Kuruçay Höyüğü
Arkeolojik Höyük | |
Adı: | Kuruçay Höyüğü |
il: | Burdur |
İlçe: | Merkez |
Köy: | Kuruçay |
Türü: | Höyük |
Tahribat: | yapılaşma |
Tescil durumu: | |
Tescil No ve derece: | |
Tescil tarihi: | |
Araştırma yöntemi: | Kazı |
Kuruçay Höyüğü, Burdur'un 15 km. batısında, Kuruçay köyünün 1,5 km. güneybatısında yer alan bir höyüktür. Höyük, Burdur Gölü'ne bakan bir tepe üzerinde yer alıp üç yanı derin dere yataklarıyla çevrilidir. Buradaki arkeolojik yerleşim 90 x 60 metre boyutlarında ve 8 metre yüksekliktedir. Höyüğün en üst noktası Burdur Gölü'nden 110 metre yüksekliktedir.[1]
Kazılar
Höyükteki ilk araştırmalar 1964 yılında Hacılar Höyük kazıları sırasında J. Birmingham tarafından yapılan yüzey araştırmasıdır. Daha sonra Burdur Müzesi, 1972-74 ve 1975 yıllarında ise İstanbul Üniversitesi İlkçağ Tarihi Bölümü'nden M. Özsait, bölgedeki araştırmaları sırasında Kuruçay Höyüğü'nde yüzey toplamaları yapmışlardır. Kazı çalışmaları ise 1978-1988 yıllarında İstanbul Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilin Dalı tarafından Prof. Dr. Refik Duru başkanlığında yapılmıştır. Prof. Dr. Refik Duru, çalışmalarını ayrıntılı biçimde yayımlamıştır.[1]
Tabakalanma
Kuruçay Höyüğü Neolitik Çağ, Kalkolitik Çağ ve Tunç Çağı'nda iskan edilmiştir. Toplam 13 yapı katı açığa çıkarılmıştır. Yukarıdan aşağıya (yeniden eskiye) yapı katlarının tarihlenmesi şu şekildedir.
- 1. yapı katı İlk Tunç Çağı II,
- 2. yapı katı İlk Tunç Çağı II ve I,
- 3. - 6. yapı katları Geç Kalkolitik,
- 7. – 10. yapı katları Erken Kalkolitik,
- 11. yapı katı Geç Neolitik,
- 12. ve 13. yapı katları Erken Neolitik[1]
Geç Kalkolitik'in son yapı katı olan 6, kendi içindeki 6A evresi, yine kendi içinde 6A1, 6A2, bu da geç ve erken olarak değerlendirilmiştir.[1]
Buluntular
Mimari
En alttan 7. yapı katına kadar tahribatın fazla olmasın nedeniyle mimari hakkında fikir edinmek mümkün olmamaktadır. Buna karşın düzenli bir mimarinin olmadığı, gelişigüzel bir yapılanmaya gidildiği görülmektedir. Erken Kalkolitik yerleşmelerin sonuncu yapı katı olan 7. yapı katında ise bu durum tümüyle değişmiştir, hem iyi korunmuşlardır hem de bir ön planlama olduğu anlaşılmaktadır. Yine de planlı bir sokak ağı olmayıp dar aralıklar ve meydanlar görülmektedir. Yapılar taş temeller üzerine üstü çamurla sıvanıp düzeltilerek kerpiç duvarlar olarak yapılmıştır. En büyükleri 8 x 7,5 metre olan evler dikdörtgen ya da yamuk planlıdır. Biri dışında diğer evler tek odalıdır.[1] Yerleşmenin, 1,3 metre taş temel üzerine inşa edilmiş bir surla çevrili olduğu görülmektedir.[2]
Geç Kalkolitik yerleşmenin son evresi olan 6A2'de mimari yapı belirgin biçimde değişiklik göstermiştir, sokaklar ve avluların üstü kapatılmıştır. 6A yerleşmesi genel planda dışa kapalı savunmayı öne çıkaran bir kasaba görünümündedir. Kasabanın doğuda, kuzeyde ve kuzeybatıda olmak üzere üç girişi bulunmaktadır. Bu kapılar bir iç avlu, geçit ve aralıklarla, sonunda kasabanın sokaklarına ulaşacak meydanlara bağlantılıdır. Merkezdeki üç yapıdan biri tapınak, diğer ikisi de "Bey'in özel konutları" olarak değerlendirilmiştir. Tapınak olarak değerlendirilen yapı içinde iki dikme, ortada ocak/sunak, yalaklı bir fırın ve ocak, topraktan dikdörtgen bir masa yer almaktadır. Tapınak yanına 6A1 döneminde bir depo eklenmiştir.[1][3]
Yine Geç Kalkolitik yerleşmedeki 4. yapı katı çok fazla tahrip olmuş durumdadır. Ayrıca kasabanın çevresinin kalın bir duvarla çevrili olduğu görülür.[1]
Çanak çömlek
Erken Kalkolitik yerleşmeleri baştan sona Neolitik yerleşmelerden gelen çanak çömlek geleneğini sürdürmüştür. Bu yerleşmenin son katmanında ise farklı bir gelenek görülmektedir. Pişmiş topraktan yapılma kaşıkların sapları, kapların tutamaklarında, çoğunun boğa başları olduğu hayvan betimlemeleri görülür.[1]
Heykelcikler
Erken Kalkolitik yerleşme katlarında çok sayıda kilden yapılma kadın heykelcikleri bulunmuştur.[4] Bu tabakada hayvan figürlere pek rastlanmaz. Geç Kalkolitik'te ise kil yontular oldukça azdır. Bir ana tanrıça heykelciği ile koyun ve keçi heykelcikleri bulunmuştur.[1]
Yontma taş
Kalkolitik yontma taş endüstrisi esas olarak, muhtemelen yakın kuzeydeki Bağ Deresi kaynaklı çakmaktaşı kullanmıştır. Az miktarda obsidiyen çalışılmıştır.[1]
Gömü
Erken Kalkolitik yerleşmede üç mezar bulunmuş olmasına karşın Geç Kalkolitik'te 50 çömlek mezar ile dört gömü bulunmuştur. Bunların çoğu evlerin altındadır. Çömlek mezarlar ise çocuk ölüler içindir. Buluntular ölülerin kumaşa sarılarak gömüldüğünü göstermektedir. Gömü armağanı bulunmamaktadır.[1]
Hayvan kalıntıları
Erken Kalkolitik yapı katlarında yaban sığırı (Bos primigenius), koyun, keçi, yaban domuzu, yaban koyunu (Ovis ammon), yaban mandası (Bos bufalo) alageyik (Cervus elaphus) buluntuları ele geçmiştir. İncelemeler, bunların tam olarak evcilleşmediğini, her ne kadar koyun ve keçinin yetiştirildiği anlaşılıyorsa da çoğunun yabanıl türler olduğun göstermektedir.[1]
Bitki kalıntıları
Yerleşmede beslenme ekonomisinin buğdaygiller (Triticum vulgare) tabanlı olduğu anlaşılmaktadır. Bunları emmer, altı sıralı arpa (Hordeum vulgare), ayrıca mercimek (Lens culinaris) oluşturmaktadır.[1]
Değerlendirme
Kuruçay Höyüğü'nde Geç Neolitik Çağ ile Erken Kalkolitik Çağ yerleşimlerinin tek bir kültür olduğu kabul edilmektedir. Geç Kalkolitik yerleşme ise "yeni bir yaşam sürecini" ifade etmektedir. Bu iki kültür arasında saptanan farklılıklar göz önüne alındığında Kuruçay Höyüğü'nün, eskisiyle ilişkisi olmayan farklı bir topluluk tarafından iskan edilmeye başladığı ortaya çıkmaktadır.[1]
Erken Kalkolitik için tarihlendirme günümüzden 7.214 (+- 38) yıl olarak öngörülmektedir. Geç Kalkolitik ise günümüzden 4.740 – 4.620 yıl öncesine tarihlenmektedir.[1]
Dış bağlantılar
- Prof. Dr. Refik Duru, Kuruçay Höyüğü Kazıları 1980 T.C. Kültür Bakanlığı III. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1981