Dündartepe Höyüğü (Samsun)
Arkeolojik Höyük | |
Adı: | Dündartepe Höyüğü (Samsun) |
il: | Samsun |
İlçe: | Merkez |
Köy: | Merkez |
Türü: | Höyük |
Tahribat: | Tarım, yapılaşma, yol[1] |
Tescil durumu: | Tescilli[1] |
Tescil No ve derece: | 1038 / 1; 2 |
Tescil tarihi: | 17.05.1991 |
Araştırma yöntemi: | Kazı |
Dündartepe Höyüğü, Samsun İl merkezinin 3 km. güneydoğusunda yer alan, günümüzde kentin yapı dokusu içinde kalan bir höyüktür. Dündartepe ya da Öksürük Tepe olarak geçen höyük Mert Deresi kıyısında, verimli topraklar arasındadır. Tepe, 220 x 200 metre boyutlarında olup yüksekliği 15 metredir.[2]
Kazılar
Höyükteki kazılar 1940-41 yıllarında Prof. Dr. İsmail Kılıç Kökten ve Prof. Dr. Nimet Özgüç yönetiminde kazılmıştır. Kazılardaki birincil amaç Karadeniz'in tarihöncesi kültürlerinin İç Anadolu ve Marmara Bölgesi'yle olan ilişkilerini belirlemektir.[2]
Tabakalanma
Toprak çekilerek düzleştirilen kısıma doğrudan doğruya Kalkolitik Çağ tabakalarına ulaşılmıştır. Tepenin üstünde ise en üstteki tabaka Erken Tunç Çağı'dır. Yamaçtaki açmada en üst tabaka Hitit Dönemi, onun altında Erken Tunç Çağı'dır. Fakat tepedeki ve yamaçtaki Erken Tunç Çağı tabakalarının farklı dönemler olduğu ileri sürülmektedir. Dolayısıyla höyükte Erken Tunç Çağı'nın iki dönemi olduğu kabul edilmektedir. İkiztepe Höyük buluntularıyla birlikte değerlendirilince yamaçtaki yerleşmenin Erken Tunç Çağı III. evre – Orta Tunç Çağı geçiş dönemi, tepedeki yerleşmenin ise Erken Tunç Çağı II – IIIa evrelerine tarihlenmesi önerilmektedir.[2] En geç yerleşimin MÖ 1700 – 1500 yılları olduğu anlaşılmaktadır.[3]
Buluntular
Höyüğün tepesindeki açmada Erken Tunç Çağı tabakasında 3,8 metre derine inildiği halde bir alt kattaki kültür katına ulaşılamamıştır. Yangın geçirmiş bu tabakadaki yapıların İkiztepe Höyüğü'nde olduğu gibi taş temelsiz, dal örgü tekniğiyle yapılıp kalın bir balçık tabakasıyla sıvandığı anlaşılmaktadır. Tabanlar da kil sıvalıdır. Damları düz değil çatı tarzı olduğu kabul edilmektedir. Yamaçlarda ise bir mimariden söz edilmemiştir.[2]
Ele geçen çanak çömlek, Orta Anadolu'nun Erken Tunç Çağı çanak çömleğine biçim yönünden büyük benzerlik göstermektedir. Bezemeler çizgi, kabartma, yiv ve beyaz boyalı olmak üzere dört tiptedir. Beyaz boya, siyah zemin üzerine, çoğunluk geometrik bezeme olarak fırçayla dikkatlice uygulanmıştır. Çanak, bardak, küp gibi çoğunluktaki biçimler Alacahöyük, Alişar ve Pazarlı Höyük Erken Tunç Çağı mallarına benzemektedir.[2]
Kil buluntular içinde idoller ve hayvan figürinleri önemli görülmektedir. Ankara yakınlarındaki Ahlatlıbel düz yerleşmesindekine benzer bir idol ve gri renkte parlak astarlı kırık bir idol, Anadolu ile Balkanlar arasındaki ilişkiyi göstermesi bakımından önemlidir.[2]
Yontma taş endüstrisinin büyük bölümü çakmak taşı ve kalkedon dilgiler üretmiştir. Ayrıca serpantinden hem yassı hem de sap delikli baltalar yapılmıştır.[2]
Geyik boynuzu, domuz dişi ve hayvanların uzun kemiklerinden yapılma bızlar, muhtemelen deri işlemede kullanılan geyik boynuzu kökünden yapılma çekiçler ve yerleşmeye özgü, kemik ağırşaklar ele geçen küçük buluntulardandır.[2]
Maden buluntuları, Karadeniz Bölgesinin Tunç Çağı'nda maden buluntu yönünden ne denli zengin olduğunun bir diğer göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır. Aletler kadar silah buluntuları da zengindir. Ancak bütün bu maden buluntular bakır ve tunçtur, altın ve gümüş buluntu ele geçmemiştir.[2]
Yerleşme içi gömüt olarak sadece muhtemelen 6-7 yaşlarında olan bir çocuk gömütü, bir evin tabanı altında bulunmuştur. Dündartepe sakinlerini ölülerini yerleşme dışında bir yere gömdükleri ortadadır.[2]
Tahribat durumu
Höyüğün etekleri yapılaşma ve yol nedeniyle tahrip olmuştur. Batısında ve kuzeyinde ise tarım yapılmaktadır.[1] Samsun – Sivas demiryolu tepeyi ikiye bölmektedir ve dahası, yapımı sırasında höyükten toprak alınmıştır. Böylece büyük kısmı yok edilmiştir.[2]