Hafız Mehmed Emin Efendi
Hafız Mehmed Emin Efendi (d. 1872, Kütahya - ö. 1922, Kütahya), 1872-1922 yılları arasında Kütahya'da yaşamış ve bugünkü çini sanatının gelişmesinde çok büyük katkısı bulunmuş bir çini ustası.
Hayatı
1872'de Kütahya'da doğdu. Yetişmesinde en büyük himmet İstanbul’dan Mücellit Mehmed Hilmi Efendi’nin 1864 yılında Kütahya’ya sürgün edilmesi ile başlar. Mehmed Hilmi Efendi buraya gelince boş oturmamış ve Pirler Mahallesi'nde Rüstem Paşa Medresesi civarında bir çini atölyesi açarak çalışmaya başladı. 1887 yılında bu çalışmalar devam ederken “Çanakçı Hafız Mehmed Emin” olarak bilinen Emin Efendi de burada çalışmaya başladı ve çini sanatının inceliklerini ve desenlerini öğrenmeye büyük bir heves ve dikkatle takip etti. Mehmed Emin Efendi, yaşamı boyunca üstadım diye övündüğü ve hatta bütün çini yapım kitabelerinde "min telamiz-i Mehmed Hilmi" şeklinde belirttiği ustasından hem çiniciliği hem de çini ressamlığını öğrendi. Çok yaşlı olan Mehmed Hilmi Efendi 1887-1888 aff-ı şahaneye uğramış, İstanbul’a dönmüş ve 1900 yılında da Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Bu gidişi sırasında kurduğu çini atölyesini de çırağı Mehmed Emin Efendi'ye bıraktı. 15-16 yaşlarında küçük bir atölye ile devir aldığı ve 7-8 kişinin çalıştığı atölyede 1892-93 yılına kadar keramik üretimine devam etti. Bu yıllardan sonra keramik üretiminin yanında çini üretimine de başlayan Mehmed Emin Efendi 1899 yılında Balıklı Mahallesi'nde ustasından kalan atölyeden biraz daha büyük bir atölye açtı. 1905 yılında çini ve keramik üretimi yapan diğer atölye olan Hacı Minasyan'ın atölyesi ile birlikte Mehmed Emin Efendi'nin atölyesi de kapanma tehlikesiyle karşı karşıya gelmiştir.
1906'da Bursa'da açılan bir sergiye katılan Emin Efendi, İkdam Gazetesi'ne verdiği bir röportajda yetersiz ve küçük bir atölyede çalıştığını ve ürettiklerini satmakta zorluk çektiğini söylemiştir. 1902-1907 yılları arasında çiniciliğin bir kriz yaşadığı Mehmed Emin Efendi'nin bezediği yapılara bakıldığında anlaşılmaktadır. Aynı röportajda çinicilik sanatının daha ileriye götürülmesi için alt yapının hazır olduğunu ancak teşvik ve siparişlerin gerektiğini belirtmektedir. Kısa bir süre sonra I. Ulusal Mimarlık Dönemi'nin etkisiyle çeşitli kurumlar ve kişiler yoluyla atölyesi kapanma tehlikesini atlatmıştır.
1907-1908 yıllarında önemli siparişler alan Hafız Mehmed Emin Efendi kendi atölyesi yanında diğer atölyelerle yaptığı anlaşmalar neticesinde talebi karşılamıştır. Bu yıllarda dönemin en büyük çini üreticisi konumuna gelen M. Emin Efendi, kendisine ait fabrikanın yanında (şimdiki Azerbaycan Parkı'nın bulunduğu yerde) Hacı Minasyan ile Hacı Karabet, Artin ve David kardeşlerin çalıştırdığı atölyeye ortak oldu ve çevrenin tabak, kase, fincan, sürahi gibi ihtiyaçlarını temin etmeye başladı. Sultan V. Mehmed Reşad Türbesi çinileri ve daha birçok yapının çinileri bu dönemde üretilmiştir.
Onun gönlünde sanat eserleri yaparak daha önce İznik'te yapılan duvar çinilerini yeniden ihya etmek gibi bir sevdası da vardı. Bunun için başlattığı sanat hareketi başta saray olmak üzere birçok resmi daire, okul, türbe gibi devrin tarihî birimleri tarafından aşırı siparişler ile karşılaşınca işini daha genişletmek mecburiyetinde kaldı ve yeni ortaklar bularak şirketleşmenin önemini bu günkü gençlere ve teşebbüs sahiplerine öncü oldu. Böylece siparişleri daha kolay ve zamanında yerine getirebilmiştir. Birçok mimari eserlerin çini ile bezenmesini sağladığı için Sultan Mehmed Reşad, II. Abdülhamid ve Alman İmparatoru’ndan madalya ve para olarak ödüllendirilmiştir.
Bundan sonra dev bir fırın ve diğer fırınları takviye ederek 500 kişi çalıştırmaya başladı. Mehmed Emin Efendi 1917 yılında Ticaret nezaretine yazdığı mektupta eski atölyesinden başka yeni bir atölye daha açtığını belirterek çiniciliğin kurtarılması için mali yardım yapılmasını talep etmiş; büyük bir olasılıkla bu yardımı alamamıştır. 1917-1918 yıllarında I. Dünya Savaşı nedeniyle siparişlerin azalmasıyla önemli ölçüde mali krize girdi. Savaş sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesiyle kurumlardan gelen siparişler kesilmiş ve Emin Efendi çini üretimini bırakarak sadece keramik üretimine dönmüştür.
Milli Mücadele yıllarında önemli olaylara sahne olan Kütahya'da Kuvay-ı Milliye hareketi doğrultusunda işgal kuvvetlerine karşı faaliyetlere katılan Hafız Mehmed Emin Efendi 1922 yılında Yunan işgal kuvvetlerinin yaptığı işkence sonucunda vefat etmiştir. Cenazesi önce bugünkü Dumlupınar Stadyumu'nun olduğu yerde bulunan kabristana, daha sonra oğulları tarafından Ahi Erbasan Mezarlığı'na defnedilmiştir.
Hafız Mehmed Emin Efendi'nin İkdam Gazetesi'nde yayınlanan söyleşisinde sarf ettiği şu sözler çok dikkat çekicidir: "...dedelerimizin sanatı büsbütün mahvolmadan kurtarmaya çalışıyoruz...eski çinilerden hangi parçayı verseler taklit edeceğim...". Mehmed Emin Efendi Kütahya çini desenleri ile İznik çini desenlerini birleştirerek kendine özgü desenler meydana getirmiş ve bunları bir albümde toplamıştır. 300 kadar olan bu desenler, hem renkli ve hem de birebir büyüklüktedir.
Mehmed Emin Efendi; bazı sanatkarlar gibi, Ahi geleneği ve İslâm’ın tasavvuf terbiyesi gereği olarak “Üstad” larından icazet (diploma) almasına rağmen uzun zaman kendi isimlerini eserlerinde kullanmamış ve öğrencisi, çırağı manasında (telamiz) ifadesini ilave etmiştir. Emin Efendi de bu geleneğe uyarak birçok eserlerinde “Amele Mehmed Emin telamiz Mehmed Hilmi” şeklinde imzasını kullanmıştır.
Eserleri
Çinici Hafız Mehmed Emin Efendi'nin bilinen eserleri şunlardır:
- İzmir-Yalı (Konak) Camii 1895
- Kütahya-Balıklı Camii 1898
- Kütahya-Saadettin Camii 1899
- Kütahya-Kaditler Camii 1910
- Kütahya-Takkacılar Camii 1902
- Kütahya-Ahi Evren Çeşmesi 1916
- Kütahya-Hükumet Konağı ve Mescidi 1907
- Çorum-İskilip Ulu Camii 1910
- Bilecik-Söğüt Sait Bey Çeşmesi 1915
- Konya-Amber Reis Camii 1911
- Konya-Sanayi mektebi
- Bursa-Ulu Camii Çeşmesi 1903
- İstanbul-Eyüp Sultan V. Mehmed Reşad Türbesi 1918
- İstanbul -Haydarpaşa Gar Lokantası ve İskelesi
- İstanbul-Sirkeci Büyük Postane
- İstanbul-Arif Paşa Camii
- İstanbul-Karaköy'de İşhanları
- İstanbul-Üsküdar Abdülmecid Efendi Kasrı 1901
- İstanbul-Büyükada Vapur İskelesi
- İstanbul-Bostancı Vapur İskelesi
- İstanbul-Alman Çeşmesi çinileri
- İstanbul-Sirkeci'de İşhanları
- İstanbul-Topkapı Sarayı tamiratı
- Edirne-Selimiye Camii tamiratı
- Şam-Süleymaniye Camii çinileri tamiri
- Kahire-Manial Sarayı çinileri
Tamirat olarak Topkapı Sarayı, Süleymaniye ve Selimiye Camiileri olmak üzere yurt içindeki çalışmalarını o zaman Osmanlı toprakları içinde olan Şam’da Süleymaniye Camii çinilerinin tamiri, Kahire Maniel Camii çinileri, İstanbul’da Alman Çeşmesi çinileri ve daha birçok çini sanatının yapım ve tamir hizmetlerini başarı ile yapmıştır.[1][2]