İnsan dişi
Diş, Latince dens, dentis. Ağız boşluğu içinde bir uçları üst ve alt çene kemiklerinin içine gömülü, diğer uçları ise serbest olan küçük kemik görünüm ve sertliğindeki oluşumların her biri olup çiğneme ve sesin söze dönüşmesi işlevine yardımcı olur.¹
Diş, sindirim sisteminin başlangıcı olan ağızda bulunan, ana işlevi besinlerin mekanik sindirimini sağlamak olan organdır. Mekanik sindirimin yanı sıra konuşma ve yüz güzelliği açılarından da önemlidir.
Hayvanlarda bu görevlerine ek olarak, saldırı, bir nesneyi taşıma ve savunmaya yardımcı olma gibi çok hayati görevleri daha vardır. Kuş cinslerinin pek çoğunda bu organ bulunmaz. Kuşlarda diş yerine, amacı mekanik sindirim olan "taşlık" mevcuttur.
20 birincil diş (süt dişi veya dentes deciduii) genellikle bebek altı aylıkken çıkmaya başlar. Çocuk yaklaşık 6 yaşına geldiğinde bunlar yerlerini kalıcı dişlere bırakmaya başlar. İlk çıkan daimi diş (dens permenante), altı yaş dişi olarak tabir edilen birinci büyük azı dişlerdir. Daimi birinci büyük azı dişlerinin üzerinde süt dişi olmadığı için, bu diş çıktığında 20 süt dişi de yerindedir. Bu diş ağızda çiğneme fonksiyonunun anatomik olarak merkezidir ancak çoğu zaman süt dişi sanıldığı için kolayca çektirilir. Akıl dişleri 18-22 yaşlarında çıkar.
Yedi yaş civarında daimi kesici dişler süt dişlerinin altından sürerler. Daimi dişlenme genellikle en son kanin (dens caninus/köpek dişi) çıkmasıyla 13 yaş civarında sona erer. (16-20 yaş civarında çıkan 20 yaş dişleri yeni nesilde tam bir devamlılık arzetmediğinden onlardan ayrıca söz edilecektir.) Diş sürme zamanları her ne kadar matematiksel bir cetvel gibi verilse de kişinin kemik yaşıyla ilgili genetik bir olaydır ve zamanlama kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. En isabetli tahmini yapıp gelişim bozuklarını tespit etmek için bir diş hekimi veya ortodontist tarafından kemik yaşı tespiti yapılmalıdır.
20 yaşına gelmiş yetişkinlerin çoğunun 32 dişi vardır. Bazı kişilerde 20 yaş dişleri hiç çıkmayabilir veya oluşmayabilir. Dişler düzgün konuşmaya ve yüzü şekillendirmeye yarasalar bile asıl görevleri besinleri çiğnemektir. Kesiciler ve köpek dişleri lokmayı kesip parçalara ayırır, küçük ve büyük azı dişleri ise ezip öğütür.
Diş minesi vücutdaki en sert madde olsa da besinlerin artıklarının ağızda uzun süre kalması sonucu, ağızda mevcut olan bakterilerin besin artığının içindeki şekerleri fermente etmesiyle oluşan asit yüzünden aşınıp çürüyebilir.
Diş tipleri
Dişin taç uzunluğu, diş etine temas etme şekli gibi birçok faktör, diş tiplerini belirler.
- Hypodont: Yüksek taçlı dişler.
- Brachydont: Alçak taçlı dişler.
- Bunodont: Yuvarlak tüberküllü dişler.
- Selenodont: Yüzeyi hilal şeklini andıran dişler.
- Homodont: Tüm ağızda aynı yapıyı gösteren dişler.
- Heterodont: Tüm ağızda iki ya da daha fazla morfolojik olarak farklı dişler
İnsan dişlerinin sınıflandırılması
Çocukların ağzında genellikle 28 diş bulunur. Yetişkinlerde ise bu rakam 32'dir. Bu rakamı 32’ye tamamlayan 3. büyük azılar yani yirmi yaş dişleridir. Bu 32 diş 3 ayrı diş takımından meydana gelmektedir.
- Kesici dişler(İnsisivler, insizörler): Alt ve üst olmak üzere 8 adettir.
- Köpek dişleri(Kaninler): Alt ve üst olmak üzere 4 adettir.
- Öncül azı dişleri(Pre-Molarlar): Alt ve üst olmak üzere 8 adettir.
- Azı dişleri:(Molarlar) Alt ve üst olmak üzere 12 adettir.
- Yirmi yaş dişi: Alt ve üst olmak üzere 4 adettir.
Süt dişleri
5 yaşına kadar olan çocuklarda ise 20 adet süt dişi bulunur. 6 aylıkken ilk olarak alt ön keser dişlerle başlayan sürme süreci 3 yaşında tamamlanır. 5 yaşına kadar çocukların tüm süt dişleri ağızda mevcuttur. 5 yaşından itibaren süt dişlerinin yerini daimi dişlere bıraktığı karma dişlenme süreci başlar ve bu süreç ortalama 13 yaşında tüm daimi dişlerin ağızda yerini bulması ile son bulur. Süt dişleri, sürekli (daimi) dişlere göre daha zayıf olmasından dolayı çürüğe ve aşınmalara karşı daha dayanıksızdır.
Diş yapısı
Diş, klinik olarak taç, boyun (kole, collum dentes) ve kök (radix dentes) kısımlarından oluşur. Taç kısım ağızda görünen ve mineyle kaplı bölümdür. Kole yani diş boynu diş etiyle sarılı mine-sement birleşimidir. Kök ise periodontal ligament tarafından kemiğe bağlandığı için çene kemiğinin içinde kalan kısımdır.
Mine, dentin,sement dişin sert tabakalarını oluştururken pulpa (diş özü) dişin yumuşak olan tek tabakasıdır. Mine dişin en dış tabakası olup şeffaflığını verir. Mine doğada elmastan sonraki en sert maddedir ve hidroksi apatitten oluşur. Sement ise diş minesi gibi kök yüzeyini örten ince tabakadır. Sement ve minenin altındaki tabaka dentin tabakasıdır. Dentin; pulpanın diş tabakalarında yoğun olarak bulunan ve diş pulpası (özünün) temel hücreleri kabul edilen (odontoblast)'ların uzantılarının yoğunlukta olduğu yarı sert bir tabakadır. Dişe sarı-koyu rengini verir. Diş yaşlandıkça, dentin miktarı artar mine miktarı azalır bu da dişlerin yaşlandıkça daha sarı görünmesine sebep olur.
Dişin iç kısmındaki boşlukta ise pulpa (diş özü) adı verilen damar ve sinirden zengin özelleşmiş bir bağ dokusu vardır. Pulpa; dişin özüdür ve dişin basınçları, termal etkileri algılamasını, kanlanmasını sağlayan kısmıdır. Pulpa temelde bir bağ dokusudur, içinde yaşla ters orantılı olarak azalan Odontoblast, Fibroblast, kılcal damarlar, sinirler ve yaşla doğru orantılı olarak artan bağ dokusu barındırır. Dişlerin ağrıya hassas olmasının en önemli nedeni pulpadaki sinirlerin vücuttaki en hızlı sinirler olmasıdır. Kapalı çürükler olarak tabir edilen diş çürüklerinde pulpada ödem oluşur, pulpa çevresinde ödemin akacağı veya şişlik oluturacağı kadar alan olmadığı için sinirler basınçtan aşırı etkilenir ve en kötü ağrı olarak tabir edilen diş ağrısını oluşurur. Diş ağrısının geceleri daha fazla hissedilmesinin sebebi vücudun biyolojik saati nedeniyle geceleyin dokulara kan akışının fazla olması ve bu nedenle de pulpadaki hiperemi ve ödemin artmasıdır.
Pulpadaki odontoblastlar dentin yapmakla görevlidir. Diş yaşlandıkça dentin miktarının artmasının sebebi odontoblastların hayat boyu süren dentin üretimidir.
- Diş, çene kemiklerinin "alveol" kısımlarına "periodontal ligament" ile tutunur. Periodontal ligament, diş kökünü saran sementin alveol kemiğe tutunmasını sağlayan farklı yönde ve uzunlukta birçok ligamentin ortak adıdır.
Periodontal ligament ve alveol kemik kaybı periodontitis olarak adlandırılır. Bu dişin mobilitesine (sallanmasına, dental mobilite) sebep olan genelde ağrısız bir hastalıktır. Diş eti (gingiva) çevresinde biriken gıda artıkları diş çevresindeki diş etinde önce gingivitis denen daha hafif bir enfeksiyona neden olur. Diş çevresi temizlenmedikçe olay ilerler ve diş etinin altında bulunan periodontal ligament ve hatta alveol kemiğe kadar ulaşır ve periodontitis meydana gelir. Periodontitis, genelde ağrısız olduğu için hasta tarafından önemsenmez ve bu nedenle çürüklerden daha tehlikeli bir diş kaybı nedenidir.
Periodontiumun temel olarak, ağızda bulunan mikroorganizmalara karşı bir bariyer oluşturur ve çiğneme (mastikasyon) esnasında dişe gelen basınçlara süspansiyon sağlayarak amortisör görevi görür. Periodontium, alveolar kemik, diş eti, sement ve periodontal ligamentten oluşur.
Dişler normalde çene kemiğine çakılı (ankiloz) vaziyette değildir. Nadiren ankiloze dişler ile karşılaşılabilir. Çene kemiği ile diş arasında bulunan aralığın yani periodontal aralık adı verilen boşluğun calsifiye olması (kalsifiye veya kireçlenme) nedeniyle diş alveolüne ankiloze olur.
Günümüzde dahi dişlerin nasıl veya neden sürdükleri tam olarak açıklanamamaktadır. İnsan vücudunda sadece dişler yumuşak dokuyu yararak çıkan sert organlardır. Bunun haricinde tüm kalsifiye organlarımız yani kemiklerimiz yumuşak dokularla sarılıdır. Diş minesi, elmastan sonra en sert yapıdır. İçinde GBLL adlı bir madde bulunur. Bu madde hem dişe hem de mine ye sertliğini verir. Bilimsel araştırmalara göre GBLL maddesinin dişe beyaz rengini verdiği açıklanmıştır. Ancak bu maddeyi yenilemek için günde en az 2 kere ve yaklaşık 3 dakika fırçalanmalıdır. Aksi takdirde GBLL kendi yenileyemez ve plaklanmaya başlar buna da diş plağı diyoruz.
Diş oluşumu nasıldır?
Dişler Os maxillae (üst çene kemiği) ve Os mandibulae (alt çene kemiği) nın pars alveolaris (alveolar kısmında), diş torbası (pericoronium) adı verilen torbacık benzeri yapılar içinde gelişirler. Ameloblastlar mine (enamel), odontoblastlar dentin, fibroblastlar ise ilgili bağ dokuyu oluştuturlar. Ameloblastlar, mine oluşumu tamamlandıktan sonra kaybolurlar ancak odontoblastlar ve fibroblastlar diş ömrü boyunca çalışmaya devam ederler.
Diş oluşum evreleri
- Tomurcuk safhası
- Takke safhası
- Çan safhası
Taç kısmı oluştuğunda ameloblastlar kaybolurken odontoblastlar dentin sentezine devam ederek kökü oluştururlar. Bu arada diş,kökü oluştukça sürme düzlemine doğru hareket eder. Bu hareketin fizyolojisi hala tam açıklanamamıştır. Kök oluşumu diş ağıza sürdükten sonra da yaklaşık 2 yıl devam eder ve sonunda diş kökünün ucu (apex dentis) damar ve sinir giriş çıkışına izin veren bir por bırakacak şekilde kapanır.
Ağız kokusunun çeşitli sebepleri mevcuttur. Bunların başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz;
- Diş çürüğü
- Diş eti hastalıkları
- Sinüzit
- Bademcik iltihabı
- Solunum sistemi hastalıkları
- Şeker hastalığı
- Sindirim sistemi hastalıkları
- Sigara
Dişlerin gelişim bozuklukları
Dişlerde meydana gelen birçok yapısal bozukluk vardır.Bunlardan başlıcaları şunlardır;
- Dişlerin büyüklükleri farklı olabilir. Çok büyük veya çok küçük olabilirler.
- Büyük,üst üste binmiş dişler olabileceği gibi küçük, aralıklı dişler de görülebilir.
- Dişlerde şekil ve diziliş bozuklukları olabilir.
- Birkaç diş yapışık olabilir veya iç içe olabilir.
- Eksik vaya fazla diş bulunabilir. Dişler gömülü kalabilir.
Dişlerdeki diziliş bozukluklarının başlıca sebepleri şunlardır;
- Erken süt diş kaybı
- Yanlış alışkanlıklar (tırnak yeme, parmak emme, kalem ısırma)
- Sayısal olarak eksik veya fazla dişler
Dişlerde renk bozuklukları da olabilir. Renk değişimiyle ortaya çıkan bozuklukların sebepleri ve sonuçlarını şöyle sıralayabiliriz:
- Sigara dişlerde sararmalara yol açar.
- Çocukluk döneminde alınan bazı antibiyotikler diş minesinde renk değişimi yapabilir.
- Gebelikte ve çocuklukta geçirilen hastalıklardaki yüksek ateş dişte beneklenmeler, renk bozuklukları ve yapısal bozukluklara yol açar.
- Aşırı derecede florlu su dişleri sarartır.
- Ölü dişler gri renk alır.
- Gerekli diş fırçalaması yapılmazsa dişlerin renkleri değişir.
Yirmi yaş dişleri
Alt sağ, alt sol ve üst sağ, üst sol olmak üzere toplam 4 adet yirmi yaş dişi vardır. Yirmi yaş dişerinin ağızlarda yer bulamamasının temel nedeni insan neslinin daha yumuşak gıdalarla beslenmesi sonucu çenelerinin küçülmesidir.
Bazı ağızlarda konjenital (doğumsal/genetik) olarak yirmi yaş dişleri hiç bulunmaz.
Bazı ağızlarda yirmi yaş dişleri oluşur ancak yer darlığı ve başka nedenlerle sürmez ve çene kemiklerinde gömülü kalırlar.
Bazı ağızlarda yirmi yaş dişleri oluşur ve yarı yarıya sürerler. Sürme tam olmaz. Buna yarı gömülü yirmi yaş dişi denir. Yarı gömülülük iki tipte olabilir. Birincisinde dişin taç (kron) kısmının üzerinde operkulum (operculum,pericoronium) adı verilen mukoza parçası olabilir. İkinci tipteyse dişin taç kısmının bir bölümü kemik dokuyla örtülüdür. Her iki şekilde de yarı gömülü yirmi yaş dişlerinin etrafında gıda artıklarının birikeceği enfeksiyona (iltihap) elverişli bir alan meydana gelir.
Bazı ağızlarda yimi yaş dişleri diğer azı dişlerinden farksız olarak gayet normal biçimde sürerler. Bazı ağızlarda yirmi yaş dişleri, sürerken önündeki dişleri iteleyerek yer darlığına sebep olurlar. Bunun sonucu olarak da genelde alt keser dişlerde eğrilik meydana gelir. Yine bu "iteleme" esnasında, birbiriyle normal temasını kaybeden bazı dişler de çürüyebilir.
Sonuç olarak, kişiler yirmi yaş dişleriyle ilgili sorun yaşamamak için bir diş hekimine başvurmalı ve ağzında yimi yaş dişi var-yok, yirmi yaş dişinin sürebileceği alan var-yok şeklinde ilgili muayenesini yaptırmalıdır.
Diş eti hastalıkları
1) Diş Eti İltihabı (gingivitis)
2) Piyore
3) Kefekenin Temizlenmesi
Perikoronit (Operculitis)
Bazı yirmiyaş dişlerinin diş torbası (perikoronium), diş oluştuktan sonra kaybolmaz ve dişin arka tarafında (distalinde) bir cep meydana getirecek biçimde kalır. Bu dokunun enfeksiyonuna perikoronit denir. Oldukça ağrılı bir enfeksiyondur. Genellikle boğaz enfeksiyonlarıyla karıştırılır. Tedavisi diş hekimlerince yapılmaktadır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
|