Ashihara
Ashihara Kaikan (Japonca: 芦原会館Ashihara Kaikan), Yirminci yüzyılda Kancho Hideyuki Ashihara tarafından kurulan tam temaslı karate stili.
Kurucusu
Stilin kurucusu olan Hideyuki Ashihara, 5 Aralık 1944 tarihinde Japonya'nın Hiroshima Ken şehrinde doğmuştur. Deniz askerî okuluna gitmiş ancak devam ettirememiştir. Askeri okul sıralarında uzun müddet Kendo çalışmış, sokak kavgalarına katılmıştı.
Okuldan ayrıldıktan sonra bir benzincide çalışmaya başladı.Sokakta kazandığı dövüş tecrübesini bir do sanatında kullanmak istiyordu. Kendo bir noktadan sonra ona yetersiz geldi. Çeşitli dojolara gidiyor ve değişik sistemleri deniyordu.
Masutatsu Oyama’nın dojosuna 1961 yıllının Eylül ayında 16 yaşında başlamıştı. 1964 yılında Hideyuki Ashihara siyah kemerini aldı ve eğitmenliğe başladı.1966 yılında ise kyokushin karate sisteminde çok önemli bir mevkii'ye geldi.
Çeşitli olaylar sonucu ustası ile arası açılan Hideyuki Ashihara, 1980 yılında Ashihara Kai Kan ismi ile kendi sistemini kurmuş ve çalışmalarına bu yönde devam etmeye başlamıştı.
Ashihara 1995 yılında hayata gözlerini yummuştur.
Kuruluşu
Kancho Hideyuki Ashihara, Kyokushinkai Karate'nin kurucusu Masutatsu Oyama'nın öğrencilerinden biridir. Ustasından ayrıldıktan sonra kendi stili olan Ashihara Karateyi geliştirmiştir.
Ashihara Karate genelde Kyokushin izlerini taşır ve birçok önemli yönleri o sistemden alınıp geliştirilmiştir.
Ashiharaya göre diğer karate sistemleri süslü kelimelerden oluşan branşlardı. Ancak savaşmak ile karşı karşıya kalınınca gerçekler ortaya çıkıyordu.
Ashihara Karate’de Sabaki Nedir?
Sabaki, Hideyuki Ashihara tarafından geliştirilmiş, savunma ve saldırı hareketlerini tek bir hareket haline getiren bir saldırıya veya hücuma karşılık veren tek yöntemdir.
Sabaki, herhangi bir saldırganın mütecaviz hareketi karşısında dört temel dairesel hareketlerden birini kullanır. Bu hareketler, kendini savunan kişinin yavaşça ileriye ve geriye doğru ve saldırganın sağına veya soluna doğru rahat bir şekilde hareket etmesini sağlar.
Her bir durumda, kendisini savunan kişi saldırganın sırtına vurabilecek pozisyona gelir. Bu da kendini savunan kişinin ön taraftan gelecek saldırılara karşı kendisini korumasını kolaylaştırır. Buna ilaveten, bu durum kendini savunan kişinin saldırganın pozisyonunda “kör bir nokta” yaratmasına yol açar.
Kendini savunan kişi saldırgan karşısında böyle bir kör nokta yarattığı zaman, bu “kör nokta”ya girerek, çeşitli yumruk ve tekme kombinasyonlarıyla bu pozisyondan stratejik bir avantaj sağlayabilir.
Mesafenin kısa, normal veya uzun olmasının hiçbir önemi yoktur. Burada esas olan, kendisini savunan kişinin saldırganın ulaşamayacağı bir mesafede ve “kör nokta”sında hareket etme stratejisidir.