Jeremy Bentham
Jeremy Bentham | |
---|---|
Doğumu |
15 Şubat 1748 Londra, İngiltere |
Ölümü |
6 Haziran 1832 (84 yaşında) Londra, İngiltere |
Çağı | 19. yüzyıl felsefesi |
Bölgesi | Batı felsefesi |
Okulu | Faydacılık, hukuki pozitivizm, liberalizm |
İlgi alanları | Siyaset felsefesi, hukuk felsefesi, etik, ekonomi |
Önemli fikirleri | En büyük mutluluk prensibi |
Etkilendikleri
| |
Jeremy Bentham (d. 15 Şubat 1748 – ö. 6 Haziran 1832), İngiliz filozof, hukukçu ve toplum reformcusu.
İnsanları, rasyonel bir biçimde kendi çıkarlarını izleyen ve faydalarını en yüksek noktaya getirmeye çalışan canlılar olarak görüyordu.[1]
Faydacılığın kurucusu olarak da bilinir. Hayvan haklarının ilk savunucularındandır ve liberalizmin gelişiminde büyük katkıda bulunmuştur. Yasa ve Törenin İlkelerine Giriş adlı yapıtında ilk kez faydacılığın bütününü ana hatlarıyla sergiledi. Medeni hukukun reform yoluyla herkese güvenlik, eşitlik ve huzur sağlayacağını düşünüyordu. Bir Ateist idi. Ölümünden sonra mumyalanmayı ve kurulmasına yardımcı olduğu okulun bir salonunda cam bir kutuda sergilenmeyi vasiyet etti.
Panopticon tasarımı
1791'de dünyanın en kaba adamı seçildi. Az sayıda gardiyanın çok sayıda mahpusu gözetlemesini sağlamak üzere “denetim evi” anlamında panopticon adını verdiği daire planlı bir yapı tasarladı. Bu tasarım birkaç katlık tek odalı hücrelerden oluşan bir halka üzerine kuruluydu. Her hücre bu halkanın iç kısmına açıktı ve halkanın dış cephesindeki duvarda birer pencere vardı. Halkanın ortasında mahpuslardan tamamen saklanmış konumdaki gözlemcilerin kaldığı bir nöbet kulesi yer almaktaydı. Panopticon'un temelinde yatan ilke, tek odalı hücrenin içindeki sakine saklanacak hiçbir yer bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin iyi aydınlatılmış bir siluetini izleme olanağını sağlamasıydı. Bentham'ın yaklaşımına göre, gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka çabası yoktu. Böylece mahpus bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalacaktı.
Kaynakça
- ↑ Andrew Heywood, Siyaset (say. 106)