Hristiyan İsrailoğulları

Hristiyan İsrailoğulları, daha sonra Hristiyanlık olarak anılacak dinin ilk mensuplarıdır. Başlangıç döneminde bu topluluk, Meryem oğlu İsa’yı mesih olarak kabul eden İsrailoğullarından oluşuyordu. Hristiyanlığın yayılması ve değişime uğramasından sonra Hristiyan İsrailoğulları, bu dinin sadece bir kolunu oluşturur duruma geldiler. Ayırt edici özellikleri, Musevi şeriatına ve geleneklerine bağlı kalırken Meryem oğlu İsa’yı da Mesih olarak kabul etmeleri, Cumartesi yasağına uymaları, Musevi takvimine uymaları, sünnet vecibesini yerine getirmeleri, havralara devam etmeleri ve birinci kuşak İsevi topluluğunun soyundan geliyor olmalarıydı.

Birçok tarihi metinde onlardan Yahudi Hristiyanlar olarak bahsedilir. Bu tabir, İsrailoğullarından olmayan Hristiyanlardan farklılıklarını ortaya koymak için seçilmiş bir tabirdir. Miladi birinci asrı takip eden asırlarda bu tabir, Hristiyan İsrailoğulları için kullanıldı. Bu tabir, Hristiyanlığı seçmiş fakat Yahudi kültürel mirasını ve geleneklerini devam ettiren eski Yahudileri anlatmak için de kullanıldı.

Oxford Üniversitesi İlahiyat Tarihi profesörü Alister McGrath, Miladi birinci asrın Hristiyan İsrailoğullarının tamamen imanlı zahid İsrailoğulları olduklarını savunur, onların Musevilerden tek farkı Meryem oğlu İsa'yı Musevilerin beklediği Mesih olarak kabul etmiş olmalarıydı.

Kudüs'te tapınak memurlarının baskılarına ve eziyetlerine rağmen Hristiyan İsrailoğulları metanetlerini muhafaza ettiler. Pavlus'un girişimiyle Hristiyanlık Yahudi-dışı dünyada yayılıp büyüdükçe, Hristiyanlar da Kudüs'teki ve Musevi kökenlerinden farklılaşmaya, değişik kollar oluşturmaya başladılar. Fakat, Roma-Yahudi savaşlarında (66-135) çöküş sürecine girdiler. Güçlerini kaybetmelerinde, gittikçe artışa geçmiş bulunan ve Markion (85-160) gibi kimi din adamlarında zirve yapan İsrailoğulları karşıtlığı da etkili oldu. Pavlusçu Hristiyanların, Roma İmparatoru Kostantin zamanından (4. asırdan) itibaren Hristiyan İsrailoğullarına yaptıkları baskılar ve eziyetler, onların İmparatorluğun sınırları dışında, Arabistan'da ve ötesinde kendilerine iltica edecekleri yerler aramalarına neden oldu. İmparatorluğun sınırları içinde ve daha sonraları da her yerde Pavlusçu Hristiyanlık hakim konum elde etti ve öncelikler Roma Devleti'nin devlet dini oldu, daha sonra da Filistin'deki Kıyamet Kilisesi, Son Akşam Yemeği Salonu gibi kutsal mekanların ve Kudüs Patrikliği'nin kontrolünü ele geçirdi ve bundan itibaren Kudüs Patriklerini atadı.

This article is issued from Vikipedi - version of the 10/22/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.