Neofaşizm

Faşizm


Neofaşizm, II. Dünya Savaşı sonrasında bazı Avrupa ülkelerinde görülmüş "yeni faşist" akımdır. Faşizmin bu türü belli bir zümrenin değil bütün milletin kendini diğer milletlerden üstün görerek öne çıkma çabası olarak da tanımlanabilir. Neonazizm ile beraber Avrupa'da ve ABD'de neofaşist oluşumlar bulunmaktadır.

Ülkelerine göre neofaşizm

Almanya

II. Dünya Savaşı'ndan sonra hem Batı Almanya'da hem de Doğu Almanya'da nazi düşünceleri yasaklanmıştır. Hem Batı hem Doğu Almanya'da Hitler mozaleleri ve heykelleri yıkılmış, nazilere ait bayraklar, semboller, flamalar ve savaştan kalma eşyalar müzelerde sergilenmeye başlamıştır. Her iki Almanya birleştikten sonra bu yasak devam etmiştir. Şu an etkinlikte olan neonaziler Almanya'da Türkler[1] ve Yahudiler[2] başta olmak üzere Alman olmayanlara saldırıda bulunmaktadır. Nazi propagandası yapmak ve nazizmi savunmak Almanya'da büyük bir suçtur.

İtalya

İtalya'da da Almanya'da olduğu gibi faşist hareketler yasaklanmıştır. Fakat bu yasaklar pek sıkı değildir. Halen İtalya Meclisi'nde neofaşist milletvekilleri vardır. Bunun dışında daha çok İtalyan gençlerinin oluşturduğu neofaşist Kara Gömlekliler bulunmaktadır. Şu an Ulusal Faşist Parti'nin yeniden kurulması İtalya Anayasası'nda yasaktır.

Yunanistan

1967’de gerçekleşen Albaylar Cuntası ile Yunanistan’da 1974’e kadar iktidarda kalacak faşizan bir rejim iktidara geldi. İktidarı yoğun bir şiddet politikasıyla ellerinde tutan cunta rejimi özellikle Yunanistan’daki güçlü komünist hareketin etkisiyle 1974’de devrildi.

Şili

Şili’de 1973 yılında ABD’nin desteğiyle gerçekleşen askeri darbede Salvador Allende’nin demokratik-sosyalist hükümeti devrildi ve General Augusto Pinochet iktidara geldi. Pinochet ülkeyi 1989-1990 dönemine kadar terör ve şiddet rejimiyle yönetti.

Yine de tarihçiler arasında Pinochet rejiminin ne kadar faşist olarak tanımlanabileceği tartışmalıdır. Pinochet dönemi Şili devleti için post-faşist tanımlaması da kullanılmaktadır. Pinochet diktatörlüğü kuvvetli bir antikomünist tutum takınmıştır ve hem iç politikayla ilgili hem de halkın muhalif kesimlerine yönelik bastırma ve imhaya yönelik şiddete dayalı yöntemleri önceki faşist rejimleri hatırlatır.

Buna karşın ekonomik politikalarda Şili devleti kapitalist pazar liberalizmini tercih etmiş, ülkeyi yabancı yatırımcılara, özellikle de ABD’ye açmıştır. Irkçılık, lider kültü, dışarıya yönelik saldırgan bir milliyetçilik Pinochet diktatörlüğü döneminde 1930'lu ve 1940'lı yılların faşizmlerinde olduğu gibi belirleyici bir rol oynamaz.

Rusya

Rusya'da Sovyetler Birliği döneminden beri faşist oluşumlar olmuştur. Bu oluşumlar ilk olarak Ekim Devrimi'nden sonra komünizm karşıtı aşırı milliyetçi Rus siyasetçiler ve kişiler tarafından oluşturulmuştur, ancak bunların gerçek anlamda faşist olduğu söylenemezdi. II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği'ni yıkıp yerine milliyetçi ve ulusal bilince sahip "büyük bir Rusya" kurmak isteyen komünizm karşıtları Sovyet topraklarını işgal eden Alman ordusunun yanında savaşmışlardır. II. Dünya Savaşı'nı Müttefiklerin kazanmasıyla beraber Sovyetler Birliği Doğu Avrupa'daki etkisini artırmıştı. O dönemlerden beri komünist sisteme karşı çıkıp "büyük Rusya"yı kurmak isteyen Rus Neofaşistler etkinliklerini günümüzde de sürdürmektedirler.

Amerika Birleşik Devletleri

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki faşist hareketler Siyahî karşıtlığı üzerinedir. Siyahî karşıtlığında en önde gelen oluşum Ku Klux Klan örgütüdür. Amerikan Nazi Partisi ismindeki neonazi parti ise Siyahî karşıtı olduğu gibi antisemitist bir oluşumdur.

Türkiye

Türkiye'de Cumhuriyet'in İlanından beri açık bir şekilde partileşmiş faşist hareketlenmeler olmamıştır. Ancak 1944'te gerçekleşen Irkçılık-Turancılık Davası'nda Hüseyin Nihal Atsız ve arkadaşlarının aşırı Türkçü söylemleri onların faşizme eğilimli olduklarını düşündürmekteydi. Hüseyin Nihal Atsız'ın II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nı desteklediği söylenmektedir. Ancak bu konu ile ilgili herhangi bir yazılı belge veya siyasi söylem bulunmamaktadır. Bununla beraber, iddiaların aksine Türkçülerin -özellikle Hüseyin Nihal Atsız'ın- faşizme ve nazizme karşı olduklarını gösteren pek çok yazılı belge ve söylem mevcuttur. İddialar karşısında en güvenilir belge, Hüseyin Nihal Atsız'ın "Yolların Sonu" adlı şiir kitabındaki "Davetiye" şiiridir.[3]

Birçok kişi tarafından 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 tarihlerinde gerçekleşen askeri darbe dönemleri demokrasinin yara almasının yanında faşist olarak da nitelendirilmektedir. Özellikle 12 Eylül rejimi kuvvetli antikomünist vurgusu ve şiddete dayalı yöntemleriyle Şili'deki Pinochet iktidarına benzer bir takım özellikler göstermiş olsa da Pinochet rejiminden farklı olarak 12 Eylül rejimi, darbenin başında bulunan Kenan Evren'in cumhurbaşkanı olmasına karşın, siyasi partilerin yeniden kurulmasına ve parlamentonun yeniden faaliyete geçmesine olanak sağlamıştır.

Günümüzde internet üzerinden örgütlenen ufak Türk neofaşist oluşumları bulunsa da aktif siyasette bulunmamaktadırlar.

Notlar

This article is issued from Vikipedi - version of the 6/3/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.