Erkek hareketi
Erkek hareketi, isminden de anlaşıldığı üzere erkekler tarafından yürütülen uluslararası sosyal hareket. Erillik (erkeklik) kavramını sorunsallaştıran çok farklı oluşum ve akımların dünya görüşünden türemiştir. Başlangıcı, Vatandaşlık Hakları Hareketi’ne dayanmaktadır, örneğin; ABD’de Vietnam Savaşı’na karşı ayaklanmalar da bunun arasında sayılmaktadır. Barışçıl ve eşitlikçi bir toplum ütopyası sonucu savaş sonrası dönemin geleneksel erillik tabuları sorgulanmaya başlanmıştır.
Erkek hareketi, 1960 yılların sonundan itibaren; talepler, toplumsal etki ve kadın hareketi dalgası ile şekillenmiştir. Buna bağlı olarak ayrılıklar ve tamamen yeni akımlar doğmuştur. Tartışma noktası ise; bir “Erkek Hareketi”nden mi yoksa bir ”Erkek Topluluğu Kavgası”ndan mı bahsedilmesi gerektiğidir. Hareket, 1990'lı yılların başından itibaren diğer bölgelerdeki ülkelerde de oluşmasına rağmen; çoğunlukla batıdan destek görmüştür.
Hareketin konuları arasında; cinsiyet rolleri, insan ilişkileri, cinsellik (homoseksüel hakları da dâhil olmak üzere), reprodüksiyon (doğum kontrol ve kürtaj tartışmaları da dâhil olmak üzere), iş yaşamı, sağlık koşulları, şiddet (sebepleri ve çözümleri), erkek hakları ve kadın haklarının durumu başlıkları yer almaktadır. Feminist görüşlü erkek hareketinden ise; 1980’li yılların başında “eleştirel erkek araştırması” ortaya çıkmış ve gelişmiştir.
Erkek hareketi dâhilindeki yaklaşımlar
Sosyolog Detlef Ax, akımları aşağıda açıklanan yaklaşımları temel alan 4 grupta toplamıştır:
Eleştirel yaklaşım: Bu yaklaşımın temsilcileri, yeni bir cinsiyet rolü ortaya koymayı amaçlamışlardır. Günlük yaşamda bu çaba; çalışıyor olma, ev işleri ve eğitim görevlerinin temel paylaşımı olarak tanımlanabilir.
Efsaneleştirici yaklaşım: İlk örnekler, efsaneler ve masallara başvurarak; erkeklerde kendi gerçeklerini anlamayı güçlendirmek ve “erillik ve babalık” duygularını aktif ve gururla yaşamayı sağlamak amaçlanmıştır.
Eril ve ataerkil yaklaşım: Ataerkillik ve erillik savunucuları, tek yanlı feminist görüşleri reddetmiş ve adaletsiz bulunan “Velayet Hakkı”nın yenilenmesi ile daha olumlu eril bir bilinçlilik konusunda öncülük etmişlerdir. Bu durum, bazı feminist çevreler ile eleştirel bir toplumsal ilişkiyi de beraberinde getirmiştir.
Anti – cinsiyetçi / kadın yanlısı yaklaşım: Bu yaklaşımda temel talep; kadın ve erkek üzerindeki baskının ana tetikleyicisi olan “ataerkil yaklaşım”ların ortadan kalkmasıdır. Yaklaşımın temsilcileri, kadın hareketi üzerine yoğunlaşmış ve “kadınsal özellikler” diye tanımlanan kavramları benimsemeye çalışmışlardır.
Bu alanın literatüründe günümüze dek; erkek hareketiyle ilgili hiçbir sınıflandırma kabul edilmemiştir. Örneğin; erkek araştırmacısı Michael Kimmel, erkek hareketini profeministler (kadın yanlısı savunucular), anti-feministler ve erillik savunucuları şeklinde gruplandırırken; bir diğer erkek araştırmacısı Michael Flood, Detlef Ax’ın yaklaşımına yakın bir sınıflandırmaya gitmiştir. Sosyolog Georg Brzoska ise; eril ya da ataerkil yaklaşımların Erkek Hareketi’ne ait olduğu düşüncesine karşı çıkmıştır; ona göre bu yaklaşımlar erkek egemenliğinin sadece bazı parçalarıdır.