Ali Nutkî Dede

Ali Nutkî Dede (27 Temmuz 1762, İstanbul - 1804, İstanbul), Mevlevî şeyhi, hattat, mutasavvıf.

Kimliği

Seyyid Ebûbekir Dede'nin üç oğlunun en büyüğü ve halefidir.[1] H. 5 Muharrem 1176/M. 27 Temmuz 1762'de Yenikapı Mevlevîhânesi yakınındaki bir evde dünyaya gelmiştir.

Hayatı

Amcasının oğlu ve Yenikapı Mevlevîhânesi'nin aşçıbaşısı Sahîh Ahmed Dede'nin gözetiminde tahsîlini ikmâl etmiş, dînî ilimlerde, şiir ve inşâda kendini yetiştirmiştir. 1775 yılında babasının vefatı üzerine 13 yaşında iken Konya'daki Ebûbekir İbn-i Ârif Çelebi tarafından Yenikapı Mevlevîhânesi'ne şeyh tayin edilmiştir. Bu olaya düşürülen tarih şu şekildedir:

Şeyh 'Ali Ebûbekr Efendi-zâde ol zât-ı şerîf
Post-nişîn-i tekyegâh-ı Mevlevî oldı ehak
İşte bu mısra' refî'ân (?) sâline târîh-i tâm
Pîşvâ-yı Mevlevî hâlâ semiyy-i şîr-i Hak[2]

Ancak yaşının küçüklüğü sebebiyle, dergâhın işlerini reşit oluncaya kadar kendisine vekâleten şeyhi ve mürebbii Sahîh Ahmed Dede yürütmüştür. Bu sırada, 1782'de Mevlevîhâne'nin türbe kısmı yeniden yapılmış, yine aynı yılın Receb, Şaban ve Ramazan aylarında Mevlevîhâne'de ihrâk-ı sagîr, vustâ ve kebîr diye adlandırılan üç yangın çıkmıştır. Bundan başka aynı yılda Nutkî Dede'nin Afîfe adlı bir de kızı olmuştur[3]. Daha sonra bu Afîfe Hanım Konyalı Seyyid Numan Dede ile evlendirilmiş ve bu izdivaçtan 1800'de Mehmed Salih Efendi ve 1804'te Şerîfe Zekiye Hanım dünyaya gelmiştir[4].

Ertesi yıl (M.1783) Ebûbekir Dede'nin küçük kardeşi Seyyid Osman Dede 73 yaşında vefat etmiş ve Hâmûşân mezarlığına ağabeyi Seyyid Ömer Dede'nin yakınına defnedilmiştir. Bu sırada oğulları Derviş Hasan ve Derviş Mehmed hayattadır. Nutkî Dede zamanında gerçekleşen olaylardan biri de Ali Nutkî Dede'nin şeyhi ve amcasının oğlu Sahîh Ahmed Dede'nin evlenmesidir. Ahmed Dede, 1786 yılında, Kayseri'den İstanbul'a gelmiş Yakup ve Ferhat Paşa'ların da üyesi oldukları bir aileden Seyyid Hacı Ahmed Efendi'nin kızı Dervişe Şerîfe Emîne Hatun ile nikahlanmıştır. Bundan birkaç yıl sonra, 1788 yılı Muharrem (Ekim) ayı başlarında Sahîh Ahmed Dede'nin mânevî evlâdı Dervîş Mehmed Es'ad-ı Rıdvan 12 yaşında iken vefat etmiş ve dergâh haziresinde şadırvan yanına defnedilmiştir[5]. Fakat çok kısa bir süre sonra, 27 Temmuz 1789 tarihinde Ahmed Dede'nin oğlu Muhammed Kudretullah dünyaya gelir. Galata Mevlevîhânesi'nin müstakbel şeyhi Kudretullah Efendi'nin doğumuna Şeyh Gâlib'in yazdığı tarih manzûmesinin son beyti şu şekildedir:

Didim târîh-i mîlâdını Gâlib

Muhammed Kudretullah lutf-ı Haydır[6][7].

Uzun süre bu dergahta irşat vazîfesi gören Ali Nutkî Dede, 1804 yılında genç sayılabilecek bir yaşta vefat etmiştir. Kabri aynı dergahta, dergâhın önceki postnişînlerinden Kemâl Ahmed Dede'nin ve Çelebi Ebûbekir Efendi'nin kabrinin ayak ucundadır[8]. Nutkî Dede'nin vefatına Şeyh Gâlib ve Müverrih Sürûrî ikişer, Veledî de bir tarih düşürmüştür. Yangından önce sandukası üzerindeki levhada yazan Gâlib'in tarih beyti şöyledir:

Hüzn ile Es'ad didim târîhini

Hû diyüb Mevlâya döndi Şeyh Ali-1219[9].

Derin ilmi, mütevâzî kişiliği ile herkesin hürmetini kazanarak devrinin belli başlı şeyhleri arasında yer alan Ali Nutkî Dede, ayrıca edebiyat ve musiki ile de meşgul olmuştur. Önceleri babasının verdiği Memiş, daha sonra da Nutkî mahlasıyla manzûmeler yazmıştır[10].

Edebi ve musiki hayatı

Ali Nutkî Dede, Defter-i Dervişân adlı Yenikapı Mevlevîhânesi merkez olmak üzere dönemin tarihî, tasavvufî, siyasî ve ictimâî olaylarına dair çeşitli kayıtları ihtivâ eden bir mecmuayı yazmaya başlamış, vefatından sonra da sırasıyla şeyhlik makamına gelenler benzer kayıtları tutmayı devam ettirmişlerdir. İlk 22 varaklık kısmını yazdığı Defter-i Dervişân'da Nutkî Dede, döneminde dergâha gelen ve kendisine intisap eden dervişlerin adlarını, dergâha geliş ve burada muhtelif mertebeleri kazanma tarihlerini, İstanbul'da ve bazı Mevlevîhânelerde meydana gelen çeşitli olayları ve bazı şeyhlerin vefat tarihleriyle bir kısım aile mensuplarına dair önemli tarihleri kaydetmiştir. Eserin müellif hattıyla olan ve bilinen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Nafiz Paşa Bölümü 1194 numaradadır[11].

Ali Nutkî Dede'nin kültür ve edebiyat tarihimiz açısından en önemli yanlarından biri de her biri kendi alanında köşe taşı olmuş çok önemli insanların yetişmesini sağlamasıdır. Bunlar içinde en meşhurları Şeyh Gâlib'le Hammamî-zâde İsmail Dede Efendi'dir. Dede Efendi, genç yaşında Yenikapı Mevlevîhânesi'ne gelip gitmeye ve musikî dersleri almaya başlamış, Ali Nutkî Dede'nin şeyhliği döneminde dergâha intisap ederek semâ meşk edip çile çıkararak Dede ünvanını almıştır[12]. Nutkî Dede'nin Şevkutarab âyînini besteleyerek talebesi ve mürîdi olan Dede Efendi'ye ithaf etmesi de aralarındaki samimiyetin delilidir.

Ali Nutkî Dede'nin yetiştirdiği bir diğer önemli isim de Klasik Türk edebiyatının son büyük zirvesi Şeyh Gâlib'dir. Mevlevî tarîkatında âdet olan çilesini Konya'da çıkarmaya başlayan Gâlib, babasının isteği üzerine Yenikapı Mevlevîhânesi'ne gönderilmiş ve çilesini burada Ali Nutkî Efendi'nin gözetiminde tamamlayarak Dede olmuştur[13]. Galib, şeyhi Nutkî Dede'nin ve onun oğlu İskender'in vefatlarına tarihler yazdığı gibi, şeyhinin sakal bırakmasına da tarih düşürmüştür[14].

Şeyhliğinin yanında bir sanat ve kültür adamı olan Nutkî Dede'nin kendi çevresinde de bir sanat ve kültür muhîti oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu muhît içinde Gâlib ve İsmâil Dede'den başka Vak'a-nüvîs Pertev Efendi, Mehmed Said Hâlet Efendi, şâir Hayret Efendi, Süleyman Neşâtî, Musâhib Seyyid Ahmed Ağa gibi tanınmış isimler de bulunmaktadır[15].

Kaynakça

  1. Uzunçarşılı, İ. Hakkı, Kütahya Şehri, İstanbul Devlet Matbaası, 1932, s, 259, 260
  2. Sahîh Ahmed Dede, Mecmûatü"t-Tevârîhü"l-Mevleviyye, Kütahya Belediyesi Mustafa Hakkı Yeşil Ktp., Yz. Nu. 312, s. 217
  3. Ali Nutkî-Abdülbaki Nâsır, Defter-i Dervîşân-I, vr. 28a; Sahîh Ahmed Dede, s. 218
  4. Resuhi Baykara, “Birinci Harb-i Umûmîde Mücâhidîn-i Mevleviyye”, Yeni Tarih Mecmuası, S. 3(1953), s. 106-108; Kadir Mısıroğlu, Kurtuluş Savaşında Sarıklı Mücahitler, İst., 1972, s. 29-33; Işın, “İstanbul'un Mistik Tarihinde Mevlevîhâneler”, s. 131
  5. Sahîh Ahmed Dede, Mecmûatü't-Tevârîhü'l-Mevleviyye, Kütahya Belediyesi Mustafa Hakkı Yeşil Ktp., Yz. Nu. 312, s. 220, 221.
  6. Sahîh Ahmed Dede, Mecmûatü"t-Tevârîhü"l-Mevleviyye, Kütahya Belediyesi Mustafa Hakkı Yeşil Ktp., Yz. Nu. 312, s. 221
  7. Naci Okçu, Şeyh Galib, Ank., 1993, C. II, s. 904-905
  8. Esrar Dede, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye, Sül. Ktp., Halet Ef., İlâvesi, Nu. 109, vr. 112b; Mehmed Ziya, s. 144-146; Hüseyin Vassâf, C. 5, s. 206; Ergun, C. II, s. 413; Öztuna, C. I, s. 50; Özcan, C. 2, s. 423; Uzunçarşılı, s. 259; Şemseddin Sami, Kamusu"l-A"lam, İst., 1314 [Tıpkıbasımı Ank., 1996], C. 6, s. 4584; M. Süreyya, C. 1, s. 272; Haluk İpekten-v.d., Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Ank., 1988, s. 353; Güner, s. 206.
  9. Mehmed Ziya, Merâkiz-i Mühimme-i Mevleviyyeden Yenikapu Mevlevîhanesi, İst., 1329, s. 146
  10. Metin Akar, Türk Edebiyatında Manzum Mi"râc-nâmeler (Ank., 1987, s. 132)
  11. Nuri Özcan, “Defter-i Dervişan”, TDVİA, C. 9, İst., 1994, s. 90-91.
  12. Rauf Yekta, s. 127-131; Ergun, C. II, s. 415, 429, 430, 438; Öztuna, C I, s. 50; Özcan, “Ali Nutkî Dede”, s. 423-424; Beşir Ayvazoğlu, “Dede Efendi”, Osmanlı Ansiklopedisi [İz Yayıncılık], İst. 1996, C. 5, s. 252; Nuri Özcan, “Osmanlılarda Musiki”, Osmanlı Ansiklopedisi [İz Yayıncılık], İst. 1996, C. 3, s. 249; Uzel, s. 214
  13. Okçu, C. I, s. 4, 5; Şeyh Galib Divanı'ndan Seçmeler, Haz. Abdülbaki Gölpınarlı, İst., 1971, s. II; Ali Alparslan, Şeyh Galib, Ank., 1988, s. 7.
  14. Okçu, C. I, s. 4, 5; Şeyh Galib Divanı'ndan Seçmeler, Haz. Abdülbaki Gölpınarlı, İst., 1971, C. II-S.929;
  15. Başer, F.A., “Yenikapı Mevlevîhânesi Şeyhi, Mûsikîşinas Abdülbâkî Nâsır Dede”, İstanbul Araştırmaları, S. 3(Ekim-1997), s. 188.
This article is issued from Vikipedi - version of the 9/13/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.