Alman sorunu
Alman sorunu, 19. yüzyılda, özellikle de 1848 Devrimleri boyunca süren Almanya'nın birleşmesinin en iyi yolu hakkındaki bir tartışmadır. 1815'den 1871'e kadar, Alman Konfederasyonu'nda 37 bağımsız Almanca konuşulan eyalet bulunuyordu. Großdeutsche Lösung ("Büyük Almanya çözümü") tüm Almanca konuşan insanları bir devlet altında birleştirmeyi amaçlıyordu ve Avusturya İmparatorluğu ile onun destekçileri tarafından benimsenmişti. Kleindeutsche Lösung ("Küçük Almanya çözümü") ise Avusturya'yı içermeyecek şekilde sadece kuzey Alman eyaletlerini birleştirmeyi amaçlıyordu ve Prusya Krallığı tarafından benimsenmişti.
Çözümler oluşturmaya çalıştıkları devletlere göre Kleindeutschland ve Großdeutschland ("Küçük Almanya" ve "Büyük Almanya") diye isimlendirilmiştir. İki hareket de gittikçe büyüyen Alman milliyetçiliğinin birer parçasıydı. Savoya Hanedanı tarafından İtalya'nın birleştirilmesi ve Sırp bağımsızlık devrimleri gibi ortak bir köken ve dili paylaşan insanların birleşik bir ulus devlet oluşturduğu benzer hareketlerden de etkilenmişlerdi.
Arka planı
6 Ağustos 1806'da, Fransa ile yapılan Napolyon Savaşları sonrası Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu tahtından çekilen II. Franz, bin yıldır Almanya'yı resmî olarak bir arada tutan imparatorluğu da sona erdirmiş oldu. Daha sonraları adının başına eklenen "Alman Ulusunun" ifadesine rağmen Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu hiçbir zaman bir ulus devlet olmadı. Bunun yerine yöneticiler, yüzyıllar boyunca kendilerinden İmparatorluk Eyaletlerine kayan otoriteyi elde tutmaya çalıştı. Bozguna uğradıkları Otuz Yıl Savaşları Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu otoritesine de büyük darbe vurdu. Avusturyalı Habsburg Monarşisi ve Brandenburg-Prusya, imparatorluk sınırlarının çok ötesine ulaşarak Avrupa'da rakip mutlak güçler haline geldi. Bu sıralarda sayısız küçük şehir devletleri de dağıldı. 18. yüzyılda Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu 1800 farklı yönetici tarafından yönetilen bölgelerden oluşuyordu.
Avusturya Veraset Savaşıyla zirveye ulaşan Alman ikiliği olgusu Fransız Devrimi ve Avrupa'daki Napolyon fırtınası boyunca sürdü. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun dağılması sonrası yönetimdeki Habsburg Hanedanı, Habsburg Monarşisi topraklarındaki Avusturya İmparatorluğu üzerinde hak iddia etti. 1815 Viyana Kongresi sonunda bir ulus olmayan fakat eski Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu topraklarındaki egemen eyaletlerden oluşan esnek bir birlik, Alman Konfederasyonu oluşturuldu.
Tartışmalarda birçok etken öne sürülürken bunlardan en dikkat çekeni dindi. Großdeutsche Lösung, 19. yüzyılın ilk dönemlerinde en güçlü Alman devleti olan Katolik Avusturya'nın egemen bir pozisyona gelmesi anlamına geliyordu. Sonuç olarak Katolikler ve Avusturya'ya yakın eyaletler çoğunlukla bu çözümü desteklediler. Prusya önderliği bir Alman birleşmesi ise Protestan Hohenzollern Hanedanı'nın egemenliği anlamına geldiğinden Protestan kuzey Alman eyaletleri tarafından tercih ediliyordu.
Durumu karmaşıklaştıran bir diğer etken ise Avusturya İmparatorluğu'nda yaşayan, Macarlar, Rumenler, Hırvatlar ve Çekler gibi, Alman olmayan halklardı. Avusturyalılar birleşmiş Almanya'ya dahil olmak için bu bölgelerdeki egemenliğinden vazgeçmek istemiyordu.
Mart devrimi
1848'de Alman liberaller ve milliyetçiler, devrimde bir araya gelerek Frankfurt Meclisi'ni kurdular. Meclisteki, Büyük Almanya hareketi tüm Alman nüfusu yaşayan bölgelerin bir ulus olarak birleştirilmesini talep etti. Genel olarak sol, cumhuriyetçi bir Großdeutsche Lösung isterken, liberal merkez bir parlamenter monarşi ile Kleindeutsche Lösung çözümünden yana oldu.
Avusturya, Slovak, Rumen, Hırvat, Çek, Leh, Rusin, Ukraynalı, Sloven ve İtalyan nüfusun yaşadığı Avusturya İmparatorluğu topraklarından dolayı sorun çıkardı. Kutsal Roma Cermen İmpatorluğu'nun eski sınırları içerisinde yer almayan Bohemya, Kranjska ve Trento dışındaki diğer milletlerden olanlar da bir Alman ulus devletine dahil olmak istemiyordu. Çek politikacı František Palacký Frankfurt Meclisi tarafından önerilen manda çözümünü kesin bir dille reddederek Habsburg İmparatorluğu'nun Slav topraklarının Alman tartışmalarına konu edilemeyeceğini söyledi. Diğer yandan, Avusturya başbakanı Prens Felix, sadece Habsburg İmparatorluğu'nun bir bütün olarak katılımının kabul edilebileceğini, Avusturya'nın Alman olmayan bölgelerinden vazgeçmek gibi bir niyeti olmadığını belirtti.
Bunun üzerine Prusya ve bazı üyeler, Alman olan ve olmayan topraklarıyla Avusturya'yı dışarıda bırakan bir Kleindeutsche Lösung önerisinde bulundular. Oluşturulan anayasa taslağında Avusturya'nın Alman olmayan bölgeleri dışarıda bırakılarak birliğe katılması şart koşuldu. 30 Mart 1849'da Frakfurt meclisi tarafından Kral IV. Friedrich Wilhelm'e sunulan bu öneri reddedildi. Devrim başarısız oldu ve daha sonra Prens Felix tarafından Avusturya önderliğinde bir Alman federasyonu oluşturma çabaları da sonuçsuz kaldı.
Avusturya-Prusya Savaşı ve Fransa-Prusya Savaşı
Bu çabalar, 1866 Avusturya-Prusya Savaşı'nda Avusturya'nın küçük düşürücü yenilgisi ile sonuçlandı. Prag Barışı sonrası Alman politikasının idaresini eline alan Prusya şansölyesi Otto von Bismarck, Avusturya'nın dışlanması ve Avusturya haricindeki tüm Alman devletlerinin Prusya liderliğinde birleşmesi için çalıştı. Bu sırada Habsburg toprakları etnik milliyetçi karışıklıklarla uğraşıyordu ve bu karışıklıklar 1867 Avusturya-Macaristan Antlaşmasına kadar devam etti.
Aynı dönemde Bismarck Kuzey Almanya Konfederasyonu'nu kurdu. Avusturya ve güneydeki Bavyeralı Katoliklerin, Protestan Prusya Almanyası'nda egemen güç olmasını engellemek istiyordu. Fransa-Prusya Savaşını başarılı bir şekilde kullanarak Bavyera Krallığı da dahil olmak üzere diğer devletleri, İkinci Fransa İmparatorluğu karşısında Prusya'nın yanında olmaya ikna etti. Avusturya-Macaristan ise savaşa katılmadı. Prusya'nın çabuk zaferi sonrası, 1871'de tartışmalarda Kleindeutsche Lösung ağır basmaya başladı. Bismarck, kazandığı itibarı ittifakı korumak için kullandı ve Alman İmparatorluğunu ilan etti. Protestan Prusya yeni devletin egemen gücü oldu ve Avusturya-Macaristan ayrı bir devlet olarak kaldı.
Sonraki etkileri
Önemli miktarda Almanca konuşan nüfus barındıran Avusturya topraklarının Büyük Almanya devletine katılması fikri Avusturya-Macaristan ve Almanya'daki sağcı çevrelerde hala geçerliydi. 1918'de Avusturya-Macaristan monarşisinin dağılması sonrası bu fikir geriye kalan Alman Avusturya devletinin Weimar Cumhuriyeti'ne katılmasının ilanıyla tekrar dile getirildi. Fakat St. Germain Antlaşması ve Versailles Barış Antlaşması maddeleri gereğince bu eylem gerçekleştirilemedi. Bununla birlikte, Avusturya'daki Büyük Almanya Halkları Partisi gibi sağ görüşlü politik partiler buna aldırmadan bu fikri savunmaya devam etti.
Buna rağmen, Alman milliyetçileri tüm Almanların birleştiği bir devlet isteğinde ısrar etti. 1938'de Avusturya kökenli Hitler, Versailles Antlaşmasını ihlal ederek, sonunda Avusturya'yı ilhak etme (Anschluss) arzusunu tamamladı. Avusturya'yı Almanya'nın yasal bir parçası haline getiren bu eylem Avusturyalılar tarafından yoğun destek gördü. 19. yüzyıldaki politik durumun aksine, Avusturya 1938'deki eski gücünün gölgesindeydi ve yeni Almanca konuşulan birleşik devlette küçük bir role sahipti. 19. yüzyıldaki "Büyük Almanya çözümü"ne ithafen genişleyen devlet Großdeutsches Reich ("Büyük Alman Reichı") ya da halk arasında kısaca Großdeutschland adıyla anılmaya başlandı. Großdeutsches Reich ismi 1943 yılında resmîleşti. Großdeutsches Reich, Almanya (II. Dünya Savaşı öncesi sınırları), Avusturya ve Alsas-Loren dışında Büyük Lüksemburg Dükalığı, Sudetenland, Bohemya ve Moravya, Memel bölgesi, Nazi Almanyası tarafından ilhak edilen Polonya toprakları, Danzig-West Prusya, Wartheland ve "Genel Hükümet" topraklarını (Alman askerî işgali altındaki Polonya toprakları) da içeriyordu.
Ancak, bu birleşme yalnızca II. Dünya Savaşı sonuna kadar sürdü. 1945 yılında Nazi rejiminin yenilgisi sonrası, "Büyük Almanya", İtilaf Devletleri tarafından Batı Almanya, Doğu Almanya ve Avusturya'ya ayrıldı. Ayrıca Almanya tarihi Doğu Almanya topraklarının da çoğundan çıkarıldı ve bu bölgeler Polonya ile Sovyetler Birliği tarafından ilhak edildi. Lüksemburg, Çek ve Slovenya toprakları ise (Yugoslavya aracılığıyla) Almanya'dan bağımsızlığını kazandı.
1990'da Doğu ve Batı Almanya'nın yeniden birleşmesi sonrası Modern Almanya toprakları Großdeutsche Lösung'dan çok Kleindeutsche Lösung'un öngördüğü duruma yaklaşmıştır. Fikrin Üçüncü Reich ile ilişkisinden dolayı günümüzde Avusturya ya da Almanya'da Büyük Almanya kavramını savunan anaakım bir politik grup bulunmamaktadır. Bu tür fikirler savunan gruplar ise çoğunlukla faşist, aşırı sağcı ya da neonazi olarak nitelendirilmektedir.
Ayrıca bakınız
- Avusturya'da Alman milliyetçiliği
|