Liberalizm
Liberalizm |
---|
Gelişimi
|
Kişiler
|
Organizasyonlar
|
|
Liberalizm, bireysel özgürlükleri ve hakları temel alan bir siyasi ideolojidir. Liberaller geniş bir görüş dizisi benimsemekle birlikte genellikle seküler devlet, çoğulcu demokrasi, sivil haklar, inanç özgürlüğü, serbest ticaret, basın özgürlüğü ve özel mülkiyet[1][2][3][4][5][6] gibi fikirleri destekler.
18. yüzyılda liberal fikirlerin Aydınlanma Çağı filozofları ve iktisatçıları arasında yayılmasıyla liberalizm ilk kez belirgin bir siyasi hareket olarak ortaya çıkar. Liberal düşünce; kalıtsal ayrıcalık, devlet dini, mutlak monarşi ve kralların ilahi haklarına karşı çıkmaktaydı.
17. yüzyıl düşünürü John Locke sıklıkla ayrı bir felsefe geleneği olarak liberalizmin kurucusu şeklinde yansıtılır. Locke, her insanın yaşam, özgürlük ve mülkiyet haklarına [7] sahip olduğunu savundu ve sosyal sözleşmeye göre de hükümetlerin bu hakları ihlal etmemesi gerektiğini belirtir. Dönemlerinin liberal felsefesine sahip devrimciler bu felsefeyi despot yönetimlerin devrilmesi için başlattıkları silahlı mücadeleleri meşru göstermek için kullandı. Şanlı Devrim, Amerikan Devrimi, Fransız Devrimi bunların arasındaydı. 19. yüzyılda Avrupa, İspanyol Amerika ve Kuzey Amerika'da [8] liberal devletlerin kurulduğu görüldü.
20. yüzyıla dek serbest ticaret, laissez faire ekonomiyi destekleyen hükümet, minimum müdahale ile vergilendirme ve dengeli bütçe liberallerin ekonomi görüşlerinin genel hatlarını yansıtmaktaydı. Liberaller bu dönemlerde bireycilik, özgürlük ve eşit haklara yoğunlaşmaktaydı. Ancak 19. yüzyılın sonunda yoksulluk, işsizlik ve modern sanayi kentleri içinde göreli yoksunluk gibi sebepler klasik liberal fikirlere eğilimleri değiştirdi. Sanayileşme ve laissez-faire ekonominin yarattığı sosyal dengedeki değişimlere karşı büyük politik tepkiler bu dönemde güçlenmeye başladı. 1929 yılında başlayan Büyük Bunalım liberal ekonomiye yönelik desteğin azalmasını hızlandırdı. Avrupa ve Kuzey Amerika'da sosyal liberal görüşler bu dönemde yükselişe geçti ve refah devletinin genişlemesinde önemli bir bileşene dönüştü.[9][10] 20. yüzyılın sonlarında sosyal liberalizme karşı bir reaksiyon genellikle neoliberalizm denilen ekolden geldi. 20. yüzyılda önemli bir ideolojik bölünmeyse Amerika'da bireycilik ve laissez-faire ekonomi fikirlerinin liberteryen okulun temelini oluşturmasıydı.[11]
Doğası ve Kökenleri
Doğuşu
Liberalizmin kökenlerinin ilk çağ'da Eski Yunan Siyasi ve İktisadi düşüncesinde dek uzandığı düşünülmektedir. İ.Ö. 5. yüzyılda sofistlerin ( Protagoras, Gorgias, Antiphon, Kallikles, Tharsymachos ve diğerleri) düşünce sistemlerinde liberal düşüncenin izleri görülebilir. Yine İlk Çağ'da kimi düşünürler yapıtlarıyla onlardan sonraki düşünürler üzerinde etki oluşturmuş ve liberal ideolojinin doğuşuna kaynak yaratmıştır. Örneğin, Aristoteles'nin Politika adlı eseri bu konuyla ilişkilendirilir.
Orta Çağ'daysa Hristiyan ve İslam dünyasında bazı liberal düşünürlere rastlanır. Hristiyan dünyasında Saint Thomas d'Aquino ilk kez iktidarın sınırlandırılması ve özgürlüğün korunması yönünde fikirler ortaya atmıştır. Aquino bu anlamda Anayasacılığın, iktidarın sınırlandırılması anlayışının, ilk savunucularından birisi olarak kabul edilebilir. O dönemde Saint Paulus'un Bütün iktidar Tanrı'dan gelir sözüne karşılık, Saint Thomas, Bütün iktidar Tanrı'dan gelir, fakat halkın aracılığıyla kullanılır görüşünü savunmuştur. Yine Orta Çağ'da büyük İslam düşünürü İbn'i Haldun liberalizmin ilk habercilerindendir. İbn'i Haldun'un Mukaddime adlı eserinde liberalizmin bazı temel ilkelerine rastlanır.[12]
Etimoloji ve Kullanımı
Liberal kelimesi latince özgür anlamına gelen liber'den türemiştir.[13] Kelime, önceleri İngiltere kaynaklı, ulusal olmayan politikaları ifade etmek amacıyla kötüleyici ve suçlayıcı bir anlamda kullanılmıştır. İzleyen yıllardaysa İspanyollar Liberal sıfatını İngiltere kaynaklı politikaların nitelendirilmesi amacıyla kullanmaya başlamış ve Lockecu anayasal monarşi ile parlementer yönetim ilkelerini savunan milletvekillerini liberales olarak isimlendirmiştir. Bir başka görüşe göre, Adam Smith, Ulusların Zenginliği'ndeki liberal ihracat ve ithalat sistemi ifadesiyle liberal kavramını ilk kullanan yazar olmuştur. Zamanla kullanımı yaygınlaşan kavram yüzyılın ortalarına ve sonlarına doğru siyaset sözlüğüne iyice yerleşerek bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler ifadesinin yerini almış ve düşünce özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü ve serbest ticareti savunanların adlandırılmasında kullanılan etiket duruma dönüşmüştür. Ancak daha sonraları dünyanın çeşitli yerlerinde liberalizmin bir kavram olarak aşırı esneklik kazandığına tanık olunmuştur.
Önemli Tarihi Olaylar
Rönesans Hareketi
Rönesansın vurgusu onunla birlikte gelişen yeni bir insan anlayışı ve bu anlayışa bağlı olarak vurgulanan özgürlük kavramıdır.[14] Rönesansın asıl önemi özgürlük kavramı etrafında oluşan bireycilik anlayışının gelişimine temel oluşturan yeni bir insan felsefesi doğurmuş olmasıdır.[15] Bu felsefe liberalizmin en önemli ilkeleri olan bireycilik ve özgürlük anlayışının gelişmesini katkıda bulunmuştur. Rönesansın insan anlayışının en önemli özelliği; insanın kendi eylemiyle kendini gerçekleştiren, kendi tarihini kendi yapıp ettikleriyle oluşturan bir varlık olduğu anlayışıdır. Rönesans ile birlikte insan birey olarak toplumdan ayrı bir varlık halinde anlaşılmaya başlanmıştır. İnsanı cemaat, aile, veya toplumsal tabakaların önceden hiyerarşik ve değişmez kalıplarının dışında, ayrı bir varlık olarak anlaşılmasının kökleri atılmıştır. İnsan aklının tek yol gösterici olduğu kabul edilmiş, insan aklının sürekli bir şekilde ileriye doğru geliştiği anlayışı sonucu akıl dışı engellerin kaldırılarak akla uygun “rasyonel” bir düzen kurmanın gerekli olması anlamında projeler ve arayışlar başlamıştır. Liberal arayışlar ve Fransız devrimiyle özgürlük, eşitlik, kardeşlik sloganları bu arayışların tarihsel sonuçları olmuştur.
Amerikan Devrimi
16. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’nın diğer uluslarının göçmenleri ve İngilizler Amerika’da ilk sürekli yerleşim yerlerini kurdular. Bu sırada da Myflower gemisi ile 200 İngiliz püriteni Plymouth Rock’a ayak bastı.[16] Bu püritenler aynı yıl çoğunluk ve eşitlik esasına dayanan bir yönetim kurdular. Püritenler görev dağılımı ve temsilde eşitlik, insan özgürlüğünün sınırlanmaması gerektiği düşüncelerini kıtaya yaymaktaydılar.[17] Göçler kesintisiz devam ediyor, Avrupa ve İngiltere’deki mutlakiyet rejimlerinden kaçan göçmenler, kafalarında umutları ve Avrupa’daki özgürlük düşünceleri ile Amerika kıyılarından karaya çıkıyorlardı. Artan göçlerle beraber, çeşitli koloniler arasında milliyetçilik gelişmeye başladı. İngiliz kolonileri toplamda 13 taneydi ve her koloninin başında bir vali vardı. Vali ile beraber koloni halkının seçtiği bir de meclis vardı. Vali ile halk meclisi devamlı çatışma halindeydi. Yedi yıl savaşlarında bozulan bütçe için yeni ve ağır vergilerin konması, kolonileri eyleme geçirdi. İngiltere’ye karşı eylemlerin birincisi 1765’te Pul Kanunu Kongresi oldu. 5 Eylül 1774’te Pennsylvania’nın Philadelphia kentinde toplanan ilk parlamento iki kıta kongresi yaptı. Kongre, şu önemli kararı aldı: “Sömürge fermanına uygun hareket etmeyen Vali iktidarını kaybeder. Hükümetsiz koloni kendi kaderini kendi tayin eder. Koloni halkı, ayrı, özgür ve bağımsızdır”. 19 Nisan 1775’te başlayan ilk çatışmalarla Amerikan kolonileri, İngiltere’ye karşı bağımsızlık için savaşa başladı. Bütün Amerika’yı etkileyen oradan da Avrupa’yı etkisi altına alacak olan bir beyanname ile Amerika bağımsızlık savaşını noktalanır. Bu beyanname; siyasal liberalizmin ilk ve en önemli siyasal belgesi olarak tarihe geçmiştir. Thomas Jefferson, John Adams, Benjamin Franklin, Robert R. Livingston ve Roger Sherman tarafından düzenlenen büyük bölümünü Thomas Jefferson'ın yazdığı “4 Temmuz 1776 Bağımsızlık Bildirgesi” dir bu beyanname. Bildiri Avrupa’yı da etkilemiş, siyasal liberalizmin temel felsefesindeki gelişmeleri hızlandırmış, halkın özgürlük ve eşitlik taleplerini arttırmıştır.
Fransız Devrimi
Amerikan Devrimi kıta Avrupasını etkileyerek İngiltere’ye, Fransa’ya yol göstermiş ve Amerikan Devrimi'nden daha etkili olarak 1789’da Fransa’da bir devrim yaşanmıştır. Fransız Devrimi'yle feodal düzenden doğan sosyal hukuki ayrıcalıklar, angarya kaldırıldı ve toprak mülkiyeti sınırlandırılıp tüm insanlar yasalar önünde eşit kabul edildi. Fransız Devrimi'yle İnsan ve Yurttaşlık Hakları Bildirisi, Ulusal Meclis tarafından 26 Ağustos 1789’da kabul edildi. Bildiri giriş bölümünde insan haklarının evrensel olduğunu belirtiyor ve insan haklarının doğal haklar olduğunu söylüyordu. Doğal haklar insanın sırf insan olmasından dolayı sahip olduğu haklardır ve insanın dışında hiçbir güçten ve iktidardan kaynaklanmaz. İnsan hakları devredilmez. İnsanlar kendi istekleri ile dahi bu haklardan vazgeçemezler. Bu haklar zaman aşımına uğramaz, kutsaldır, ihlal edilemezler. Devletin amacı da insanların bu kutsal haklarını korumaktır. İnsanların bu doğal hakları; özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir.[18] Bildiri herkesin yasa önünde eşit sayılacağı açıklıyor ve eski düzenin ayrıcalıklara dayanan yapısını yıkıyordu. Yasa önünde eşit sayılan yurttaşların yeteneklerine göre her türlü kamu görevi, rütbe ve mevkilere eşit olarak kabul edilebilecekleri ilan ediliyordu. Bildiri, keyfi tutuklamaları ve cezaları yasaklıyor; konuşma, yazma ve yayın özgürlüğünü getiren bildiri eski düzenin sansürcü sistemini yıkıyordu. Vergi koymayı ulusun ya da ulusun temsilcilerinin iradesine bağlayarak eski düzenin keyfi vergileme sistemine, keyfi el koymalarına son veriyor, vergide adalet ve eşitlik ilkesini getiriyordu. Bildiri, eski düzenin Katolik kilise örgütünün insanları vicdanları üzerinde kurduğu tekeli yıkıyor, dini inanç özgürlüğünü getiriyordu. Kimse inançları nedeniyle ki bunlar dini inanç olsa bile rahatsız edilmeyecektir ilkesini savunuyordu. Bildiri, liberalizmin temel ilkelerini bu şekilde dile getirirken çağdaş hukuk anlayışını da liberalizmle örtüştürüyordu. Devletin, siyasal toplumun ve iktidarın varlık nedeni insanların sahip olduğu haklarının ve özgürlüklerinin korunmasıdır. Devlet, iktidar ve toplumun yararı için kurulmuştur.
Felsefe
Özgürlük
Liberal gelenek içinde negatif özgürlük ve pozitif özgürlük olmak üzere iki tür özgürlük anlayışı bulunmaktadır. Klasik liberal ve liberteryenler “negatif özgürlük” anlayışına sahiptirler. Negatif özgürlük anlayışı, bireyi başkalarına zarar vermeyen kendi tercihleri konusunda serbest bırakmak dışında ikinci kişilere hiçbir pozitif yükümlülük yüklemez . Bu çerçevede, “bireysel özgürlük, bireyin diğer bireylerden meşru olarak talep edebileceği tek şeydir. Özgürlüğün negatif yorumuna bağlı kalan liberaller sınırlı devleti savunur.
Ancak, geniş liberal gelenek içerisinde yer alan tüm düşünürler, özgürlüğün bu negatif yorumuna bağlı kalmazlar. Nitekim, 19. yüzyılda Thomas Hill Green, bireylerin dışarıdan bir baskıya maruz bırakılmamalarının onların gerçekten özgür oldukları anlamına gelmediğini ifade etmiştir. Green’e göre, bireylerin özgür sayılabilmesi için onların kişisel potansiyellerini gerçekleştirme doğrultusunda diledikleri şeyleri yapabilmeye muktedir olmaları da gerekir. Green için özgürlük ‘yapmaya ya da zevk almaya değer bir şeyi yapmak veya zevk almak hususunda olumlu bir güç ya da yeterliliktir.’ Dolayısıyla, insanın gerçekten özgür olabilmesi için, yalnızca ona bu olanağı sağlayan hukuksal bir çerçevenin bulunması yeterli değildir. Aynı zamanda fiili olanaklardan, toplumun ürettiği mal ve hizmetlerden pay almalı ve bireyin gücü ortak refaha katkıda bulunacak ölçüde artmalıdır. Örneğin seyahat özgürlüğüne gerçek anlamda sahip olabilmesi için onun seyahat etmek istemesi halinde engellenmemesi yetmeyip, bilet alabilecek maddi imkânlara da sahip olması gerekir. Bu bağlamda, Green topluma bireyi refah devleti benzeri pozitif destekler sağlayarak özgürleştirme amacı yükler. Özgürlüğün bu pozitif yorumuna bağlı kalan liberaller, “modern liberaller” olarak isimlendirilir. Modern liberallere göre, bireylerin, kendi iyi hayat anlayışlarını oluşturabilmeleri için onların dış baskıdan korunmaları (negatif özgürlük) yetmez; bireyler aynı zamanda olanaklarla (pozitif özgürlük) da donatılmalıdır.
Bireycilik
Bireycilik |
---|
Konular ve Kavramlar
|
Düşünürler
|
Kaygılar
|
Bireycilik klasik liberal gelenekte önemli bir yer tutar. Başlıca iki türde anlamı bünyesinde barındırır. Bunlardan ilki toplumun, toplumsal düzenin ve toplumsal yapıların ancak bunların kurucu unsuru veya temel birimleri olan bireylerden, onların davranışları doğrultusunda açıklanabileceğini savunur. Başka bir anlatımla, liberalizmin bireyciliği onun toplumsal olanın varlığını reddettiği anlamına gelmez; yalnızca toplumsal gerçeğin bireysel elementleriyle açıklanabileceğini söyler.[19] İkinci olarak, liberalizm ahlâki veya normatif anlamda da bireycidir. Normatif bireycilik her bir bireyin ayrı bir değer olduğunun kabul edilmesini ifade eder. Her bir birey kendisi için yaşamı neyin değerli kıldığına ancak kendisi karar verebilir. Bu çerçevede, bir soyutlama olarak toplumun onu oluşturan bireylerinkinden ayrı bir varlığı, iradesi ve amaçları yoktur. Bireylere bağımsız bir değer olarak saygı göstermek gereği onların her birinin ahlâki bir statüye sahip olmalarından kaynaklanır. Ahlâki bir değer olarak bireycilik, bireysel insanların kendi potansiyellerini geliştirebilecekleri ve değerlerini belirleyip gerçekleştirebilecekleri bir alanın varlığına gereksinim gösterir. Kendini geliştirme ancak bireysel olarak başarılabilir.
Özgürlük bireysel bir durumu belirtir, özgürlüğün öznesi herhangi bir toplu varlık biçimi (toplum, ulus, grup, cemaat vs.) değil, yalnızca ve her zaman birey olarak insandır. Dolayısıyla, liberallerin “özgür toplum” sözüyle belirttikleri, genellikle, özgür bireylerden oluşan ve özgürlüğü güvenceleyen kurumlarla donatılmış olan bir toplumdur. Liberal kuramda özgürlük esas olarak politik bir değerdir. Politik anlamda özgürlük siyasi baskıdan korunmuşluk durumunu belirtir.
Hoşgörü
Hoşgörü, insanların onaylamadıkları davranışlara ya da eylemlere müdahele etmemeleri gerektiği inancıdır. Bu inancın iki temel niteliği bulunur: belirli bir davranışın onaylanmaması ve kişilerin kendi görüşlerini başkalarına dayatmalarının reddedilmesi. Ahlaki açıdan ikna etmek, muhakemede bulunmak ya da argümanlar ileri sürmek gibi bazı müdahele biçimleri meşru olabilir, ancak baskı yapmak ya da güç kullanmak değildir. Hoşgörü bireysel özgürlüğe bağlılığın önemli ifadelerinden biridir. Bireysel özgürlüğü olduğu bir yerde insanlar, pek çok insanın görüşünden gayet farklı olsa bile, iyi yaşama dair kendi görüşlerini takip edebilirler. Bireyler bağımsız, kendi yaşamları ve içinde bulundukları koşullar üzerinde kontrol sahibi olabilmelidirler.
Özerklik
Liberal özerklik çoğu kez kendinin, başkalarının ve toplumsal pratiklerin devamlı olarak akılcı incelemeden geçirilmesiyle ilişkilendirilmiştir.[20] Andrew Mason da buna benzer şekilde, özerkliğin kendi kendini yönetme veya kendi yazgısını kararlaştırmayla ilgili olduğunu belirtmekte ve bunun akıl tarafından yönetilmek ve başkalarının iradesinden bağımsız olmak, kısaca kendisi tarafından yönetilmek gibi iki unsuru bulunduğunu belirtmektedir. Bu ikinci unsurla ilgili başlıca özerklik anlayışları ise “bağımsız düşünceli” olmak ve “eleştirel-düşünme” yeteneğidir.[21] Susan Mendus ise özerkliği, Kantçı bir tarzda, kişinin kendisi için belirlediği bir yasaya itaat etmesi olarak tanımlamaktadır. Onun için, üzerinde düşünüp taşınmadan geleneğe veya günün pratiğine uyan kişinin doğru anlamda özerk olduğu söylenemez, çünkü onun iradesi çevresindekilerin iradesi tarafından belirlenmektedir. Özerkliğin bu anlatımı kişinin yalnızca zordan, sınırlandırmadan ve tehditten özgür olma gibi standart negatif özgürlükleri değil, fakat aynı zamanda toplumsal törenin ve geleneklerin boğucu sınırlarının ötesine geçip özgür olmayı da gerektirmektedir.[22] Kısaca özerklik fikri kişinin seçimlerinin dışsal etkenler tarafından belirlenmemesini, kendi gerçek iradesinin sonucu olması gerektiğini savlar.
Çoğulculuk ve Tarafsızlık
Liberalizm toplumsal ve siyasi tasarımı açısından bakıldığında çoğulcu bir teoridir. Charles Larmore’a göre,[23] liberalizm, nihai önemdeki meseleler hakkındaki görüş farklılıklarına rağmen, birlikte yaşamanın zora başvurmayan bir yolunun bulunabileceğine ilişkin umudu simgeler. Ona göre, insanlar hayatı neyin yaşanmaya değer kıldığı konusundaki farklı görüşlerini koruyarak öz bir ahlakilik açısından anlaşmaya varabilir.
Öz-Sahiplik
John Locke’un “öz-sahiplik” düşünce liberalizmin temellerinden biridir. Bireyler kendilerinin sahibidirler. Bu, her bireyin bedeni üstündeki bütün kullanım haklarına sahip olduğu anlamına gelir. Ayrıca, yapılmak istenen her şey için harici malların kullanımına da ihtiyaç olduğundan, Locke bunlar üzerinde de bir şekilde mülkiyet edinilmesi gerektiğini düşünmüştür. Bunun da olağan yolu, sahip olunan emeğin bu harici mallara katılmasıdır. Böylece birey onları mülk edinmiş olur. Ancak, Locke’a göre, harici malları özel mülk haline getirebilmenin bir sınırı vardır. “Lockecu şart” denen bu sınıra göre, sahiplenmenin meşru olması için geriye “başkalarının ortak kullanımı için yeterli miktarda ve iyi durumda” bırakılmış olmalıdır.
Klasik ve Modern
Klasik Liberalizm
Klasik liberalizm, sivil özgürlükler ve politik özgürlük ile hukukun egemenliği altında temsili demokrasiyi savunan ve ekonomik özgürlüğü vurgulayan liberalizmin bir dalıdır.[24][25]
Klasik liberaller, bireysel özgürlük üzerine kurulu ve bu özgürlüklerin korunmasıyla sınırlandırılmış, topluma yüksek oranda avantaj sağlayacak bazı hizmetleri sunan bir devletin olması, geriye kalan tüm fonksiyonların düşürülerek serbest piyasa tarafından karşılanması gerektiğini savunur. Klasik liberaller laissez faire ekonomi politikalarını savunur, iktisadi özgürlükler ve serbest piyasa ekonomisini vurgular, devletin görev alanının genişletilmesine karşı çıkar.
Modern Liberalizm
Sosyal liberalizm , modern liberalizm veya reform liberalizmi olarak da bilinir,[26] bireysel özgürlük ve sosyal adalet arasında denge kurmayı amaçlayan politik bir ideolojidir. Klasik liberalizm gibi piyasa ekonomisi, sivil ve siyasi hak ile özgürlüklerin genişlemesini onaylaması bakımıyla uyuşur ancak bunlara ek olarak hükümetin meşru rolünün yoksulluk, sağlık ve eğitim gibi ekonomik ve sosyal konuları da içerdiği fikrini barındırır.[27][28][29] Sosyal liberalizmde toplumun iyiliği bireyin özgürlüğü ile uyumlu görülür.[30] İkinci dünya savaşı sonrasında sosyal liberal fikirler dünyanın birçok ülkesinde benimsenmiştir.[31] Sosyal liberal düşünceler ile partiler merkez veya merkez sol olarak kabul edilir.[32][33][34][35][36]
Modern liberaller refah anlayışını, fırsat eşitliği temelinde savunmuşlardır. Birey ve gruplar, mevcut sosyal koşullardan dolayı zarara uğruyorlarsa, devletin bu zararları azaltmak ya da ortadan kaldırmak için üstlenmesi gereken sosyal sorumlulukları vardır. Yurttaşlar, konut edinme, eğitim ve çalışma hakkı gibi çeşitli refah ve sosyal haklara sahiptir. Sosyal liberallere göre devletin ekonominin yönetiminden, en azından regüle edilmesinden sorumlu olması gerekmektedir.[37]
Dış bağlantılar
- Özgür Toplumun Değerleri
- Liberalizm TV
- 3H Hareketi
- Liberal Düşünce Topluluğu
- Liber+ Dergisi
- Özgürlük Araştırmaları Derneği
- Liberal Demokrat Parti
Dipnotlar
- ↑ Nigel Ashford “Özgür Toplumun İlkeleri”, Liberte yayınları
- ↑ Kathleen G. Donohue (2003-12-19). Freedom from Want: American Liberalism and the Idea of the Consumer (New Studies in American Intellectual and Cultural History). Johns Hopkins University Press. ISBN 9780801874260. http://books.google.com/?id=htuTnexZAo8C&pg=PA1&dq=liberalism+freedom+of+religion#v=onepage&q=liberalism%20freedom%20of%20religion&f=false. Erişim tarihi: 2007-12-31. "Three of them - freedom from fear, freedom of speech, and freedom of religion - have long been fundamental to liberalism."
- ↑ The Economist, Volume 341, Issues 7995-7997. The Economist. 1996. http://books.google.com/?id=KBzHAAAAIAAJ&q=liberalism+freedom+of+religion&dq=liberalism+freedom+of+religion. Erişim tarihi: 2007-12-31. "For all three share a belief in the liberal society as defined above: a society that provides constitutional government (rule by laws, not by men) and freedom of religion, thought, expression and economic interaction; a society in which ..."
- ↑ Sehldon S. Wolin (2004). Politics and Vision: Continuity and Innovation in Western Political Thought. Princeton University Press. ISBN 9780691119779. http://books.google.com/?id=ndAdGl8ScfcC&pg=PA525&dq=liberalism+freedom+of+religion#v=onepage&q=liberalism%20freedom%20of%20religion&f=false. Erişim tarihi: 2007-12-31. "While liberalism practically disappeared as a publicly professed ideology, it retained a virtual monopoly in the ... The most frequently cited rights included freedom of speech, press, assembly, religion, property, and procedural rights"
- ↑ Edwin Brown Firmage, Bernard G. Weiss, John Woodland Welch (1990). Religion and Law: Biblical-Judaic and Islamic Perspectives. Eisenbrauns. ISBN 9780931464393. http://books.google.com/?id=mQJgnEITPRIC&pg=PA366&dq=liberalism+freedom+of+religion#v=onepage&q=liberalism%20freedom%20of%20religion&f=false. Erişim tarihi: 2007-12-31. "There is no need to expound here the foundations and principles of modern liberalism, which emphasises the values of freedom of conscience and freedom of religion"
- ↑ John Joseph Lalor (1883). Cyclopædia of Political Science, Political Economy, and of the Political History of the United States. Nabu Press. http://books.google.com/?id=Xsk6AAAAIAAJ&pg=PA760&dq=liberalism+freedom+of+religion#v=onepage&q=liberalism%20freedom%20of%20religion&f=false. Erişim tarihi: 2007-12-31. "Democracy attaches itself to a form of government: liberalism, to liberty and guarantees of liberty. The two may agree; they are not contradictory, but they are neither identical, nor necessarily connected. In the moral order, liberalism is the liberty to think, recognised and practiced. This is primordial liberalism, as the liberty to think is itself the first and noblest of liberties. Man would not be free in any degree or in any sphere of action, if he were not a thinking being endowed with consciousness. The freedom of worship, the freedom of education, and the freedom of the press are derived the most directly from the freedom to think."
- ↑ "All mankind...being all equal and independent, no one ought to harm another in his life, health, liberty, or possessions", John Locke, Second Treatise of Government
- ↑ http://www.amazon.com/New-Liberalism-Matthew-Kalkman/dp/1926991044/ref=sr_1_1?ie=UTF8&qid=1322719289&sr=8-1
- ↑ Often referred to simply as "liberalism" in the United States.
- ↑ Liberalism in America: A Note for Europeans by Arthur Schlesinger, Jr. (1956)
from: The Politics of Hope (Boston: Riverside Press, 1962).
Liberalism in the U.S. usage has little in common with the word as used in the politics of any other country, save possibly Britain.
- ↑ Rothbard, The Libertarian Heritage: The American Revolution and Classical Liberalism.
- ↑ Liberal doktrinin doğuşu ile ilgili olarak bkz: Ayferi Göze, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, İstanbul, Beta Basım Yayım Dağıtım, 1986, s. 153-226; Yayla, a.g.e., s. 25-135
- ↑ Gross, p. 5.
- ↑ Ağaoğulları, M. Ali - Köker, Levent: (1991a) İmparatorluktan Tanrı Devletine, İmge Yayınları, Ankara
- ↑ Kılıçbay, M.Ali: “Bir İtalyan İcadı: Rönesans ve Doğunun Olanaksız/ Olanaklı Rönesansı”,Gergedan, Sayı 13 .
- ↑ Tunaya, Tarık Zafer: (1969) Siyasi Müesseseler ve Anayasa Hukuku, Suphi Garan Matbaası, İstanbul.
- ↑ Ateş, Toktamış: (1994) Demokrasi, Ümit Yayıncılık, İsanbul,.
- ↑ Göze, Ayferi: (1987) Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, Beta Yayınları, İstanbul. .
- ↑ Yayla, Atillâ, Liberalizm (Ankara: Liberte, 2. b., 1998).
- ↑ Galston, William A. (1995), “Two Concepts of Liberalism”, Ethics, 105 (April), ss. 516-534.
- ↑ Mason, Andrew D. (1990), “Autonomy, Liberalism and State Neutrality”, The Philosophical Review, Vol. 40 No. 160, ss. 433-452.
- ↑ Mendus, Susan (1987), “Liberty and Autonomy”, Proceedings of Aristotelian Society,
- ↑ Larmore, Charles (1990), “Political Liberalism”, Political Theory, Vol. 18 No. 3 (August), ss. 339-360.
- ↑ Modern Political Philosophy (1999), Richard Hudelson, pp. 37–38
- ↑ M. O. Dickerson et al., An Introduction to Government and Politics: A Conceptual Approach (2009) p. 129
- ↑ See, for example, Eldon J. Eisenach, "Mill's Reform Liberalism as Tradition and Culture." Political Science Reviewer, no. 24 (1995), pp. 71-146.
- ↑ Rohr, Donald G. (September 1964). "The Origins of Social Liberalism in Germany". The Journal of Economic History 24 (03). http://journals.cambridge.org/action/displayAbstract?fromPage=online&aid=7548652.
- ↑ Gaus, Gerald and Courtland, Shane D. (Spring 2011). "The 'New Liberalism'". The Stanford Encyclopedia of Philosophy. http://plato.stanford.edu/entries/liberalism/#NewLib.
- ↑ John Derbyshire (12 July 2010). "The origins of social liberalism". New Statesman. 22 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160122224654/http://www.newstatesman.com/uk-politics/2010/07/social-liberalism-hobhouse.
- ↑ The history of European liberalism (1959), Guido De Ruggiero, pp. 155–157
- ↑ Fauks, Keith. Political Sociology: A Critical Introduction. Edinburgh University Press, 1999, page 73
- ↑ Adams, Ian (2001). Political Ideology Today (Politics Today). Manchester: Manchester University Press. ISBN 0-7190-6020-6.
- ↑ Slomp, Hans (2000). European Politics Into the Twenty-First Century: Integration and Division. Westport: Greenwood Publishing Group. ISBN 0-275-96814-6.
- ↑ Liberalism in Modern Times: Essays in Honour of Jose G. Merquior. Budapest: Central European University Press. 1996. 185866053X.
- ↑ Hombach, Bodo (2000). The politics of the new centre. Wiley-Blackwell. ISBN 978-0-7456-2460-0.
- ↑ Women's access to political power in post-communist Europe. Oxford: Oxford University Press. 2003.
- ↑ Heywood, Andrew. Siyasi İdeolojlier. Adres Yayınları.
|