Antik Yunanistan'da çömlekçilik
M.Ö 7-6. YÜZYIL- ARKAİK DÖNEM
M.ö 7. Ve 6. Yüzyıllar Yunan uygarlık tarihinde yaratıcı dönemler olarak kabul olunabilir.Bu iki yüzyıl içinde sosyal , siyasal ve ekonomik hayatta görülen ilerleme kendini kültür hayatının çeşitli alanların da göstermekte, fikir , edebiyat ve sanat kanunları sabit şekiller almaktadır.Bu dönem kültürü Yunan Ortaçağı kültürünün dar çerçevesi dışına çıkmakta, Homeros dünyasının ortaya attığı temellere dayanmak suretiyle sürekli olarak gelişmektedir.Bu dönem aynı zamanda halk kitleleri arasından bazı kişilerin belirmeğe başladıkları bir dönemdir.Yunanların günlük ihtiyaçları için yapmış oldukları vazolar da resim ve nakış sanatı için önemli belgelerdir.[1]
ARKAİK DÖNEM SERAMİĞİ
M.Ö. 7. yüzyıl sonları ve 6. yüzyılda siyah figür tekniği sonraki dönemlerde ise kırmızı figür tekniği kullanılmıştır. Yunanların günlük ihtiyaçları için yapmış oldukları vazolarda resim ve nakış sanatı için önemli belgelerdir. Daha gelişmiş ve tabiileşmiş olan geometrik ya da figürlü motiflerin yanında insan resimleri önemli yer almakta, ressamlar yalnız tek insan figürünü değil, oldukça büyük kompozisyonlar hatta çeşitli frizlerde birbiriyle ilgili kompozisyonlar meydana getirmesini bilmekte ve en çok mitolojik konulara başvurmaktadırlar. Bunlar arasında doğu Yunan ve Korinth önemli yer alır. Doğu Yunan ekolü renklerin berraklığı, çeşitliliği ve sahnelerin canlılığı ile göz çarpmakta, ressamlar ahenkli bir süratle tertiplemesini bildikleri ‘’ hayvan frizlerinde’’başarılı olmakta, birçok hallerde büyük tablolardan aldıkları motiflerde mümkün olduğu kadar çok şey anlatmak istemektedirler. Korinth’te daha sonraki eserlerden ayırt edilmeleri için ‘’protokorinthvazoları’’olarak gösterilen, başlangıçları 9. yüzyıla dayanmakla beraber esas itibariyle 7. yüzyıla ait olan vazolar doğudan getirilen kumaş ve halıları örnek alarak açık bir zemin üzerine parlak ve siyah, kırmızı veya beyaz boya ile özenle yapılmış, bir takım geometrik bezemeler ya da mitolojik sahneler göstermekte, her biri başlı başına bir sanat eseri olmak iddiasında bulunan bu vazoların Akdeniz piyasasında büyük rağbet gördüğü anlaşılmaktadır.( resim 1)[2]
İşte bu suretle 7 nci ve 6 ncı yüzyıllar Yunanların doğu uygarlıklarından faydalanmak, fakat bu uygarlıklardan aldıkları elemanları kendi mizaçlarına göre değiştirmek ve geliştirmek suretiyle yüksek bir uygarlık kurduklarını , böylece 5inci yüzyıl uygarlığının temellerini attıklarını görüyoruz. Fakat arkaik dönem kültürü yalnız klasik kültürün değil , bugün benimsemiş olduğumuz Avrupa kültürünün de temeli olmuştur.
ARKAİK DÖNEM
Yunan resim sanatı hakkında bilgiyi, günümüze gelebilen vazolardan edinmekteyiz. Bu vazolar 3 grupta ele alınmaktadır:
GEOMETRİK VAZOLAR
Mimari ve heykel alanında büyük başarılar elde eden Yunanlar ; mücevher , çömlek , sikke her türlü madeni eşya ve bu arada zırh yapımında da son derece ilginç çalışmalar yaptılar.Bu işleri gerçekleştiren sanatçılar da aşağı yukarı, mimar ve heykeltıraşların tuttuğu yolu izleyerek , katı bir şekilde üsluplaşmış arkaik formlardan başlayıp giderek doğallığın ve teknik becerilerinin en güzel örneklerinin verdiler. Bunları tarihlendirmek, özellikle değerli maddelerden yapılan eşyaların çoğu kaybolduğu için pek kolay olmamaktadır.Yunan resminden bugüne ; hemen hemen hiçbir şey kalmamış gibidir.Bir eleştirmen bu durumu , herhangi bir devrin ya da ülkenin sanat tarihi için en acı kayıp olarak nitelendirir.Antik devir üzerine inceleme yapanlar, Yunan resim sanatının ,mimari ve heykel alanlarında elde edilen başarıları geride bırakmasa bile onlara denk olduğu konusunda birleşirler. Yunanların hem süsleme hem de biçim olarak standart bir şekilde yapmaya başladıkları ilk çömlek tiplerinden birisi de amforaydı.İ.Ö 7. Yüzyıla tarihlenen bu örnekte Ana tanrıçanın üsluplaşmış tasviri görülmektedir.Bu büyük toprak tanrıçasının yerini daha sonraları Olympos tanrıları almıştır.
Kelimenin tam anlamıyla geometrik stilin başlangıcı üç evrede saptanabilir: Aşağı geometrik (900-850) , Olgun ya da Orta geometrik(850-750) ve Yukarı Geometrik (750-700). Bu iki yüzyıl boyunca boyalı seramik üretimi hem nitelik hem nicelik bakımından önemli bir atılım gösterir. Dekor kimi zaman esasen geometrik kalır; dönemin sanatına verilen ad buradan gelir. Seramiğin atılımından başka , çeşitli başka sanat biçimlerinin yeniden ortaya çıkışı , genellikle Rönesans’ı da ortak özellikler taşıyarak yavaş yavaş gerçekleşecektir.Dokuzuncu yüzyılın birinci yarısında , vazoların dekoratörleri oyun iğnelerini aşağı geometrik stille yapmaya devam ederler. Süssüz zarafeti genellikle vazonun boynuyla ve orta kısmıyla sınırlı bir süslemeye bağlıdır, çeperin ana bölümüne çok saf ince bir kil sürülmüştür ve bu karbon oksidinin etkisi altında pişerek kararır; eğer fırın güçlüyse, doğal kilin portakal rengi kırmızı demir oksidinin demirli okside ya da siyah ve kalıcı manyetik demir oksidine dönüşmesi sayesinde kusursuz bir siyahlıkta kalır.Yunan seramiğinin siyah verniği olarak yanlış bir şekilde ama kolaylık sağlayacak biçimde adlandırılan şeyin sırrı budur. Zarif biçimler ortaya çıkar. ( resim 2 ve 3) [3]
Örneğin ağzı üç dilimli oinokhoe ( şarap testisi)( resim 4) , yüzyıllar boyunca büyük başarı gösterecektir.850’ye doğru Attika geometrik seramiği yeni bir adım attı: Bu , olgun ya da orta geometriğin başlangıcıdır. Bundan böyle eğilim, vazonun yapısını vurgulayan siyah ve süslü yatay şeritler arasındaki zıtlığı korurken , bu şeritleri çoğaltma ve motifleri çeşitlendirme yönündedir. Dekoratif ögelerin çoğu çizgiselliğini korur ve giderek daha karmaşık geometrik figürler oluşturur. ( yatay ve dikey kenar süsleri , eşkenar dörtgenler , damalı bezekler, fırıldaklar , kurt dişleri , svastikalar ya da gamalı haçlar). Bu figürler ya daha önce olduğu gibi vazonun etrafını saran uzunluktadır ya da tek tek panolar şeklindedir. En çarpıcı yenilik hayvan figürlerinin ortaya çıkmasıdır.( su kuşları ve dört ayaklılar : atlar , geyikler, karacalar, keçiler, dağ keçileri). Sekizinci yüzyıldan itibaren öncelikle tek tek gelen bu figürler hızla çoğalarak 770-750’ye doğru orta geometrik sonunun büyük vazoları üzerinde , özellikle yüksekliği 1.5 m ‘yi geçebilen ve ( bu vazoların bulunduğu yer olan ‘’ikili kapı’’nın – Yunancası Dipylon - kuzey batısında bulunan Atina mezarlığından adını alan ) Dipylon denen tarza göre dekore edilmiş kraterler ve cenaze amforalarında doruğa erişirler.Dipylon’un büyük vazolarının ana dekoru da basit ve açık seçik bir anlam taşır: Üst sınıftan ölülerin mezarına anma anıtı olarak yerleştirilen bu vazolar cenaze sahneleriyle süslenmiştir: prothesis ( ölünün teşhiri), ekphora (cenaze alayı) ve bunlara eşlik eden ritüel yakarıcılar korteji. Bu önemli anlar , bu şekilde , seremoninin tören kurallarına göre cereyan ettiğini gösteren görüntüyle sürdürülmüştür. Cenaze töreni sahnesine genellikle bir başka düzlemdeki ikinci bir sahne gelip eklenir: bu ölen kişinin zenginliğini hatırlatmaya ya da onun anısına düzenlenen cenaze oyunlarını hatırlatmaya yönelik savaş arabalarının geçididir ; kimi zaman bir savaş sahnesi de görülür. Bununla birlikte, kişileri resmetme tarzı şematikliğini korur. Bedenler kısmen eklemli bir dizi geometrik figür olarak gösterilir: kollar , dirsekler de açı oluşturan iki küçük değneğe indirgenmiştir, gövde üçgensidir, baş değirmidir , bacaklar çöp gibidir , dizler hafifçe belli edilmişitir , boyun ve bel bir bağlantı sapına indirgenmiştir. Geometrik stilin sonuncu evresi de yine en zengin gelişimini Atina’ da gösterir. Bu Dipylon vazosu büyük bir boyutta seramik bir kaptır. Bir insan boyundadır.Antik dönemde mezar taşı olarak kullanılmıştır. Kulpların gövdeye birleştiği yerde ölü bir kadın bedeninin iki yanında yas tutan kadınlar vardır.Bazı araştırmalar figürlerin arasındaki düşey şeklinde yer alan küçük ‘m’ şeklindeki desenlerde gözyaşları olduğu yorumunda bulunmuşlardır.( resim 5)[4]
SİYAH FİGÜRLÜ VAZOLAR
Yunan vazoları dış pazarlarda ki değerlerini yapım ve süslemelerindeki ince teknik ile koruyorlardı. En çok görülen kaplar amfora dediğimiz iki kulplu, ince uzun boyunlu yürek şeklindeki testilerdi. Hydria, çeşmeden su getirmek için kullanılırdı. Suyu boşaltırken dengeyi sağlamak için de iki yatay olmak üzere üç kulpu bulunurdu. Ters dönmüş bir çana benzeyen geniş ağızlı ve kıvrık kenarlı krater ise su ile şarabı karıştırmak için kullanılırdı. Yunanlar şarabı hiçbir zaman susuz içmezlerdi. Oinokhoe ise bir şarap testisiydi.
Bu kapların en eski örnekleri İ.Ö sekizinci ve yedinci yüzyıllardan kalmadır. İnsan ve hayvanlar aşırı derecede üslüplaştırılmıştır. Erkekler ince bir bele ve ‘balta bıçağı’nı andıran bir profile sahiptir. Arabalar , altlarında iki çember olan birer dikdörtgen şeklindedir. Atlar ise birer çizgi oyunundan öteye geçmez. İnsan figürleri, içi tamamen boyanmış dış çizgilerden oluşur. Bu silüetler , kabın açık kahverengi doğal toprak rengi üzerine hemen her zaman koyu kahverengi ile boyanır. Bazı örneklerde ise silüet siyah fon üzerindedir. Bu üslüp çok geçmeden yerini , o devrin Anadolu’sundaki daha gelişmiş ülkelerden ve özellikle önemli bir merkez olan Rodos’tan alındığı açıkça belli olan daha süslü ve doğal bir üsluba bırakmıştır. Herkes tarafından en güzel ve en ‘modern’olarak değerlendirilen Atina vazoları aynı zamanda en çok ihraç edilen mallar arasındaydı.
Attike çömleklerinin zemini bazen açık renk olup kırmızı yerine altın yaldızla boyanırdı .İ.Ö 6yy.’dan kalma bu krater de açık renk fon üzerindeki siyah figürler çok güzel bir kontrast yaratmaktadır. Bulucusunun adıyla anılarak ‘François Vazosu’ denilen bu çömlek İtalya’nın Etrüsk bölgesi Chiusi’de çıkmıştır.Bu vazo da soldaki Aşil sağdaki ise Ajax’tır. Homeros ‘un İlyada destanında söz ettiği iki büyük kahramandır.Sanatçı Exekias’ın hem çömlekçi hem ressam olarak imzaladığı sadece iki kap vardır. Birisi de budur. Sanatçı burada ikisinin arasında neler olduğunu anlatmıştır.
Truva savaş’ın bulunduğu alanda ellerindeki zarlarla kaderlerini simgeliyorlar. Aşil dört diyor Ajax ise üç diyor.( resim 6)
KIRMIZI FİGÜRLÜ VAZOLAR
Yunan uygarlığında Atina , çömlek yapımında başı çekiyordu. Attike çömleklerindeki figürler siyah zemin üzerine pişmiş toprağın doğal rengi olan kırmızı ile silüet olarak gösteriliyordu. ( resim 7)
Renkli zemin üslubunun yayılmasından önceki devirde siyah figürlü çömlekler görülür. Siyah figürlü üslupta resim, bazı renklerin de şöyle bir yer aldığı kırmızı zemin üzerine yapılırdı. Buradaki güzel örnekte resmi yapan çömlekçinin adı ile” Exekias kabı” diye tanınır.
Bu içki kabı kylix formunda, yani tek kaideli yayvan bir çanak gibi.Gördüğümüz sahnede şarap tanrısı Dionysos tarafından ele geçirilen antik bir Yunan teknesi var.Exekias bu çanak da imzasına yer vermiştir.Gemi direğinin hemen yanında büyüyen bir asma var. Üzeri güzel üzüm salkımları ile dolu.Mitolojik hikayeye göre Dionysos , korsanlardan kaçıyor ve onlardan saklanabilmek için teknenin içinden asma büyümesini sağlıyor.Korsanları da yunusa dönüştürüyor.(resim 8)[5]
M.Ö 5.YY KLASİK DÖNEM
M.Ö 546 yıllarında Pers kralı Kyros, Sardes’i yakıp yıkarak Lydia krallığına son vermiş ve Anadolu ‘da M.Ö 300 yılına kadar sürecek olan Pers egemenliğini başlatmıştır. Persler sadece Anadolu’yu ele geçirmekle kalmayıp zaman zaman yaptıkları savaşlarla, Trakya ve Yunanistan’da etkili olmuşlardır. Bu nedenle M.Ö 5.yy Helen sanatı Anadolu’da Pers etkisi altında kalmış Greko Pers sanatı olarak literatüre geçmiştir.
Bu dönemde Anadolu ilk defa doğu ile batı arasında gerçek bir köprü vazifesi görmüş ve Persler tarafından yapılan Kral Yolu, İran içlerinden Ege kıyılarına kadar ulaşmıştır.
KLASİK DÖNEM SERAMİĞİ
5.yy’da sanat yalnız tapınaklara ya da resmi nitelikte yapılara inkisar etmiyordu. Bu dönem sanatı yüksek çevrelerden başka alt tabakalara da girmekte gecikmemiş, bu arada şekil ve bezeme bakımından sanat eseri olmak iddiasında bulunan vazolarda ortaya koymuştur. Bunlar arasında Atina’da beyaz zemin üzerine çizgi tekniğiyle resmedilen tasvirler kapsayan “lekhytos”lar önemli bir yer almaktadır ki bunların ölülere adak eşyası olarak verildiği anlaşılıyor. Ölüler kültü ile yakından ilgili olan bu eserlerin yanında Atina’nın “kırmızı figürlü vazoları” gerek Akdeniz, gerek Karadeniz piyasalarına tamamiyle egemendir.Bu vazoları Mısır, İtalya,Sicilya,Fransa,İspanya,Karadeniz’i çevreleyen ülkelerde ve hatta Pers sarayların da bulmak mümkün olmuştur. Bunlar şekillerinin zarifliği ve çeşitliliği üzerlerindeki resimlerin inceliği ve kompozisyonlarının zenginlik ve ahengiyle dikkat nazarlarını çekmektedir.
Niobid Ressamı’nın eseri Calyx-krater , 5. Yüzyıl ortalarından kalma büyük bir Antik Yunan vazosudur. Calyx-krater Yunanların şarabı suyla karıştırıp hafifletmek için kullandıkları büyük bir kaptır.(resim 9)
Bu kapta Niobe isimli fani bir kadının hikayesinin saklı olduğu bu vazo ile ünlüdür.Niobe’nin 7 kız 7 erkek 14 çocuğu vardır ve o kendi çocuklarının Leto’nunkilerden daha fazla ve güzel olmaları ile övünürmüş. Annelerinin intikamlarını almak için gelmiş oldukları resmedilmiştir.Burada Artemis ve Apollo zavallı Niobe’nin çocuklarını öldürüyorlar.
Bu vazonun Atina ve Atina’nın güneyindeki Delphoi tapınaklarına duvar süslemelerini yapmış Polignotos tarafından 2 . yüzyıl civarında yapılan bir duvar süslemesinin kopyası olduğu düşnülüyor.
Vazo ressamları ilk zamanlar Polignotos, Ponaios ve Mikon sonraları Apollodoros , Zevksis , Parhasios ve Timantes gibi büyük duvar ve tablo ressamlarının etkisi altında kalmakla beraber mitolojk sahnelerden başka Atina’nın günlük hayatından alınmış pek çeşitli konuları tanımlamakta , perspektif kuralları ve gölge ışık oyunlarına önem vermekte ve birer sanat eseri saydıkları resimlerinin altına imzalarını atmaktadırlar.5. yüzyıl ortalarına doğru bu resimlere vişne kırmızısı, beyaz ve altın yaldızı katılmak suretiyle kırmzı figür tekniğine daha zengin ve daha çekici bir polikromi verilmek istenmiş , fakat buna rağmen bu çeşit vazoların Peloponnesos harbi sonunda, bütün pazarların Atina mallarına kapanması üzerine , ortadan kalkmasının önüne geçilememiştir. ( resim 10 )[6]
YUNAN VAZOLARI YAPIM TEKNİKLERİ
Siyah figür tekniği M.Ö. 700 civarında Korinthos’da icat edilmiştir. Teknik, vazo pişirilmeden önce yapılan siyah siluetli figürler, bunların üzerinde kazıma ile kilin doğal rengi ortaya çıkarılarak belirtilmiş çizgisel detaylar ve istenildiği takdirde eklenen kırmızı ve ya beyaz boyadan ibarettir. Bu vazo süslemesi için devrimsel bir metottur. O zaman dek demir çağı Yunanistan’ı sadece keskin açılı insan ve hayvan siluetlerinden oluşan ve kontur çizimlerinde nadiren detaylara yer veren Geometrik üslubu biliyordu. Bu en iyi şekilde Atina’da uygulanan ve diğer yerlere de yabancı olmayan bir teknikti.
Ancak Korint usulu sanatçıların geometrik figür ressamları olarak pek görünmemeleri onların muhtemelen doğudan ithal kazıma bezemeli fildişi ve metal nesnelerin etkisi altında yeni tekniği kolaylıkla geliştirmelerini, böylece yeni figür geleneklerini ve orientalizan konu repertuarını da kolaylıkla kabullenmelerini sağlamıştır.Tekniği M.Ö. 7. Yüzyıl boyunca hayvan frizlerinin egemen olduğu vazolarda, bazen proto-Korinth grubunun zahmetli minyatür üslubundaki mitolojik sahnelerde geliştiren Korinthoslulardır. Bu sırada Atinalı ressamlar proto-Attik olarak adlandırılan vazolarda genellikle büyük kaplar üzerinde siluet ve kontur tekniğinde çizilmiş bazen beyaz boya eklenmiş ve nadiren kazıma detaylara sahip figürleri tercih ediyordu. Ancak M.Ö. 630 civarında Atinalı sanatçılar vazolarındaki bütün figürler için siyah figür tekniğini kullanmaya başladılar ve yüzyılın son yıllarında dolgu motifleri için de siyah figüre başvurdular. Atina siyah figürü artık ortaya çıkmıştı ve bunu takip eden 150 yıl süresince Yunan dünyasındaki pazarları etkili biçimde elinde tutacaktı.
Yedinci yüzyılın ortalarında çalışan Atinalı vazo ressamları, Korinthos minyatür siyah figür tekniğinin daha hâkim ve kusursuz olmasına rağmen elde edemediği boyut ve kompozisyon ihtişamını başarabilirdi. Korinthos vazolarındaki egemen süsleme üslubu hayvan frizleriydi ve Atina’da siyah figürün benimsenişi ile birlikte Korinthos’un bu tercihi de şehre taşınmıştır. Atina’daki erken siyah figürlü vazoların birçoğunda karşılıklı yerleştirilmiş Korinthos’da bulunana yakın bir desen ve kusursuzluk hâkimiyetiyle betimlenmiş kaliteli büyük hayvanlar yer alır.
Ancak Atina’da tekniğin kullanıldığı ilk iki nesil boyunca küçük vazoların ve ya büyük vazoların geniş alanlarını hayvan frizleriyle süslemek giderek tercih edilmiştir. Birkaç ressam bu kısıtlamanın ötesine geçerek, oldukça güzel düzenlenmiş hikâyeci üslupta sahneler ortaya koyar. Çömlekçilik kalitesi ise her zaman yüksektir. Bu dönemde belki yine Korinthos etkisiyle birlikte yeni formlar ve Peloponnesos’ta diğer malzemelerin kullanıldığı hikâyeci sanatlardan esinlenen figürlü sahneler görülmektedir.Bunlar Atinalı ressamların gerçekte hiç yitirmedikleri büyük ölçekli anlatım özelliklerini daha iyi kavramalarını sağlamıştır. Bu dönemin sonlarına gelindiğinde hayvan frizlerinin egemenliği sona erer.
Beşinci ortalarına kadar Atina’da hatırı sayılır miktarda siyah figürlü vazo üretilmeye devam edilmiştir. Yüzyılın ilk çeyreğindeki nadir istisnalar hariç siyah figürlü eserlerin kalitesi düşüktür ve ucuz kâselere, testilere ve yağ mataralarına olan ihtiyaca cevap verebilmektedir. Atina’da çömlek endüstrisinin patlama yaptığı günlerde kırmızı figürlü vazolar, fakir vatandaşlar için muhtemelen pahalı mallardır. Dolayısıyla zenginlerin şölen sofralarını süsleyecek eski teknikteki büyük kraterler, amphoralar ve hydrialar için talep yoktur. Yine de siyah figürün bu kadar uzun süre dayanması yaşlı alıcıların tutucu zevkleriyle açıklanamaz. Bu düşük kaliteli malların Yunanistan’daki ve Yunanistan dışındaki pazarı güçlü bir şekilde var olmaya devam etmiştir. Buralarda tutuculuğun rol oynaması mümkündür. Çünkü Attika mallarının diğer Yunan şehirlerine, Kıbrıs’a, kuzey ve batıdaki kolonilere ithalatı azalmamıştır. Kırmızı figür tekniğinin icadından 50 yıl sonra bile ticaret büyük oranda siyah figürlü vazoların hâkimiyetindedir. Sadece Etruria ve Campania’daki büyük pazarlar yeni tekniğe ilgi gösteriyorlardı. Uzun yıllar süren savaşlar bile Atina’da üretilen siyah figürlü vazolar üzerinde gözle görülür bir değişiklik yaratmamıştır.
Pothniatheron- Artemis Hayvanlar Tanrıçası.[7](François vazosu - resim11)
KORİNT VAZO ÖRNEKLERİ[8]
Aryballos: Aşağı doğru hafifçe sivrilen yuvarlak gövdeli , basık boyunlu , buna bağlı geniş ağız tablasına sahip,iki kulplu küçük bir kaptır. (resim12)
Alabastron:Aşağı doğru uzayıp genişleyen gövdesi bir damla biçimi anımsatır. (resim13)
Kothon: Korint seramiğince ortaya konulmuş bir formdur. Dar boyunlu silindir gövdeli kap , su şişesi olarak kullanılmıştır. (resim14)
Krater:Geniş ağızlı orta ykseklikte bir kaptır.Grekler şarabı saf olarak içmez onu su ile karıştırırlardı.Krater gövde ve kulplara göre 6 çeşittir.Bunlar destekli krater, völütlü krater, kotyle krater, kalyx krater, çan krater, kalathos kraterdir. (resim15)
Pykxis:Değişik gövde yapıları içeren form olarak kapalı kutu biçimdeki kaplardır.Ortasında tutacağa sahip bir kapağı vardır.Kadınların ve sanatçıların krem kutusu , tuvalet çantası olarak kullanılmıştır. (resim16)
Prothesis ve cenaze çömleği (resim17)
Herakles ve Nessos’lu Proto-Attika Amphorası- M.Ö 675-650. (resim18)
At arabaları betimli bir Attika amphorası- Pire’den M.ö 620 (resim19)
Nessos’u öldüren Herakles ve Gorgo betimli Attika amphorası. M.ö 610- 600 (resim20)
Eretria amphorası M.Ö 7. Yüzyıl ilk yarısı. (resim21)
Perseus- Gorgon betimli bir Attika çanağı. (resim22)
Ayrıca Bakınız
Kaynakça
- ↑ Ankara Üniversitesi Dil Ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Prof.Dr. Tansu Açık - Ders Notları
- ↑ Conti,Flavio,Eski Yunan Sanatını Tanıyalım Anka ofset basımevi,1.baskı,1982
- ↑ Friedell, Egon, Antik Yunan’ın Kültür Tarihi,Dost kitabevi Yayınları,3.Baskı,2011
- ↑ Mansel, Arif,Müfid, Ege ve Yunan Tarihi,TTK, 10.baskı ,2014
- ↑ Maffre,Jean-Jacques,Yunan Sanatı, Dost Kitabevi Yayınları ,2013
- ↑ Boardman, John , Yunan Sanatı ,Homer Kitapevi,2005
- ↑ Richter, Gisela , Yunan Sanatı , Cem yayınevi, 12.baskı , 1979
- ↑ Martin , Thomas , Eski Yunan , Say yayınları , 1. Baskı , 2012