Makine zekâsı

Makine Zekâsı Kavramı, anlam olarak Yapay zekâ kavramına yakın olsa da, aslında daha çok II. Dünya Savaşı'nın sonlarından masa üstü bilgisayarların yaygınlaşmasına kadar geçen sürede daha çok kullanılmıştır diyebiliriz. (1944 - 1977)

1970 li yıllarda, Apple, Xerox ve IBM gibi bilgisayar üreticileri Dijital elektronik masaüstü cihazları piyasaya çıkarmışlardı.

Makine Zekâsı, Daha önceden Elektro-Mekanik aygıtları andıran görünümleri ile mainframe ( Büyük boyutlu ) cihazları tanımlayan Makine ,kelimesi ile bilgi işleyen yazılımı temsil eden Zekâ kelimelerinden oluşmaktaydı.

Ancak II. Dünya Savaşı sırasında Bletchley Park'taki çalışmaları ile tanınan büyük Bilgisayar bilimcisi Alan Turing, Makineler düşünebilirmi ? sorusunu ortaya atarak Makine Zekâsı kavramına farklı bir boyut kazandırmıştı.Bu yaklaşım makinelerin metodik olarak insan zekâsına benzer şekilde düşünüp düşünemeyeceğini sorguluyordu. Turing testi adıyla anılan test daha sonraları Hugh Loebner'ın sponsorluğunu üstlendiği Loebner ödülleri ile geleneksel olarak her yıl ABD de makine zekâsına sahip yazılımların üzerinde denenmeye başlandı. Bu yazılımlar, yapay zekânın alt kategorilerinden biri olan Doğal Dil işleme ile doğrudan ilişkilidir.

Eleştiriler

Bir kısım Bilgisayar bilimcileri, Turing testine katılan bu yazılımların chatbot ( Diyalog Yazılımı ) kategorisine girdiğini vurgulayarak bu yazılımların gerçekten düşünmediği, sadece konuştuğu eleştirisini getirmektedirler.Gerçekten de bir kısım makine zekâsı yazılımı eleştiri topladıkları gibi sadece konuşmayı taklit etmektedirler.Diğer bir grup yazılımcı, Yapay zekâ çalışmalarında insan beynindeki sisteme benzeyen YSA ( Yapay Sinir Ağları ) yaklaşımını benimsemektedir.

Yöntemler

Beynin gerek konuşurken, gerekse herhangi bir konuyu derinlemesine öğrenirken, dil şablonlarını daha çabuk benimsediği, gerek duyduğu takdirde, etkili bir karşılaştırma,ölçme ve değerlendirme işlemini uyguladığı beyindeki yönergelerin incelenmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır.Antropolojik olarak derinlemesine bir değerlendirme yapıldığında zaten etkili düşünme eyleminin dilin icadı ile başladığı görülür.Kavramsal karşılaştırma ve kavramların yani kavramlara ait ham bilgilerin ( koku, ses, görüntü gibi. ) birbirlerine nöral bağlarla bağlanmasının daha zor olduğu, buna karşın bu kavramlara karşılık gelen dilsel kodların bağlanmasının ve üzerlerinde işlemler yapılmasının daha hızlı olduğu görülmektedir.Bu dilsel kodlamalar, örneğin "Kedi" kelimesi, ayrıca kediye ait görsel, işitsel ve diğer verilerle nöral bağlar ile bağlıdır.Kediyi düşündüğümüzde veya ondan bahsettiğimizde beyin gerek duyarsa ona ait ham bilgiler olan görüntü, ses gibi kavramları bilinç düzeyine çağırmaktadır.Ancak gerek duymadıkça bu çağrıyı yapmayan insan beyni düşünmek için yöntem olarak dili kullanarak kelimeler ile düşünmektedir.

Bu açılardan incelendiğinde Makine zekâsı veya Yapay zekâ sadece Bilgisayar biliminin konusu değildir.Makine Zekâsının biçimsel yöntemleri yani modellenirken hangi yazılım yöntemlerinin veya yazılım Algoritmalarının kullanılacağı ve düşünme modeli bilgisayar biliminin alanına girerken, düşünme,Dil kuramı açısından Dil biliminin,dilin evrimini anlamak açısından da Antropoloji biliminin alanına girmektedir. Bu yüzden son yıllarda Makine Zekâsı çalışmalarında Doğal Dil işleme önem kazanan bir çalışma alanı olmuştur.

Yaklaşımlar

Bu çalışmalardan biri Türkiye'de yürütülen bağımsız bir proje olan D.U.Y.G.U. Projesi ( Dil Uzam Yapay Gerçek Uslamlayıcı ) dir.

Kaynaklar

This article is issued from Vikipedi - version of the 4/3/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.