Thomas Willis

[1]

1621-1675

Thomas Willis başarılı bir hekimdir ve özellikle sinir anatomisi konusunda çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Oxford Üniversitesi’ nden mezun olduktan sonra, Londra ‘ya yerleşmiş ve çalışmalarını orada sürdürmüştür. Willis de, Boyle gibi, canlı madde ve onun yapısıyla ilgilenmiştir. Ona göre madde ruh, tuz, kükürt, su ve topraktan meydana gelmiştir. Bunlar belli oranlarda karışmak suretiyle cisimleri meydana getirirler. İlginç olan atomcu görüşü kabul etmemekle birlikte maddeyi açıklarken, onun partiküllerden olduğunu ileri sürmüştür. Ruhu açıklarken ise, ruhun ince, ilahi hava partiküllerinden oluştuğunu iddia eder. Willis’e göre, ruh, hayatın temelidir ve duyu ve hareketin aletidir. Onun sayesinde bitkiler, canlıdır ve gelişir, büyür, meyve verir. Yine onun sayesinde renkler ve kokular oluşur; lezzet onun sayesinde vardır. Willis, temel elementleri açıklarken kükürdü, yanmanın önemli bir öğesi olarak belirler. Yine ona göre ana elementlerden tuz ise cisimlerin katı kısımlarını oluşturur, onlara sağlamlık verir. Cisimlerde 3 element aktiftir(ruh, kükürt, tuz) ; ikisi ise pasiftir (su ve toprak ). Toprak boşlkları doldurur; su ve toprak etkin olabilmek için aktif elementlere ihtiyaç duyarlar. Willis fizyolojik fonksiyonları açıklamak üzere, fermantasyon teorisini teklif etmiştir. Bu teoriyi organik fenomenlerin düzenini açıklamak için kullanmıştır. Ona göre, mayalanma, bir nevi harekettir ve her cismin ana prensibidir. Bu prensip bütün canlılık faaliyetlerini idare eder. Örneğin, bitkilerde üreme , tomurcuklanma ve çiçeklenme de aslında bir çeşit mayalanmadır. Hayvanlarda ise sindirim, kanın oluşması, embriyolojinin gelişmesi mayalanmadır. Hayatın başlangıcı ruh fermantasyonudur. Willis’e göre, erkek semeni bir çeşit fermenttir (maya) ; o güç, sıcaklık sağlar. Kadın yumurtası ise, mayalanmaya konu olan madde niteliğindedir. Willis, mevcut mayalanma teorisinden etkilenmiş ve kendisine göre bir fermantasyon teorisi geliştirmiştir. Ancak, görüldüğü gibi, onun fermantasyondan anladığı, daha önce, iyatrokimya akımı içinde gelişen teoriden önemli farklılıklar içerir. Ona göre, hayat ne derecede, fermantasyonla devam ediyorsa, ölüm de, aynı derece de bir fermantasyon sonucudur. Bazı fermentlerin oluşması vücudun direncini kırar; hastalıklar oluşur ve hayat son bulur. Willis özellikle sinir sistemi konusunda yapmış olduğu çalışmalarla adını duyurmuştur. Cerebri Anatome adlı eserinde, beynin yapısını ele almıştır. Burada özellikle rete mirable ile ilgili açıklamaları ilginçtir. Daha önce daha çok sığırlarla yapılan incelemelere dayandırıldığı için yanlış olarak verilen açıklamaları düzeltmiştir. Sığırlarda görülen, ven ve arter anastomozuna insanda rastlanmadığını göstermiştir. Willis, sinir, arter ve venlerin seyrini incelemiştir. Willis’e göre ruh, sinirler içinde akar. Willis de , daha önce Aristoteles’ den itibaren görülen üç tip ruh anlayışını bir defa daha tekrarlar. Sinirlerin içinde akan rasyonel ruhtur. Hayati ruh alterler içindedir ve daha az aktiftir. Kükürdün buharlaşması ateşi meydana getirir. Willis azotun yanıp yanmayacağı konusunda bilgi sahibi değildir. Azotu kükürtle bileşik yapan bir element olarak kabul etmektedir. Kükürt ve azot bir arada olunca şiddetli bir patlama kabiliyeti kazanırlar. O Fevers adlı eserinde, kanın muhtemel ısı kaynaklarını sayar ve bunlardan biri olarak da ‘’ Azot bir ferment özelliği taşır mı ? ‘’ şeklinde bir soru sorar. Ona göre , ısının meydana gelişi aslında bir femantasyondan ibarettir.

On the Anatomy of the Brain adlı eserinde ise, hayati ruhun bir barut gibi depolandığını iddia eder. Bu da kasların hareketinde etkin gücü meydana getirir. ‘’O halde vücut azotu nereden sağlar ?’’ diye bir soru sorar ve azot kaynağı olarak havayı gösterir. Azot havadaki solunum için gerekli elementtir. Daha sonra kaleme aldığı Of Accesion of Blood adlı eserinde ise, hayat için üç şeyin gerekli olduğunu söyler; bunlardan birincisi hava , ikincisi kükürt ve üçüncüsü ise artık malzemenin atılmasıdır. Ona gör bu üç şey hayatın vazgeçilmezleridir. Bunlar yanmayı sağlar, çünkü Willis ‘e göre hayat bir nevi yanmadır. Fermantasyon ise hayatın kaynağıdır; olmazsa olmazıdır. Kan fermantasyonla oluşur; bu fonksiyon sırasında ısı meydana gelir. Willis hayati ruhun yanma sayesinde meydana geldiğini kabul etmektedir. Descartes bunu feu sans lumiere şeklinde ifade etmiştir. Willis sinir sisteminin fonksiyonunu bir nevi dalgalanma olarak kabul etmiştir. Bu dalgalanma hareketi ruhlar tarafından oluşturulur. Çok ince olan ruh partikülleri uyarılmış durumdadır, aktiftir. Duyu ve hareket uyarıları , sinirler hücreleri boyunca partiküller şeklinde akar. Willis’ e göre ruhların durumlarındaki farklılık , duyuların ve hareketlerin farklılığını sağlar. Burada, duyu ve hareket sinirleriyle ilgili açıklamalar, daha önce İskenderiye dönemindeki bilim adamlarının açıklamalarına benzemez. Wills ruh, partiküllerini maddi bir unsur olarak alır; onları kristal yapıda çok ince ve küçük parçacıklar olarak düşünür. Duyu organları duyu idraklerini meydana getirir. Bu idraklenmelerin oluşması ise hayati ruh sağlar. İlginç bir şekilde, Willis’in bu görüşlerine on dokuzuncu yüzyılda Liebig, Bernard ve Pflügel ve Verwornd ‘ da da rastlamaktayız. Onlar da yanmayı açıklarken bu tip metaforik ifadelere başvurmuşlardır. [2]

  1. kahya, esin. biyoloji tarihi.
  2. Kahya, Esin (2007). Biyoloji Tarihi. İstanbul: İmge Kitabevi. s. 212-215.
This article is issued from Vikipedi - version of the 2/9/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.