Kilkuyu, Tosya

Vikipedi'nin kalite standartlarına ulaşabilmesi için, bu maddenin veya bir bölümünün temizlenmesi gerekmektedir.
Görüşlerinizi lütfen tartışma sayfasında belirtiniz.
Kilkuyu
  Köy  
Kastamonu
Ülke Türkiye Türkiye
İl Kastamonu
İlçe Tosya
Coğrafi bölge Karadeniz Bölgesi
Rakım 1.632 m (5.354 ft)
Nüfus (2000)
 - Toplam 409
Zaman dilimi UDAZD (+3)
İl alan kodu 0366
İl plaka kodu
Posta kodu 37300
İnternet sitesi:
YerelNET sayfası

Kilkuyu, Kastamonu ilinin Tosya ilçesine bağlı bir köydür.

Tarihçe

Köyün adının nereden geldiği hakkındaki rivayetlere göre; eski dönemlerde kil maddesi temizlik alanında bugünkü sabunun yerine kullanılan bir maddedir. Kilkuyu köyünün bulunduğu alan ve çevresi temizlik için kalite düzeyi yüksek killi bir toprak yapısına sahiptir. Temizlik için kullanılmak maksadıyla, kil çıkarmak üzere kuyular kazılır ve bu yolla kil temin edilirmiş. Bu durumun yani kil kuyularının zamanla köyün adına kaynaklık ettiği sanılmaktadır.

Kültür

     Kilkuyu düğün gelenekleri

Geleneksel toplumlarda düğün sadece iki tarafı ilgilendiren değil, bütün köy toplumunu ilgilendiren bir olaydır. Tek düze hayatı renklendiren, canlandıran düğünler; yardımlaşmanın, dayanışmanın en çok görüldüğü sosyal bir olgudur. Mazide kalmış unutulmaya yüz tutmuş bu dayanışma ve yardımlaşmanın unutulmaması ve yeni nesillerin de bunu yaşatmaları için önceleri bir haftayı bulan düğün eglenceleri günümüzde çeşitli nedenlerden dolayı kısaltılmış ve neredeyse yok olmaya yüz tutmuştur.

Kız isteme

Köyde evlenmeler görücü usulü ile yapılırdı. İstenecek kız görülür, gönlü olup olmadığı oğlan ailesi tarafından araştırılır, kızın arkadaşları aracı yapılarak evlenmeye gönlü olup olmadığı öğrenilir. Bu olaya ağız arama adı verilir. Kızdan olumlu cevap alınırsa, oğlan anası yalnız veya bir akrabasını alarak kız evine gider. Kızın ailesinin de ağzını arar. Eğer olumlu bir hava sezerse, oğlan tarafı, kız ailesinin samimi olduğu köyün büyüklerini alarak (genelde Perşembe akşamı) kız istemeğe gidilir.

İlk önce hatır sorma gibi misafir gelenekleri yerine getirilir. Oğlan anası veya babası, kız evinin süpürgesini yan yatırarak, üzerine oturur ve söze başlar. "Ziyaretimizin sebebi nedir, bilirmisiniz?" derler. "Biz Allah'ın emri Peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza münasip gördük. Eğer siz de münasip görürseniz bu işi uzatmadan bitirelim" denir. Eğer gönülleri varsa, "Nasipse olur, Allah yazdıysa olur." gibi olumlu sözler söylenir. "Bize biraz müsaade edin, kararımızı size bildiririz." denir. Kendi aralarında ve akrabalarına danıştıktan sonra, eğer bir engel yoksa söz kesilir. Söz kesmenin belirtisi olarak köyde;

Ziyafet
Oğlan evinin akrabası veya oğlan evinden bir kişi köyü dolaşarak ziyafete davet ederdi. Davet edilen köylü oğlan evinde toplanır; koyun, kuzu, koç v.b. bir hayvan kesilir ve hazırlanan yemekler yenilerek ziyafet çekilirdi. Çok külfetli olduğu için bundan vazgeçilmiştir.
Şerbet içme
Oğlan evinden bir kişi veya akrabası köyü dolaşarak köylüyü şerbet içmeğe davet eder. Akşam olunca erkekler köy odasında, kadınlar kız evinde toplanır. Köy odasında ilk önce kız ve oğlan babasından başlamak üzere orada bulunanlara şerbet ikram edilir. Bunun yanında daha sonra çay ve bisküi de ikram edilir ve ikram faslı bitince köy imamı "Ey komşular; buraya niye toplandık?" diye oradakilere hitap ederek "Malumunuz üzere …… oğlu ile …… kızın şerbeti için toplandık. Allah devamını getirsin." der ve dua ederek bitirir ve orada bulunanlar da "Amin" der ve dağılırlar. Kadınlar da, kız evinde toplandıktan sonra, oğlan evinden getirilen şerbet ve çerezler, oradakilere ikram edilir. Kadınlar kendi aralarında eğlendikten sonra oğlan tarafının kız için getirdiği giyecek ve takıları kız tarafına takdim eder. Buna "Nişan Bohçası" adı verilir.
Torba asma
Söz kesildikten sonra, kız tarafının isteği ile, içinde giyecek ve takıların bulunduğu nişan bohçası, kız tarafına teslim edilir.
Nişanlılık dönemi
Bu dönem içinde kız ve oğlan birbirlerini görmezler. Tesdüfen karşılaşan nişanlılardan kız, nişanlısından kaçar ve görünmez. Nişanlılık döneminde eğer bir dinî bayram varsa, oğlan tarafı, kız evine bayramlık götürür. Bunu kadınlar yapar. Bayramın genellikle ikinci günü içinde elbise ve çeşitli çerezler bulunan torba kız evine iletilir ve kadınlar kendi aralarında eğlenir ve kız evi de gelenlere çeşitli ikramlarda bulunur.
Düğün isteme
Oğlan tarafı düğün yapma tarihini kız tarafına bildirir. Eğer o tarih kız tarafı için de uygunsa düğünden önce bir araya gelerek başlık kesilir. Alınacak çeyiz, elbise ev eşyalar ve takılar konuşularak karara bağlanır (başlık oğlan tarafının kız babasına verdiği paradır.).

Köyümüz, dışarıys sürekli göç veren bir yer olduğundan evlenmenin diğer aşamalarında olduğu gibi, değişim, başlık aşamasında da görülmektedir. Artık çoğu yerde kalkmıştır. Ama devam eden yerler de vardır.

İzinname (Resmî nikâh)
Düğünden önce kız ve oğlan tarafı ilçeye (Tosya) giderek köy muhtarı tarafından yürütülen resmi nikah ve sağlık işlemleri sağlık ocağında yapılır. Dinî nikah kıydırmak da vazgeçilmez adetlerdendir. Gizli yapılmaya gayret edilir. Bu sırada düğünde lazım gelecek son eksiklikler de giderilir ve artık düğün hazırlıkları bitmiştir.
Çeyiz yıkma
Çeyiz için alınan eşyalar düğünden önce sabah namazını mütakip oğlan evinden alınarak katır ve merkeplere yükletilir. Oğlanın amca, dayı ve akrabaları ilahilerle kız evine iletilir. Bu esnada silah atılması da görülmektedir.
Bayrak dikilmesi
Köyde düğün evine bayrak dikilmesi ile düğün başlamış olur (düğün evine dikilen bayrak kırmızı bir bezdir. Türk Bayrağı dikilmez; çünkü düğünden sonra dikilen bez, silah atılarak indirildiğinden Türk Bayrağına silah atmak söz konusu değildir).
Düğüne davet
Köyde düğüne davet davul zurna eşliğinde güğün kâhyası (düğün kiyası) olarak görevlendirilen, kolunda kırmızı bez bağlı kişi köyü dolaşarak düğüne davet eder. İhtiyaç duyulması durumunda yemek pişirmeye lazım olacak kazanları toplatır. Düğün evinin yanında toplanan köy gençleri, davul zurna eşliğinde çeşitli oyun ve yarışmalar düzenleyerek eğlenirler. Davul zurna eşliğinde keşkek döğülür, tura, güvercin taklası oynanır. Horoz yarışı mutlaka yapılır (Köy gençlerinin belirlenen yerden düğün evine kadar koşması), birinci gelene bir horoz verilirdi. Köy gençleri, gelecek misafirlere ikram edilecek yemeklerin hazırlığına ve yemek ocağının kurulmasına yardımcı olurlar.
Düğün akşamı
Köy meydanına veya müsait bir yere büyükçe bir ateş yakılarak köyün erkekleri "Simsim" oynarlar.
Kına (Kınoma)
Yatsı namazını müteakip damada erkek evinde kına yakılır. Damadın arkadaşları ve akrabaları, erkek evinde toplanır, ilahiler eşliğinde kına karılır ve dualarla damadın sağ eline kına yakılarak al çaputla bağlanır. Bu kınadan, orada bulunanlar da isterlerse yakabilirler. Çeşitli çerez ikram edilir. Oğlan evinden götürülen kına, kız evinde gelin ortaya oturtulur, başı kırmızı duvakla örtülür, ilahiler söyleyerek karılır ve gelin mutlaka ağlatılır. İlahiler ve dualarla kına yakılmak istenir. Kaynanadan bir hediye (altın) gelmedikçe gelin elini açmaz. Kaynananın gelinin eline hediye vermesiyle kınası yakılır. Kına yakmak, İslam geleneklerindendir. Geleneksel toplumlarda kınanın, eşleri birbirine sevgili yapmak amacı ile yakıldığı söylenmektedir. Gelin ve davetlilerin ellerine yakılarak evliliğin bir anlamda kutlanıp kutsanması sağlanmaktadır. Kına yakıldıktan sonra kadınlar gelinin başına çeşitli hediyeler ve para atarlar ve kendi aralarında şarkı, türkü ve oyunlarla eğlenirken erkeklerin simsim oyunu da gece geç saatlere kadar devam eder. Düğün sabahı, damat kendisi traş olur ve yıkanır. Yıkandığı suya, damat görmeden az miktarda şeker katmak, süregelen bir adettir. Düğün sabahı hazırlanan yemek kazanlarının ağzı dua ile açılır.
Düğün günü
Düğüne gelenler genellikle dakı (daku; bazı yörelerde görüşük) denilen üç-beş metre basma yahut bir miktarı bir çubuğun ucuna takarak düğün evine doğru yanaşınca silah atarak geldiklerini haber verirler. Davul zurna ile karşılanan davetliler, düğün evinin önünde, düğün sahibi tarafından karşılanır. Getirilen dakuyu alarak dakuyu getirene bahşiş verir. Bu arada davul zurna çalmağa devam eder. Davulcu ağalardan "berekeeeeeet versin" diyerek davula son tokmağı vurur ve gelenler de bahşiş alır.
Düğün yemeği
Karşılanan davetliler hazırlanan yer sofralarında oturtularak genelde keşkek, pilav et ve helvadan oluşan düğün yemeği ikram edilir.
Damat donatmak (Güyo giydirmek)
Damat evinde bir tepsiye damadın elbiseleri bir tepsiye, sağdıcın elbiseleri başka tepsiye, diğer tepsilere de çerez; leblebi, şeker, bisküi konur ve tepsilerin üzeri kefiye denilen bezle örtülür ve damadın akraba ve arkadaşları tepsileri başları üzerine alarak damat ve sağdıcı önlerine alıp, hocalar ilahi söyleyerek, meydana kadar getirirler. Bu geliş esnasında silah da atılmaktadır. Düğünlerde, kadınlar ve erkekler ayrı ayrı yerlerde bulunurlar. Genellikle kadınlar, eğlenen erkekleri uzaktan seyrederler. Meydana gelen damat ve sağdıç olan çocuk, kıbleye karşı diz çöküp oturtulur. Hocalar, ilahî söyleyerek tepsiler açılır, dualarla damat ve sağdıç giydirilir. Tepsinin üstündeki kefiyeler, damat ve sağdıcın boynuna dolanır, diğer tepsilerdeki çerezler de oradakilere dağıtılır. Damadın babasından ve kayınbabasından başlanmak üzere, damada ve sağdıca ebede çevrilir. Babasından "berekeeeeeeet versin" diye ebede çeviren kişi, verilen parayı damadın ve sağdıcın önüne atar. Bu işlem bitince imam dua eder, damat ve sağdıç orada bulunanların ellerini öper ve oradan ayrılır. Düğün sahibi, yeni kurulacak yuvanın Allaha ve Resulünün emir ve yasaklarına uyan hayırlı züriyetler nasip etmesi için Kuran ve mevlit okutur.
Güreş
Gelin almağa gidinceye kadar güreş tertip etmek düğünlerin vazgeçilmez adetlerindendir. Meydana dikilen sopaya takla atarak devirip, ucundaki parayı alan çocuğun taklasıyla başlayan güreş; tozkoparan, deste, orta, başaltı, baş güreşleri ile nihayet bulur. Eskiden bu güreşler çok çekişmeli olur, adeta panayır havası içinde geçerdi.
Gelin alma
Gelin almaya damat götürülmezdi. Gelin almaya gidilirken, damat bir arkadaşı ile kimsenin bilmediği bir yerde saklanır. Arkadaşı, genelde yeni evlenen birisidir; ona gerdek gecesini anlatır. Damat evinde gelinin bineceği at süslenir, hazırlanır ve herkes at, katır, merkeplerine binerek davul zurna eşliğinde, silah atarak kız evine varırlar. Kız evinin kapısı kilitlenerek damadın babasından bahşiş almadan açılmaz. Kapı açıldıktan sonra kız evinden gelin almaya gelenlerin; at, katır ve merkeplerinin yularlarına bir parça bez bağlanır. Eğer gelin başka bir köye gelin gidiyorsa, köy delikanlıları toplanıp damadın babasından zırzıp (yiğitlik ) yolu alırlar ve aralarında paylaşırlar. Gelinin yakınlarından birisi, çeyiz sandığının üstüne oturarak bahşiş almadan kalkmaz. Bu arada oğlan evinden gelen kadınlar gelini hazırlar. Gelin çıkmadan önce en yakınları, amca, dayı, teyze, hala v.b. yakın akrabalarını çağırarak onların da gönlü alınır (dürü denilen hediye verilir). Gelinin erkek kardeşi üç kere kendi boynuna, üç kere gelinin boynuna kırmızı kurdeleyi koyarak damadın babasından kuşak parası alır. Gelin, evdekilerle vedalaşır. Gelinin başına kırmızı duvak örtülür ve gelini; babası, amcası ve erkek kardeşi çıkartır. Gelinin sandığı ve çeyizleri, gelen katır ve merkeplere yüklenir ve damadın evine doğru yola çıkar. Gelin atına binen kişi, damadın babasından bahşiş alarak attan iner. Gelin, ata binmeden önce, köy imamı dua eder, oradakiler de "amin" der. Duadan sonra gelin ata biner. Bu arada davul zurna öyle acıklı bir hava vurur ki kız tarafını ağlatır. Davul zurna eşliğinde silah atarak oğlan evine doğru başka bir yoldan giderler. Geldikleri yoldan geri dönmezler. Köyün gençleri, gelin alayının önünü keserek bahşiş alırlar. Bazı yörelerde gelin alma gününe "Hak Alma" denilmektedir. Boy hayatını yaşayan toplumlarda, nikah hakkı babanındır. Ancak İslamlıktan sonradır ki nikah hakkı dine geçmiştir. Kızın, koca evine gitmesi ile, kızın baba hakkı kocasının üstüne geçmiştir. Böylece bu güne "hak alma" günü de denilmektedir. Gelin, damat evine gelince, kaynana; gelinin üzerine buğday, para, şeker gibi şeyleri atar. Gelin, kaynatadan bir şeyler almadan attan inmez. Genelde bir inek, düve, tarla v.b. şeyler verilir. Gelin attan indikten sonra, köy imamı tekrar dua eder, oradakiler de "amin" der. Gelin eve girmeden, su dolu bir kabı ayağı ile devirerek eline verilen yağı kapıya sürer ve içeri girer. İçeri girince de evin duvarına bir çivi çakar. Gelin eve girdikten sonra damadın babası ile anası güreştirilir. Genellikle oradakilerin yardımıyla kaynata yenilir. Damadı bularak gelinin geldiğini müjdeleyene, damat bahşiş verir. Gelin geldikten sonra düğün bayrağı indirilir. Damat ve arkadaşı kız evine gider ve damat kayınvalide tarafından kapıda karşılanır. Damat, hiçbir surette konuşmaz ve ikram edilen şerbeti içmez. Kendisi için verilen tarla, inek, koyun v.b. bir şey verildikten sonra ellerini öper ve şerbeti içer.
Gerdek
Damat, yatsı namazı için camiye götürülür. Namazı müteakip imam eşliğinde ilahilerle eve getirilir, kapı önünde dua edilir. Damat orada bulunanların ellerini öper ve oradakiler damadı yumruklayarak içeri sokarlar. Gelinin yatağı kız evinden gelenler tarafından hazırlanır ve yatağın üzerinde çocuk yuvarlanır. Gelinin yanında kız evinden gelen birisi kalır ve en son o da çıkınca gelin ve damat birbirinin ayağına basmağa çalışırlar ve biribirilerinin ağzına şeker verirler. İkişer rekat namaz kılarlar. Namazdan sonra damat, gelinin duvağını alır ve gelini konuşturmak için üç defa su ister ve her defasında döker daha sonra geline bir takı veya para verir. Gelin azığı denilen tavuk, pilav, tatlı v.b. yiyeceklerden birer parça yenilir, kalanları dışarı verilir. Birbirlerinin elbiselerini üst üste koymağa çalışırlar. Kız evinden gelenler çarşafı alıncaya kadar beklerler.
Duvak (Gelin görmesi)
Sabah gelinin yatağını hazırlayan kadın odaya girip hem yatağı toparlar hem de damadın bıraktığı bahşişi alır. Gelinle damadı dışarı çıkartır. Gelin ve damat, kaynana ve kaynatanın elini öper. Daha sonra geline sofra düzdürülür ve bulaşık yıkatılır. Daha sonra gelin hazırlanır ve kız tarafı ve komşu kadınları toplanır. Gelin bütün herkesin elini öper ve oradakiler gelinin başına para atarlar. Daha sonra çeşitli eğlenceler düzenlenir ve gelenlere yemek ikram edilir.
Güyo misafirliği
Kız evi çağırmadıkça gidilmez. Davet edilen damat tarafı, yakın akrabalarını alarak kız evine giderler. Güyo misafirliğinde kız konuşmaz; babası para, tarla, hayvan v.b. bir şey verince konuşur. Hazırlanan sofraya oturulunca damat yemeğe başlamaz, kaynatasından veya kaynanasından para, tarla, hayvan v.b. bahşiş alınca kalkıp ellerini öper ve yemeğe başlar. Damadın ayakkabıları saklanır ve bahşiş almadan verilmez. Çoğu zaman damatlar ayakkabılarını yanlarına alır. Soyun devamının sağlanması geleneksel kesimlerde evlenmenin başlıca amaçlarındandır. Geleneksel toplumlarda, evlenecek bireylerden daha çok, aileleri birbirine bağlamaktadır. Önceleri bu nedenle köyde ve çevrede genelde aile reisleri karar organıydı. Oğul ve kızlarını kendi seçtikleri ile evlendirir, kız ve oğlanın karşı çıkma hakları olmazmış. Günümüzde her alanda olduğu gibi değişim bu alanda da kendini göstermiş, artık neredeyse aileler karar verme aşamasında söz hakkına sahip değillerdir. Çocuklarının kendi seçtikleri kız ve oğlanlarla evlilik yapmalarına karşı çıkmadıkları gözlemlenmektedir.

Coğrafya

Kastamonu iline 97 Km., Tosya ilçesine 32 Km. uzaklıktadır. Köyün deniz seviyesinden yüksekliği 1.625 metredir. Köy; bu yükseklikte olmasına rağmen düz ve geniş bir alan üzerine kurulmuştur.

İklim

Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.

Nüfus

Nufus bakımından Kastamonu ilinin en büyük köyü konumundayken, yatırım eksikliğinden dolayı nüfus büyük bir hızla gerilemiştir.

Yıllara göre köy nüfus verileri
2007 206
2000 409
1997 451
1970 2.012

Ekonomi

Köyün ekonomisi tarım,hayvancılığa dayalıdır. Geçmiş dönemde köyün geçim kaynakları arasında tarım ve hayvancılığın yanı sıra büyük oranda el sanatları (iki ana guruba ayırmak mümkün: Ahşaba dayalı el sanatları(örn,Hızarcılık,yayıkçılık,dövencilik,oyuncakçılık,inşaatçılık vb.), giyime ve dokumaya dönük el sanatları(Halı kilim dokuması,özellikle tosyada kullanılmak üzere yün iplikçiliği, kumaş dokumacılığı, çarpana vb)kısmende ticaret ve ırgatlık birinci öncelikli değere sahiptir. Osmanlının son dönemleri ve cumhuriyetin kuruluşu dönemlerinde yaşanan neredeyse yüzyıllar süren savaşlar gerek asker olarak gerekse sivil olarak, verdiğimiz kayıplar, ve savaşların insanımız üzerinde yarattığı büyük yıkım kültürümüz ve köyün ekonomisi üzerinde derin izler bırakmıştır. Son elli yıllık dönemde de teknolojinin gelişmesi ve köydeki insan nufusunu, neredeyse kurutacak düzeydeki aşırı göçlerden dolayı bu sanatlar unutulmuş ve yapanları bilindiği kadarı ile hiç bulunmamaktadır. ayrıca köyümüzde cuma günleri pazar kurulmaktadır 1970 yıllarda bu pazar hayvan ticareti bakımından yörenin büyük pazarlarından olup şimdi oda küçülmüştür.

Altyapı bilgileri

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamaktadır.Köyün İçme Suyu Şebekesi bulunmaktadır.Fakat yeterli gelmediğinden dolayı köylü kendi imkanlarıyla su kuyuları yapıp evlere su verilmektedir.Kanalizasyon çalışmaları kısmen tamamlanmıştır.PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur.Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Köye ana ulaşımı sağlayan Tosya-İskilip yolu asfalt olup, köye bağlantıyı sağlayan yollar ve köyün içinin yollarıda asfaltlanmıştır.Fakat yollarının bakımı yetersizdir. Bu yolların düzeltilmesi için çabalar sürdürülmektedir. Köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Köyde Turkcell GSM operatörü haricinde, Avea Gsm Oparatörü bulunmaktadır.Diğer GSM şebekeleri çekmediğinden kullanılamamaktadır.

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 9/13/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.