Haraçgüzar devlet

Kendinden siyasi ve askeri anlamda daha güçlü olan komşusuna haraç adı altında dönemsel vergi veren ya da değerli hediye gönderen devlet.

Güçlü olan ülke, zayıf olan ülkeyi haraç vermeye zorlamakla bir anlamda caydırıcılık uygulayıp maliyesine hiçbir gider olmadan katkıda bulunurken, bir anlamda da bu ülkeye yapabileceği askeri harekatın masraflarından da kaçınmaktadır.

Öte yandan, haraç veren devlet de bir anlamda bağımlılığı kabul etmekle birlikte, gerek felaketle sonuçlanacak bir savaşın yıkımından kendini korumakta, gerek komşu ülkeden yapılan tacizlerden bağışık kalmakta, ayrıca bir anlamda siyasi bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumaya da devam etmektedir.

Roma, Arap ve Çin imparatorlukları bitişik tüm bölgelerdeki hemen hemen tüm ülkeleri haraçgüzar hale getirmişlerdir.

XIII. Yüzyılda Moğol İmparatorluğu doğrudan topraklarına katmadığı komşu bölgeleri vergiye bağlarken, Osmanlı Devleti de XIV. Yüzyılda Rumeli'ne doğru ilerlemesinde Bulgaristan Krallığı, Sırp Despotluğu, Eflak Prensliği ve Boğdan Prensliği gibi Balkan devletlerini askeri gücüyle yıldırdıktan sonra haraçgüzar devlet olarak kendine bağlamış, sonrasında bu ülkeleri topraklarına kattıktan sonra da aynı politikayı diğer komşu ülkelere uygulamıştır [1].

Bu çerçevede, Avusturya 1533 yılındaki İstanbul Antlaşması'ndan Zitvatorok Antlaşması'na (1606) kadar [2], Venedik Cumhuriyeti İyonya Adaları ve Kıbrıs'ı elinde tuttuğu müddetçe [3], Rusya Çarlığı 1571'de Moskova'nın Kırım Hanlığı tarafından yakılışından İstanbul Antlaşması'na (1700) kadar [4] düzenli vergi veren haragüzar devletler olmuşlardır. Çeşitli dönemlerde Lehistan Krallığı, İran Safevi Devleti ve Fas Krallığı da bu devletlere dahil olmuştur.

Eski dönemlere ait olan bu uygulamanın örneklerine günümüzde rastlanmamaktadır.

Kaynakça

Kaynakça

This article is issued from Vikipedi - version of the 11/13/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.