Etnik milliyetçilik

Etnik milliyetçilik ya da mikro milliyetçilik, milli kimliği oluşturan, kültür, tarih ve ülkü birliği gibi hakim kültür unsurların oluşturduğu milli biz şuuru yerine; boy, aşiret, kabile, mezhep ve etniklik gibi dar kapsamlı biz şuurunu benimseyen etnosentrik nasyonalizm görüşüdür.[1][2][3]

Mikro nasyonalizm, etnik grupların, milli kültürün temelini oluşturan hakim kültürü reddederek, onu, etnik kimliklerin rakibi veya eşidi gören siyasi ve sosyal mozaik fikrini ortaya atar. Hakim kültürü de basit bir etnik grup gibi düşünülmesi gerektiği fikrini savunur. Azınlık kültürlerin inkarı ve asimilasyonu etnik milliyetçilik duygusunun gelişmesinde önemli bir etken kabul edilir.[4] Kendini sosyal bağlarla ve ortak kültürle tarif eden ve bütünleştirici bir niteliğe sahip olan kültürel milliyetçilikten ayrılır.

Mikro milliyetçi başkaldırı

Milli devlet yapısının hayati unsurlarından biri, ülke sınırları içinde tek milli kültürün var olmasıdır. Ulus devletlerde hâkim milli kültürün dışında kalanlar desteklenmez ve aynı zamanda zorla da ortadan kaldırılamazlar. Milli kültür ile kaynaşmazlık halinde ötekileşen kültürler ana milletten kopmaya kadar gidebilirler. Ernest Gellner’e göre merkezi rejimden başkalaşan kültürlerin iki seçeneği vardır: asimilasyon veya kendi milliyetçiliğini oluşturmak. Çoğu azınlıklarda yaygın karşılaşılan durum asimilasyondur ancak gitgide artan oranlarda bazıları milli devlet içinde hukuki bir yapı edinme amacıyla söylem geliştirmeye başlamışlardır. Tek kültürlü milli devletlerde bir azınlık kültürü hâkim milli kültürü reddederse ayrı bil millet olma isteğini ortaya koyar. İskoçya ve Katoloya örneğine karşı Bask örneğinde olduğu gibi eğer tarihte ayrı bir devlet var olmadıysa bölücü taleplerin hukukiliği etnik, kültürel veya dil farklılıklarına dayandırılır.[4]

Bölücü talepler geçerli nedenlere dayandırılsa bile ana ülkenin yeni bir milli devlete bölünmesiyle dünyadaki gerçek etnik ve kültürel bölümlemeyi yansıtan bir çözüme ulaşılamaz. Milli devletlerin siyasi sınırlarının tersine, sosyal gruplarınki düzensizdir. Kültür ve dil sabit ve durağan yapıda değildir. Kültürler, lisanlar, dinler, mezhepler akışkan bir yapıda olduğu halde milli devletlerin katı ve değişmez sınırları öyle değildir.[4]

Bu kültürel sınırlar durağan olsa bile bu bölümlemeleri hukuki bir anayasal kavram içinde tanımlayabilmek imkânsızdır. İnsanlar, etnikliğe, konuşulan lisan ve lehçelere, kültürlere ve dinlere göre muntazam bölümlenmiş bölgelere ayrılmış birimler halinde yaşamazlar. Yeryüzündeki hiçbir sınır, kültür, inanç ve var olan kimlikleri yansıtmaz. Herhangi bir bölümleme girişimi daima mutsu bir kitleyi de bölünen kısım içinde bırakır. Eğer Bask bölgelerine bağımsızlık verilmiş olsaydı bile bu bölgelerde yaşayan çok fazla sayıda Fransızca ve İspanyolca konuşanlar muhtemelen hoşnutsuz olacaklardır.[4]

“Katı sınırlar”’ filozofisinin trajik sonuçları eski Yugoslavya’da meydana gelen şiddet hadiselerinde görülebilir. Radikal fanatik mikro milliyetçilerin her biri kendi milli devletlerini veya öz ülkelerini talep ettiler. Aslında isteklerine uygun bölümlemeler toprak üzerinde hiç olmamıştı. Mikro milliyetçi radikallerin kendilerince milli devlet değerler dizisi bağlamında ulaştıkları rasyonel sonuç karşı etniklikten olanları sürmekti. Eski Yugoslavya’da patlak veren olaylar tek değildir. Bask bölgesi Euskadi’de ETA, öz Bask ülkesi talebi uğrunda halen İspanya devletine karşı savaş vermektedir. Kuzey İrlanda’da iki kültür senelerce savaştı. Fransa’nın Korsika ve Britanny bölgesinde ayrılıkçılar Fransa’ya karşı geçen 30 yıl boyunca mücadele etti.[4]

Etniklik

Etnik grubun tanımını John Milton Yinger üç içeriğe göre tanımlandırmıştır.

Bu üç kıstas gruplarda ve bireylerde değişkenlik gösterir ve ölçütleri karşıladığı oranda etniklikleri ölçülür. Ayrıca belirlenen üç kıstasın birleşimleri kişiden kişiye farklı değerlendirilir değiştiğinden nesnelliğe sahip değil özneldir.

AB'de mikro milliyetçilik

1992 Maastricht Anlaşması ile birlikte kültürel çeşitliliğin korunması, AB'nin bir ilkesine dönüşmüş ve bölgesel yönetimler teşvik etmiştir. Avrupa birliğindeki yeni devlet anlayışı ve ulus üstücülük paralelindeki değişim, ulusal azınlık ve özerk bölge hareketlerini yeni bir sistem oluşturmaya zorlamaktadır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

This article is issued from Vikipedi - version of the 3/7/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.