Kıyamet sonrası bilim kurgusu
Kıyamet sonrası bilim kurgusu, bilim kurgu edebiyatının bir alt türüdür ve nükleer ya da biyolojik savaş ile nükleer, biyolojik, ekolojik, jeolojik ya da kozmolojik felaketlere bağlı olarak dünyanın sonunun gelmesini ve böylesi büyük yıkımlar sonucu sağ kalan insanları nasıl bir hayatın bekleyebileceğini konu edinir.[1]
Bu tarzın ilk önemli çalışması, Mary Shelley'nin 1826'da yayımlanmış The Last Man (Son Adam) adlı eseridir ve insanlığı yok olmanın eşiğine getiren bir veba salgınından sağ kalanları anlatır. 1950'lerde, nükleer savaşa bağlı yok olma tehdidinin çok canlı olduğu Soğuk Savaş döneminde bu alt tür çok öne çıkmış ve popülerliğinin zirvesine ulaşmıştır. Sovyetler Birliği'nin yıkılması ve Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile birlikte o döneme ilişkin tehdit algıları günümüzde değişikliğe uğramıştır ama bugün için de insanlığı beklediği öne sürülen çeşitli tehditler söz konusudur. Buna bağlı olarak da kıyamet sonrası hikâyeleri yine güncel ve popülerdir.[1]
Kıyamet sonrası bilim kurgusunun çekiciliği; macera yaşama, yeni ufuklar keşfetme, bir yıkım sonrasında sağ kalarak yeniden başlama ve bugün bildiklerimizle öylesine yıkık bir dünyada kalmanın nasıl olacağına ilişikin merak ve heyecan duygularıyla ilişkilendirilmektedir.[1]
Modern apokaliptik ve post apokaliptik kurgunun kökleri geçmişin apokaliptik edebiyatına kadar uzanır. Dünyadaki çeşitli mitler ve inançlar insanlığın ve dünyanın sonunun öngören veya tasvir eden hikâyeler içerir.
Beyaz perdede ise türün öncü örneklerinden biri olarak kült film serisi Mad Max gösterilebilir.
Kaynakça
- 1 2 3 "Adams, John Joseph, Post-Apocalyptic Science Fiction, The Internet Review of Science Fiction". 19 Şubat 2010. Ocak 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://www.webcitation.org/5negqFKAB.
|