşa'nın Batı Cephesi Komutanlığı'na atanmasından sonra onun yanında telgraf memuru olarak görev yaptı. Bu görevi sırasında I. ve II. İnönü zaferlerini, top sesleri arasında karargâhtan Ankara'ya ulaştırdı.
Cumhuriyet dönemi
Cumhuriyetin ilanı'ndan sonra atandığı Akşehir'de iki yıl telgraf memuru olarak görev yaptı. Konya’da ilkokul öğretmenliği yapan Nesibe Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Cenan, Emel ve Cantez üç çocuk sahibi oldu.[1]
Akşehir'deki görevinin ardından Ankara Yenişehir Postanesi Müdürü olarak atandı. Sağlık sorunları nedeniyle bir süre tedavi gördükten sonra, kendi isteğiyle Konya İstasyonu'na birinci sınıf memur olarak atandı ve bu görevdeyken de emekli oldu.
Soyadı kanunu çıktıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından İstanbul'un işgali sırasında gösterdiği yararlılığın hatırasına Manastırlı Hamdi Bey'e, "Martonaltı" soyadını verdi.
9 Aralık 1945 tarihinde Konya'da vefat etti. Mezarı Konya'da bulunan Musalla Mezarlığı'nda bulunmaktadır.