Bu Gözler Neler Gördü (kitap, 1996)
Sinema/tiyatro oyuncusu Hüseyin Baradan'ın Ege-Koop Yayınları'ndan çıkan otobiyografik kitabı | |
Yazarı | Hüseyin Baradan |
---|---|
Kapak tasarımı | Ufuk Dural |
Ülke | Türkiye |
Özgün dili | Türkçe |
Konu(lar) | Anı |
Türü | Otobiyografi |
Yayınevi | Ege-Koop Yayınları |
Anadilinde basım tarihi | 1996 |
Yayın ortamı | Karton kapaklı, ciltsiz, 1. hamur kâğıt. |
Sayfa sayısı | 178 |
Boyut ve ağırlık | 165x235 mm |
Bu Gözler Neler Gördü, Yeşilçam'ın 'iyi kalpli kötü adamı' olarak tanınan Türk sinema ve tiyatro sanatçısı, gazeteci Hüseyin Baradan'ın 1996[1] yılında yayımladığı otobiyografik kitabı.
Ege-Koop Yayınları'ndan çıkan ve İzmir'de basılan bu anı kitabında Baradan, İzmir'de önce fotoğrafçı sonra da gazeteci olarak başladığı meslek hayatının İstanbul'a Yeşilçam filmlerine doğru uzanan öyküsünü anlatmaktadır. Kitabın önsözünde de belirttiği gibi edebi kaygılar gözetmeden gönlünden geçtiği gibi kaleme aldığı anılarını doğumundan, ailesinden ve ilk göz ağrısı İzmir'deki yaşantısından başlatır ve sonraki bölümlerde de 66 yıllık sanat hayatını dolu dolu geçirdiği Yeşilçam sinemasından ayrıntılı bir şekilde bahseder.
Kitabın son 50 sayfasında aralarında Erdal İzgi gibi gazetecilerin, Şadan Gökovalı gibi bilim adamı/yazarların, Türker İnanoğlu gibi yapımcılarla Ediz Hun, İzzet Günay gibi sinema oyuncularının, Giovanni Scognamillo gibi sinema eleştirmenlerinin, Toktamış Ateş gibi siyaset bilimcilerin de bulunduğu onlarca aydının Hüseyin Baradan ve kitabı hakkındaki düşüncelerini belirttikleri kısa yazılara ve sanatçıyla ilgili gazete kupürlerine yer verilmiştir[2].
Üç baskı yapan kitapta Baradan'ın anılarını destekleyen çok sayıda siyah beyaz fotoğrafa da yer verilmiştir.
Kitabın içeriği
İzmir yılları
Hüseyin Baradan, otobiyografik kitabına 1932'de İzmir'de 13 kişilik kalabalık bir ailede dünyaya gelmiş olduğunu yazarak başlar. Kendinden sonra doğacak olanla birlikte tam 6 kardeş olmuşlardır. Ailesinin Girit kökenli olduğunu, soyadlarının da orada kullandıkları Baradanaki soyadından geldiğine değinir ve borsada memur olan ve 'çalışkan, dürüst, geleneklerine ve prensiplerine bağlı bir insandı' dediği babasının II. Dünya Savaşı'nın o yoksul 'karneli' günlerinde kalabalık ailesini güçlükle geçindirmeye çalıştığından bahseder. Babası mide kanserinden ölünce ailenin tüm yükünü abisi üstlenmiştir. Sokak fotoğrafçılığı yapan abisine, evde oluşturulan karanlık odada fotoğraf basarak yardımcı olduğundan ve sokaklarda karamela şekeri satmasından bahseden Hüseyin Baradan, kitabın bu bölümünde İzmir'deki başka çocukluk anılarına da değinir. Gizlice İstanbul'a kaçarak kısa bir süre işportacılık yaptığını anlatır. Sonra ilk gençliğinde İzmir Fuarı'nda 'şipşak' fotoğrafçılığa devam ederken hem rakıya hem de (sonunda ölümüne neden olacak) sigaraya o yıllarda başladığını anlatır. Bu çerçevede İzmir'in o yıllardaki fuar ve eğlence dünyasını da (tiyatrolar, açık hava sinemaları, revüler vb) okuyucuya aktarır.
Askerlik ve Gazetecilik
1950'de askere gider. Önce Kütahya, sonra Gaziemir'de geçen askerlik süresince fotoğrafçılık mesleği sayesinde rahat eder. Terhisten sonra yine İzmir'de Leh asıllı bir arkeoloji fotoğrafçısı olan Alim Ulus'la çalışırken Demokrat İzmir Gazetesi'nin sahibi Adnan Düvenci'den bir teklif alarak bu gazetede işe başlar. İstanbul'a Hürriyet Gazetesi'ne staja gönderilir, Bab'ı Ali'de Ahmet Tuna, Ali Ersan, Alaeddin Büte ve Rüçhan Ünver gibi ustalardan foto muhabirliğinin inceliklerini öğrenir. İlk resmi de Hürriyet'te yayımlanır. İzmir'e döner her iki gazete için de çalışmaktadır. Demokrat İzmir'de mesai arkadaşları arasında Attila İlhan ve Özdemir Hazar da vardır. Gazetede 1953'ten itibaren 1 Nisan şakası olan aspargas haberleri (Saat Kulesi'nin yıkılması haberi gibi) gelenekselleştirir. Baradan kitabın bu bölümünde İzmirdeki gazetecilik anılarına ağırlık verir. "Cellat Kara Ali röportajı"yla ödül kazanır. İzmir'in tanınmış bir gazetecisidir artık. Bu arada evlenir. 1957'de bir oğlu dünyaya gelir.
Sinema'ya ilk adım
İzmir Film'in sahibi Necdet Bükey'den ilk film teklifini alır. 1958'de elbiselik kumaş karşılığında oynadığı ilk filmi, İzmir'de çekilen Feleğin Sillesi'nde külhanbeyi rolündedir. Kemal Kan'ın yönettiği bu ilk filmdeki rol arkadaşı ise Halide Pişkin'dir. Filmin çekilmesi unutulan tek bir sahnesini tamamlamak için İstanbul'a Yeşilçam'a gider platoları tanır. O günlerde doğal mekânların zenginliği ve ekonomik nedenlerle Yeşilçam filmlerinin İzmir ve civarında çekilmesi modası sürmektedir. Filmciler İzmir'e her geldiklerinde onu ararlar, rolü hazırdır. Bu vesileyle Yeşilçam starlarının tümüyle tanışır, onları evinde ağırlar. Bu arada foto muhabirliğini de bırakmamıştır.
Yeşilçam'a gidiş
İzmirde çektiği Kadın Asla Unutmaz adlı 38. filminden sonra yapımcı Yoakim Filmeridis'ten aldığı davet üzerine Yeşilçam'a gider, son filmden de rol arkadaşı olan, kendisi gibi İzmirli Turgut Özatay'la Şişli'de aynı evde kalırlar. Nefes almadan filmden filme koşar. Sinemadaki rakipleri olan Ahmet Tarık Tekçe'yle Senih Orkan'ın onun ayağını kaydırma girişimlerinden ve Türker İnanoğlu'nun yakın dostluğundan bahseder. Artık bir işkolik haline gelen Bardan'ın başını kaşıyacak vakti yoktur, 400 kadar filmde oynar, çok paralar kazanır. Başarısını, kapris yapmamasına, işine saygılı ve disiplinli oluşuna bağlar. Çalıştığı sanatçıları "kaprisli ve zor olanlar"la, "disiplinli ve uyumlu olanlar" olarak iki gruba ayırır. Cüneyt Arkın, Yılmaz Güney, Orhan Günşiray, Danyal Topatan, Necdet Tosun vb sinemanın ünlü oyuncularıyla acı tatlı, birebir yaşadıklarını uzun uzadıya anlatır. "Sevimli Haydut" filmiyle ödül alır. Adeta bir 'metod oyuncusu' gibi rolünü çalışır, örneğin bir filmde at binilecekse önceden binicilik dersi alır, kütüphanelerde araştırma yapar vb.
Yeşilçam krize girince
Sinema krize girince Hulusi Kentmen'in de dahil olduğu "Posbıyıklılar" adlı grupla gazinolarda şov yapar, sonra da kadroyu biraz genişleterek bir tiyatro grubuna çevirirler ve yurt çapında bir turneye çıkarlar. Oyun çok başarılıdır. Gerçek bir olaya dayanan "Çatallı Köy" adlı bu piyesi olayın geçtiği Çatallı Köy'de de sergilerler (oyun sonra filme de çekilir). 1969'da Yeşilçam'ı daha beter bir kriz beklemektedir: Seks filmleri furyası. Bu tür bir sinemayı lanetlediğini belirten Bardan, bu çirkin furyaya bulaşanlardan da haz etmediğini yazar. Bu akım karşısında tek başına direnen Türker İnanoğlu'nun çareyi önce Türk-İran, sonra da Türk-İtalyan ortak yapımlarında aradığını yazar. Bunların bazılarında Baradan da rol almıştır. Başrol oynadığı "Hüseyin Baradan - Çekilin Aradan" da Ayhan Işık'la aynı ücreti alarak bir ilke imza atar. Bu sırada TV yayınlarının da başlaması Yeşilçam krizini daha da derinleştirir. Lütfi Kopan'la birlikte "Kara Kediler" komedi grubunu kurarak gazino şovlarına başlarlar, yurt dışı turnelere, fuarlara katılırlar.
Yeniden İzmir, gazetecilik ve turizm
Yaşar Holding'e bağlı Ege Ekspres gazetesinde fotoğraf servisi şefi olarak gazeteciliğe dönüş yapar. O tarihlerde gazetelerde "Foto Roman" modası esmektedir. Ayla Dikmen ve Ali Kocatepe'yle ilk renkli foto romanı çekerek bir ilke daha imza atar. Holding yöneticilerinin gazeteye gereksiz müdaheleleri tirajı düşürür. Holdingin yöneticileri kuracakları Altın Yunus Turistik Tesisleri için onun şöhretinden yararlanırlar, gönülsüzce araziler için köylüler arasında PR çalışması yapar. Araziler ucuza kapatılır (Baradan bu yaptığına üzülmüştür). Sonuçta otelde animatörlük görevine getirilir. Tesisin bazı bölümlerini başarıyla işletir ancak gazetedeki gibi buradaki yönetici müdahelelerine de dayanamayarak İstanbul'a döner, 5 yıl Türker İnanoğlu ile çalıştıktan sonra emekli olur ve İzmir'e döner. Hürriyet gazetesi için İstanbul'dan Adile Naşit ve Ankara'dan Derya Baykal'la birlikte sanat ve eğlence ağırlıklı promosyon çalışmalarının İzmir ayağını yürütür.
Videoculuk, kooperatifçilik ve gırtlak kanseri
Türker İnanoğlu'nun video şirketi "Ulusal"ın Ege bayisi olur. 6 yıl süren bu video salgını sürerken sıkı bir sigara içicisi olan Baradan'a "gırtlak kanseri" teşhisi konur, başarılı bir ameliyatla hastalığı atlatır. Bu sırada artık iyice yaygınlaşan TV kanalları videoyu öldürmüştür. Gelen bir teklifle Ege-Koop'ta çalışmaya başlar ve bu kooperatifte 5 yıldan beri çalışmakta olduğunu yazarak anılarına son verir.
Bölük pörçük anılar ve Yeşilçam'dan tipler
Tekrar 1950'lere döner ve Fuar'daki Arkeoloji Müzesi soygununun öyküsü ve olayın çözümüne katkısı, 1950'lerde halk önünde yapılan idamlar, bu idamlarda fotoğraf çekmek yasak olduğu halde bu yasağı bir şekilde delmesi, Ramazan'da mahalle arasında bir ay boyunca sokakta topluca yenen iftar yemekleri vb gibi anılarından bahseder. İzmir'in eski meşhur meyhanelerini ayrıntılarıyla anlatır. Mualla Sürer başta olmak üzere Yeşilçam'ın bazı ilginç kişilerini de anlatır.
Not: Anılar 1996 yılında sona erer. Hüseyin Baradan 30 Haziran 2004'te bir akciğer ameliyatının sonunda hayatını kaybetmiştir.
Kaynakça
- ↑ "İzmir Milli Kütüphanesi/Bu Gözler Neler Gördü. / Hüseyin Baradan" (Türkçe). İzmir Milli Kütüphanesi. 22 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20130922220002/http://78.186.179.205:80/yordam.htm. Erişim tarihi: 9 Temmuz 2011.
- ↑ Baradan, Hüseyin (1996). Bu Gözler Neler Gördü. Ege-Koop Yayınları. s. sayfa 1-178.