Kovanlı, Çarşıbaşı

Kovanlı
  Mahalle  
Trabzon
Ülke Türkiye Türkiye
İl Trabzon
İlçe Çarşıbaşı
Coğrafi bölge Karadeniz Bölgesi
Nüfus (2000)
 - Toplam 591
Zaman dilimi UDAZD (+3)
İl alan kodu 0462
İl plaka kodu
Posta kodu 61420
İnternet sitesi:
YerelNET sayfası

Kovanlı, Trabzon ilinin Çarşıbaşı ilçesine bağlı bir mahalledir.

Tarihçe

Köy halkının köye yerleşme şekli Osmanlı zamanında Trabzona komşu illerden Sancak idaresine başvuru yapan müslüman halk grublarından oluşmaktadır.yerleşim yılları tahmini hesabla 1600 yıllarının başlarına gelmektedir.Eski ismi Bondika dır.O yıllarda arıcılık ve kovan yapımı meşhur olduğu için köy Osmanlı zamanında bu ismi almıştır.

Kültür

Mahallenin gelenekleri ve görenekleri karadeniz yöresinin aynısıdır.1950 yılından itbaren batıya çalışmak için giden gençlerin şehir kültürü ile tanışması ile birlikte şehir yaşamına uymuşlardır.yayla geleneği ve yayla şenlikleri geleneği kültür haline gelmiş.Tek eksik şehirli olanların şehir kültürünü köylerine taşıyamamalarıdır.Yemeklerine gelince kara lahanadan yapılan yemeklerin tümü,çörek,ayranlı veya sütlü mısır çorbası,mısır ekmeği ve bu ekmekten yapılan tereyağlı ezme,yoğurtlu ezme,mısır unu ile yapılan tereyağlı kuymak başlıcalarıdır.

 DÜĞÜNLERİMİZ

Yöremizde diğer yörelerden en çok farklılık gösteren düğün geleneğimizdir . Otuz yıl öncesinde düğün için tanıdıklara şeker ve ekmek verilerek davet edilirdi . Davet işini kız tarafı yapardı . Düğün eğlencesi çarşamba gecesi kız evinde kına gecesi ile başlardı . Kına gecesine kızın arkadaşları , komşular , erkek tarafı da giderdi , damat götürülmezdi . Çeyiz asma işi çarşamba günü yapılır , aynı gün davulla çeyiz toplanırdı . Kına gecesinde eğlence olur , oyunlar oynanırdı . Hediye toplama işi eğlence arasında isim çağırarak yapılırdı . İsmi çağrılan kişi gelinin yanına giderek hediyesini verirdi . Hediyeler genellikle çamaşır , mutfak eşyası ve nadiren para olurdu . Gelinin eline kına koyma işlemi yapılırken , kınanın içine para konulurdu . Bu parayı genellikle kaynana koyardı . Ancak , kaynana çift nikahlı ise bu işi başkası yapardı . Perşembe günü damadın kapısında eğlence olurdu , aynı zamanda yemek verilirdi . Bu eğlenceye gelin katılmazdı . Akşama doğru gelin süslenen atla alınır , yeni evine doğru giderdi . Eve gelen çift kapıda bekletilir , gelin asma kırardı . Asma dalını üç yerden birbirinden ayırmadan kıran gelinin uğurlu olup olmadığı denenirdi . Kırılan dal tekrar filiz sürerse gelinin uğurlu olduğuna inanılırdı . Sahana su konularak evde kimin sözünün geçeceği belirlenirdi . Sahana kim vurup suyu dökerse hakimiyet ondaydı . Ayrıca , gelin eve girerken yüksekten başından aşağıya buğday , şeker ve para atılırdı . Nedeni ise eve bereket yağmasını sağlamaktı . Bu olaya " darı saçma " adı verilirdi . Geçmişten bugüne değişmeyen tek gelenek silahların duyulan sesidir . Düğünün başlangıcından bitimine kadar kemençe sesi ile birlikte duyulan en güzel ses Çarşıbaşılı için silah sesidir . Silahsız ve kemençesiz düğün düşünülemez ve yapılamaz . Düğünün güzelliği ve zenginliği nerede ise silah sesleri ile ölçülür .

Günümüzde düğünler davul , saz , kemençe eşliğinde yapılır , her düğünde mutlaka horon oyunu oynanır . Orta denen bir adet vardır , yörede herkesçe tanınan , iyi konuşabilen bir kişi spiker olarak görev yapar . Eğlence başladıktan bir iki saat sonra masa başında oturan gelinle damadın yanına gelir , isim söyleyerek tek tek herkesi hediye vermeye çağırır . Hediyeler verilirken , sunucu ne olduğunu ve miktarını oradakilere duyurur . Sonra gelin ve damat birbirlerine hediyelerini verirler sunucu toplanan parayı oradakilere duyurur . Orta olayından sonra eğlence devam eder .

HORON

                  Horon bir tutkudur Çarşıbaşı'nda kemençenin kıvrak sesi bir yerden yankılanmaya
görsün, ya da davulun zurnanın nağmeleri işitilmeye... Başlar önce ayaklar oynamaya. Sonra eller 

havaya kalkar... Sonra bir sihirli alemin içinde genişler de genişler horonun halkası... Horon gibi canlı, hızlı bir halk oyunu yoktur. Vücudun tümünün iştirak ettiği yegane oyundur denilebilir horona. Genelde erkek ve kadın diye horonları ayırmamakla birlikte erkek horonlarının daha sert, kadın horonu ise daha yumuşak figürlerle oynanmaktadır.

                 Horon dizisi iki kişiden oluşsa bile içlerinden biri mutlaka horonbaşıdır. Horonu
ya çalgıcı ya da içlerinden usta olan bir horoncu yönetir. Horoncuların coşkularını canlı tutmak,
horon kurmak, aşağı almak, değişik horon düzenine geçmek için horoncubaşı farklı komutlar verir. 

Horoncular "yürü yürü, dik oyna, kim ula, dikkat dikkat, ha uşak ha, alaşağı, ula ula, aloğlu, kim kim kim, şaşma, horonu bozma, taktum,..." gibi horoncubaşı tarafından verilen komutların ne anlama

geldiğini bilirler ve horon düzenini buna göre sürdürürler.

BİRLİKTEN DOĞAN GÜÇ: İMECE

           Toplu iş yapmak için birçok kişinin bir araya gelmesiyle yapılan çalışmaya imece denir.
            Yöre halkı çeşitli işlerini (Mısır ayıklama, fındık ayıklama, odun taşıma, çayır toplama, 

inşaat malzemesi taşıma vb.) ortaklaşa yaparlardı. Böylelikle işler daha kolay tamamlanır, mecilerde

kemence eşliğinde türküler söylenir, bilmeceler sorulur, oyunlar (Yüzük, kırbaç) vs. oynanırdı.

Çarşıbaşı ilçesinde eskiden beri bol miktarda mısır yetişmektedir . İmece yani yardımlaşmanın , dayanışmanın yoğun olduğu dönemlerde mısırın soyulma işleminden sonra " sivi " adı verilen bir oyun oynanırdı . Soyulan mısırların burçakları örülerek ip haline getirilirdi . Orada bulunanlar burçakların etrafında halka halinde toplanırlardı . Örülen ip bir kişinin elinde bulunurdu . Halka halindeki insanların arkasında dönen kişi ipi fark ettirmeden birinin arkasına bırakırdı . Halkayı dönmeye devam eden kişi ipi bıraktığı yere gelene kadar ip , arkasındaki kişi tarafından fark edilmezse onu alarak o kişiye vururdu . Halkadaki kişi ipi fark edip alırsa ayağa kalkarak bırakanı kovalamaya başlardı . Yakalanmadan boş kalan yere oturursa o kişi kurtulurdu . Oturamaz ve yakalanırsa sivi denen iple o dayak yerdi . Halkadaki diğer kişiler vurana yardım ederdi . Mısır soyma işinin bitimi eğlenceli bir şekilde kutlanmış olurdu .Çarşıbaşı ilçesinde önceleri çokça da soğan yetişirdi . Soğanla ilgili şöyle bir olay anlatılır . " Dışarıya okumaya giden Çarşıbaşılı bir öğrenci yatılı okulda hastalanır , hiçbir şey yemez . Arkadaşlarından biri ona şeker getirir . Yanında Çarşıbaşılı olan ve hastalığında ona bakan arkadaşı şöyle de : " Nar gibi soğanı yemedi de taş gibi şekeri mi yiyecek ?" daha sonraları bu espri olarak yerleşir .

Eskiden fındık ayıklama makineleri olmadığı dönemde fındık elle ayıklanırdı.Aileler sırayla birbirlerinin fındıklarını ayıklarken fıkralar anlatılır,türküler söylenir,bilmeceler sorularak sözlü halk kültürü gelişir ,toplumsal dayanışma artar, dostluklar artar, küskünlükler ortadan kalkardı.

Kalandar :

Yörede çocuklar, gençler tarafından eğlence kabul edilen ve hala devam eden geleneklerden birisi de "kalandar" eğlencesidir. Rumi takvime göre yılbaşı gecesi kabul edilen 14 Ocak gecesi gençler uzun bir sopanın ucuna torba ve zil bağlarlar . Karanlık olduktan sonra mani söyleyerek evlerin kapılarını çalarlar .

" Gece geldim kapınıza

Selam verdim yapınıza

Selamımı almazsanız

Daha gelmem kapınıza "

diyerek açılan kapıdan zil ve torbayı uzatırlar . Ev sahibi kim olduğuna bakmadan torbaya fındık , meyve ve para koyar . Gençler o gece hem eğlenir , hem yiyecek , para toplarlar . Kalandar gecesinin sabahı hiç kimse başka bir eve gitmez , Çünkü o evde o yıl olacak bütün terslikler o kişiden bilinir .

Hıdrellez :

İlkbaharın ilk günlerinde toprağın canlandığı 6 Mayıs tarihinde insanlar piknik yerlerine giderek eğlenir. Halkın bazı inanışları vardır. O gün anahtarla kapı açılmaz , açılırsa o ailede doğacak çocukların tavşan dudaklı olacağına inanılır . Değirmen çevrilirse sürekli başını sallayan bebekler doğar diye bilinir. Bütün bu terslikler olmasın diye halk toprağa kabak veya başka bir çekirdek eker. Ekerken herhangi bir araç kullanılmaz. Şöyle der :

" Bütün terslikler burada kalsın "

Coğrafya

Trabzon iline 46 km, Çarşıbaşı ilçesine 12 km uzaklıktadır.

Çarşıbaşı İlçesi Doğu Karadeniz Bölgesinde Trabzon-Giresun sahil yolu üzerinde , Trabzon İli ' nin 

batısında yer alan bir yerleşim merkezidir

          Çarşıbaşı İlçesi ' nin doğusunda Akçaabat , batısında Vakfıkebir , kuzeyinde Karadeniz , 

güneyinde ise Akçaabat ve Vakfıkebir bulunmaktadır.

 Arazi Yapısı

          Arazi yapısı genellikle dağlık ve eğimlidir . Dağlar bazı bölümlerde denize dik , 

bazılarında ise paralel olarak uzanırlar . Bu dağlar , bazı kısımlarında güney-kuzey doğrultusunda denize akan akarsularla bölünmüş ve vadiler meydana gelmiştir .Akarsular içerisinde en önemlisi İskefiye Deresi olup , birçok akarsuyun birleşmesi ile meydana gelmiştir ve Karadeniz ' e dökülmektedir .Çarşıbaşı ' nın dağları denizden iç kesimlere doğru ilerledikçe yükselmektedir . İlçenin en yüksek yeri 2150 metre yüksekliğindeki Karadağ Tepesi ' dir . Bu yer hem Akçaabat , hem de Vakfıkebir İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır . Bu bölge aynı zamanda Çarşıbaşılı köylülerin yaylası ve dinlenme yeridir . Diğer taraftan ilçenin doğusunda deniz kenarından başlayan Yoroz dağları , güneyinde Şahinli Köyü ' nün batısında kalan Karaorman Dağları , Kaleköy sınırları içinde bulunan Kulus Tepesi ile güneyinde Hıdırnebi Dağları da ilçede bulunan önemli dağlar arasında yer almaktadır.

İklim

Mahallenin iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.

Nüfus

Yıllara göre mahalle nüfus verileri
2007
2000 591
1997 -

Ekonomi

Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Altyapı bilgileri

Mahallede ilköğretim okulu vardır. Mahallenin ne içme suyu şebekesi ne de kanalizasyon şebekesi yoktur, köylüler suyu kendi imkanlarıyla evlerine getirtir. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı vardır. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 9/14/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.