Wilhelm Wundt
Wilhelm Wundt | |
---|---|
Wilhelm Wundt | |
Doğum |
Wilhelm Maximilian Wundt 16 Ağustos 1832 Baden Büyük Dükalığı, Alman Konfederasyonu |
Ölüm |
31 Ağustos 1920 (88 yaşında) Almanya Großbothen, Saksonya |
Milliyeti | Alman |
Dalı |
Psikoloji Deneysel psikoloji |
Çalıştığı yerler | Leipzig Üniversitesi |
Doktora hocası | Karl Ewald Hasse |
Doktora öğrencileri | Edward B. Titchener, G. Stanley Hall, Oswald Külpe, Hugo Münsterberg, Vladimir Bekhterev, James McKeen Cattell, Lightner Witmer[1] |
Wilhelm Maximilian Wundt (16 Ağustos 1832 – 31 Ağustos 1920), Alman fizyolog, psikolog, filozof, profesör, tıp doktoru ve modern psikolojinin kurucularından. Almanya Leipzig'de 1879 yılında ilk psikoloji laboratuvarını kurarak deneysel psikolojinin adımlarını atmıştır. Zihnin yapısını incelemeye alan yapısalcılık ekolünün kurucusu sayılır. Almanya'da Leipzig Üniversitesi'nde kurulan bu laboratuvar sayesinde insan davranışlarının sebepleri bilimsel ortamda araştırmaya tabi tutulmuştur.Wundt özellikle "KBY" olarak bilinen "konfüzyonel beden algısı" isimli konuda yaptığı çalışmaları ile kendisinden söz ettirmiştir. Şu an bu çalışmaların psikolojik alanda geçerliliği bulunmamaktadır.
Hayatı
16 Ağustos 1832’de Almanya’nın küçük bir taşra kasabasında Protestan bir papazın en küçük oğlu olarak dünyaya geldi.[2] Okulda başarısız bir öğrenciydi fakat saatlerce kitap okurdu.[3][4] Çocuklukta en çok bilimsel aktiviteler ilgisini çekerdi. Spora olan ilgisi ise çok azdı.[4] Tek bir arkadaşı vardı, o da konuşma zorluğu çeken zihinsel özürlü bir çocuktu.[3]
W. Wundt’un babası Luther yanlısı bir papazdı.[4] Eğlenceli ve sosyal bir aile ortamında yetişmesine rağmen W. Wundt’un babası ile arası pek iyi değildi. Örneğin, babası bir gün okula W. Wundt’u ziyarete gelmiş ve Wundt’un dersi dikkatli dinlemediğini öğrenince ona tokat atmıştı. Öyleki Wundt seksen yaşına geldiğinde bile, çocukluğunda babasını izlemeye çalışırken merdivenlerden nasıl düştüğünü dün gibi hatırlıyordu. W. Wundt’un eğitimini babasının bir asistanı olan genç bir mahalle papazı üstlendi. Genç asistan mahalleden taşındıktan sonra Wundt da onunla gitmek için ailesinden izin istedi ve on üç yaşına kadar onunla birlikte yaşadı.[3]
Lisedeki ilk senesinde sınıfı geçemedi. Arkadaşlarıyla geçinemezdi, öğretmenlerinden biri ona sürekli tokat atıyor, diğer öğretmenleri ise onu ciddiye almıyorlardı. Okul hayatından hiç hoşlanmıyordu fakat on dokuz yaşına geldiğinde üniversite için hazırdı.[3]
Doktor olmaya karar verdi ve tedaviye yönelik çalışmaları için Tübingen Üniversitesinde bir yılını geçirdi. Kitap okumaktan oluşan tıp eğitiminden sıkılmıştı ve bir yıl sonra Heildelberg Üniversitesi’nin kimya programına kaydoldu. Burada anatomi, fizyoloji, kimya ve ilaç dersleri aldı ve ilk laboratuvar çalışmalarını yaptı. İdrarının bileşimindeki tuzun eksikliğinin etkisini araştıran bu çalışması yayınlandı. O dönemlerde laboratuvar olmadığı için hayvanlarla ilgili çalışmalarını annesinin mutfağında gerçekleştirdi.[2]
Berlin’de Fizyolog Johannes Müller ile sömestirlik çalışmasından sonra 1855’te doktorasını yapmak için Heildelberg’e döndü ve burada dört yıllık doçentlik süreci başlamış oldu. 1858 yılında Hermann von Helmholtz’un asistanı oldu. 1864’te yardımcı profesör oldu. 1867’de ilk fizyolojik psikoloji dersini verdi. 1874’e kadar Heidelberg’de kaldı.[3] 1875’te Leipzig Üniversitesi’nin felsefe kürsüsünde bir pozisyon aldı.[4] Bir deneyselcinin bu kürsüye başkan olması cesur bir yenilik olarak görüldü. Dersleri psikoloji ve felsefeyle sınırlı kaldı ve deneysel çalışmaları 1879’a kadar başlamadı.[2]
W. Wundt’un deneysel bir bilim olarak psikolojiyle ilgili ilk fikirleri ‘Duyusal Algılama Teorilerine Katkıları’ adlı kitabında yer almıştır. Thedor Fechner’in Elementler(1860) adlı kitabıyla Wundt’un bu çalışmaları yeni bilimin literatür alanındaki doğuşu olarak düşünüldü. İkinci kitabı da ‘İnsan ve Hayvan Zihinleri Üzerine Dersler’dir. Bu kitap, zihnin deneysel yollarla çalışılmasını ele alan bir kitaptır. Bir diğer kitabı olan ‘Fizyolojik Psikolojinin İlkeleri’ 1873-1874 yıllarında iki cilt halinde basılmıştır. Bu kitap psikolojinin bir laboratuvar bilimi olarak resmen kurulmasını sağladı. Fizyolojik kelimesi Almanca’da deneysel kelimesinin eş anlamlısıdır. Aslında Wundt fizyolojik psikolojiyi değil deneysel psikolojiyi yazıp öğretiyordu.[3]
Leipzig Yılları
1879 yılında psikolojinin felsefeden ayrı bir bilim olarak kurulmasını sağlayan laboratuvarı Almanya’nın Leipzig kentinde kurdu.[3] Bu laboratuvar harap bir binada, içinde platformlar, çeşitli toplar, telgraf anahtarları ve metronomlar gibi basit aletlerin bulunduğu odalardan ibaretti.[5] Bu tarih aynı zamanda bir fizyolog ve felsefeci olan W. Wundt’un bir psikolog oluşunun da tarihiydi.[4]
1881 yılında ‘Felsefe Çalışmaları’ adlı dergiyi çıkarttı. Aslında dergiye Psikoloji Çalışmaları adını verecekti ama aynı isimle başka bir dergi olduğu için bu ismi veremedi. 1906 yılında ise derginin adını ‘Psikoloji Çalışmaları’ olarak değiştirdi.[3]
W. Wundt’un dersleri o kadar popülerdi ki bir keresinde dersini dinlemeye gelen 600 kişi vardı. W. Wundt’un öğrencileri arasında çok önemli kişiler vardı ve bu öğrenciler belirli bir görüş açısı ve amaç etrafında birleştirerek psikolojideki düşünce ekollerinin oluşuna katkıda bulundular.[3]
W.Wundt ve Psikoloji
Wilhelm Wundt, kurduğu laboratuvar ile modern psikolojinin babası olarak kabul edilir. Kontrollü laboratuvar koşullarında insan zihnini araştırmaya çalışmıştır. İlk çalışmalarında hocası Hermann Von Helmholtz’un izinde gitmiş ve duyu algılamasıyla ilgili çalışmalar yapmıştır.[6]
W. Wundt, duyumları incelerken bilinci araç olarak kullanmış ve psikoloji için “içebakış” yöntemini en uygun yöntem olarak görmüştür.[6] İçebakış yöntemi, bireyin kendisine ne düşündüğünü ne hissettiğini soran, kısaca bireyden kendi subjektif hallerine dair bir açıklama yapmasını isteyen yöntemdir. Bu yöntem analitik bir yöntemdir. Çünkü bilinci en küçük parçalarına ayırıp bu parçaların nasıl organize olduğunu ve organizasyonu sağlayan kuralları belirlemek ister.[3] Bu yüzden Wundt ve takipçilerine Yapısalcı ve yaklaşımlarına da Yapısalcılık denilmiştir. Yapısalcılık ise, bilinçli tecrübelerimizi oluşturan en temel unsurlardan olan duyum ve algıların incelenmesi şeklinde tanımlanabilir.[5]
İçebakış yöntemi ilk defa W. Wundt ile ortaya çıkmamıştır. Bu yöntemin kullanımı Sokrates’e kadar uzanmaktadır. W. Wundt’un getirdiği asıl yenilik içebakış koşulları üzerinde deneysel kontrolü tam olarak sağlama uygulamalarıdır. W. Wundt’a göre içebakış yönteminin laboratuvarda kullanımı için kesin kuralları şöyledir:
1.Gözlemciler sürecisin ne zaman başlayacağını belirleyebilmek zorundadır.
2. Gözlemciler hazır olma veya dikkat kesilme durumunda olmak zorundadır.
3. Gözlemi birkaç defa tekrar etmek mümkün olmalıdır.
4. Deneysel koşullar uyarıcının kontrollü manipülasyonuna elverişli olmak zorundadır.
Zihnin araştırılmasında dolaylı ve dolaysız yaşantılar olmak üzere iki kavramdan bahseder. Wundt’a göre psikologların üzerinde durması gereken konu dolaysız yaşantılar olmalıdır çünkü dolaysız yaşantılar deneyimin kendisi hakkında bilgi verir.[3] Buna yönelik olarak yaptığı çalışmalarında toplar ve metronomlar kullanmıştır. Kişilerden bu topları platformdan yuvarladıklarında ya da metronom sesini dinlediklerinde o an neler hissettiklerini anlatmalarını istemiştir. Bu hisler Wundt için zihin yapısının en önemli parçalarıdır.
W. Wundt, kendi içebakışsal yönteminden yola çıkarak üç boyutlu duygu teorisini geliştirmiştir. Metronom sesinin insanlarda yarattığı duyguları 3 kategoriye ayırmıştır: Hoş/hoş olmayan, gerilim/rahatlama ve heyecan/çöküntü. Her duygunun bu 3 boyuttan birine yerleştirilebileceğini savunmuştur.[3]
W. Wundt, çocuk psikolojisi ve hayvan psikolojisi üzerine çalışmalar yapmamıştır çünkü bu konularda deneysel olarak çalışma yapılamayacağını düşünmüştür.[3]
1900-1920 yılları arasında yazdığı Halk Psikolojisi adlı kitabıyla yeni bir bilim olan psikolojinin Deneysel ve Sosyal Psikoloji olarak ikiye ayrılmasını sağlamıştır.[6] Völkerpscychologie’nin (Halk Psikolojisi) sosyal psikolojinin kökeni olarak kabul edilmesi, Wundt ‘un sosyal psikolojinin kurucusu olarak görülmesini sağlamıştır. Fakat bu temelsiz bir iddiadır. W. Wundt’un düşünceleri sosyal psikolojiye dönüşmüş olan şeye neredeyse hiç benzememektedir. İlk sosyal psikologlar da bu düşüncelerden söz etmemişlerdir.[2]
Wundt laboratuvar deneyleri ile duyum, algı, dikkat gibi basit zihinsel süreçlerin incelenebileceğini savunurken yüksek zihinsel süreçlerin (bellek, öğrenme vb.) deneysel yöntemlerle incelenemeyeceğini savunmuştur. Yüksek düzeyli zihinsel süreçlerin incelenmesinin sosyologların ve antropologların deneysel olmayan yöntemleriyle incelenmesi gerektiğini söylemiştir.[6] Fakat H. Ebbinghaus gibi araştırmacılar yaptıkları çalışmalarla W. Wundt’un savunduğu gibi yüksek düzeyli zihinsel süreçlerin deneysel olarak incelenmesinin imkansız olduğu görüşünün doğru olmadığını göstermiştir.[3]
Eserleri
- Kas Hareketleri Kuramı,1858
- Duyusal Algılama Teorisine Katkılar 1858-1862
- İnsan ve Hayvan Zihinleri Üzerine Dersler 1863
- Fizyolojik Psikolojinin İlkeleri,1873-1874
- Mantık 1880-1883
- Psikolojinin Anahatları 1896
- Felsefe sistemi 1889
- Halk Psikolojisi 1900-1909 10 cilt
- Yaşanılmış ve Tanınmışlar(Kendi Hayatı) 1920
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ↑ Wilhelm Wundt and William James. Webspace.ship.edu. Retrieved on 29 June 2015.
- 1 2 3 4 Jahoda, G. (2011). Almanya: Wundt’un Gölgesinde. Sosyal Psikoloji Tarihi (1. Baskı) içinde (159-180). (Ş. Başlı, Çev.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. (Orijinal çalışma basım tarihi 2007).
- 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 Schultz, D. P. ve Schultz, S. E. (2007). Yeni Psikoloji. Modern Psikoloji Tarihi (1. Baskı) içinde (131-150). (Y. Aslay, Çev.). İstanbul: Kaknüs Yayınları. (Orijinal çalışma basım tarihi 2002)
- 1 2 3 4 5 Bruno, F. J. (1982). Psikoloji Tarihine Giriş. (N. Hisli, Çev.). İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
- 1 2 Plotnik, R. (2009). Modül 1: Psikolojiyi keşfetmek. Psikoloji ’ye Giriş ( 1.Basım) içinde (12-14). ( T. Geniş, Çev.).İstanbul: Kaknüs Yayınları.
- 1 2 3 4 Cangöz, B. (2005). Geçmişten günümüze belleği açıklamaya yönelik yaklaşımlara kısa bir bakış. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 22(1), 51-62.
|