I. Dünya Savaşı'nda Birleşik Krallık
Britanya'nın Almanya'yla bir savaşa ilişkin korkuları 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla gerçeğe dönüştü. Britanya'nın Almanya ve müttefiklerine karşı savaş ilan etmesi, ölçülemeyecek değerde askeri, mali ve malzeme alanında destek sağlayan koloni ve dominyonları da kapsamaktaydı. Dominyonların ordularında bulunan 2.5 milyon askerin savaşa katılmasının yanı sıra kraliyet kolonilerinden de binlerce gönüllü savaşta yer aldı.[1] Almanya'nın Afrika'daki denizaşırı kolonilerinin çoğu kısa süre içinde işgal edildi, Pasifik'teyse Avustralya ve Yeni Zelanda Alman Yeni Ginesi ve Samoa'yı işgal etti. Osmanlı İmparatorluğu'na karşı 1915 yılında Çanakkale Savaşı'nda Avustralya, Newfoundland ve Yeni Zelanda'dan gelen birliklerin katkıları bu bölgelerdeki ulusal bilinç üzerinde önemli bir etki yarattı ve Avustralya'yla Yeni Zelanda'nın kolonilikten bağımsızlığa geçiş süreçlerinde önemli bir dönüm noktası oluşturdu. Bu iki ülkede bu olay halen Anzac Günü adı verilen özel bir günde anılmaktadır. Kanadalılar ise Vimy Ridge Muharebesi'ne benzer bir bakış açısıyla yaklaşmaktadırlar.[2] Dominyonların savaşa olan önemli katkısı 1917 yılında Britanya başbakanı David Lloyd George'un dominyon başbakanlarını 1917 yılında emperyal politikaları düzenlemek için toplanan Emperyal Savaş Kabinesi'ne çağırmasıyla hükümet tarafından da onaylanmış oldu.[3]
1919 yılında imzalanan Versailles Antlaşması'yla imparatorluk eklenen 4,700,000 kilometrekarelik toprak ve 13 milyonluk nüfus ile en geniş sınırlarına ulaşmış oldu.[4] Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kolonileri İtilaf Devletleri arasında Milletler Cemiyeti mandaları olarak paylaştırıldı. Britanya Filistin, Ürdün, Irak, Kamerun'un bazı bölgeleri, Togo ve Tanganyika'yı aldı. Dominyonlara da kendi mandaları verildi: Güney Afrika Birliği Güney Batı Afrika'yı (günümüzde Namibya), Avustralya Alman Yeni Ginesi'ni ve Yeni Zelanda Batı Samoa'yı aldı. Nauru ise Britanya ve Pasifik'teki iki dominyonun ortak mandası yapıldı.[5]