Kalecik, Kozaklı

Koordinatlar: 39.147°′N, 34.737°′E

Kalecik
  Belde  
Nevşehir
Koordinatlar: 39°08′49″K 34°44′13″D / 39.147°N 34.737°E / 39.147; 34.737
Ülke Türkiye
İl Nevşehir
İlçe Kozaklı
Coğrafi bölge İç Anadolu Bölgesi
Nüfus (2000)
 - Toplam 1.646
Zaman dilimi UDAZD (+3)
İl alan kodu 384
İl plaka kodu
İnternet sitesi: YerelNET

Kalecik, Nevşehir ilinin Nevşehir ilçesine bağlı bir kasabadır.

Tarihçe

Nevşehir ili, Kozaklı ilçesine bağlı bir köydür. Nüfusu 5.000 civarındadır.fakat göç verdiğinden şuanki köy nufusu kış aylarında 600 yaz aylarında 1000 civarındadır.1992 yılında belde olmuştur.22 yıl süren belediyelik dönemi 2014 yılında yeterli nüfusa sahip olunamaması dolayısı ile tekrar köy statüsüne geçmiştir.Kalecik köyünde , köyün dışında harman yeri olarak kullanılan mevkide Kızlar Kalesi isimli görülmeye değer kaya içine oyulmuş ev bulunmaktadır. Köydeki evler ve diğer binaların tamamı 20 nci yüzyılda yapılmış olup öncesine dair bina ya da kalıntısı mevcut değildir.

Coğrafya

Kalecik kasabası, 39°08'56.8"N 34°44'09.7"E coğrafi matematik konumu ile Türkiye coğrafyasının tam orta noktasında yer almaktadır. Doğusunda İmran Köyü, batısında Hasanlar Köyü, güneyinde Boğaziçi (Karayağlak) Köyü, kuzeyinde Doyduk Köy´ü ile komşudur. İlçe merkezi Kozaklı'ya 16, il merkezi Nevşehir'e 74 kilometredir. Sert karasal iklim hakim olup bozkır bitki örtüsüne sahiptir. Köy, Kuzey-Güney yönündeki vadi içine kurulmuştur. (Suya yakınlık sebebiyle) Vadinin üstü düzlük olup çok uzak mesafeler ( Erciyes Dağı dahil) görülebilmektedir. Küçük tepeler mevcut olup eski jeolojik devirlerde deniz tabanı olduğuna dair deniz kabuğu gibi kalıntılar mevcuttur. Bilinen bir maden ya da yer altı kaynağı yoktur. Kireçli, hafif ve taşlı bir torak yapısına sahip olup, genellikle ilk 20 metre derinlikte kaya ve killi bir yapıya rastlanır. Köyün içme suyu kuzeybatı sınırındaki arpaçukuru mevkindeki yeraltı kuyusundan köyün batı üst ucundaki su deposuna pompalanmak ve buradan evlere dağıtılmak suretiyle temin edilir.

Ekonomi

Köyde başlıca geçim kaynakları tarım (buğday, mercimek, arpa, nohut, ayçiceği, pancar, üzüm) ve hayvancılıktır. Kasabada 3000'in üzerinde koyun ile 500 civarında büyükbaş hayvan mevcuttur. Bu ürünlerden ayçiçeği ve pancar yetişme döneminde suya ihtiyaç duyduğundan sulanabilen az miktardaki tarlada yetiştirilmektedir. Köyün bulunduğu vadi dibindeki dereden etraftaki tarlalar kısmen sulanabilmektedir. Önceden yetişkin bir insanın geçemeyeceği bu dere 90'lı yılların başından itibaren kuruma noktasına gelmiştir. Köyün asıl geniş arazilerinin bulunduğu vadi üstündeki düzlük mevkilerde ise birçok köylünün ortalama 20–50 m derinlikte sondaj kuyuları mevcuttur. Bu kuyuların sulama kapasitesi ise mevsimsel yağışlar ve kuyu sayısına bağlı olarak değişmektedir. Köyün meralarının özelliğini yitirmiş olması sebebiyle mera hayvancılığı yerine kapalı besi hayvancılığı yapılmaktadır. Bu durum besi maliyetlerini artırdığından hayvancılık gelişememektedir. Köy ekonomisindeki asıl küçülme tarım ve hayvancılıktaki sorunlar ile sosyo ekonomik gelişmeler neticesinde köyden göç edilmesiyle yaşanmıştır.

Tarım

Meyvecilik

Köyün kurulu olduğu vadinin doğuya bakan yamacında yerleşim yerleri, batıya bakan yamacında ise üzüm bağları ve tarlalar yer almaktadır. Günümüzde nüfusun azalması sebebiyle bakımı yapılamayan üzüm bağları tarım arazisine dönüştürülmüş, geriye tarım makinelerinin erişemeyeceği meyilli yerlerde az miktarda bağ arazisi kalmıştır. Köyün kuzey girişinde de ayrıca içerisinde meyve ağaçları olan üzüm bağları mevcuttur. Parmak üzümü (Razaki) adı verilen çok lezzetli bir üzüm türü yetişmekte olup, sofralık olan bu üzüm serin bir odada birbirine değmeyecek şekilde ipe asıldığı zaman az miktarda su kaybı ile sonraki yılın nisan aylarına kadar saklanabilmektedir. Bunun yanında siyah üzüm, çavuş üzümü, kalecik karası gibi türler mevcut olup, siyah üzümler güneşte kurutulmakta, diğerleri ise pekmez yapımında kullanılmaktadır. Bu bağlar içerinde kayısı, erik, ceviz, badem, elma, armut, kiraz, badem ağaçları bulunmaktadır. Ancak kooperatifleşme gibi birlikler olmadığından bu ürünler ürünler pazarlanamamaktadır.

Sebzecilik

Sulak tarlaların yanında ve bahçelerde domates, salatalık, biber, patlıcan, ıspanak gibi sebzeler yetiştirilmekle beraber, ürün verimi ve yetişme zamanı mevsimsel sıcaklığa bağlıdır.

Tahıl

Köydeki başlıca tahıl ürünü buğdaydır. Gerek-79 türü yöreye adaptasyonu ve verimi nedeniyle ekimi en çok tercih edilen ekmeklik buğday türüdür. Bayraktar 2000, gün-91, dağdaş-94 diğer buğday türleridir. Bunun dışında hayvan yemi üretimine yönelik arpa ekimi de yapılmaktadır. Köy arazilerinin büyük kısmı kurak olduğundan tahıl ürünleri ekimi tercih edilmektedir. Genellikle nadasa bırakılan kuru tarlalarda nohut ve yeşil mercimek de ekilmektedir. Bu ürünler toprağa azot bağladığından ertesi yıl ürün verimini artırmaktadır. Ancak TMO tarafından alımı yapılmadığından bu ürünlerin satışı çok değişken olmakta, bu ürünlerin tarladan hasadı için modern makineler gelişmediği için işçilik maliyeti ortaya çıkmakta, bu nedenle de ekimi azalmış bulunmaktadır.

Diğer

Bunun yanında sulu arazilerde şeker pancarı ve son yıllarda kabak ekimi de yapılmaktadır. Gıda sanayinde başta mısır şurubu ve diğer glikoz ürünlerinin tercih edilmesiyle kota uygulaması yapılan şeker pancarı hakkında ekim yasağı ve sulama imkanlarının azlığı nedeniyle ekimi azalmış olup alternatif olarak çerez olarak tüketilen kabak çekirdeği üretimi için kabak ekimi artmıştır. Eskiden ekimi yapılan ayçiçeği ekimi azalmış, hayvan yemine yönelik mısır ekimi de yapılmaktadır. 1980 li yıllarda Kimyon ekimi yapılmış, olumlu sonuç alınmıştır. Köyün batı üst kıyısında kuzey güney yönünde uzanan düzlük mevki harman yeri olarak kullanılmaktadır. Burada eskiden beri nohut, mercimek gibi ürünler patoza verilerek sap ve samandan ayrılır. Tahıl hasadı ise uzun yıllardan beri civar köylerden gelen biçerdöverler tarafından gerçekleştirilmektedir.

İmar

Köyde aşağı mahallede 5 sınıflı bir ilkokul ve aynı bahçe içerisinde iki lojman mevcuttur. Okulun yanında sağlık ocağı ve çalışanlar için iki adet lojman mevcuttur. Ayrıca köyün güney girişinde üç sınıflı bir ortaokul da mevcuttur. Ancak zaman içerisinde köyde genç nüfus azaldığı için okullar Kalecik İlköğretim Okulu adı altında birleştirilmiştir. Köyün sınırları içerisinde belediye olduğu dönemde kanalizasyon sistemi yapılmış, üstüne kilitli parke taş döşenmiştir. Köydeki evlerin büyük kısmı kerpiç ve taş karma kagir yapıda yapılmış, zaman içerisinde toprak sıva ve kireç badanalar sökülüp beton sıva ve kiremit çatılar yapılmıştır. 90 lı yılların başında birçok evin toprak sıva ve naylon örtü üzerine kil sıkıştırılan damı bulunmaktayken zamanla tamamına yakını kiremit çatı yapılmıştır. Birisi aşağı mahalle ile yukarı mahalle sınırındaki köy meydanında, diğeri yukarı mahalle sınırı içinde kayalık yüksek mevkide iki adet cami bulunmaktadır. Güneşin hakimiyetinden esasla, köy evlerinin tamamı köyün yerleştiği kuzey-güney yönünde uzanan vadinin doğuya bakan yamacında yapılmıştır. Tüm evlerin kapıları doğuya bakar, doğu, batı, güney yönlerinde pencereler yerleştirilmiştir.

Bitki Örtüsü ve Yaban Hayatı

Bitki Örtüsü

Köy ve arazisinde bitki örtüsü bozkır bitki örtüsüdür. Geven, üzerlik, yavşan otu, gelincik, sığır kuyruğu, eşek otu, yarpuz, çiğdem, ayrık otu, sirken ve çeşitli dikenli türler ilk akla gelen bitkilerdir. Yabani ağaç türlerinden alıç ağacı, iğde ve karaağaç yaygındır. Su kenarlarında ve bahçelerde söğüt ve kavak ağaçlarına rastlanır. Köyün belediye olduğu zamanlardan kalan birisi köyün kuzey sınırında (Doyduk Köyü yolunda), diğeri batı üst sınırında çam ağaçlarından oluşan ağaçlık alan mevcuttur.

Yaban Hayatı

Köy ve arazisinde; kurt, tilki, yaban tavşanı, geleni, serçe, sığırcık, baykuş, tarla faresi, kıraç yılanı, gelincik, leylek, karga, kaplumbağaya rastlanmaktadır. Kulak böceği, Kırkayak, tüy güvesi, kelebek, uğur böceği sıklıkla rastlanan böcek türleridir.

Zanaat

Köyde eski dönemlerde berber, demirci, nalbant, fotoğrafçı ve benzeri zanaat erbabı bulunmuş ise de günümüzde bunlar kapatılıp zanaatkarlar hayatını kaybetmiştir. Köyde iki adet bakkal mevcuttur.

Kültür

Köyün genel kültür anlayışı, klasik İç Anadolu insanı profili şeklindedir. Sünni müslüman ve Orta Asya göçebe kültüründen etkilenen köy halkından köyde yaşayan ihtiyar kesim çoğu unutulmaya yüz tutmuş atasözü ve söylemleri halen kullanmaktadır. Televizyon ve radyo gibi iletişim-eğlence araçları olmadığı zamanlarda genellikle düğün gibi toplantılarda insanların bir araya gelerek oynadıkları oyunlar bugün çok az kişi tarafından bilinmektedir. Unutulmaya yüz tutan ve bugün hiç oynanmayan bu oyunlar Orta Asya Şaman kültürü ile benzerlik göstermektedir. Bu oyunlardan bilenenler köy halkından Feridun Türkmen tarafından derlenmiş olup başlıcaları;

1-TURA: Genellikle çalgılı düğünlerde oynanan bir oyun olup,yetişkin insanlardan kurulu ortada bulunan bir taşa yatan guruptan insanlar urganlar ile bağlı gibi tutunur.Sonra sayıları en az 5 kişi olur ve 20mt. daire çapında halk tarafından halka oluşturulur.Kenardaki insanlar tek tek taşa bağlı insanlara ellerindeki örme ipler ile vurur ve kaçar,ortadaki oyuncu ipinin yettiği yere kadar vurup kaçan oyuncuya yetişir ve tekme ile vurusa,vurulan şahıs ortaya ipe geçer bağlı insanlara vurmaya giden koşarak ve nara atarak hücüm eder.Bu oyun gündüz oynanır ve saatlerce sürer.

2-SİNSİN:Yine çalğılı düğünlerin 2.gecesinde oynanan bir oyundur.Tarihi spor oyunlarındandır.Gece düz bir alanda büyük varil üzerine yakacak yerleştirilir,gaz dökülür ya da yanık yağ ile ateş yakılır.Ateş alevler saçacak halde yükselince enaz 20mt çapında bir daire halka oluşturulur.Orta yaş ve gençler tarafından oynanır.Ateşin yandığı varilin etrafında birisi çıkarak elinin birisi anlında,birisi alnında nara atarak yüzü halka dönük olarak daire çizip durup koşup ve sekerek dönmeye başlar.Kenardaki insanlardan birisi nara atarak dönen insanı kovalar ve onu ortadan kenar halkaya kadar kovalar.Yetişirse tekme vurur.Bu esnada davul ve zurna hararetle oyuncuları galeyana getirecek havalar çalar.Gece yarısına kadar oyun devam eder.

3-CİRİT: Çok eskilerde kalan bu oyun Türk milletinin milli bir oyunudur.Ancak şimdilerde genellikle Erzurum-Bilecik-Van gibi at kültürünün devam ettiği yerlerde oynanır.Çeşitli şekillerde oynanan bu oyun yöremizde daha önceleri :At üstündeki binicinin sırası gelince ani bir hücüm ile önde vurup kaçmaya çalışan atlı oyuncunun peşine atını mahmuzlar,yaklaştığı anda elindeki deyneği fırlatarak oyuncuya vurur.Burada en önemli unsur usta bir binici ve süratli bir at ile oynanmasıdır.

4-HOYDA: Düğünlerde kadınlar arasında oynanan eskiye dayanan bir oyundur.Ortaya çıkan iki kadının yan yana gelip vücutlarını birbirine vurması ile oynanır ve bu esnada def ile türküler söylenir.( Hoyda yavrum hoyda...İkimiz bir boyda....Oynamazsan nazlı yarim gençliğine doyma...türküsü ile oyun oynayan kadınlara teşvik mersiyeleri söylenir.

5-ALLILAR : İç Anadolunun genelinde beğenilen bir oyundur.Def çalan türkücü kadınların önünde genellikle iki ve daha fazla kadının sekerek ve ellerini birbirine vurarak ve zaman zaman ellerini böğürlerine koyarak türkünün ahengine uygun olarak sekerek oynanır.''Allılar damdan dama atladım...Allılar ipek mendil sakladım diye türkü eşliğinde oynanan canlı ve kıvrak bir oyundur.(Kadınlara özgü bu oyunu erkeklerde oynamaktadır.)

6-ÇELİK OYUNU : Çelik oyununun birkaç çeşidi vardır.İki ya da daha fazla oyuncu tarafından oynanan erkek çocuklarına has tarihi bir oyundur.10 mt çapında deynek ile yer kazınarak düz alanda oynanır.Bu dairenin içinde bir kişi bulunur,oyunun başlangıcında eşleşme başlanır.Bir kişi BASARA yönetici olur.Karşılıklı olarak iki kişi ''-Tıngır teş,Ver bana bir eş''denir.Eşleşme ile oyun 1 metreden büyük bir deynek ile 25 cm ortalama boyunda deynek kalınlığındaki çelik,deynek gücü ve kol hareketi ile uzaklara çelinir.Oradaki oyuncular çeliği yere düşmeden tutarlarsa o gurup daireye gelir ya da çelinen çeliği aldığı yerden daireye oyuncu deynekle vuramadan atarsa oyun düşer,vurursa vurulan çeliği atarak oyun devam eder.

-KINİFİ: Çeliği taşın kenarına yan dayanan çelik,deynekle önce yerinden havaya sonra ani bir vuruşla ileriye vurması ile oynanır.Çeliği toplayan tutarsa ya da düşen çeliği atarak kaleyi yani taşı vurursa oyun oyuncu değişikliği ile devam eder.

-GÖMMELİ ÇELİK : Ağır koşulları olan bu çelik oyunu daha yetişkinlerce oynanır.Kaybeden beline kadar kazılan toprağa gömülür.

7-DOMİS : Halk tarafından söylenmesi sevilmeyen ad ile anılan bu oyun atmışlı yıllarda oynanırdı.Daha sonraları unutulmuştur.Kuralları düz açık alanda 30 cm çapında küçük bir daire çizilir.Bunun ortasına çelik,büyük pil ya da 20 cm uzunluğunda değnek kalınlığında bir ağaç parçası ortaya dikilir.Oyun başlamadan yatacak oyuncu deynekten sırayla el tutarak son elin geldiği oyuncu pil ya da ağaçtan olan cismi çizgi içine diker geri çekilir ve bu daireye en az 5 mt uzaklıkta 5-6 kişi daire şeklinde sırayla ellerinde deynekle bekleyen oyuncular sırayla deyneği fırlatarak ortaya dikilen cismi vurması ile başlar.Deyneklerin atılması ile devrilen domisi yatan oyuncu koşarak dikip deynekçinin yerine ondan evvel yetişmeye çalışması ile devam eder.Eğer domis ağacı çizgisi dışına çıkmadan devrilirse o deyneği atan yatar.

8-SAYA : Saya oyunu yirmibeş yıl öncesine kadar oynanan bir oyun olup,zamanla unutulmuştur.Bu oyun mevsim değişikliğine uyumlu yılda 1 kere kışın yarıya bölündüğü günde oynanır.Dedeler hesabına göre Zemherinin ortasında yani rumi takvime göre hesaplanır.Ocak ayının eski adı zemheri ayıdır.Bunun yarısı ocak ayının 28'ne denk gelir.Dedeler hesabı ve halk arasında Tevellüt diye anılan eski aylar: KARAKIŞ-ZEMHERİ-GÜCÜK olarak söylenir.Bu günde beş kadar yetişkin insanlar gurubunca birisi Gelin,birisi Eşekçi olarak başlanır.Gelin ceketini ters yüzden giyer yünden pala bıyık yapılır.Sırtına boynundan aşağı arkasına gelecek şekilde büyük davar çanları bağlanır bu şahıs gece akşam karanlığında gurup halinde sırasıyla köyün bütün evlerine varır.Kapıda ya da salonda gelin bağırarak oynamaya başlar.Naralar atar oynar.Ev sahibi kadın daha önceden :Bulgur-Düğürcük-Yada Yağ hazırlar.Bunları oynayan ekibin eşekle yanında gezen şahsın elindeki helkeye;Yağı-Torbayada bulguru toplar.Gece yarısına kadar gurup köyü dolanır.Gurubun ardındada kalabalık izleyiciler bulunur.Toplanan hediyeler gurup tarafından paylaşılır.

9-ÇEVRENÇİÇEK : Havanın bulanık olduğu zamanlarda mahallenin çocuklarının basma dökülen yer üzerinde toplanarak ve ellerini semazen gibi açarak hepbirağızdan: Yag yag yagmur...Teknede çamur...Ver Allahım ver....Sulu sulu yagmur diye beraber söylenir.

10-ELKATMA : 5 taş ile ya da 20 kadar taş ile oynanır.Beş taş ile oynanan oyunda :5 tane ortalam bir fındık büyüklüğünde 5 taşın toplanmasıyla genelde ilkokul çağındaki çocuklar tarafından oynanır.Başlaması beş taşı avucunun içine toplayarak kıvrak bir hareketle bunları havaya hafifçe atmasıyla ve bunu elini sırtı ile tutmasıyla başlar.Önce bir bir taşlar havaya atılan taşın düşmeden toplanmasıyla beş taşa kadar devam eder.Sonunda sol elin baş parmağı ile işaret parmağında kurulan köprüden bu taşlar tek tek ve bir birine değmeden geçirilir.Bitince toplanan taşlar ebe tarafından yere serpilir.Bir bir toplanırken yüksek sesle:''KANDAK-KUNDAK-AĞÇADIR-KARAÇADIR-TÜTEBİR'' diye tek elde düşürmeden toplanmasıyla biter.İkinci olarak 20 kadar taşla oynanan Elkatma oyunu ise : İki kişi tarafından oynanır.Düz bir yer elle süpürülür.Avuç içindeki taşlar birer mümkünse ikişer hatta üçer üçer havaya atılan taş düşmeden yerden toplanarak oynanır.Bu oyunun oynandığı zamanlarda büyüklerimiz tarafından kuraklığa neden olacak gerekçesiyle yağmur yağmaz oynamayın diye telkin edilirdi.Şimdi ie buda unutulmuştur.

11-İNGİL : Okul çocuklarınca oynanır.Bir kişi Rüku eder gibi eğilir.Bunun üzerinde sırasıyla oyuncular atlar,atlarken yüksek sesle bağırarak Yel yel..Kaba yel denir.Sonunda yatan üzerine mendile serilir bunu yere düşürmeden atlanır.Düşüren yatar,yatan atlamaya başlar...

12-TAŞSAKLAMA : Yine okul çağındaki çocukların oynadığı bir oyun olup avuç içine bir taş ters yöne dönerek yad arkaya eller atılarak elin birisinin içine saklanan taş; Öne uzatılan yumulu elin hangisinde olduğu sorulur.Bunu önce : Haap....Huuup...Altın top...Keçe....Küle...Yaa Şunda...Yaa bunda : diyerek tek tek elleri atlar.Aç bunda der bulursa o kişi taşı saklar.

13-SÜTLÜKEMİK : Yine bu oyun otuz yıl önceleri oynanırdı.Gece bir araya gelen on kadar orta yaş erkekler karanlıkta ; genellikle atların alt çenesi kemiğini gücü yettiği kadar açık alana fırlatmasıyla ve diğerlerinin bunu bulmaya çalışmasıyla oynanırdı...

14-SÖBE : Bir evin duvarı kale kabul edilir.Bir oyuncu yüzünü duvara dayar ve etrafını görmez bu esnada diğer oyuncular müsait görünmeyen bir yere kendisini gizler.Yatan oyuncu saklanma işi bitince yüzünü kaldırır ve yüksek sesle Sağım solum söbe ..Arkada kalan ebe...tekerlemesini seslenir .Gördüğü oyuncuyu ismen seni gördüm çık diye söbeler ve duruduğu duvara elini vurur.Oyuncu değişereke saklambaç amaçlı oyun devam eyler yakın zamana kadar bu oyun devam etmektedir.Fakat yaşatılan her canlı hatırada olduğu gibi bu oyununda unutulacağı muhtemeldir...

15-AŞŞIK : Bu oyun koyun ayaklarının diz kapağında bulunan eklem yerindeki bir kemikten adını almıştır.Kurbanda kesilen koyunların bacaklarından alınan Aşşık kemiği ip boyaklarıyla boyanır cilalanır ve iki erkek tarafından oynanır.Zar gibi avuç içinden atılan Aşşık yerde düştüğü şekilde ÖPPEN // KEL...denen yüzleri ile ütmeli bir oyundur.Üten taraf karşı oyuncunun Aşşığını alır bu oyuna istinaden atalarımız: Aşşığın Yok Yer Süpürüyorsa diye bir tekerleme ata sözü nü söylemişlerdir.

16-YÜZÜK : Bu oyun yetişkin insanlar tarafından oynanan erkeklerin genelde geceleri odalarda oynadığı yüzük saklama oyunudur.4-5 kişiyle oynanır.Oynayan şahıslar mendillerini çıkarır yoksa da Peşkir,havlu kullanılır.Bir tane yüzük sırasıyla meydandaki halkanın üzerindeki mendillere birer birer elinde yüzüğü ile bırakma hareketi yapar.Birine saklar ama bunu belli etmemeye çalışır..Bulmaya çalışan oyuncu evvela boş diye seslenerek boş saklanmamış mendilleri tek tek sallayarak toplar.En sonunda DESTEGÜL diyerek tahmin ettiği yüzüğünü bulunduğu mendili silkelr bulursa kazanır.Bulamazsa kaybeden bunun sonunda üten tarafa fıstık,akide şekeri gibi çerez ya da tavuk kesilerek ziyafet hazırlanır.Genelde kış günlerinin uzun gecelerinde odalarda oynanırdı.

dır.

YEMEK

Köydeki yemek çeşitleri mevsimsel bitkilerden, tahıl yemeklerinden, etli yemeklerden ve bölge dışından gelen gıdalardan yapılan yemeklerdir.

Mevsimsel bitkilerden yapılan yemeklere örnekler; Madımak, yaprak sarma, kabak gülü, pancar, vb.

Tahıllardan yapılan yemek çeşitleri; Bulgur pilavı, nohut, fasulye, tarhana çorbası, kömbe

Etli yemekler; Güveç, sac kavurma

Düğün yemekleri; Bamya çorbası, yuvalama köfte, pilav

Nüfus

Yıllara göre köy nüfus verileri
2015 600
2010 7011
2009 6945
2008 7065
2007 6771
2000 7755
1990 7556

Altyapı bilgileri

Kasabada PTT, Ortaokul, Sağlık Ocağı, Kütüphane, Kanalizasyon, Su Şebekesi, Akaryakıt İstasyonu ve Kooperatif mevcuttur. Ayrıca, Düğün Salonu, Çay Bahçesi ile İtfaiye teşkilatı faaliyet göstermektedir.

Ulaşım
Hafta içi her gün ilçe merkezine sabah ve akşam minibüs seferleri vardır. Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri Kayseri ve Kırşehir'e midibüs, Pazartesi ve Cuma günleri Nevşehir'e Kasaba merkeziden minibüs seferleri vardır. Ayrıca, salı günleri ilçenin pazarı olduğu için akşama kadar ilçeye seferler tertiplenir.

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 11/17/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.