Tesettür
Tesettür, örtünmek anlamında İslam dini terimidir. İslam dünyasında çoğunlukla kadınların kıyafetleri ile ilgili tanımlamalarda kullanılan bir kavramdır. Tesettür "örtünmek" anlamına gelir ve dinî anlamda örtülmesi gerekilen yerleri ve örtünün şeklî bazı unsurlarını (örneğin transparan olup olmamasını) belirler.
Etimoloji ve kavramlar
Arapça setr (s-t-r) "örtmek", tesettür ise örtünmek anlamına gelir[1].
Hicab; Tesettür ile aynı anlamda Arapça ve Farsça yayınlarda tercih edilen bir terim dir. H-c-b kökünden türetilen kelime, sadece fizikî örtünmeyi değil, daha genel bir şekilde tevazu, mahremiyet ve ahlâk, utanma gibi kavramları da ifade eder.[2] Türkçede mahcubiyet utanma anlamındadır.
Hımar; Kur'an'da da geçen hımar, humur sözcüğünün çoğuludur ve örtü, perde (pencere) anlamındadır. Arapçada içkiye hamr isminin verilmesi de aklı örtmesi ve gizlemesi ile bağlantılanır.
Cilbab; Kur'anda kullanılan bir kelime de cilbabdır. Bu kavram batılı dillere daha çok "pelerin ya da büyük şal" olarak tercüme edilirken Diyanet İşleri Başkanlığı'nın mealinde "bedeni örtecek elbise" olarak tercüme edilmiştir.[3] Cilbab dış elbise olarak tanımlanır.
Başörtüsü; sadece başın örtülmesini, tesettür ise genel anlamda bedensel örtünmeyi tanımlar. "Türban", farklı toplumlarda kullanılan bir başörtüsü çeşididir; ayrıca tarih boyunca bir erkek başlığı olarak da ön plana çıkmıştır. Tesettür belirli bir giysiyi betimlemez iken, türban belirli bir giysinin ismidir.
Siyab; Elbisedir. Nur suresi 58. ayette de tanımlanan ev içi elbisedir.
Tarihsel gelişim
Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ gelenekçi ve köktenci anlayışlar açısında Yahudilik, Hıristiyan ve İslamda çok önemli bir yeri olan başörtüsü konusunda, kaynağın Sümer dini gelenekleri ile ilgili ve diğer birçok kavram ve uygulama gibi buradan alıntılanma olduğunu ifade etmiştir.[4][5](Görsel kaynak ) O'na göre bu uygulamalar Yahudilerin Babil sürgünü sırasında benimsenmiş ve daha sonra tevrat yazımlarına aktarılmıştır.
Yahudi gelenekleri
Tevrat'ın anlatılarında kadın giyimi, Tekvin: 64-65), Yeşeya 16-23, Ezgilerin Ezgisi 4/1 ve Tekvin: 38, 14-15'de geçer.
Hristiyan kültürü
Hristiyanlıkta ise kadınların örtünmesi ile ilgili ifadeler İncil'de Korintoslular bölümünde (11/1-16) belirtilir.
Arap / İslam kültüründe gelişim
Müfessirlerin ve İslam tarihçilerinin geneline göre İslam öncesi dönemde Arap kadınları enselerine bağladıkları veya arkalarına saldıkları başörtüsü tarzı bir örtüyü takarlardı.[6][7] Bununla birlikte bu örtü gerdanlarını ve diğer taraflarını örtmezdi.[6]
Coğrafik etki; Çöl yaşamından kaynaklanan, toz ve yakıcı güneş ışınlarından koruyucu geniş ve bazı bölgelerde yüz dahil tüm vücudu kaplayan yerel giysilerin, hadisler ve Kuran yorumları ile dini zorunluluklar içine girmiş olma ihtimali göz ardı edilemeyecek bir konu olarak görünmektedir. Prof. Dr. Mehmet Aydın bu konuya işaret eden yorumunda, tesettürün İslamda olduğunu, şekil ve miktar gibi hususların ise coğrafya ve kültür tarafından belirlendiğini ifade etmiştir.[8]
Prof. Dr. Neşet Çağatay İslamda başörtüsünün ortaya çıkışı sürecini "Müslümanlar, hür kadınlarıyla birlikte Mekke'den Medine'ye göç ettiklerinde, Medine'de bir meta aracı gibi alınıp satılan ve örtünmeyen cariyelerle karşılaştılar. Medineli erkekler, Mekke'den gelen kadınlara da cariye gibi davranıyor. Onları da meta gibi alıp satmak istiyorlar. Hazreti Ömer bu kargaşalığı görüyor. Medinelilerle karıştırılmamaları için Mekkeli kadınlara örtünme kuralı getiriliyor. Cariyelerin örtünmesi ise yasaklanıyor. İslamiyette hür kadınların cariyelerden ayırt edilmesi için başlatılan bu gelenek, daha sonra kadınların erkeklere karışı örtünmesi şekline dönüşüyor..."[9] sözleriyle ifade etmektedir.
"Hicab" terimi Kur'an'da giyim ile ilgisiz olarak, inanan erkeklerin Muhammed'in eşleri ile perde (hicap) arkasından konuşmaları gerektiği şeklinde kullanılmıştır. Sonraki dönemlerde bu uygulama Müslüman toplumun geneline yayılmış, erkek ve kadın bölmelerinin ayrılması sonucunu doğurmuştur.[10][11]
İslam toplumunda tesettür ve hicabın İslamın ortaya çıkış dönemlerinde yaygın olarak kullanılmadığı, hicabın o dönemde aynı zamanda Peygamberin evi olan mescide gelen erkeklerden peygamberin kadınlarını korumak için konulduğu, genişletilmiş tesettür ve hicap uygulamalarının Müslümanların İran ve Bizansı almaları sonrasında, bu kültürlerden etkilenerek, özellikle Emeviler döneminde ulemanın otorite kazanma çabaları sonucunda İslam toplumunda yaygınlık kazandığı bazı araştırmacılar tarafından ifade edilmiştir.[12][13][14] Örtünme İslamiyetin doğuşundan birkaç yüzyıl sonra yazılan hadis ve fıkıh kaynaklarında, dini önderler tarafından yapılan ayet ve hadislerin kapsamlarını genişleten ve bağlamından kopartılmış ileri yorumlarla kadın ve erkeğin birbirini görmelerinin tamamen haram kılınması, harem, burka ve peçe gibi uygulamalar islam topluluklarında yerleşik kurallar haline gelmiştir.
İslami kaynaklar
Kur'an ayetleri
Kuran’da tesettürle ilişkilendirilen ayetler Türkçeye anlamlarını da değiştirecek şekilde farklı tercümelerle çevrilen,[15][16] Nur ve Ahzab surelerinde yer alan iki adet ayettir.
Bu ayette geçen "hımar" kelimesini geleneksel mütercimler baş örtüsü, ayetlerin geleneğin etkisinden arındırılmış anlamını verme iddiası taşıyanlar ise salt "örtü" olarak çevirmeyi tercih etmektedirler.[17] Ayette örtülecek yeri ifade eden "cuyub" (= cepler) kelimesi geleneksel olarak yaka olarak verilirken, Yaşar Nuri Öztürk tarafından yapılan mealde ilgili kısım "göğüs yırtmacı"[18] olarak tercüme edilir. Ancak bazı araştırmacılar tarafından Kur'anın dilinin %10 kadar Süryanice içeriğe sahip olduğu, Kur'anın anlaşılmasında bu dile ait bilgiler göz önüne alındığında geleneksel tercümelerden oldukça farklı anlamların ortaya çıkabildiği belirtilmektedir. Bunlardan birisi de Nur suresi 31. ayetinde geçen cuyub kelimesini anlamlandırma ile ilgilidir. Buna göre ayet belirli bir örtünme şeklini değil, mecazi olarak iffetin korunması anlamında, Süryanicede bel altı kısmının örtülmesi gibi mecazi bir ifadeye sahip olmaktadır.[[19] Görsel kaynak] Ayrıca kadın anatomisinde cep olarak nitelendirilebilecek kısım göz önüne alındığında bu açıklama çok daha akla yatkın hale gelmektedir.
Bazı yorumcular kadın bedeninin tamamını süs kabul ederek, ayeti kadın bedeninin tamamını kapsayacak şekilde yorumlayıp, bundan zorunlu olarak gördükleri yüz ve el gibi kısımların açılmasına ruhsat verecek şekilde meal vermeyi tercih etmektedirler. Bunlardan bazıları kendiliğinden, spontane anlamlarına gelebilecek ifadeden "zaruri olan" anlamını çıkartırlar ve zaruri olmadıkça kadın vücudunun tamamıyla örtülmesi gerektiğinden bahsederler. Bazı hadislerle de desteklenen bu anlayışa göre kadın burka, peçe benzeri giysilerle tamamen örtünür. Bu görüşteki yorumculara göre zorunlu olarak dış ortama çıkması durumunda izin verilebilecek yegane açıklık, kadının tek gözünün açılabilmesinden ibarettir. E. Hamdi Yazır'[20] Zaruri ile ifade edilen yerlerin el ve yüz olduğu yorumunu yaparken O'na göre alimlerin çoğu da bu görüştedir. Mevdudi kadınların bilerek ve kasıtlı olarak süslerini açığa vurmamaları, kontrolleri dışında açığa çıkandan ise mesul olmadıklarını ifade eder. Mevdudiye göre kendisi ve Hanefi fakihlerin çoğunluğu "vücudun genelde açıkta kalan ve örtülmeyen kısımları" ifadesinden El ve yüzü anlamaktadır[21].
Ahzab suresi'nden tesettür ile ilişkilendirilen bir diğer ayet ise Ahzab suresi: 59) ayetidir.
Bu ayet de tercüme yazarları tarafından farklı şekillerde tercüme edilir.[22][23]
Bazı yorumcular ayette geçen "tanınmaları ve incitilmemeleri için" ifadelerinden kastın "tanınmamaları" olduğu yorumunu yaparlar ve buradan da kadınların evleri dışında iken el ve yüz dahil bütün vücutlarınının örtülmesi gerektiği sonucuna ulaşırlar. Yazır bu ayetin "hür kadın"ları ilgilendirdiğini söyler ve cilbab'ı şöyle tanımlar: "Cilbâb''; vücudu baştan aşağı örten çarşaf, ferace, car gibi dış örtüsünün, elbisesinin adıdır."[24] Prof.Dr. Süleyman Akdemir ayet'in üslubuna dikkat çekmekte ve bu ayette emir değil tavsiye niteliğinde ifade kullanıldığı üzerinde durmaktadır.
Yaşar Nuri Öztürk'e göre ayet dışarıda giyilecek elbiseleri tanımlar ve cilbabı basitçe dış elbise olarak isimlendirir.[25] Ve bunun hür-cariye ayrımını göstererek asayişi sağlamak için olduğunu belirtir.
Yine örtünmeyle alakalı bir başka ayet de hayızdan kesilmiş kadınların bazı şeylere bağlı kalmaları şartıyla örtünme yükümlülüklerinin kalktıklarını belirtir.
''Evlenme ümidi kalmayan yaşlı kadınların, ziynetlerini açığa vurmamak şartıyla dış örtülerini çıkarmalarında kendilerine bir günah yoktur. Yine de iffetli olmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.'' (Nur suresi, 60)
Kuran'da örtünmenin yanı sıra güzel giyinmeye teşvik eden iki ayet de vardır: Araf suresi, 26 ve 31.
Hadislerde ve sünnette örtünme
Hadisler Muhammed'in ölümünden 1- 2 asır sonra yazılan ve bir ravi zinciri ile Muhammed'e isnad edilen sözlerden oluşur. Bazı dini anlayışlarda referans değerleri tartışılan bu sözler değişik hadis külliyatlarında toplanmışlardır. Sünni anlayışa göre altı temel hadis kitabının adı olan Kütüb-i sitte'de farklı başlıklarda örtünmeyle ilgili hadislere yer verilmiştir. Ayşe bint Ebu Bekir'den rivayet edilen bir hadis şu şekildedir;
"Resûlüllah bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek:“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadına ergenlik çağına varınca yüzü ve şuraya kadar elleri dışında herhangi bir yerini açması helal değildir." [26]
Yine Ayşe bint Ebu Bekir'den rivayet edilen bir hadise göre, Ebu Bekir'in kızı Esma ince bir elbise ile peygamberin huzuruna girmişti. Peygamber yüzünü başka yöne çevirdi, yüzünü ve avuçlarını göstererek şöyle dedi; "Ey Esma! Şüphesiz kadın ergenlik çağına ulaşınca, onun şurası ve burası dışında kalan yerlerinin görünmesi uygun değildir."[20][27][28]
Buharî, Ebu Dâvud, Nesaî'den gelen hadislere göre Peygamber zamanında kadın ve erkekler aynı su kapından abdest almaktaydılar. Ebu Dâvud'un eserinde: '‘Kadın ve erkek, ellerimizi aynı kaba sarkıtıp daldırarak toplu halde abdest alırdık'' denmektedir.[29] Bazı ilahiyatçılar bu ifadelerden Muhammed zamanında kadınların erkeklerin yanında abdest aldıkları, abdestte yıkanan veya meshedilen kol, el, ayak, yüz, baş, boyun gibi organların açıklığı konusunda dinen bir sorun olmadığı yorumlarına ulaşmışlardır.
Bir başka rivayette ise Ömer başını örten bir cariye gördüğünde, ona sopasıyla vurarak, "Başörtüsünü at! A kokmuş!"[30] demiştir. Bazı rivayetlerde "Hür kadınlara benzemek mi istiyorsun?" ilâvesi de vardır. Bundan yola çıkarak İslam'da başörtüsünün sınıf farklılığı ile ilgili bir konu olduğu da tartışılmaktadır.
Fıkıh ve şeriat hukukunda
Tesettürü dini bir emir olarak algılayan din yorumlarında ayrıca bu emrin kimleri ilgilendirdiği üzerinde de durulur. Buna göre cariyeler, ergenliğe kadar kız çocukları ve adet görmekten ve cinsel cazibeden kesilmiş yaşlı kadınlar ve akıl hastaları kapsam dışı tutulur. Bu yorumlara göre ayrıca süslü, transparan ve vücut hatlarını belli eden giysiler tesettür mantığına aykırı bulunur. İçi gösteren kumaşlar, kadın giyiminde olduğu gibi, erkekte de kullanılmaz. Hanefi, Şafii ve Malikilerin anlayışında Şeriat kurallarına göre Hünsa olarak tanımlanan ara cinsiyet (hermafroditler, interseksüeller) kadınlar gibi örtünmeye zorlanır. Hanbelilere göre ise onun örtünmesi erkek gibidir.[31]
Kur'anda tesettür'e uymama ile ilgili herhangi bir yaptırım öngörülmemesine rağmen Şeriat hukukunda tesettür kurallarına uymama günah veya büyük günah olarak değerlendirilir ve bu duruma uygun tazir cezaları uygulanabilir. Bu ceza basitçe bir azarlamadan, direnç halinde sopa, hapis veya sürgün gibi hakimin takdir edebileceği farklı uygulamalara kadar değişiklik gösterebilir.
Yer ve kişilere göre örtünme durumu
Aralarında bazı küçük farklılıklar olmakla birlikte klasik sünni-ortodoks İslam mezhepleri kadın vücudunu bütünüyle gizlenmesi gereken bir varlık (avret) kabul etmişler, ancak zaruri durumlarda geçerli olmak üzere ve kendi yakınları ile sınırlı belirli bölgelerin açılabilmesine izin vermişlerdir. Hanefi ve maliki mezheplerinde kadının el ve yüzü bu kapsamda değerlendirilmiş ve "fitneyeye yer vermeyecek şekilde" açılabilmesine müsaade edilmiştir;"Kadının mahkemede ifâde vermesi için erkek hakim veya alış-veriş için müşteri veya satıcı erkeklere görünmesinde beis yoktur."[32]
Kur'an'da erkeklerin örtünmesine dair ifade bulunmaz. Hadislerde ise erkekte göbekten diz kapağına kadar olan bölge avret sayılır. "Erkeğin avreti göbeği ile diz kapağı arasıdır"[33] "Diz kapakları avret yerlerindendir."[34] Hanefîler erkeklerde diz kapaklarını avretten sayarken, Şafiîler ve Malikîler avretten saymaz. Malikî mezhebi, ise bazı hadisleri örnek göstererek uyluk bölgesinin de erkekte avret sayılmayacağını ifade eder.[35] Aynı şekilde cariyelerin avreti de erkeklerle aynı sayılmıştır.
Tesettür üzerine tartışmalar
Başörtüsü konusunda din âlimleri farklı referans ve görüşlere sahiptirler. Bazı din bilginleri hadislerin dinî referans olmasını kabul etmezler, başörtüsünün Kuran’da yer almadığını, ayetlerin çarpıtılarak tercüme edildiğini de ifade ederler. Bu görüşe sahip çok sayıda din bilginine örnek Prof. Zekeriya Beyaz,[36] Prof. Yaşar Nuri Öztürk,[37] Prof. Şahin Filiz,[38] İhsan Eliaçık, Edip Yüksel, Hüseyin Hatemi sayılabilir. Türkiye'nin ilk kadın vaizi Prof. Beyza Bilgin ve ilahiyatçı Prof. Dr. Salih Akdemir ilgili ayetlerin tavsiye olarak anlaşılması gerektiği görüşündedirler.[11][37] Salih Akdemir ayrıca söz konusu edilen ayetlerin lafızlarının peygamberin eşleri, kızları ve mü'minlerin eşleri olan "evli kadınlar"la ilgili olduğuna dikkat çekmektedir.
Geleneksel İslamcılar hadislerde bulunan tesettürle ilgili rivayetleri ayetlerin anlamlandırılmasında kılavuz olarak kabul ederler ve ayetleri bu rivayetler istikametinde tercüme ve tefsir ederler. Ayetlerin anlamlarını ağırlaştıran ve yerini kaydıran tercümeler ayetlerin çarpıtıldığı şeklinde itirazlara yol açmıştır. Bu itirazlarda ayetlerdeki örtünün başörtüsü, ceb kelimesinin ise omuz veya yaka şeklinde tercüme edilmesi yer almaktadır.
Ali Bardakoğlu, İslamda başı örtmenin dinî bir gereklilik olduğunu [39] ifade eder.
Said Nursi; Şehirli kadınların köylü, bedevi kadınlar gibi açılamıyacağı, ifadelerinden [40] kendisinin şehirli kadınlar için, bütün vücudu kapsayan ve el, yüz gibi istisnaları olmayan bir tesettür anlayışı içerisinde olduğu anlaşılabilir. Tesettür konusunda Fethullah Gülen'in tutumu zaman içerisinde değişimler göstermiştir.[41][42] Önceleri peçe ve eldiven kullanılarak kadınların tüm vücudunun örtülmesi gerektiği vaaz ve telkinleri [41][43][44] yanında saçın bir telinin bile açılmasını büyük günah olarak ele alan Gülen [45][46] son konuşmalarında başörtüsünü bir füruat olarak değerlendirmiştir.[47]
Prof.Dr. İlhami Güler peçe ve çarşaf konusunu kadın tesettüründen sayan yaklaşımlar için "Ancak, peçe ve çarşafa teolojik açıdan yaklaştığımızda, olayı salt dinsel bir yorum (içtihat) farkı olarak görüp saygı duyulacak bir mevzu saymak doğru değildir. Olayın ciddi estetik ve ahlaki boyutları vardır. Dinin düşünceden çok inanca, sorgusuz teslimiyete (dogmatizme) dayandığını iddia edenler bunu kabul etmeyeceklerdir. Kanaatime göre, peçe ve çarşaf, kadın onuruna karşı girişilmiş ağır bir hakaretin ve aşağılamanın ifadesidir." ..."‘Tanrının izi insanın yüzünden geçer’ der. Yüz, insanın ötekine karşı ahlaki sorumluluğunu ifade eder. Kadının önemli iki değeri olan iffeti ve namusunu, sözüm ona koruma adına kadının (insanın) en yüce, kutsal, manevi ve değerli yerini salt cinsel bir uzuv olarak görüp onu örtmeye kalkışmanın ne büyük bir cinayet, ilkellik olduğu ortadadır." şeklinde tepki gösterir.
Sağlık üzerine etkileri
Vücudu sıkı bir şekilde yalıtan giyim ve yaşam tarzının, cilt üzerinde cilt kanserleri, kuruma ve kornifikasyon gibi etkilere yol açtığı bilinen güneş ışınları, soğuk, sıcak gibi dış etkilere karşı vücut üzerinde koruyucu etkiye sahip olduğu düşünülebilir. Bunun yanında bazı kadınlar kendilerini bu giyim tarzı ile daha rahat hissedebilirler. Bunun yanında güneş ışınlarından mahrum kalan bir vücudun özellikle enlem ve iklim açısından Güneşin bazı coğrafi bölgelerde D vitamini aktivasyonu açısından yetersiz kalmasıyla kemiklerde erime, depresyon ve şizofreniye yatkınlığının artması mümkündür.
Ayrıca bakınız
Referanslar
- Mevdudi, Ebu'l Al'a (1991). Tefhimu'l Kur'an: Kur'an'ın Anlamı ve Tefsiri. İstanbul: İnsan Yayınları.
- Yazır, E. Hamdi (1993). Hak Dini Kur'an Dili. İstanbul: Birleşik Yayıncılık.
- Kutub, Seyyid (1991). Fî Zilâl-il Kur'an. İstanbul: Dünya Yayıncılık.
- Esposito, John (2003). The Oxford Dictionary of Islam. Oxford University Press. ISBN 0-19-512558-4.
Kaynakça
- ↑ "KHIMAAR". The Quranic Teachings. URL erişim tarihi: 7 Temmuz 2007.
- ↑ sf. 112. Esposito, John.
- ↑ Ahzab Suresi 59. Ayet (Diyanet)
- ↑ http://www.ebrueginlioglu.com/muazzez-ilmiye-cig-roportaji.html
- ↑ http://www.radikal.com.tr/turkiye/muazzez_ilmiye_cig_basortusu_sumerlere_dayaniyor-971730
- 1 2 sf. 381-382. Yazır, E. Hamdi.
- ↑ sf.526. Mevdudi.
- ↑ http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetayArsiv&ArticleID=135304&Kategori=siyaset&b=Kacincisi%20diyorlar
- ↑ http://www.agnostik.net/arsiv/5611-basortusu-sumerlere-dayaniyor
- ↑ Encyclopedia of Islam and the Muslim World (2003), s.721, New York : Macmillan Reference USA
- 1 2 http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=22766
- ↑ http://en.wikipedia.org/wiki/Hijab
- ↑ http://dusunhaber.com/turban-ve-basortusunun-tarihsel-gelisimi-huseyin-ekici.html
- ↑ http://www.cemvakfi.org.tr/dursun-gumusoglu/alevilik-bektasilikte-tarihsel-seyir-icinde-kadinin-yeri/
- ↑ http://www.agnostik.org/kuranda-ara.php?sure=24&ayet=31
- ↑ http://www.kuranmealleri.net/nur/31#mealler
- ↑ http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Fwww.alrahman.de%2Fdownloads%2Fuydurulandinkurandakidin.pdf&date=2014-10-21
- ↑ Yaşar Nuri Öztürk Türkçe Kur'an Meâli, Nur Sûresi. kuran.gen.tr URL erişim tarihi: 8 Şubat 2007
- ↑ http://www.youtube.com/watch?v=mHBfjurwGuo
- 1 2 sf. 381. Yazır, E. Hamdi.
- ↑ sf. 525. Mevdudi.
- ↑ http://www.kuranmealleri.net/ahzab/59#mealler
- ↑ http://www.agnostik.org/kuranda-ara.php?sure=33&ayet=59
- ↑ (sf. 109. Yazır, E. Hamdi.)
- ↑ Yaşar Nuri Öztürk Türkçe Kur'an Meâli, Nur Sûresi. kuran.gen.tr URL erişim tarihi: 8 Şubat 2007.
- ↑ Sahih-i Buhari, Buhari, 8. Bâb
- ↑ Sünen-i Ebu Davud, Libas
- ↑ sf. 476. Kutub, Seyyid.
- ↑ http://www.kurandasevgi.gen.tr/kkadin/bolum6/baslik6.htm
- ↑ (Serahsî, El-Mebsur, X, 15l.
- ↑ https://docs.google.com/viewer?a=v&q=cache:jnMprDlBGIoJ:eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/348.pdf+&hl=tr&gl=tr&pid=bl&srcid=ADGEESjrUoAdakPUqcOF3QtI5SqYnIsuGzLB0CiaH_QM05DEBgldX3BpoxlmshEfbWye0Qd-XfJE0tJQ9lSyYT84LOdZPDb9QlVINJplo3n0WcMRJiqiIj7mhNgtWSbNOiiTmbqoKM83&sig=AHIEtbTuHgiwKoX3hFcYww-QFPUPkyQK5A
- ↑ http://www.iskenderpasa.com/27B6E20E-0454-41A4-8E76-98E99716C992.aspx
- ↑ el-Mecmu, III/167; el-Fıkhu’l-İslamî, I/588.
- ↑ ez-Zeylai, Nasbu'r-Raye, 2. baskı, Kahire 1357/1938, I, 297.
- ↑ Sorularla İslamiyet | Mezhepler arasında erkeğin avret yerinin farklı değerlendirilmesi bir çelişki değil midir? Uyluklar avret midir? URL erişim tarihi: 21 Şubat 2008.
- ↑ http://www.turkmedya.com/V1/Pg/NewsDetail/NewID/70924
- 1 2 http://arsiv.sabah.com.tr/2006/10/02/bilgin.html
- ↑ http://gundem.milliyet.com.tr/-/gundem/gundemdetay/26.03.2008/509749/default.htm
- ↑ "Diyanet İşleri Başkanlığı Basın Açıklaması". DİB. 22 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20080522162800/http://www.diyanet.gov.tr:80/turkish/baciklama.asp?id=1147. Erişim tarihi: 05.02.2008.
- ↑ http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1422
- 1 2 http://tr.fgulen.com/content/view/3588/107/
- ↑ Fethullah Gülen yazı dizisi, Cumhuriyet Erişim 19/09/2012
- ↑ http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/Yazi.aspx?ID=521
- ↑ http://www.tesbihat.asia/joomla/index.php/dinleraras-diyalog/fethullah-guelen/tuerkiye-nas-l-kusat-ld/2347-son-20-y-ld-r-her-huekuemette-fethullahc-bakanlar-oldu.html
- ↑ http://www.diyalogsitesi.com/videolar-goster-2967-tesettur_bahsi_ve_hocaefendinin_cevabi-52.html
- ↑ http://www.tesbihat.asia/joomla/index.php/fethullah-guelen/yalanlar/88-kadn-ve-tuerban.html
- ↑ http://www.belgeler.com/blg/2qq5/fetullah-ba-rts-teferruattir