Targets
Targets | |
---|---|
Targets | |
Filmin özgün sinema afişi | |
Yönetmen | Peter Bogdanovich |
Yapımcı | Peter Bogdanovich |
Senarist |
Öykü: Polly Platt, Peter Bogdanovich Senaryo: Peter Bogdanovich, Samuel Fuller (isimsiz) |
Oyuncular | Boris Karloff, Tim O'Kelly, Peter Bogdanovich |
Görüntü yönetmeni | László Kovács |
Kurgu | Peter Bogdanovich |
Stüdyo | Saticoy Productions |
Dağıtıcı | Paramount Pictures |
Cinsi | Sinema filmi |
Türü | Gerilim |
Renk | Renkli |
Yapım yılı | 1968, ABD |
Çıkış tarih(ler)i | 15 Ağustos 1968 (ABD) |
Süre | 90 dakika |
Dil | İngilizce |
Bütçe | 125.000 $ |
Targets, ABD'li yönetmen Peter Bogdanovich'in yönettiği ilk sinema filmidir. Filmin yapımcısı da olan Bogdanovich, 1968 yapımı filmin senaryosunu o zamanki eşi Polly Platt ile birlikte yazdı. Filmde korku filmlerinin kültleşmiş oyuncusu Boris Karloff ile Tim O'Kelly rol aldı. Ayrıca Bogdanovich, kendi gerçek yaşantısına çok yakın bir rol olan, senaryolarını filmleştirmek için çabalayan Sammy Michaels adlı bir senaristi oynadı. Bu karakter ismini, filmin senaryosunun hazırlanmasında Bogdanovich'e karşılıksız olarak önemli ölçüde yardım eden Samuel Michael Fuller'dan alıyordu.[1]
Senaryo ve çekim aşamaları 1967'de tamamlanan film, 1968'de gösterime girdiğinde önemli bir gişe başarısı elde edemedi. Ancak film, daha sonra The Last Picture Show, What's Up, Doc? ve Paper Moon gibi başarılı filmleri yönetecek olan Bogdanovich'in tanınmasını sağladı.
Özet
Filmde iki ayrı hikâye paralel olarak anlatılır ve sonunda birbiriyle kesişir. Uzun süredir korku filmlerinde oynamakta olan, artık kültleşmiş, geniş bir hayran kitlesine sahip yaşlı aktör Byron Orlok (Boris Karloff) yeni bir filme başlamak üzereyken emekli olmaya karar verir. Artık filmlerde yer almak istememektedir. Sebep olarak, artık insanların korku anlayışının değiştiğini, kendi eski filmlerinin bu yeni korku anlayışına göre çağ dışı kaldığını öne sürer. Bu görüşlerine destek olarak da gazetelerde yer alan, bir adamın pek çok kişiyi vurarak öldürdüğüne dair haberi gösterir. Orlok, bir açıkhava sinemasının yeniden açılışında son defa hayranlarıyla buluşacak, kısa bir gösteri yaptıktan sonra tamamen emekli olacaktır. Orlok bu gösteriye hazırlanırken, çekmekten vazgeçtiği filmin senaristi olan genç yazar Sammy Michaels (Peter Bogdanovich) da onu sinemaya geri dönmesi için ikna etmeye çalışır.
Paralel gelişen ikinci öyküde ise, silahlara saplantılı bir bağlılık duyan, babasıyla birlikte atış talimleri yapan ve ava çıkan Vietnam gazisi Bobby Thompson (Tim O'Kelly) yer alır. Thompson bir süre, içinde gelişmekte olan garip öldürme isteğiyle başa çıkmaya çalışır. Ancak bir gün bu dürtüyü artık bastıramaz hale gelir. Evde karısını ve annesini öldürdükten sonra bir otoyola giderek geçen arabalara ateş eder. Ardından Orlok'un gösterisini yapacağı sinemaya gelir ve burada da pek çok kişiyi vurur.
Filmin sonunda Orlok, bir köşeye kıstırıldığı halde halen etrafa ateş etmekte olan Thopmson'a adım adım yaklaşır. Bu arada sinema perdesinde de Orlok'un daha önce oynamış olduğu bir filmdeki görüntüsü bulunmaktadır (The Terror'dan alınan bir sahne). İki farklı yönden üzerine gelmekte olan korku idolü karşısında afallayan Thompson, Orlok'a ateş eder ancak onu vuramaz. Orlok, Thompson'un elinden silahını alıp ona iki tokat attığı sırada çevreden yetişenler saldırganı yakalarlar.
Yapım süreci
Boris Karloff'un kendisine iki iş günü çalışma borçlu olduğunu fark eden Roger Corman, Bogdanovich'e kendi filmini çekmek isteyip istemediğini sordu. Bogdanovich bunu hevesle kabul etti, ancak Corman'ın şartı vardı: Boris Karloff ile iki gün süresince toplam 20 dakikalık yeni çekimler yapılacak ve Corman'ın 1963 tarihli The Terror filminden de 20 dakikalık bir bölüm kullanılacaktı.[1] Filmin kalan kısmını Bogdanovich istediği şekilde çekebilecekti.
Film toplam 22 günde tamamlandı.[2] Bogdanovich artık çok yaşlı olan, bacaklarındaki ileri romatizma sebebiyle yürümekte güçlük çeken ve solumun sorunları olan Karloff'la iki gün boyunca çalıştı. Karloff çekim aralarında bir tekerlekli sandalyede oturuyor ve oksijen maskesi yardımıyla soluk alıyordu. Sonuçta Karloff filmde, The Terror'dan alınan görüntüler haricinde toplam 30 dakika yer aldı.[2]
Filmin açıkhava sineması sahneleri Reseda, Los Angeles'taki bir sinemada gerçekleştirildi. Ayrıca yasak olmasına rağmen bir otoban üzerinde ve yakınında iki gün boyunca çekim yapıldı.[1] Tamamı sessiz yapılan bu çekimler daha sonra stüdyoda, birçok farklı ses kaydının birleştirilmesiyle seslendirildi. Thompson'un evindeki sahneler ise stüdyoda kurulan sette gerçekleştirildi.
İlham
Boris Karloff ile yapılacak olan çekimleri bir hikâyeyle birleştirmesi gereken Bogdanovich, 1966'da gerçekleşen bir olayı senaryoda kullanmaya karar verdi. Austin'deki Texas Üniversitesi'nin bir öğrencisi olan Charles Joseph Whitman, 1 Ağustos 1966 günü, önce annesini ve karısını vurmuştu. Ardından, üniversitenin yönetim binasının 95 metre yüksekliğindeki kulasine çıkıp etrafa ateş etmeye başlayan Whitman, 14 kişiyi öldürüp 31 kişiyi yaraladıktan sonra polis tarafından vurularak öldürülmüştü.
Filmdeki Bobby Thompson karakteri, kabaca Charles Joseph Whitman'a dayanıyordu.[1] Thompson filmde bir sabah, Whitman'ın karısı gibi telefon operatörü[3] olan karısını, ardından annesini ve o sırada sipariş getirmiş olan bakkal çırağını vurur. Tıpkı Whitman gibi Thompson da cinayetlerine başlamadan önce daktiloda bir veda notu yazar ve kendisine neler olduğunu anlamadığından bahseder.[3] Daha sonra bir otoyolun kenarındaki petrol rafinerisinin tepesine çıkıp, geçen araçlara rastgele ateş eder. Polisin gelmesiyle olay yerinden uzaklaşıp bir açık hava sinemasında saklanır. Buradaki perdeye tırmanarak seyircilere ateş etmeye başlar.
Filmde Thompson'ı canlandıran Tim O'Kelly, "yan komşunun zararsız genç oğlu" görüntüsü ve Charles Whitman'a olan fiziksel benzerliği sebebiyle seçilmişti.
Dağıtım
Roger Corman'ın Saticoy Productions firmasına bağlı olan Bogdanovich'in yapımcılığını üstlendiği filmin maliyeti 125.000 dolardı.[1] Corman'dan filmin satışı için izin alan Bogdanovich, tanıdıklarının vasıtasıyla Paramount Pictures yöneticilerinin filmi izlemelerini sağladı. Önceleri tereddüt eden şirket yetkilileri, özel bir gösterim sonrasında yazılan olumlu eleştirilerden sonra filmi 150.000 dolara satın aldı.[1]
Ancak, film dağıtıma girmeden önce üst üste gerçekleşen Martin Luther King ve Robert F. Kennedy suikastları sonucunda, kamuoyunda şiddete ve şiddetin sinemada yer bulmasına karşı hassasiyet oluşması sebebiyle, Paramount Pictures filmin dağıtımını hiç yapmamayı düşünmeye başladı. Bir süre sonra gösterime giren film önemli bir gişe başarısı elde edemedi.