Cadı avı
Cadı avı; cadı olduğuna inanılan kimselerin yakalanması, yargılanarak veya yargılanmadan cezalandırılması. Tarihte cadı avları genellikle cadıların yakılarak veya linç edilerek öldürülmesi ile sonuçlanmıştır. Günümüzde cadı avı kavramı daha çok, "fikirleri topluma tehdit olarak görülen kimselere karşı düzenlenen kampanya" anlamında metafor olarak kullanılmaktadır.[1]
Cinsiyet etkeni
Geçmişte Avrupa'da cadılıkla suçlananların yaklaşık dörtte üçü kadındı.[2] Kadın-erkek oranı bölgeler arasında farklılık gösteriyordu. Suçlananların çoğu yoksul ve yaşlı kadınlardı.[2] Suçlananların çoğunun kadın olmasının başlıca nedenleri şunlardı:
- Havva'nın yasak meyveyi tadarak cennetten kovulmaya neden olması hikayesi nedeniyle, kadınların erkeklerden daha zayıf karakterli olduğu, dolayısıyla Şeytan'a daha kolay kandığı inancı yaygındı.[2]
- Kadınlar; hemşirelik, ebelik, aşçılık gibi; şifalı bitkiler, karışımlar ve sıvılar kullanılan mesleklerle daha çok uğraşıyorlardı.[2]
- Erkekler sorunlarını daha çok kavga ederek çözüyor, kadınlar ise öfkelerini daha çok lanet okuyarak gösteriyorlardı ve lanet okumak cadılıkla özdeşleştiriliyordu.[2]
Tarihçe
Cadı avı Batı dünyasında klasik dönemini erken modern dönemde (1480-1750) yaşamıştır. Bu süreçte 40.000-60.000 arası kişinin cadılık suçlamasıyla idam edildiği tahmin edilmektedir.[3]
Batıda cadı avı Kitabı Mukaddes'in Mısır'dan Çıkış bölümündeki bir ayete dayandırılıyordu.[2] Mısır'dan Çıkış 22. bölüm 18. ayet "Bir cadının yaşamasına müsamaha göstermeyeceksin." şeklindedir.[2]
Cadılık ilk olarak İngiltere'de 1736 tarihinde suç olmaktan çıkarıldı. Cadılık Kanununda yapılan değişiklikle -cadı olmak yerine- cadı olduğunu iddia etmek; büyü yapabildiğini, kayıp eşyaları bulacağını vs. iddia etmek suç haline getirildi. Bunu diğer Avrupa devletleri takip etti.
Günümüzde cadı avlarına halen Sahra altı Afrika toplumlarında, Hindistan'da ve Papua Yeni Gine'de rastlanır. Suudi Arabistan ve Kamerun yasalarında halen cadılıkla ilgili maddeler mevcuttur.