Karagündüz Höyük
Arkeolojik Höyük | |
Adı: | Karagündüz Höyük |
il: | Van |
İlçe: | Merkez |
Köy: | Karagündüz |
Türü: | Höyük |
Tahribat: | |
Tescil durumu: | Tescilli[1] |
Tescil No ve derece: | 1528 / 1 |
Tescil tarihi: | 10.11.1994 |
Araştırma yöntemi | Kazı |
Karagündüz Höyük, Van il merkezinin 34 km. kuzeydoğusunda yer alan bir höyüktür. Höyük, Van Gölü'nün doğusuna düşen Erçek Gölü'nün doğu-kuzeydoğu kıyısında, göle dökülen Memedik Deresi'nin oluşturduğu düzlüğün batı kenarındadır. Van'ın Özalp ilçesinden geçerek Van'a ulaşan ticaret yolu üzerinde olduğu, buna bağlı olarak Van yöresinin en büyük höyüğü olduğu belirtilmektedir. Tepe olarak 75 x 50 metre ölçülerinde olup 8-9 metre yüksekliktedir. [2] Günümüzde Erçek Gölü'nün bir adası durumundadır.[3]
Kazılar
Arkeoloji literatüründe 20. Yüzyılın başlarından beri bilinmektedir. Ancak bu ünü kuzeybatı tarafındaki bir Ermeni kilisesine dayanmaktadır. Bu kilise, yüzyıl ortalarında Karagündüz Köyü Camii yapımında kullanılmıştır. Günümüzde temelleri dahi görülmemektedir.[4]
Höyük 1956 yılında C. A. Burney tarafından saptanmıştır. Kazı çalışmaları 1959 yılında Prof. Dr. Afif Erzen başkanlığında başlatılmıştır. Uzun bir süre ara verilen kazılara 1994 yılında, Van Valiliği İl Özel İdaresi, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Türk Tarih Kurumu ve Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu mali desteği[5] ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi'nce[5] Prof. Dr. Veli Sevin başkanlığında yeniden başlanmıştır. Kazılara başlanmasında ana neden, Erçek Gölü'nde gözlenen sürekli yükselme nedeniyle höyüğün bir süre sonra sular altında kalma tehlikesidir.[2][6]
Tabakalanma
Kazı çalışmalarındaki değerlendirmeye göre höyükteki tabakalanma yeniden eskiye göre aşağıdaki gibidir,
- I. yapı katı Ortaçağ mezarlığı,
- II. yapı katı Ortaçağ,
- III. yapı katı Geç Demir Çağı,
- IV. yapı katı Orta Demir Çağı (Urartu Dönemi),
- V. yapı katı Erken Demir Çağı,
- VI. yapı katı Orta ve Geç Tunç Çağı,
- VII. yapı katı Erken Tunç Çağı[2] (Erken Transkafkasya Dönemi)[7]
Karagündüz Höyük'teki en kalın tabaka Erken Transkafkasya Dönemi yapı katıdır. Diğer tüm yapı katlarının toplam kalınlığı 2 metreyi bulmakta iken bu yapı katı tek başına 8-9 metre kalınlığa ulaşmaktadır. Dolayısıyla en uzun süreli yerleşimi temsil etmektedir.[8]
Buluntular
Ortaçağ mezarlığında 1998 yılı itibariyle açılan mezar sayısı 577'dir. Cesetler beyaz bir beze sarılarak baş tarafı doğu yönüne bakacak şekilde doğu – batı doğrultusunda gömülmüştür. Bazı mezarlarda ölüler takılarla birlikte gömülmüştür. Kadınlarda genellikle eller göğüs üzerinde, erkeklerde ise karın üzerinde, üst üste gelecek şekilde yerleştirilmiştir.[9]
Höyüğün 1,5 km. batısında yer alan, MÖ bin yıllarına tarihlenen nekropolde yapılan kazılarda 9 mezar açılmıştır. Bu mezarların 6 tanesinin oda mezar olduğu, her birinin yanından bir ocak bulunduğu belirtilmektedir. Her odada, odanın büyüklüğüne göre 20 – 80 gömüt vardır. Her yeni gömüde, Urartu mezarlarında biline geldiği gibi, öncekiler ileriye doğru toplanarak yer açıldığı anlaşılmaktadır. Ölülerin bir kumaşa sarılı olarak ya da giysili gömüldüğü düşünülmektedir. Ölülerin yanına standart hale gelmiş gömü hediyeleri konulmaktadır. Bu standart gömü hediyeleri pişmiş topraktan açık ağızlı bir çanak ile dar ağızlı, yüksek ya da alçak boyunlu çömleklerdir. Çanaklara oğlak ve kuzu gibi hayvanların omurga kemiklerinden parçalar bırakılmıştır. Diğer çömleklerde ise sıvı olduğu anlaşılmaktadır. Kazılarda çeşitli takı elemanları da ele geçmiştir. Bunlar, tunçtan süs iğneleri, tunç halkalar ve yüzükler, mavi boncuk, dövme demirden bilezikler, halhallar, yüzükler, gözlü süs iğneleri, hançerler, mızrak uçları, değişik ebadta bıçaklar, bir topuz ile zincirdir. Ayrıca Urartu işi, bir tunç, diğeri siyah taştan iki mühür, buluntular arasındadır.[2][10]
Karagündüz Höyüğü'nde ele geçen insan iskeletleri toplamda 890 bireye aittir. Bebek ve çocuk iskeletleri bu toplamın yaklaşık % 54'ünü oluşturmaktadır. Bebek ve çocuk iskeletlerinden yaklaşık % 35'inin 0-2 yaş arasında ölmüş olduğu anlaşılmaktadır. Bu oran, tüm yaş gruplarındaki ölüm oranından fazladır.[11] İskeletlerin incelenmesi, toplumun ' 35,4'ünü yetişkin bireylerin oluşturduğunu göstermektedir. En yoğun ölüm oranı kadınlarda 30-35 yaş, erkeklerde ise 35-50 yaş aralığındadır. Diğer yandan kadınların yaklaşık % 26'sı, erkeklerin ise % 47'si Akdeniz ırkı özellikleri göstermektedir.[12]
Yerleşimin kuzey kesiminde Urartu Dönemi'ne tarihlenen bir yapı kompleksi dikkat çekicidir. En azından 400 metrekarelik bir alanı kapsayan bu yapı kompleksi 1 – 1,40 metre kalınlıkta taş temeller üzerine inşa edilmiş yapıları ve kısmen taş döşeli avluyu kapsamaktadır.[2]
Erken Transkafkasya Dönemi düzenli bir mimari doku ortaya koymaktadır. Doğu – batı yönünde uzanan 5 metre genişlikteki bir bir sokağın iki yanına dizilmiş, dikdörtgen ve kare planlı yapılar ortaya çıkarılmıştır. Duvarlar 40 – 45 cm. kalınlıkta olup bütünüyle kerpiçtir, taş temel görülmemektedir. Birbirine bitişik inşa edilmiş yapılar duvarlardan bir geçit vermemektedir. Giriş çıkışın tavanda açılan gediklerden sağlandığı düşünülmektedir.[13]
Değerlendirme
Karagündüz Höyüğü kazıları, MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısında Urartu'nun çöküşüyle birlikte Van Gölü Havzası'ndan önemli değişiklikler yaşandığını, her alanda ciddi bir gerilemenin yaşandığını göstermektedir.[2]
Dış bağlantılar
Kaynakça
- ↑ TAY – Yerleşme Ayrıntıları
- 1 2 3 4 5 6 TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları
- ↑ Van İl Kültür Turizm Bakanlığı
- ↑ Asuman Çırak, Van-Karagündüz ve Mersin-Kelenderis Toplumlarında Seksüel Dimorfizm Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Antropoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Sh.: 3-10
- 1 2 21. Kazı Sonuçları Toplantısı (1999) Cilt 1, Sh.: 409
- ↑ Asuman Çırak, Sh.: 5
- ↑ Asuman Çırak, Sh.: 9
- ↑ Asuman Çırak, Sh.: 16
- ↑ 21. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 410
- ↑ Asuman Çırak, Sh.: 7,8
- ↑ Asuman Çırak, Sh.: 70
- ↑ Asuman Çırak, Sh.: 142
- ↑ 21. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 412