Arıtaş, Afşin
Arıtaş, Kahramanmaraş ilinin Afşin ilçesine bağlı bir mahalledir. 1954 yılında belediye olmuştur. Afşin ilçesinin en kalabalık beldesidir ve ilçe merkezine 12, il merkezine 150 km uzaklıktadır.
Kasaba merkezi büyük bir tarihi höyük üzerine kurulmuştur. Doğusunda geniş Elbistan ovası, güneyinde ve batısında Binboğa Dağları bulunmaktadır.
Nüfus
Kasabanın nüfusu 1990 yılı sayımına göre 9.783; 1997 sayımına göre 10000, 2000 yılı sayımına göre 8.690 kişidir. 2008 sayımına göre nüfus 6.626'ya düşmüştür.Kasaba özellikle yetmişli ve seksenli yıllarda yurtdışına; doksanlı yıllarda ise yurtiçine sürekli göç vermiştir.
Kasaba yazlık nüfusu 15.000 e yaklaşmaktadır. Büyükşehir kanunuyla kasabamız artık Afşin ilçesinin bir mahallesi olmuştur.
Tarihi
Hunu (Honion, Hunu), merkezde üç tane kaynak suyu, geniş ve bereketli düzlükler, ormanlık alanların bulunması nedeniyle tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Hititler döneminde de bir yerleşim merkezi olan kasabada önemli tarihi eserler bulunmuştur. Kahramanmaraş müzesindeki Hitit dönemine ait aslan heykeli kasabadaki höyükten çıkarılmış ve il merkezindeki müzeye kaldırılmıştır.
Bölge sırasıyla Akadlar, Sümerler, Asuriler, İranlılar, Mekadonyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular, Memluklar, Mogollar, Dulkadırlılar, Osmanlılar yanı sıra bölge geçiş alanı olması sebebiyle birçok orduların geçiş güzergahı haline gelmiştir.
Arıtaş kasabasında Bizanslılardan kalma büyük bir höyük bulunmaktadır. Kasabanın merkezinde bulunan höyükte (kale) bugüne kadar herhangi bir araştırma ya da kazı yapılmamıştır. Kasabada çok eskiden beri önemli yerleşim yerleri vardı.
Çeşitli dönemlerde önemli merkez konumunda bulunan Aritaş (1964 değil)1954 yılında belediye olmasına rağmen özellikle 80li yıllar sonra gelişememiştir.
Türkler'in gelişi
11. yüzyılda başlayan Türk akınlarından sonra giderek bölgedeki Hunu şehri ön plana çıktmıştır. İmparator Romanos Diogenis (Romen Diojen)‘in , Malazgirt Meydan Savaşından sonra Sultan Alparslan’a esir düşmesini fırsat bilen Bizanslı komutan Philaretos 1072-1073 yıllarında Anadolu’nun bir kısmı ile birlikte Elbistan ve çevresini de ele geçirmiştir. Philaretos 1073 ‘te Hunu (Arıtaş) şehrinde Ermeni rahiplerini toplayarak, bir katilikos seçtirmiş ve bu şehri katolikosluğa bir merkez yapmıştı. Günümüzde bu dönemlere ait tarihi eserlere halen rastlanmaktadır
Moğollar ve Memlükler
Memlük Sultanı Baybars Moğollarla Hunu ovasında savaşmış 15 Nisan 1277 de Moğol ordusunu ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Savaş meydanında yaklaşık 7000 Moğol askeri öldürülmüştür. Bu savaşa katılan Moğol komutanlarından başta Tudaun ve Toku olmak üzere bir çokları öldürülmüş ve bir kısmı da esir edilmiştir. Sultan Baybars, Hunu’dan 16 Nisan tarihinde ayrılarak Kayseri’ye doğru hareket etmiştir. Yaklaşık bir hafta sonra dönüşte, yine Hunu'ya uğramış ve savaş meydanını dolaşmıştır.
Moğol Hükümdarlarından Abaka Han Hunu ovasına kadar gelerek savaş meydanındaki Moğolların ölülerini görünce hiddetlenerek binlerce insanın öldürülmesini emretmiştir. Öldürülenlerin sayısı 200 bin kişiyi bulmaktaydı. Bazı rivayetlere göre de Elbistan’dan Kayseri’ye oradan Erzurum’a kadar çiftçi, asker ve ahaliden 500 bin kişi öldürülmüştü.
HUNU KELİMESİ HAN KAN KAAN KELİMELERİNDEN TÜREMİŞ OLUP FARSÇA KÖKENLİDİR. Ünlü tarihçi Faruk Sümer, bu savaşın orijinal öyküsünün anlatıldığı İbn Abdüz- Zahir’in notlarını Kalkaşandi’nin Kitabu Subhu’l- Aşa adlı eserinden alarak Yabanlu Pazarı kitabında hem Arapçasını aynen yayınlamış hem de Türkçeye evirmiştir.(Bkz.Yabanlu Pazarı,s.107-132).İbn Abdüz- Zahir, Sultan Baybars'ın Anadolu seferine katılmış ve bu savaşın kaydını tutmuş tarihçisiydi.
Öte yandan Hunu kasabası bu kitapta tespit edilen pazar yerinin (Bugünkü Pazarören) doğu kervan yollarından birinin üzerinde bulunmaktaydı.
Kültür
TÜRKMEN kültür gelenek ve görenekleri yaşanmaktadır.
Arıtaş, Mahzuni Şerif, Kul Hasan, İhsani, Nesimi Çimen gibi aşıklarla adı birlikte anılan ve Maksudi mahlasını kullanan ozan Osman DAĞLI) Aliyar ARSLAN,İnan Arslan,İsmail Hakkı GÜLBAHAR,Ahmet PAMUK ve Hanifi BOZDOĞAN daha adını sayamadığımız şairve ozan'ın memleketidir.
Kasabanın geniş bir yerel ağıt dağarcığı bulunmaktadır. Kasabada Kullanılan Lehçede öz Türkçe kelimelere sıkça rastlanır.
Kelime dağarcıkları oldukça zengin olan bu ağıtlar yakın zamanda kitaplaştırılarak muhafaza edilmeleri sağlanmıştır.
Spor
Arıtaş'ın en büyük özelliklerinden biride güreşcileridir. Durdu Özberk, kardeşi Ali Kemal Özberk,Hacı Ömer Bozdoğan,Talatoy lakabıyla bilinen Mehmet Biçici, Kokulu Abdulah, Ömer Aslan, İbibik lakabıyla bilinen Mustafa Bağcıvan, Gözübenli'li Bayram VE Fevzi kardeşeler, İsmail Biçici iki defa Türkiye birinciliği,Genç Milli Balkan İkinciliği vardır.Aynı zamanda 1971 yılında Selanikte yapılan ordular arası güreş dünya şampiyonasında 4. olmuştur.
aynızamnda abdulvahap sıgınır ordular arası birincili bulunmaktadır
Kasabada karakucak güreş turnuvaları düzenlenmekte ve ulusal çapta bir katılım sağlanmaktadır.1974 yılı Avrupa güreş şampiyonasında ağırda Hamit Şirin birinci olmuştur
Hamit Şirin Türkiyenin yetiştirmiş oldugu sayılı milli güreşcilerden olup 5 kez üst üste Türkiye şampiyonudur ve kasabamız tarihindeki ilk milli güreşcimizdir.Yıldızlar kategorisinde Adem Şirin Türkiye 3.lüğü ve Grekoromen stilinde de Türkiye 2.liği vardır.
Turistik yerler
Arıtaş yaylalarıyla meşhurdur. Özkürt, Çatak, Örülük, Gülistançatı, Bel, Suçıkan, Subatan, Osmanoğlu, Ebelikli, Evciyur, Bahrana, Taşoluk, Peynirlik, Cinlioluk, Bozkoyun, İncilikız başlıca oba yerleridir. Yayla yolu üzerindeki vadi özellikle kaynak suları ve yemyeşil doğası ile öne çıkmaktadır. Kasaba merkezinde birkaç tane mesire yeri bulunmaktadır. Son yıllarda ağaçlandırılmış olan Güneyineteği yemyeşil ormanı ile insanı cezbetmektedir. ve insanlarını çok temizdir.
Kaynakça
- Prof. Dr. Frauk Sümer, Yabanlu Pazarı (Selçuklular Devrinde Milletlerarası Büyük Bir Fuar) 1985, Türk Dünyası Araştırma Vakfı Yayınları.
- İlyas GÖKHAN, XIII. YÜZYILDA MARAŞ, http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/sos_mak/makaleler%5C%C4%B0lyas%20G%C3%96KHAN%5C191-222.pdf
- M. Halil, Yinanç, “Elbistan”, İ.A., C.VI, M.E.B. Yayınları, İstanbul 1993. s.223.
|