Namus
Namus (Arapça: el-Namus el-ekber الناموس الأكبر, „en büyük sırlara hakim olan“) birçok oryantal toplumlarda saygı ve sevginin yanında, özellikle aile içindeki otorite ilişkileri için merkez değerlerden birisi. Özellikle Türkçedeki anlamı, İslam ile bağlantısı olan cinsellik kurallarına da değinir. Türk Dil Kurumu'na göre; "Bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık" ve "Dürüstlük, doğruluk" olarak tanımlanmıştır. [1]
Namus sözcüğünü sadece eski Arap kaynaklarında değil eski Yunan kaynaklarında da bulmak mümkündür. Ayrıca Tevrat'ın yunanca adı Tora Namus, "Düzen" anlamına geldiği için namus kelimesinin kökü Araplarda değil Yunanlarda olduğu düşünülür. Türkçenin haricinde Farsça, Kürt dillerinde ve Urdu dilinde de kullanılır.
Toplum için anlamı
"Namus anlayışı"na sahip kültürlerde, erkeğin namusu ailesine dair kızların cinsel çekimserliği ile korunur; Bir kızdan, ailesinin namusunu tehlikeye sokmaması için daima belli kurallara uyması beklenir. Bir kızın ve ailesinin namusu, ancak o kız bakire olarak evliliğe girmesi ile korunur. Bir erkeğin namusu, harama el uzatırsa bozulur.
- "Başka bir anlamı ile "namus", ailenin kendi içine dönük dünyası ve dışarıdaki bekar erkeklerin dünyası arasındaki sınırdır. Bu sınırın aşılması namusun tehlikeye girmesine yol açabilir, ama bunun nedenleri ve derecesi net şekilde belirlenmiş değildir." Werner Schiffauer
"Namus" anlayışının toplumdaki etkileri
"Namus" geleneksel oryantal topluluklarda en önemli değer anlayışıdır. Günümüzde hızla ilerleyen şehirleşme, şehirlerde yaşayan insanlara daha çok anonim olma, ailenin kontrolünden uzak kalma ve eski sert kuralları gevşetme imkânı vermiştir. Ama kırsal bölgelerin kasabalarında ve köylerde eski kurallar hala çok canlı ve etkilidir.
Olumlu etkileri
Tarihte oryantal toplumların üzerinde hüküm sürmüş olan kültürlerin ve bunların koruyucu güçlerinin bütün topraklarının her köşesine kadar her zaman varmadığı ve çok kez anarşi içinde kalındığı dikkate alınırsa, toplumun kültürüne işlenmiş olan bir namus anlayışının, sosyal düzeni dengede tutmakta büyük faydası olmuş olması gerektiği sonucuna varılır.
Olumsuz etkileri
Namus anlayışı, aynı anda kadınların erkeklerden daha korumasız ve kendilerine hakim olamayacak kadar zayıf olduklarının kabul edilmesi olarak da değerlendirilebilir. Bu anlayış bir kadının ailesinden fazla uzaklaşmasını veya mesleki kariyer yapmasını neredeyse imkânsız kılar. Bütün dünyada ve her toplulukta kadın oranı 3'te 2 olduğu dikkate alınırsa, kadınların kariyer yapması imkânsız olan topluluklarda sadece üçte birini oluşturan erkeklerin gayri safhi milli hasılada katkıda bulunduğu anlamına gelir. Böylece bu toplulukların, kadınların çalışabildiği toplulukların gelişme hızına yetişmesi imkânsız olduğu sonucuna varılır.
Namus anlayışının en sıkı şeklini yaşayan toplumlarda ataerkil bir bakış açısı olduğundan, bir tecavüzün kurbanı olmuş bir kadın kurban olarak görülmez. Böylece namusunun kirlenmiş olduğuna inanan aile, tecavüze uğrayan kızlarını öldürerek namuslarının tekrar temizlediklerine inanırlar. Bazı ailelerde ise tecavüze uğramış olan kıza, intihar edene kadar sosyal baskı uygulanır.
Bu şekilde namus yüzünden ölen kızların sayısı, Terre des Femmes adlı kadınları koruma kuruluşu tarafından yılda 5000 olarak tahmin edilir.
Bakireliğin kanıtı
Genelde namus açısından bakire olarak evliliğe girmek çok önemlidir. Evliliğin (genelde) ilk gecesinde bakirelik sona erdirildiğinde, çarşafın üzerinde meydana gelmesi beklenen kan lekesi bu kültürlerde namuslu bir geçmişin kanıtı olarak görülür. Özellikle Türkiye'nin doğusunda bu leke "Namus gülü" olarak adlandırılırdı ve gururla yeni evlenmiş çiftin kapısı önüne asılırdı.
- "..Namus, ailenin çevresindeki toplum ile alakası olan bir mesele olduğu için, bakireliğin kanıtı da kamu oyuna açık bir meseledir, ve dışarıdaki insanların da bunun kanıtını görmesi gerekir." (Elçin Kürşat)
Türkiye'nin büyük kentlerinde bu gelenek genelde ilkel ve saçma olarak görülür. Çünkü kızlık zarının zedelenmesinde gerçekleşen kanama çok farklı olabilir, ve bazen hiç kanama olmaması da mümkündür. Ama buna rağmen bu gelenek hala uygulansa da, ancak kayınvalidenin herhangi bir şüphesi olduğundan dolayı gerçekleşir, ve bu kanıt sadece ailenin kadınları arasında incelenip değerlendirilir.
Bekar kadınlar bazen ortaya çıkmış söylentilerin yaşamlarına olumsuz etkilerinden dolayı, gönüllü olarak kadın doktorundan bakirelik belgesi alıp dedikoduyu ortadan kaldırırlar.