Eren (folklor)
Eren – Türk halk inancında Evliya demektir. İren veya Yiren de denir. Ermiş olarak da adlandırılır. Kendini Tanrıya ve onun yoluna adamış kişi.
Tanım ve özellikler
Erenler, sıradışı işler başaran ve Tanrı tarafından korunan, yardım edilen kutlu kişilerdir. Olağanüstü sezgileri ve yetileri vardır. İstedikleri zamanda istedikleri mekanda bulunabilirler. Tanrı onların dualarını kabul eder. Dua ederlerse bol yağmur yağar ve bereket gelir.[1] Dağ eteklerinde dolaşır, dağlarda ve mağaralarda yaşar. Eliklerle (dağkeçileriyle) ve geyiklerle dolaşır. Verdiği öğütlerin dinlenmesini ister. Bazı erenler savaşçıdır ki, Tanrı’nın dinini yaymak ve vatanı korumak için vuruşurlar. Bunlara Alp Eren denir. Böylesi erenlerin atları da kendileri gibi kutludur ve bir dağdan başka bir dağa atlar, uçurumlardan aşağıya atlayarak iner. Atladığı dağlarda, bir taşın veya kayanın üzerinde bu atların ayak izleri kalır. Erenlerin kurganlarında veya türbelerinde kılıçları saklanır ve bu kılıçların üzerine yemin edilir. Bazen iki tür eren olduğu anlatılır. Biri yerde diğeri gökte yaşar. Ağ (Ak) Eren denilen ruhlar daha önemli bir yere sahiptir. Bazen olacak şeyleri önceden bilirler. “Yitik Erenler” gözle görülemeyen, gözlerden ırak evliyaları ifade eder. Hastalıkları iyileştirebilir, ateşte yanmaz. Onlara karşı saygı gösterilmelidir. Tüm bilimlerin kapıları onlara açıktır. Tüm alemin sırlarını anlarlar. Bir pencerenin perdesini hafifçe aralayıp bir müride gizli alemlerden bir parçayı gösterebilirler. Ona kılıç, ok, zehir etki etmez. Zehiri içtiğinde bal olur. Eren kavramının karşıtı olarak algılanır. Erenler ile eşanlamlı olarak kullanılan Dervişlere verilen bir diğer isim ise Ayıkşa’dır.
Benzer kavramlar
Abdal'lar
Abdal (Abıdal), tasavvuf edebiyatında, maddi dünyayla olan bağlılıklardan kurtulup, kendini Allah yolunda kurban eden erenlere denir. Halk inancında, abdalların istedikleri zaman istedikleri mekanda olabileceklerine inanılır. Yani zaman ve mekân sınırlarını aşabilme gücüne sahiptirler. Onlar, bazı istisnalar dışında kimseye görünmezler. Dağıstan'da yaşayan Türk topluluklarında yaygın olan inanışa göre, eğer dokuz aylık bebek, anne rahminde ölmüşse, bunu o Abdal götürmüş demektir. Uzun ak sakalları olan Abdal, dağlarda yaşar, dağ keçileri arasında dolaşır ve onlan korur. Avcılar onun adına dua edip kurban verirlerse avları uğurlu olur. Eğer bunu yapmazlarsa ne kadar usta avcı olurlarsa olsunlar o avdan eli boş dönecekleri kesindir. Bazı halk anlatılarında Abdal'ın, ölmüş dağ keçisini dirilttiği ve yeniden hayat verdiği bile anlatılmıştır.[2]
Yatır'lar
Yatır, Türk kültüründe ve halk inancında evliyaların ve kutlu kişilerin mezarlarına verilen addır. Türklerde türbe ve evliya kavramları özdeştir. Burada yatan kişiden doğrudan yardım istemekten veya onu aracı kılmaktan veya o kişinin ruhuna dua okumaya kadar pek çok uygulamanın öznesi konumundadır. İslam inancı yalnızca sonuncusuna (çok dikkatli bir biçimde yapılmasına, ölümü anımsamak amacıyla) kısıtlı olarak izin vermektedir. Sözcüğün, Yunanca "Iatros" kelimesinden geldiği söylense de doğru değildir. Türkçe Yatmak fiilinden türemiştir. Ayrıca Yada kelimesi ile de bağı bulunmaktadır.
Sarı Ana
Sarığ Ana veya Harı Ana şeklinde söylendiği Türk dilleri de vardır. “Sarıkız” olarak da bilinir. Türk halk inancındaki kadın evliya motifidir. Aslında çok daha eski bir inanışın İslam ile yeniden biçimlenmiş bir versiyonudur. Bazen bir kuş şeklinde uçtuğuna inanılır. Bazen bulunduğu yöredeki ormanı koruduğu söylenir. Işığa dönüşerek her kalpte yaşadığı anlatılır. Bazen de çoğul olarak Sarı Kızlar şeklinde bahsedilir ve dokuz tane Sarı Kız olduğu belirtilir. Sarı, Güneş ışığının görünür rengi olarak algılanır. Ayrıca altının rengidir ve altın soyluluğu simgeler. Sar/Sara Moğolcada ay demektir.
Satı Geleneği
"Can Satma" da denir veya"Satığ" olarak da söylenir. Eski Türk geleneklerine göre, çocukları sık ölen ya da olmayan ailelerin çocukları olduğunda, yaşaması ve uzun ömürlü olması için, onu Tanrının sevdiği bir ulu kişiye emanet etmesidir. Onun ruhuna, çocuğu koruması, destek vermesi bakımından manevi anlamda satılması eylemine satma veya satılma adı verilir. Çocuk erkekse Satılmış, kız ise Satı adı koyulurdu. Sözcük, satmak fiilinden gelir. Ayrıca saçı (cansız kurban) anlamı da bulunur.
Diren'ler
Diren, Türk ve Altay halk inancında ve mitolojisinde şeytan piridir. Tiren (Tiyren, Teyren) de denir. İnsanların her tür isteklerini yerine getiren kötücül ruhlara da bu ad verilir. Fakat bu ruhun karşısındaki insan o kadar kötüdür ki, onun tarafından kandırılır. İşte bu kişilere de Diren denilir. Eren kavramının karşıtı olarak algılanır.
Etimoloji
(Er) kökünden türemiştir. Ermek fiilinden gelir. Olgunluk, mükemmellik, yükselme anlamlarına sahiptir. Mançu dilinde İren sözcüğünün geyik anlamına gelmesi ise tesadüften öte bir durumdur. Moğolca Aran/Haran ise insan demektir. Yakutçadaki Eren sözcüğünün umut anlamına gelmesi de dikkat çekicidir. Gerçekte Türk inanışında erenler insanlığın umudu olarak görülürler ve dünyanın onların hürmetine yokolmadığı düşünülür.
Ayrıca bakınız
Dipnotlar
- ↑ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011, (OTRS: CC BY-SA 3.0)
- ↑ Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi