Vurgun

Atmosfer basıncı ve havanın yoğunluğu deniz seviyesinden yükseldikçe azalır. Şemadaki koyu mavi renk basıncın artışını, kolonun yükseklik arttıkça genişlemesi ise havanın yoğunluğundaki azalışı sembolize eder.

Vurgun veya dekompresyon hastalığı, kısa sürede yüksek basınçlı bir bölgeden alçak basınçlı bir bölgeye geçilmesi nedeniyle vücutta gaz kabarcıklarının oluşmasına bağlı olarak görülen rahatsızlık.[1] Özellikle dalgıçlar, pilotlar veya su altı inşaat işçileri gibi basınç değişimine maruz kalan kimselerde rastlanır. Dekompresyon sözcüğü "basınç azalması" anlamına gelir.[2]

İnsan vücudu yeryüzündeki normal hava basıncı altında (deniz seviyesinde yaklaşık 760 mmHg) yaşamaya alışıktır. Bu basınç düzeyinde -başta azot olmak üzere-[1] atmosferdeki bazı gazlar vücut dokularında çözelti hâlinde (sıvı hâlde) bulunurlar. Hava basıncı düşmeye başlarsa, dokulardaki gazlar yavaş yavaş kana karışırlar ve solunum yoluyla vücuttan atılırlar. Ancak vücuda etki eden basınç aniden düşerse (örneğin basınç ayarlaması olmayan bir uçak aniden yüksek bir irtifâya çıkarsa) bu gazlar dokularda kabarcık hâline gelirler.[1]

Dalış esnasında dalgıçların vücuduna etki eden basınç gitgide artar. Dalgıcın soluduğu havanın da basıncı aynı oranda artar. Dalış uzadıkça ve derinlik arttıkça dalgıcın vücudunda daha fazla basınçlı hava soğurulur. Dalgıç yüzeye çıkmaya (yükselmeye) başladığında vücuttaki fazladan gazların atılması için yeterli zaman ayırmazsa (hızla yükselirse) dokularda gaz kabarcıkları meydana gelir.[1]

Atmosferdeki gazların yaklaşık %78'i azot (nitrojen), %21'i oksijendir. Azot, dekompresyon rahatsızlıklarına en fazla neden olan gazdır.[1] Havadaki oksijen vücuttaki hücreler tarafından kullanılır ve atık ürün olan karbondioksit (CO2) sürekli olarak, solunum yoluyla vücuttan atılır. Azot ise -o anki çevre basıncında- dokular doyana kadar vücutta birikir ve basınç azaldığında fazlalık kısmı serbest kalır.[1] Atmosfer basıncına, havada ve denizin ilk 10 metresinde "1 Atmosfer" de denilebilir.

Belirtiler

Azot daha çok yağlı dokularda çözülür.[1] Bu nedenle lipit vb. dokular diğerlerinden daha fazla azot çözünür. Sinir sisteminin %60'ı lipidlerden oluşur. Beyin, omurilik ve çevresel sinirlerde oluşan kabarcıklar felç, konvulsiyon (istemsiz kasılma), kas koordinasyon sorunları, duyu anormallikleri, uyuşma, mide bulantısı, konuşma güçlüğü ve kişilik değişimlerine neden olabilir. Kabarcıklar eklemlerde oluştuğunda ağrı dayanılmaz hâle gelir ve vücut hareketleri kısıtlanır. Vurgun hastalığına İngilizcede "Bends" (bükülme, The Grecian Bends [3]) denmesinin nedeni kişinin vücudunu düz hâle getirememesidir.[1]

Deri altındaki gaz kabarcıkları kızarıklığa ve kaşıntıya neden olurlar. Bu durum genellikle 10-20 dakikada geçer. Şiddetli öksürme ve nefes darlığı, solunum sisteminde gaz kabarcıklarının varlığına işaret eder. Diğer belirtiler göğüs ağrısı, nefes alıp-verirken yanma hissi ve şiddetli şoka girmedir.[1]

Tedavi

Dekompresyon hastalığını tedavi etmenin tek yolu vücudu basınç odasında önce yüksek basınca maruz bırakmak, sonra basıncı gitgide azaltmaktır. Ancak bu yöntem de dokulardaki hasarın tamamen geriye döndürülmesini sağlayamayabilir.[1]

Kaynakça

  1. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 "decompression sickness." Encyclopædia Britannica Ultimate Reference Suite. Chicago: Encyclopædia Britannica, 2011.
  2. "decompression." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
  3. OED Online. June 2013. Oxford University Press. ‘Grecian bend (noun): an affected carriage of the body, in which it is bent forward from the hips
This article is issued from Vikipedi - version of the 12/24/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.