İddianame
İddianame, ceza yargılamasında, hazırlık soruşturmasının kamu davasının açılması için yeterli düzeye eriştiğinin anlaşılması üzerine savcının dava açtığını bildiren yazılı belge.
Türk Ceza Adaleti sistemi içinde kamu davası açan belgeye iddianame denir. İddianame tanzimi, adli yargıda cumhuriyet savcılarının, askeri yargıda ise askeri savcıların münhasır yetkisi dahilindedir. Ceza yasalarının suç olarak tanımladığı bir eylem ve faili hakkında yargılama yapılabilmesi, kamu davası açma tekelini elinde bulunduran savcının görevli ve yetkili mahkemeye hitaben bir iddianame düzenlemesiyle mümkündür. Bu münhasır yetki, adli soruşturmaların ne şekilde yürütüleceğine dair en temel yasal çerçeveyi oluşturan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170. maddesi ilk fıkrasında şöyle ifade edilmiştir: "Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir." Yaygın kanaatin aksine, soruşturma makamlarına yapılan bir ihbar veya şikayet kamu davası açılması sonucunu doğurmayıp yürütülecek soruşturma neticesinde elde edilecek deliller ve bu deliller ışında oluşacak hukuki kanaate göre iddianame tanzimi söz konusu olmaktadır. 5271 Sayılı CMK'nın 170/2 maddesinde bu keyfiyet, "soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." ifadesiyle hüküm altına alınmıştır. Yani iddianeme tanzimi hususunda en önemli eşik yeterli şüpheye erişilmiş olmasıdır. Yeterli şüphenin ne olduğu yasal düzeyde bir hukuki açıklık taşımamakla birlikte uygulamada failin suç teşkil eden fiille ilişkilendirilebilmesini ortalama bir aklın makul ve mantıklı karşılamasına yetecek ölçüde delile ulaşmış olma şeklinde yorumlanmaktadır. Bu yorum ölçüsü her somut olay ve her bir soruşturma sürecinde farklılık taşıyabilmektedir. Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianame, şüphelinin açık kimliği, varsa müdafii, maktul, mağdur, müşteki, suçtan zarar gören ve/veya ihbar edenin kimliği, isnat olunan suç ve uygulanması istenen kanun maddeleri, lehte ve aleyhte elde edilen delilleri, suçun nerede ve ne zaman işlendiği gibi bir kısım zorunlu bilgileri içermek zorundadır. Keza yargılama konusu yapılmak istenen olay, mevcut delillerle ilişkilendirilerek adeta hikâye edilmek suretiyle anlatılır. Şu kadar ki bir hikâye yazarının kurgu ve anlatımında sınır hayalgücü iken iddianemede bu sınırı maddi olayın kendisi ve ulaşılan somut deliller belirler. Salt varsayıma dayalı çıkarımlar ile maddi vakıanın subjektif yorumuna kaçan kişisel değer yargılarının bir iddianeme metninde yeri olamaz.
|