Yunus (peygamber)

Yunus ve Balık, İslam minyatürü

Yunus (İbranice: יוֹנָה, Arapça: يونس, Latince: Ionas); Kur'an’da adı geçen, Musevilik, Hristiyanlık, İslam ve Bahailik’te Tanrı’nın elçisi ve kutsal sayılan bir kişidir.

Tevrat’ta Yunus’un hikâyesi

Yunus ve balık, Verdun'lu Nikolas'ın tasviri, Klosterneuburg, Avusturya

Yunus’u anlatan Kitab-ı Mukaddes’teki Yunus kitabının, Yunus’un yaşadığına inanılan dönemden sonraki dönemlerde kaleme alınan ve Midraş türü eğitim amaçlı bir kitap olduğu kabul edilmektedir. Bundan dolayı Tevrat’a ait olan kıssanın tarihi bir gerçekliği olmadığı, eğitim veya nasihat amaçlı olduğu ifade edilir.[1][2]

Yunus'un elçi tayin edilmesi, kaçması ve denize atılması

RAB bir gün Amittay oğlu Yunus’a, “Kalk, Ninova’ya, o büyük kente git ve halkı uyar” diye seslendi. Ne var ki, Yunus RAB’bin huzurundan Tarşiş (Tarsus)’e kaçmaya kalkıştı. Yafa’ya inip Tarşiş’e giden bir gemi buldu. Ücretini ödeyip gemiye bindi. Yolda RAB şiddetli bir rüzgar gönderdi denize. Öyle bir fırtına koptu ki, gemi neredeyse parçalanacaktı.

Gemiciler korkuya kapıldı, her biri kendi ilahına yalvarmaya başladı. Gemiyi hafifletmek için yükleri denize attılar. Yunus ise teknenin ambarına inmiş, yatıp derin bir uykuya dalmıştı. Gemi kaptanı Yunus`un yanına gidip, “Hey! Nasıl uyursun sen?” dedi, “Kalk, tanrına yalvar, belki halimizi görür de yok olmayız.” Birbirlerine, “Gelin, kura çekelim” dediler, “Bakalım, bu bela kimin yüzünden başımıza geldi.” Kura çektiler, kura Yunus’a düştü. Bunun üzerine Yunus'a, “Söyle bize!” dediler, “Bu bela kimin yüzünden başımıza geldi? Ne iş yapıyorsun sen, nereden geliyorsun, nerelisin, hangi halka mensupsun?” Yunus, “İbrani' yim” diye karşılık verdi, “Denizi ve karayı yaratan Göklerin Tanrısı RAB`be taparım.'' Denizciler bu yanıt karşısında dehşete düştüler. “Neden yaptın bunu?” diye sordular. Yunus`un RAB'den uzaklaşmak için kaçtığını biliyorlardı. Daha önce onlara anlatmıştı. Deniz gittikçe kuduruyordu. Yunus'a, “Denizin dinmesi için sana ne yapalım?” diye sordular. Yunus, “Beni kaldırıp denize atın” diye yanıtladı, “O zaman sular durulur. Çünkü biliyorum, bu şiddetli fırtınaya benim yüzümden yakalandınız.”. Denizciler karaya dönmek için küreklere asıldılar, ama başaramadılar. Çünkü deniz gittikçe kuduruyordu. RAB'be seslenerek, “Ya RAB, yalvarıyoruz” dediler, “Bu adamın canı yüzünden yok olmayalım. Suçsuz bir adamın ölümünden bizi sorumlu tutma. Çünkü sen kendi istediğini yaptın, ya RAB.”. Sonra Yunus’u kaldırıp denize attılar, kuduran deniz sakinleşti. Bu olaydan ötürü denizciler RAB'den öyle korktular ki, O'na kurbanlar sundular, adaklar adadılar. Bu arada RAB Yunus’u yutacak büyük bir balık sağladı. Yunus üç gün üç gece bu balığın karnında kaldı. Yunus balığın karnından Tanrısı RAB’be dua etti: RAB balığa buyruk verdi ve balık Yunus’u karaya kustu. Yunus kente girip dolaşmaya başladı. Bir gün geçince, “Kırk gün sonra Ninova yıkılacak!” diye ilan etti. (Yunus 1/1-17)

Balığın İçinden Çıkışı

Yunus balığın karnından Tanrısı RAB'be şöyle dua etti: ''Ya RAB, sıkıntı içinde sana yakardım, Yanıtladın beni. Yardım istedim ölüler diyarının bağrından, Kulak verdin sesime. Beni engine, denizin ta dibine fırlattın. Sular sardı çevremi. Azgın dalgalar geçti üzerimden. 'Huzurundan kovuldum' dedim, Yine de göreceğim kutsal tapınağını.Sular boğacak kadar kuşattı beni, Çevremi enginler sardı, Yosunlar dolaştı başıma.  Dağların köklerine kadar battım, Dünya sonsuza dek sürgülendi arkamdan; Ama, ya RAB, Tanrım, Canımı sen kurtardın çukurdan. Soluğum tükenince seni andım, ya RAB, Duam sana, kutsal tapınağına erişti. Değersiz putlara tapanlar, Vefasızlık etmiş olurlar. Ama şükranla kurban sunacağım sana, Adağımı yerine getireceğim. Kurtuluş senden gelir, ya RAB!”. RAB balığa buyruk verdi ve balık Yunus'u karaya kustu. (Yunus, Bölüm 2)

Üzerine ot bitirilmesi

Yunus kentten çıktı, kentin doğusundaki bir yerde durdu. Kendisine bir çardak yaptı, gölgesinde oturup kentin başına neler geleceğini görmek için beklemeye başladı. RAB Tanrı Yunus’un üzerine gölge salacak, sıkıntısını giderecek bir keneotu sağladı. (Keneotunun kuruması Yunus’u öfkelendirdi.) Tanrı, “Keneotu yüzünden öfkelenmeye hakkın var mı?” dedi. Yunus, “Elbette hakkım var, ölesiye öfkeliyim” diye karşılık verdi.

Hikâyenin sonu

Ninova halkı Tanrı'ya inandı. Oruç ilan ederek büyüğünden küçüğüne hepsi çula sarındı. Tanrı Ninovalılar'ın yaptıklarını, kötü yoldan döndüklerini görünce, onlara acıdı, yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti. (Yunus Kitabı 3)

İslami anlayışta Yunus

Kur'anın Yunus Suresi adını bu peygamberden alır ve hikâyenin ayrıntıları hakkında Saffat suresinde bilgi verilmektedir. İnanca göre Yunus Ninova halkına gönderilen peygamberdir ve azaptan kurtulan tek halk Ninova halkıdır. Azap yaklaşmaktayken tövbe ettikleri ve tövbelerinin Allah tarafından kabul edilerek affedildiklerine inanılır.

Ninova halkına peygamber olarak gönderilen Yunus, 33 yıl onları tanrının dinine davet etmiş, kendisine bu süre içerisinde sadece iki kişi inanmıştır.[3][4]. Bu durum kendisinin canını sıkmış, ALLAH'ın izni olmadan Ninova'dan ayrılıp Akdeniz’e kadar giderek bir gemiye binmiştir.

Hikâyeye göre Yunus’un bindiği gemi denizin ortasına geldiğinde fırtına çıkar, gemidekiler orada günahkâr birinin olduğunu, O'nu denize atarak fırtınadan kurtulacaklarını düşünürler. Çekilen kur'a Yunus peygambere çıktığı için denize atarlar ve (Saffat 141-146) O'nu büyük bir balık yutar. Yunus hatasını anlayıp balığın karnında dua eder ve duası kabul edilir.[5] Ama balığın karnında bizi andı, tespih etti, biz de onu hasta bir halde ağaçsız, boş bir yere attık ve üzerine kabak türünden bir ağaç bitirdik.” (es-Saffat 145- 146)

Balık Yunus’u sırasıyla Nil nehrine, Fars denizine, el-Betâik Denizi'ne ve Dicle'ye götürüp, Nusaybin topraklarında düz ve geniş bir yere atar.[6] Bir başka rivayete göre, balık O’nu önce Eyle’ye sonra Dicle’ye götürmüş, sonra da Ninova’ya atmıştır.[7][8] Yunus tekrar kavmine döndürülür ve 100 bin kişi O’na inanır.

Yunus hikâyesinde balığın dolaştırdığı yerlerin Süveyş Kanalının bulunmadığı bir dönemde coğrafi olarak bağlantısız oluşu rivayetlerin tutarsızlığını ortaya koymaktadır.[1]

Hikâyenin durumu yorumcuları ayetlerin dış anlamlarına aykırı yeni açıklamalar yapma çabalarına itmiştir. Buna göre hikâye hayaldir ya da rüyadır veya alegoriktir; Hikâyedeki balık bir teknedir veya bunalımın Yunus’u yutması kastedilmektedir.[9] Konuya bir başka yaklaşım ise hikâyeyi kısaltarak vermek ve rasyonalize etmektir. Örnek olarak; “Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın kıssa-i meşhuresinin hülâsası: Denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümid kesik bir vaziyette münacatı, ona sür'aten vasıta-i necat olmuştur”.[10]

Ayrıca bakınız

Kaynaklar

  1. 1 2 http://www.dinbilimleri.com/Makaleler/506728657_0702050271.pdf
  2. http://www.jewishencyclopedia.com/articles/8751-jonah-book-of
  3. İbn Esir, el-Kâmil, Beyrut 1965, I, 360
  4. Sahihi Buhâri ve Tecridi Sarih Tercümesi, IX, 152
  5. el-Maverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûnu, Beyrut 1992, III, 465
  6. Râzî, XXVI, 165
  7. Taberî, XXIII, 125
  8. Kurtubî, XV, 80
  9. http://en.wikipedia.org/wiki/Jonah.
  10. Bediüzzaman Said Nursi Lem’alar, 1. Lema
This article is issued from Vikipedi - version of the 9/29/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.