Çeviribilim
Çeviribilim, yazılı ve sözlü çevirinin teori, betimleme ve uygulamasını konu alan beşeri ilim dalıdır. Sahalar arası bir çalışma alanı olarak çeviribilim, çeviriye destek olan çeşitli sahalardan katkı alır. Bunların arasında metin dilbilim, sosyoloji, tarih, karşılaştırmalı edebiyat, felsefe, filoloji, göstergebilim, edebiyat gibi bilim dalları bulunur. Batı dillerinde “translation studies” (İngilizce), “Translationwissenschaft” (Almanca) ve “traductologie” (Fransızca) gibi isimlerle anılır.
Sosyal bilimlerin altında yer alan çeviribilim, farklı araştırma alanlarına ayrılır. Bunlardan en önemlisi betimleyici alan, uygulama alanı ve kuramsal alandır. Çeviri, kaynak metni daha önce belirlenmiş koşulları dikkate alarak erek (hedef) dilde yeniden yaratma eylemidir; çeviri incelemesi ise bu yeni metnin kaynak metinle karşılaştırılarak betimlenmesi, incelenmesi, çeviri sürecinde çeviriyi ve çevirmeni etkileyen koşulların göz önünde bulundurulmasıdır.
Başlıca kavramlar
1970’li yıllardan itibaren pek çok çeviri kuramcısı, yaptıkları araştırmalarla çeviribilime katkıda bulunmuş, çeviriye ve çevirmene yeni bir kimlik kazandırmıştır. O zamana dek pek önemsenmeyen ve “görünmez” olan çevirmene aktif bir rol yüklenmiştir.
Sadakat
Öncelikle edebiyat alanından yola çıkıldığında bu kavrama önemli bir rol biçildiği görünür. Oysa çağdaş işlevsel çeviri kuramlarına göre erek metin, erek kitleye ve metni çevreleyen koşullara göre üretilmelidir. Edebiyat alanından işlevsel çeviriye Can Yücel'in şiir çevirileri örnek gösterilebilir.
Çeviride en önemli mesele sadakat olunca, çeviri kuramcıları “sadakatsizlikle” suçlanan çevirmenin davranışını anlamak için bu konuya eğilmişlerdir. Sözgelimi, Gideon Toury, hedef dilin kültüründe belli normların ve kuralların olduğunu, insanların yaşayışlarını şekillendiren bu normların çevirmenin tercihini ve çevirisini de kaçınılmaz olarak şekillendireceğini belirtmiştir. Toury’ye göre, çevirinin sadakatini etkileyen en önemli etmenler hedef dilin kültürünün normlarıdır.
Çeviribilim kuramcısı Hans J. Vermeer ise, çevirinin nedenli bir “eylem” olduğunu, her bilinçli eylem gibi bunun da bir “amaç”la (skopos) yapıldığını, dolayısıyla çeviriyi biçimlendirecek olan etkenin çevirinin amacı (başka bir deyişle hangi nedenle, kimin için yapılıyor sorusunun yanıtı) olduğunu savunmuştur.
Çoğul-dizge
1920'li yıllarda Rus yapısalbilimciler tarafından oluşturulan Çoğul-dizge Kuramı 1970'lerde Itamar Even Zohar tarafından geliştirildi. Even Zohar’a göre, çoğul-dizge tarihsel ve devingen bir süreç içinde yer alır. Böylece Geleneksel Dilbilim Yaklaşımı'ndan Betimleyici Çeviribilim'e geçilmiştir. Daha sonradan bu kurama Gideon Toury de eklemeler yapmıştır.
Kuramın amacı, toplumsal düzenin içinde edebiyatın rolünü vurgulamak ve edebiyatın işlevini göstermektir. Kültür, farklı altdizgelerden oluşan bir dizgeler dizgesi olarak görülür. Edebiyat bu dizgenin bir altdizgesidir ve çeviri yazını da edebiyat dizgesinin içinde bulunur. Merkez-çevre ilişkisi düşünülerek çeviri yazının hangi durumlarda merkezde veya çevrede olduğu araştırılır.
Yapısöküm
Yeni kuram ve kuramsal çerçevelerle ortaya çıkan yapısalcılık sonrası araştırmacılar, ortaya çeviribilim açısından yeni görüşler atmışlardır. Bunların en önemlisi ise Yapısöküm adlı kuramın babası Jacques Derrida’dır. Derrida, sözcüklerin içini boşaltmış, “ak”ın aslında “kara” olabileceğini göstermiştir. Derrida ve Rosemary Arrojo gibi diğer yapısalcılık sonrası kuramcılar, “yazar” kavramını öldürmüş, metnin yazardan bağımsız olduğunu, okurla metnin arasına yazarın giremeyeceğini belirtmişlerdir. Böylece, kendisi aynı zamanda bir okur olan çevirmene de sonsuz bir özgürlük bahşedilmiş gibi görünse de, çevirinin işlemesi için erek kültürün normlarına uygun bir şekilde üretilmesi gerekmektedir.
Anlama dayalı çeviri
Çeviriye ilişkin diğer meseleler, çeviri kuramcıları ve çeviriyi nesnel bir gözle inceleyen araştırmacılar tarafından ne kadar tartışılsa da, pratik anlamda en çok kabul gören yöntem, anlama dayalı çeviridir.
Cümle yapıları birbirinden farklı iki dil arasında çeviri yapan bir çevirmenin kaynak dile sadık olmasını beklemek ve bu konuda ısrar etmek iyi sonuçlar vermeyebilir. Sözgelimi, İngilizce ve Türkçenin cümle yapıları farklıdır; İngilizcenin cümle dizilişi Özne-Yüklem-Nesne şeklinde, Türkçenin cümle dizilişi ise Özne-Nesne-Yüklem şeklindedir. İngilizcede relative clause olarak adlandırılan sıfat/ilgi tümcecikleriyle sonu gelmeyen upuzun bir cümle kurulabilir. Ancak Türkçede sıfatlar ve sıfat tümcecikleri başta geldiği için uzun sıfat tümcecikleriyle kurulmuş bir İngilizce cümleyi aslına bağlı kalarak çevirmek Türkçe cümlenin anlaşılmaz ve hantal olmasına yol açabilir. Sıfat tümcecikleriyle dolu İngilizce bir cümleyi olduğu gibi çevirmek, Türkçe metinde bütün sıfat tümceciklerini başa almak, cümlenin akıcılığının bozulmasına, okurun cümlenin anlamı içinde kaybolmasına yol açar. Çeviride aslolan, metnin ne dediğini anlamak ve bu anlamı hedef dilde en güzel şekliyle ifade etmektir. Kuramcılar, çevirmene ne yapması gerektiğini söylemezler; yalnızca ürüne bakarak çevirmenin davranışlarını ve tercihlerini açıklamaya çalışırlar. Çeviri süreci içerisinde çevirmen kendi kararını kendisi verecektir. Ancak bu karar verme yetisi, Türkiye'de özellikle teknik çeviride birçok çeviri yanlışına neden olmuş, özensiz ve araştırma yapılmaksızın yapılan çevirilerle dilimiz yozlaşmaya başlamıştır.
Anadil konuşucusu ilkesi
Çeviri sektöründe, hedef dilde çevrilmiş metnin kalitesi, özellikle dilbilimsel ve kültürel yönleri açısından, çevirmenin anadili ile hedef dilin aynı olmasına bağlıdır. Anadilin sağladığı dilsel içgüdü bir çevirmen için gelişmiş bir avantajdır ve her çevirmen kendi diline doğru yaptığı çevirilerde kendi diliyle ilgili içsel bir anlayışa sahiptir. Hedef metnin anadili konuşucusu tarafından çevrilmesi metne sadece dilbilimsel bir bütünlük ve doğruluk sağlamakla kalmaz, metnin hedef kitlesi açısından taşıyacağı sosyal ve kültürel değerlerin de metinde yansıması açısından fark yaratacak bir avantaj sağlar.
Günümüzde profesyonel çeviri hizmeti veren uluslararası çeviri şirketleri özellikle bu ilkeyle, "çevirmenin sadece kendi anadiline doğru çeviri yapması / hedef metnin de sadece ve özellikle anadili hedef dil ile aynı olan çevirmen tarafından çevrilmesi" ve bu ilkeyi temel alan bir sistemle çalışmayı tercih etmekteler. Çeviri hizmeti alan çeşitli sektörel firmalar da, daha önce yaşadıkları yanlış çeviri deneyimlerinden sonra artık bu ilkeyle hizmet veren çeviri şirketleriyle çalışmayı tercih etmeye başladılar.
Çevirinin kalitesini arttıran ve garantileyen başka bir çalışma ilkesi de kaynak dilin anadili konuşucusu çevirmenler ile hedef dilin ana dili konuşucuları olan çevirmenlerin aynı çeviri şirketinde sinerjiyle çalışmalarıdır.
Sözgelimi, ana dili İngilizce olan bir çevirmenle ana dili Türkçe olan bir çevirmen karşılıklı yardımlaşarak kaynak metinde anlamadıkları yerleri tartışmakta ve kendi ana dillerinde hedef metni yaratmaktadır. Her çevirmen kendi ana diline çeviri yapmakta, böylece yanlış ve anlamsız ifadelerle dolu çevirilerden kaçınılmaktadır. “Onun şiiri, Karacaoğlan’ın obasına uğramıştır.” cümlesi İngilizceye birebir çevrilirse (His poetry has dropped by Karacaoğlan’s tent.), hedef dildeki okurlar bu cümleden bir şey anlamayacaklardır; çünkü onların söylemlerinde böyle bir ifade yoktur. Ana dili İngilizce olan bir çevirmen bunu kendi diline en uygun şekliyle aktaracaktır (Ör: His poetry has a Karacaoğlan flavor.). Aynı şekilde ana dili Türkçe olan bir çevirmen de kendi dilinde tuhaf duran bir ifadeyi Türkçe’ye uygun olarak çevirecektir.
Hem anlama dayalı, hem de kaynak metinle hedef metni ana dili kaynak dil olan çevirmenlerle tartışılarak yapılan bu çeviriler, günümüzde en güvenli çeviri olarak görülmektedir.
Üniversitelerde çeviribilim bölümü
Türkiye'deki üniversiteler mütercimlik bilim dalının eğitimini genel olarak "Mütercim-Tercümanlık" bölümü adı altında vermektedir. Yalnız İstanbul Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Atılım Üniversitesi ve Okan Üniversitesi'nde bu bölümler "Çeviribilim" isminde eğitim sürdürmektedir.
Kaynakça
- Vermeer, Hans J. (1994) "Translation today:Old and new problems." Translation Studies :An Interdiscipline (ed.Snell-Hornby, Mary, Franz Pöchhacker and Klaus Kaindl)
- Saussure, Ferdınand de (1985) , Genel Dilbilim Dersleri. (Çeviren: Berke VARDAR), Ankara
- Toury, Gıdeon (ed.) (1991)Introducing Translation Theory: Selected Articles.
Tel Aviv University: Dyonun
- Toury, Gıdeon (1980)In Search of a Theory of Translation.
Tel Aviv: The Porter Institute for Poetics and Semiotics, Tel Aviv University
- Göktürk, Akşit (1994) Çeviri: Dillerin Dili. YKY