Han (unvan)
Han, eski Türk - Moğol topluluklarında hükümdar. "Ulu insan", "lider" anlamları taşımaktadır. Moğolcada ve bazı Altay lehçelerinde Kan (Gan) olarak da söylenir. Arapça'da melik, Farsça'da şah, Latince'de regis, İngilizce'de king denilen kral kelimesinin Türkçedeki karşılığıdır.
Tanım ve anlam
Han, Bir ülkeyi, bir topluluğu veya bir boyu yöneten kişidir. Mitoloji de tanrıların da sıfatı olarak kullanılır. İlk çağlarda Han aynı zamanda topluluğun dini önderidir. Topluma baş-şamanlık yapan kişidir. Ata Ruhları adına törenler düzenler. Tahta çıktığında ise bir keçe üzerine oturtulup dokuz kez doğudan batıya doğru çevrilir. Bu onun göğe çıkmasını, göğün dokuz katını aşıp Tanrıya ulaşmasını ifade eder. Doğal olayların önderden kaynaklandığı düşünülür. O doğaya etki edebilir. Daha sonraları bu durum biraz daha soyutlaştırılıp, kötü yöneticinin bereketsizliğe, iyi olanın ise bolluğa sebep olacağı inancı haline dönüşmüştür. Devletin gücü hakanın ne kadar kutlu olduğuyla ilgilidir. Kan kelimesi ile yakından ilgilidir. Kan hayat verici bir güç olarak ve nesilden nesile aktarılan bir yaşam ve özellik taşıyıcısı şeklinde düşünülür. Yeminler kan akıtarak yapılır. Kanla ıslanmış mendiller sürüldüğünde kör olan göz görmeye başlar. Kanları birbirine karışan insanların ömür boyu hatta ölümden sonra bile bağlı kalacağına inanılır ve bu nedenle biraz sütün içine bir iki damla kendi kanlarını damlatarak içenler “Kankardaş” olurlar ve soydan gelen kardeşlik kadar geçerli sayılır. Kahramanlar doğarken avuçlarında sertleşmiş bir kan pıhtısı tutarlar. Moğolcada Han kelimesi Gök anlamını da içerir. Buyrultu/Buyruldu (ferman) veya Yarlıg/Yarlık (ferman) adı verilen emirleri toplumu düzenler ve masallarda da sık sık yer alır. Türklerde Ege/Eğe sözcüğü de kral anlamında kullanılır. Tigin/Tekin ise Prens, Şehzade demektir. Bazen Beg/Beğ/Bey sözcüğü de Han anlamında kullanılsa da aslında Beğ daha düşük bir hiyerarşik düzeydedir ve genelde Ağa kavramına denk düşer, bazen de il,ilçe yöneticileri kastedilir.
Han unvanı, ailesinde Moğol dışında başka topluluktan insan olan devlet başkanları tarafından kullanılamazdı. Bunun en büyük örneği Timur'dur. Annesi Türk olan Timur Emir unvanı almıştır. Türk toplumundaki karşılığı Hakan veya Kağan'dır.
Günümüzde isim olarak tek başına çok nadir kullanılmakdadır. Genelde önüne sıfat getirerek kullanılır; Gök-Han, Er-Han, Rey-Han, Öge-Han gibi
Hanım
Hanım, Türk toplumsal düzeninde kadın yönetici, kraliçe demektir. Bir ülkeyi, bir topluluğu veya bir boyu yöneten kadındır. Mitoloji de tanrıçaların da sıfatı olarak kullanılır. Kanım şeklinde de söylenir. Ece veya Eçe olarak da kullanılır. Devlet yöneticilerini Türkler; Han ve Hanım, Moğollar ise Han ve Hatan (Kan "hakan" ve Katan "hatun") olarak ikili şekilde ifade ederler. Prenseslere ise Bike/Büke denilir. Hanım (Kraliçe) sözcüğünün türeyişi şu şekilde anlatılır. Mete Han (Moğollar Cengiz Han olduğunu söylerler) gelip saygı sunan herkesin Han’ım şeklinde hitap ettiği bir ortamda, içeri giren eşini görünce “İşte bu da benim Hanım” der. O günden bu yana kadın yöneticilere Hanım denir. Etimolojik olarak doğruluğu tartışılsa da, sosyal hayat algısı olarak kadının bu konumu tartışılmaz bir gerçektir. Han sözcüğünden Hanım’ın türetilişine benzer bir durum da Beg/Beğ (Bey)’den Begüm sözcüğünün oluşumudur. Begüm; Bey’in dişil halidir ve hanımağa, kadın yönetici, prenses gibi anlamlar içerir. Önemli Tarihsel Hanımlar şöyle sıralanabilir: Süyünbike Hanım, Emese Hanım, Türkan Hanım, Çeçek Hanım, Tomrus Hanım, Ipar Hanım, Mama Hanım, Börte Hanım, Kösem Hanım...
Türk dilinde cinsiyet dönüştürme ekleriyle türetilen kadın ve erkek yönetici ünvanları şunlardır. Türkçede dişil sözcükler türetmek için kullanılan bir yol (çok sık olmasa da) –ım / –im ekidir.
- Han ve Hanım: Kral ve Kraliçe
- Beğ ve Begüm: Ağa (vali, prens) ve Hanımağa (prenses)
Ayrıca -çe / -ça eki ile de türetme yapılabilir:
- Kıral (Kral) ve Kıralça (Kraliçe): Padişah ve Hanımsultan
- Tigin ve Tiginçe: Prens ve Prenses
- Bey ve Biyçe: Ağa (vali, prens) ve Hanımağa (prenses)
- Ul ve Ulça: Erkek evlat (oğul) ve Kız evlat
Etimoloji
(Han/Kan) kökünden türemiştir. Soy ve soyluluk anlamları içerir. Moğolca, Tunguzca, Mançuca ve Türkçede küçük ses farklarıyla hep aynı anlamı taşır.
Efsanevi Hanlar
Türk mitolojisinde pek çok boyun kendi adını taşıyan bir ilk atası vardır. Örneğin İlemen Han, İlemen boyunun atasıdır. Aynı şekilde Türügeş Han, Türgeşlerin; Tileg Han, Teleğütlerin; Oyrat Han, Oyrat ve Kalmukların; Kuzar Han, Hazarların ve Azerilerin atası olarak kabul edilir. Türk Han ise tüm Türklerin atasıdır. Türk söylencelerinde adı geçen efsanevi hanlar şu şekildedir.
Kil Han
Türk ve Altay mitolojisinde söylencesel hakandır. Gil Han olarak da söylenir. Kildağ’da yaşar. Kendisine dağın etrafını çeviren balçıktan dolayı ulaşılamaz. Balçık sözcüğü ile yaklaşık aynı anlamlar taşır.
Kur Han
Kurdağ’da yaşayan bir hakan olduğu söylenir. Kürhan, Gurhan veya Gürhan olarak da tanınır. Oğuz Kağan’ın amcasıdır. Sümerlerde yer altı tanrısının adı Kür olarak geçer ve onun koruduğu ırmağın adı da Kur’dur. Yer altı dünyasına da bu ad verilir. Kür/Kur/Gur sözcüğü; güç, kuvvet, dayanıklılık, bağımsızlık anlamlarına gelir.
Kuz Han
Türk ve Altay mitolojisinde Kuzdağ'da yaşayan efsanevi hakandır. Küz Han veya Guz Han olarak da bilinir. Yaşadığı dağa varmak isteyenler soğuktan ve rüzgardan dolayı ulaşamazlar. Kuz/Guz kelimesi; soğuk, kuytu, karanlık demektir. Kuzey kelimesiyle aynı kökten gelir.
Buz Han
Musdağ (Buzdağ)’da yaşayan bir hakandır. Bus Han, Mus Han, Büs Han veya Müs Han olarak da söylenir. Moğollar Mös Kan derler. Buzullar nedeniyle kendisine ulaşılamaz.
Or Han
Ordağ’da yaşayan hakandır. Soğuktan ve rüzgardan dolayı ulaşılamaz. Ur Han olarak da söylenir. Oğuz Han’ın amcasıdır. Ordu (Ordo) şeklinde askeri örgütlenmeyi ilk gerçekleştiren kişi olarak kabul edilir. Or sözcüğü güç, kuvvet, ordu, yıkılmazlık anlamlarına gelir. Ordu (askeriye), orda (halk) bu kökten türemiş sözlerdir. Yerleşmek, mevki, makam anlamları vardır. Yücelik ifade eder.
Taş Han
Türk ve Altay mitolojisinde Daş Han olarak da anılan ve Taşdağ’da yaşayan bir hakan. Kayalık bölgeler kendisini korur.
Etimoloji
(Kur/Gur/Kür) kökünden türemiştir. Güç, kuvvet, dayanıklılık, bağımsızlık anlamlarına gelir. Kurtarmak fiili ile de bağlantılıdır. Moğolcada Görü/Gürü, Tunguzcada Güre sözcükleri aynı manaları ifade eder.
Kaynakça
- Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011, (OTRS: CC BY-SA 3.0)