Lysistrata

Lysistrata

1896 tarihli Aubrey Beardsley illüstrasyonu

1896 tarihli Aubrey Beardsley illüstrasyonu
İlk gösterim MÖ 411
İlk gösterildiği yer Atina
Ülke Antik Yunanistan
1928 tarihli bir sahneleme
Lysistrata'dan bir sahne
Oyun yazarı Aristophanes

Lysistrata, Aristofanes tarafından MÖ 411 yılında yazılmış, tek perdelik, seyirlik bir oyundur.

İlk defa MÖ 411 baharında sahnelendiği düşünülen oyun, tiyatro tarihinin ilk savaş karşıtı oyunlarından birisi kabul edilir. Erkeklerinin savaştan dönmelerini beklemekten usanan kadınların savaşa son vermek için farklı savaşa bitene kadar erkeklerle yataklarını paylaşmamak kararı almaları ile gelişen olayları konu alır.

Aristophanes'in üçüncü oyunudur. Yazarın en iyi kurulmuş, en insani komedyası olarak bilinen oyun, dünyanın birçok ülkesinde yüzlerce tiyatro topluluğu tarafından sahnelenmiştir.

Eser, 1983’te Türkiye'de başrolünü Şener Şen'in oynadığı Şalvar Davası adlı filmle sinemaya, 1987’de Alman çizer Ralf König tarafından çizgi filme, 2005’te Amerikalı besteci Mark Adamo tarafından 2005’te operaya uyarlanmıştır.

Oyunun konusu

Erkekler savaşa son vermeyi başaramayınca Lysistrata’nın aklına işi kadınların ele alıp barışı zorlamaları gerektiği düşüncesi gelir. Önce erkeklerle sevişmeyi reddedecekler, sonra Akropolis’i, Parthenon’da saklanan devlet yedek akçesini ele geçirecekler ve Atina’nın savaş gücünü çökerteceklerdir. Lysistrata kadınları bir araya toplar, Spartalı Lampito ile diğer düşman devletlerden gelen kadınlar bunlar arasındadır. Kadınlar ilkönce gönülsüz davransalar da Lysistrata’nın planını benimser, onu gerçekleştirmeye ant içerler.

Yabancı kadınlar kendi yurtlarına dönerler, Lysistrata ise Atinalı kadınlarla birlikte daha önce yaşlı kadınların ele geçirdiği Akropolis’i işgal eder. Yaşlı adamlardan oluşan bir koro Akropolis’i geri almaya çalışır, ama yaşlı kadınlardan oluşan ikinci bir koro, üzerine kovalarla su atarak onları geri püskürtür. Parabasis yerine iki koro karşılıklı birbirlerine söverler. Sonra Lysistrata’nın usulcacık sıvışmaya çalışan kadınları yüreklendirmesi gerekir.

Karısı Myrrhine ‘nin özlemiyle dolu Kinesias adında bir adam onu alıp götürmeye gelir. Myrrhine ise kocasının cinselliğini iştahlandırır, sonra Akropolis’e dönerek onu oyuna getirir.

Erkeklerin benzer sıkıntılar çektiği Sparta‘dan gelen bir ulak, ülkesinin barış istediğini bildirir, bunu iki taraf arasında bir barış görüşmesi izler. Lysistrata onların hepsini paylar, uzlaşmaları için üsteler. Barış yapılır. Atinalılar ve Spartalılar Akropolis’ e şölen yapmaya giderler.

Zamanın siyasi olayları

İlk defa M.Ö 411 baharında (büyük olasılıkla Dionysia değil Lenaia şenliğinde) sahnelenmiştir (birincilik ödülü alıp almadığı belli değildir).

Atina ve Sparta, M.Ö 490-478 arasındaki Yunan-Pers Savaşları’ndan Yunanistan’ın iki büyük gücü olarak çıkmışlardı. Güçlü bir donanmaya sahip Atina’nın gerek siyasal, gerekse ekonomik alanda fazla güçlenmesi, Yunanistan’ın en büyük kara gücüne sahip olan Sparta’yı korkutmuştu. Atina ve müttefiki şehir devletleri ile Sparta ve Sparta müttefiki şehir devletleri arasında artan gerilim, MÖ411’de savaşa yol açtı. Her ne kadar, Atinalı devlet adamı Perikles Atina’ya kısa sürede zafer vaad ettiyse de savaş 27 yıl sürmüş, M.Ö 404 yılında Atina’nın donanmasını, devletini ve hatta bir süreliğine de olsa demokrasisini kaybetmesiyle son bulmuştur.

Sparta ve Atina arasındaki savaş sırasında M.Ö 415’te Sicilya’yı işgal etme ümidiyle denize açılan büyük Atina donanması Mİ.Ö 413’te büyük bir bozguna uğramıştır. Atina önemli toprakların kontrolünü kaybetmiş ve birçok müttefiği tarafından terk edilmiştir. Fakat İ.Ö 412 yılının sonunda, Atinalılar bir şekilde bazı önemli yerleri tekrar ele geçirerek ve etkili bir donanma kurarak yıkımı önlemiştir. Radikal demokratların izledikleri politikanın iflasından sonra Atina anayasında bir değişiklik yapılmış, meclislerde acele kararlar alınmaması için 10 kişilik danışmanlar (probulos’lar) kurulu meydana getirilmiştir. Sonsuz bir zaman için seçilen bu danışmanlar şehir ve halk meclislerine getirilecek maddelerin ön görüşmelerini yapacak ve bunları olgunlaştıracaktı. Bu nedenle meclisin yetkileri daraltılmış ve Atina oligarşiye doğru bir adım atmış oluyordu. Oyunun yazılışı Atina’nın tehlikenin eşiğinde bulunduğu bir döneme rastlar.

Atinalılar tekrar Sparta ordusu tarafından kuşatılmışlardı ve ekonomik bakımdan sıkıntıdaydılar. Aynı zamanda hatiplere ve demogoglara güvenleri kalmamıştı. Lysistrata’yı izleyen seyirciler henüz en kötüsünü bilmiyordu: Sisam’da bulunan Atinalı subaylar, sürgün Atinalı aristokrat Alkibiades’le görüşmüşlerdi. Alkibiades onlara Atina’da oligarşik bir hükümet kurdukları ve kendisini çağırdıkları takdirde Atinalılarla Persler arasında bir ittifak sağlayacağını bildirdi. O zamana kadar sürekli olarak demokratları tutmuş olan Alkibiades’in bu görüşmesi, kısa ömürlü olacağını bildiği oligarşik hükümeti devirmek ve demokrasinin kurucusu olarak tekrar Atina'ya dönmek içindi. Nitekim olaylar bu şekilde gelişecekti. Aristophanes, işte böyle bir zamanda vatandaşlarını “Akharnailılar” ve “Barış” adlı komedyalarından sonra üçüncü kez barışa davet eder.

M.Ö 411’de oynanan Lysistrata, Atina’nın acıklı durumuna, şairin ülkesine doğru yolu göstermek için olgun sanatının bütün imkanlarını kullanarak yaptığı bu son gayrete bakılırsa bir drama olmalıydı. Ancak Aristophanes’in tükenmez komedi dehası sayesinde, Lysistrata bir komedya şaheseri olmuştur.

Oyunun Kahramanları

Lysistrata hariç oyundaki karakterler sıradan kişilerden seçilmiştir. Genç kadınlar (özellikle Myrrhine) Aristophanes’in belden aşağı şakalarına maruz kalıyor. Genelde komedyalarda alaycı yolla yerildiği gibi burada da kadınlar uçarı, şehvet düşkünü, evin dışındaki gerçeklerden habersiz, güvenilmez ve kötü huylarından dolayı aptalca mazeretler uydurmaya eğimli birileri olarak tasvir edilmişlerdir. Fakat Spartalı Lampito, Atinalı kadınlara oranla daha cesur, güçlü ve zeki olduğu için bir istisnadır. Lampito’daki komiklik onun uçarılığından ziyade bir erkeği andıran fiziğinden kaynaklanmaktadır. Kadınların rakipleri, genç erkekler (Myrrhine’nin kocası gibi) ise kadınlara oranla biraz daha olumlu tasvir edilmişlerdir. Kadınlar gibi onların da zihinleri cinsellikle meşgul ve bu duruma daha az katlanabiliyorlar. Barış dolu bir hayata dönmek konusunda daha arzulular. Savaşın devam etmesini isteyenler ve kadınları aciz görenler genç savaşçılardan ziyade yaşlı ve yönetici erkek korosudur. Onların bu tutumları seyirciler üzerinde de olumlu bir etki bırakmamıştır. Yönetici Probulos, halk meclisinin yetkilerini kısıtlayan olağanüstü bir kurulun üyesi, emekli bir bürokrat; koroyu oluşturan yaşlı erkekler ise şehrin zararına görev yapan ve sefil bir hayat süren huysuz, eski savaşçılardır. Hem yönetici, hem de erkek korosu kadınlara düşmanca ve açgözlü bir tutum izlemişler ve yenilgilerinin kadınların ellerinden olması, oları rezil etmek ve adaleti sağlamak için tasarlanmıştır.

Yaşlı kadın korosu ve Lysistrata’nın sahnedeki yaşlı destekçileri, cinsel ayartmalara karşı ilgisizler ve genç kadınlara oranla daha kararlı, bilge, gerçekçi ve gözü pek bir tavır takınmışlardır. Aristophanes yaşlı kadınları saygın, hatta Atina toplumunun yüksek tabakasından seçerek tasvir etmiştir ve onları şehrin en kutsal kültleriyle birleştirmiştir; yaşlı erkekleri ise alt tabakayı oluşturan hakimlerden ve siyasilerden seçmiştir.

Sadece Lysistrata sıradışı bir karakterdir. Bazı yerlerde oldukça erkeksi, bazı yerlerde oldukça kadınsı tavırları ön plana çıkıyor. Bunda tabi ki, sahnede Lysistrata ve diğer bütün oyuncuların erkekler tarafından canlandırılmasının da etkileri vardır. Sahneye ilk gelişinden itibaren kendini diğer kadın karakterlerden ayırıyor. Diğer kadınların toplantıya gecikmeleri üzerine onları azarlaması bunu gösteriyor. Fakat hayal kurmada ve kadınları bir eylem için organize etmede oldukça başarılı. Toplantı düzenlenmesi, hırslı olması ve fiziksel saldırıdan çok düşünceler üretmesiyle erkeğe özgü bir rol üstleniyor.

Kalonike diğer kadınları savunurken kadının günlük işlerinden bahsediyor. Lysistrata’nın kadının günlük işlerinden sadece habersiz olmadığı, aynı zamanda bunlara karşı ilgisiz olduğu da görülüyor. Kocası ya da çocuklarından hiç bahsetmiyor; bu yüzden diğer kadınlardan oldukça değişik bir yaşam sürdüğü düşünülebilir. Probulos’un Lysistrata tarafından susturulma ve dişileştirilme sahnesinden sonra Lysistrata zafer kazanmış bir komutan gibi düşüncesini söylüyor: ‘Savaş kadınların işidir’ (538). Probulos ile rolleri değişmişler, Lysistrata erkeğin, Probulos kadının rolünü üstlenmiştir. Lysistrata’nın karışık cinsiyeti burada tekrar ortaya çıkıyor. Sahnedeki görünüşü kadın gibidir, fakat kişiliği hem konuşmalarıyla hem de hareketleriyle erkek gibidir. Lysistrata’nın kadın maskesi burada biraz kayar ve kadın görünümünün dışında konuşması, bilgisi, hal ve davranışları Lysistrata’nın bir erkek olduğunu gösterir. Cinsel grevin ilk ve tek olarak görüldüğü yer olan Kinesias ile Myrrhine arasındaki sahnede Lysistrata, oyun içindeki bu küçük oyunun tanıtımı için izleyiciler ve iki karakter arasında aracılık eden bir seyirci gibi davranır.

Kaynakça

    This article is issued from Vikipedi - version of the 11/4/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.