Aziz Justin

Aziz Justin

Aziz Justin (Yunanca: Ἰουστῖνος ὁ Μάρτυρ Iustínos ho Mártyr, Latince: Iustinus Martyr d. 100 ö. 164 Roma) Patristik felsefenin ilk döneminin adı anılmaya değer apolojistlerinden biridir. Onun esas önemi, felsefe kar­şısında takındığı açık ve olumlu tavırdan, ve dolayısıyla dinin felsefeye olan ihtiyacını farketmesinden kaynaklanmaktadır. Felsefenin mahiyeti, değeri ve öneminin, çok sayıda felsefe okulunun varlığından da çıkartılacağı üzere, insanların pek çoğu tarafından farkedilemediğini savunan Justin’e göre; felsefe Tanrı’nın insana sunduğu, onu Tanrı yoluna sokan, en değerli armağandır.

O, felsefeyi önce Stoalılardan öğrenmeye çalışmış, Stoalıların Tanrı anlayışını beğenmeyince, önce bir Peripatetiğin, sonra da bir Pitagorasçının öğrencisi olmuştur. En nihayetinde, Platoncu felsefeye yönelen Aziz Justin, maddi olmayan gerçeklikler olarak İdealar öğretisinden çok etkilenmiş, bu çerçeve içinde Tanrı’ya, iyi ideasına ilişkin açık bir görüye ulaşmayı beklerken Yunan felsefesinin yetersizliği nedeniyle Hristiyanlığa dönmüştür. Aziz Justin, bu dönüşün ardından, Tanrı’ya ilişkin sağlam, kesin ve emin bilgiye doğru felsefeye, ancak vahyin kabul edilmesi suretiyle ulaşılabileceğini öne sürmeye başlamış olmakla birlikte, maddi olmayan dünya ve özün ötesindeki varlık öğretisi nedeniyle, Platon’u övmeye devam etmiştir.

O, ayrıca Platon’un fail nedeni olan Demiurgos'u aynı adla kullanmış, ölümden sonraki ödül ve ceza söz konusu olduğunda, Hristiyanlıkla Platon’un öğretisi arasındaki benzerliklere işaret etmiştir. Bununla yetinmeyip, Sokrates’le İsa’nın durumu arasında bir koşutluk kuran Aziz Justin’e göre, nasıl ki insanları doğru yola getirmeye çalışan Sokrates’e dinsizlik suçlaması yöneltildiyse, İsa da ateizm suçlamasına muhatap olmuştur. Onun gözünde başta Sokrates olmak üzere, Platon ve diğer filozoflar Hristiyan vahyinin yetkin bir tarzda ortaya koyduğu hakikatin tohumlarına sahip olmuşlardır.

Aziz Justin, Aristeides’in öncülüğünü yaptığı teolojinin kapsamına irade özgürlüğü problemini dahil etmiştir. O, insan eylemlerinin, özellikle determinist Stoalıların düşündüğü gibi, belirlenmiş olmadığını, insanların özgür seçimlerine bağlı olarak, doğru ya da yanlış davranışlarda bulunduklarını öne sürmüştür. İlk günahtan pek söz etmeyen Aziz Justin’e göre, insan, iradesi özgür olduğu ve Stoalıların iddia etmiş oldukları gibi, değişmez bir yazgıya tâbi olmadığı için, eylemlerinden tamamen sorumludur. Felsefeyle teoloji ya da ilâhiyat arasında bir ayırım yapmayan Aziz Justin’e göre, tek bir hakikî bilgelik, ifadesini İsa’da bulan ve İsa aracılığıyla vahyedilen tek bir felsefe vardır. Bu felsefede, Hristiyanlıktan başkası değildir; Yunan felsefesinin en iyi ögeleri, özellikle de Platon’un felsefesi, Hristiyanlık için bir hazırlık olmaktan öteye geçemez.[1]

Kaynakça

  1. Ahmet Cevizci, Ortaçağ Felsefesi Tarihi, 2000, s. 36.
This article is issued from Vikipedi - version of the 7/2/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.