Boks
Boks, iki kişinin hakem gözetiminde karşılıklı yumruklaşarak; her kafaya vurduklarında tek puan topladıkları spor müsabakasıdır. Belden aşağıya ve enseye vurmak, sporcunun kendi etrafında 360 derece dönmesi, avuç içi (eldivenin beyaz boyalı bölgesi harici) vurmak, ses çıkarmak uyarı almasına neden olur, üç uyarı bir ihtar (-1 puan) alınmasına neden olur. Amatör boksörler 227 gr ağırlığında, profesyonel boksörler ise ağırlığı 170-283 gr arasında değişen eldivenler kullanırlar. Profesyonel boksörler yalnızca şort, amatör boksörler ise şort ve atlet giyer. Hem amatör hem de profesyonel boksörler karşılaşmada diş ve kasık koruyucuları kullanırlar. Amatör boksörler ayrıca koruyucu başlık da takarlar.
Ring
Boks karşılaşmaları ringde yapılır. Ring, üç veya dört sıra halatla çevrili ve yerden yüksekliği en az 91 cm en fazla 122 cm olan kare biçiminde bir alandır. Halat aralıkları en az 40 cm olmalıdır. Ringte kırmızı, mavi ve tarafsız beyaz köşeler vardır. Sporcular ait oldukları köşeden, hakem ve doktor ise jüri masasına yakın olan beyaz köşeden ringe çıkar.
Profesyonel boksta ringin büyüklüğü 5–6 m², amatör boksta ise en az 3–6 m²’dir. Boks karşılaşmalarında, her iki boksörün de aynı siklette (ağırlık aralığında) olması gerekir.
Antrenman ve teknikler
Boks, zor ve çok yorucu bir spordur. Boksörler antrenman yaparak karşılaşmaya hazırlanırlar. Antrenman bir başka boksörle yapılan çalışmanın yanı sıra, gölge boksu, kum torbasıyla çalışma, ip atlama ve kondisyon için koşu gibi başka çalışmaları da kapsar.
Boksta duruş çok önemlidir. Çünkü bir boksörün saldırı ve savunma gücü ile hızı, dengesine ve harekete her an hazır olmasına bağlıdır. Boksörün duruşu rahat olmalıdır. İyi bir duruşta sağ ayak, biraz öndeki sol ayakla bir denge oluşturacak biçimde sağa doğru biraz açılmalıdır. Her iki ayağın ucu da hafifçe sağa dönük olmalıdır. Böylece bedenin yalnızca sol yanı rakibe açık tutulur. Hafifçe sıkılmış sol yumruk biraz ileride ve çene hizasında olmalıdır. Sağ kol da çene hizasında, ama çeneden yaklaşık 15 cm önde tutulur. Her iki kolun dirseği, bedeni korumak için içe doğru çekilmelidir. Bedenin öne doğru biraz eğik tutulması, rakibin yumruğu karşısında denge yitirilmeksizin geriye kaçmayı kolaylaştırır.
Doğru vuruş boksun temelini oluşturur.Bu temel boksun en önemli koşuludur. Rakibe atılan yumruğun eldivenin içinde iyice sıkılmış olması gerekir. Başlıca vuruş biçimleri şunlardır:
- direkt yumruk (straight punch)
- sağ direkt (right straight punch)
- sol direkt (left straight punch)
- sağ kroşe (right hook punch)
- sol kroşe (left hook punch)
- aparkat (uppercut punch)
- swing
- dış el yumruk (backfist)
- sağ dış el yumruk
- sol dış el yumruk
Direk vuruş adından da anlaşılacağı gibi düz bir şekilde atılır. Sol kroşe ise sol kol ile gövde arasında 45-90 derece arasında açı yapılarak atılan vuruştur. (Aynı durumun tersi sağ kroşe için geçerlidir). Aparkat çok fazla kullanılmayan,yani genelde vurma fırsatı bulunmayan bir vuruş türüdür. Fakat böyle bir durum yakalandığında çok sert etki bırakır. Genelde çeneyi hedef alır. Swing ise kroşelerin uzatılmış şeklidir. Devamlı hareketlerle rakibi şuursuz bir hücuma zorlamak ve hemen kontraataklara geçmek üzere yapılır.
Yasak Kuralları
- Belden aşağıya ve enseye vurmak
- Sporcunun kendi etrafında 360 derece dönmesi
- Avuç içi (eldivenin beyaz boyalı bölgesi harici) vurmak
- Dirsekle Rakibe vurmak
- Kulağa vurmak
- Arkadan vurmak
Yasak olan kurallardan bazılarıdır. Eğer oyuncu bunlardan birini uygularsa ihtar alır.
Tarih
Eski Yunan'da ve Roma'da boks önemli sporlardan biriydi. Ama bu spor acımasız bir biçimde yapılırdı ve dövüş genellikle boksörlerden biri ölünceye kadar sürerdi. Daha sonra yasaklanan boks, 18. yüzyılın başlarında İngiltere’de yeniden ortaya çıktı. 1719'da James Fig, Londra'da bir ring kurarak hem ders verdi, hem de bütün rakipleriyle dövüştü. Çıplak yumrukla yapılan bu dövüşlerin kuralları yoktu ve çok acımasız biçimde bazen saatlerce sürüyordu. İngiltere’de 1866'da Amatör Spor Kulübü kuruldu. John Chambers ve VIII. Queensburg markisinin yönlendirmesiyle eldivenle yapılan maçlar için kurallar getirildi. Böylece çağdaş boksun temelleri atılmış oldu.
ABD'de ise boks 19. yüzyıl başlarında ortaya çıktı ve boksa olan ilgi 1880'lerde John L. Sullivan'la birlikte arttı. Sullivan, Paddy Ryan'ı 1882'de nakavtla yenerek eldivensiz boksun tartışmasız şampiyonu oldu. Daha sonra eldivenli olarak pek çok maç yaptı. Dünya ağır sıklet boks şampiyonluğunu kazanan ilk siyah boksör Jack Johnson’dı. 1937'de ağır sıklet şampiyonu olan Joe Louis, bu unvanı kazanan ikinci siyah boksör oldu. Louis, bu unvanını 25 kez korudu ve 1949'da yenilmeyen şampiyon olarak emekliye ayrıldı.
ABD’de 1950'lerin en ünlü şampiyonu olan Rocky Marciano, boks tarihine en sert yumruklara sahip boksörlerden biri olarak geçti. Hiçbir profesyonel maçta yenilgi almamış tek boksör olarak 1956'da boksu bıraktı. Böylece Slyvester Stallone'ye ilham vererek "Rocky" filmi çekilmiş oldu. 1960'larda ve 1970'lerde dünya ağır sıklet boksunun efsanevi kişisi Muhammed Ali’ydi. ABD’de ağır siklet dışındaki sıkletlerde de önemli boksörler yetişti. Henry Armstrong, George Dixon, Willie Pep, Joe Gans ve Benny Leonard bunların başında gelir.
Tehlikeli bir spor olarak görülmesi ve beyine hasar tehlikesi
Nörologlar, boksun olimpiyat sporlarından çıkarılması ve açık gösterimden yasaklanması yönünde görüşler belirtmektedirler. Boksun, beyinde hasara yol açtığını belirtiyorlar. Kafatasına alınan darbe sonucunda beyin dokusunda meydana gelebilecek bozulmalar olarak tanımlanan travmatik beyin hasarı, akla hemen, başta boks olmak üzere, dövüş sporlarını getiriyor.[1]
Resimler
- Bir maç sonrasında
- Boks eldivenleri
- Bir boks sahası
- Jeffries Johnson bir maç sırasında
- Boksör Muhammed Ali
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ↑ "Boks yapanların yarısında beyninde kalıcı hasar oluşur". Milliyet. 24 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20140324054811/http://cadde.milliyet.com.tr:80/2011/06/16/HaberDetay/1203622/Boks_yapanlarin_yarisinda_beyninde_kalici_hasar_olusur&tarih=2011-16-06. Erişim tarihi: 16 Haziran 2011.