M.Sarıkaya, Yıldızeli

M.sarıkaya
  Köy  
Sivas
Ülke Türkiye Türkiye
İl Sivas
İlçe Yıldızeli
Coğrafi bölge İç Anadolu Bölgesi
Nüfus (2000)
 - Toplam 148
Zaman dilimi UDAZD (+3)
İl alan kodu 0346
İl plaka kodu
Posta kodu 58540
İnternet sitesi:
YerelNET sayfası

M. Sarıkaya, Sivas ilinin Yıldızeli ilçesine bağlı bir köydür.

Tarihçe

Merkez Sarıkaya Alevi köyüdür, Sivas’ın Yıldızeli İlçesi’ne bağlıdır. Resmi kaynaklarda Yıldızeli’nin kuruluş tarihi 1639 olarak gösterilmektedir. Ancak, bölgede tarihin çok eski dönemlerinden itibaren yerleşimler olduğu bilinmektedir. Anadolu’da ilk uygarlıkların kuruluşundan Makedon, Bizans, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerine kadar, bu yörenin bir “geçiş bölgesi” olarak “sürekli iskana tutulduğu” görülür. Ankara-Sivas ve Tokat-Sivas karayolu ile Samsun-Sivas demiryolu üzerinde bulunan Yıldızeli, bugün de Orta ve Doğu Anadolu için bir geçiş yolu niteliği taşımaktadır.

Köy, Yıldızeli’ne 26, Sivas-Ankara karayoluna güney yönünde 4-5 Km. uzaklıkta konumlanmıştır. Köyün kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak köy büyüklerinin beyanlarına göre, köyün 200 yıl kadar önce kurulduğu tahmin edilmektedir. Gül(Kul) Yakup olarak bilinen, tanınmış, cemlerde deyişleri söylenen halk aşığının 150 yıl önce köyümüzde yaşadığı bilinmektedir.

Köyün kuzey yönünde, Merden yolu üzerindeki tarlaların ortasında tek, büyük bir kaya kütlesi bulunmaktadır. Bu kayanın meteor mu, su çekilmesi-çözülme yoluyla ortaya çıkmış bir kaya mı olduğu hakkında kesin bilgi yoktur. Merkez Sarıkaya, adını, köyün kuzeyinde yer alan bu tek “sarı” kayadan almıştır. Şarkışla’ya bağlı bir köy ve Yozgat’a bağlı bir ilçenin de “sarıkaya” adını taşıması karışıklığa yol açtığından kaymakamlığa verilen bir dilekçeyle köyün adı “merkez sarıkaya” olarak değiştirilmiştir.

Köyün ilk yerleşimi, bugün “Ayınözü” denilen, köyün güneyinde bulunan yaylanın eteklerinde, ırmak kenarı boyunca uzanan bölgededir. Köyün yaşlıları, bu bölgede daha önce bir Ermeni köyünün kalıntısı olduğunu anlatmaktadırlar. Göç sonucu olan ilk yerleşimde yedi hane bulunduğu söylenmektedir(“Eskiköy”). Bugünkü köy alanına göre daha ılıman ve verimli bir bölge olan Aynözü’nden neden yeniden göç edildiği hakkında açık bilgi yoktur. Ancak, gerek ilk yerleşimde, gerek sonradan yapılan göçlerde, çok eski dönemlerden bu yana Anadolu genelinde ve bölge özelinde güdülen “iskan politikaları”nın etkili olduğu düşünülebilir.

Köye ilk yerleşenlerin kim olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Köyde bilinen sülaleler, alfabetik sırayla ve yerel şiveyle; Godalahlar(Godaloğulları), Göğceâl(Gökçegil), Hamzaâl(Hamzagil), İmamgil, Kennevi, Seydikâl(Seydikahyagil) ve Gürşen ogullarısülalelerle bağlantılı diğer küçük sülalerdir (Keller, İbişgil vs.).Resmi kaynaklara göre köy halkı Erzurum, Kars ve Şarkışla-Canabdal’dan göç etmiştir. Godaloğulları’nın Erzurum-Kars civarından, İmamlar’ın Canabdal’dan, Hamzaoğulları’nın (resmi kaynaklara göre)Kars’tan ya da (köy kaynaklarına göre) yine Canabdal’dan geldiği belirtilmektedir. Seyitoğulları, Gökçeoğulları, Kennioğulları ve diğer ailelerin nereden geldikleri hakkında elimizde şimdilik kesin bilgi bulunmamaktadır.

Merkez Sarıkaya bugün, güneyindeki pek çok köy için “geçiş yolu” özelliği taşıyan bir “merkez köy” durumundadır. Cumhuriyet tarihi boyunca sürekli gelişimi, değişimi, çok göç vermesine rağmen gerek köyde gerek şehirlerde gösterdiği dayanışma ve ilerleme özellikleriyle, köyümüz benzerleri için gerçekten bir “örnek” teşkil etmektedir. Bugün köyde yaklaşık 40 hane yaşamaktadır.Bu sayı, yaz aylarında neredeyse ikiye katlanmaktadır. Köy, çok göç vermiştir ve Ankara başta olmak üzere, Sivas, İstanbul ve yurt dışı dahil edildiğinde toplam nüfus 500 haneye yaklaşmaktadır.

Merkez Sarıkaya, civarda eğitimin çok fazla öne çıktığı köylerdendir. Köyün genç ve orta yaş nüfusu içinde yüksek eğitimlilerin oranı kayda değerdir. Merkez Sarıkaya köylüleri, ayrıca kentte örgütlü dayanışma ağları ve kültürel birliktelikleri ile de dikkat çekmektedir.

Kültür

Düğün

Merkez Sarıkaya Köyü’nde düğünler üç gece dört gün sürer. Genellikle Perşembe sabahı bayrak kaldırılmasından Pazar öğleden sonra gelin inmesine kadar geçen bütün bu süre boyunca, köyde tam bir şenlik havası hakimdir. Her sabah çeşitli adetlerin yerine getirilmesi ile başlayan eğlence, çeşitli oyunlar ve halaylarla gece geç saatlere kadar sürer. Düğünlerde, her iki tarafın da “düğün kahyası” denen birer temsilcisi vardır. Düğün kahyası, misafirlerin gelmesi ve düğünün başlamasından, düğünün bitişine kadar her aşamada sorumlu ve düzenleyicidir. Düğün sahipleri, yetkilerini büyük oranda kahyaya devrederek misafirlerle ilgilenirler. Ayrıca, gelin için “yenge”, damat için “yiğit başı”, yine düğün sürecinde ailelere ve gelinle damada yardım eden kimselerdir. Adetlerin yerine getirilmesinde çeşitli görevler üstlenirler. Düğünde yardımcı olan diğer kimseler de gelin ve damat “sağdıc”ıdır. Özellikle damadın sağdıcı, düğün boyunca damada hem arkadaşlık eder, hem de damatla ilgili bütün sorumluluğu üstlenir.

Köyde düğünler, kendine has adetleri de içinde barındırarak şöyle yapılmaktadır:

1. gün- Düğün başlangıcı

Düğünün başladığını ilan etmek üzere davul-zurna eşliğinde üç telli, ucunda telek takılmış soğan, elma vs. bulunan bayrak kaldırılarak düğün evine asılır. Halaylar çekilerek düğün başlangıcı kutlanır. Daha sonra yakında toplananlara şerbet dağıtılır. Peşinden de düğüne çağırmayı amaçlayan Okuntu (okuyuntu) dağıtılır. Okuntu hediyesi olarak götürülen şeker, havlu, gömlek, bardak vb. düğüne çağrılı olanlar tarafından “Allah hayırlı uğurlu eylesin” dileği ile alınır ve kabul edilir. Bu kabul gerçekte düğüne iştirak edileceği anlamına gelir.

2. gün- Damat Yunması

Damat (güya-güyeği-güvey), erkek arkadaşları, akranları ve köyün diğer erkekleri tarafından yunmaya(yıkanmaya) götürülür. Damat yunmaya götürülürken söylenen aşağıdaki gibi salavatlar da vardır.

Bu günün adı ne / Yarının adı ne
Yeraltında yeşil cami / İmamının adı ne
Bugünün adı Dünya / Yarının adı Ahiret
Yeraltında yeşil Cami / İmamının adı Muhammet

Bu yıkanma, daha çok, köyün az dışındaki oluklu bir pınarda gerçekleştirilir. Şimdiye kadar hep Gökçepınar denilen yerde yapılan yıkanma töreninde, şaka olarak damat gençler tarafından kürüne (çeşme havuzu) batırılır. Güyeğ yıkama işinden sonra, damat olan kişiye yeni ve temiz iç çamaşırı ve elbiseleri giydirilir. Halaylar çekilir. Bu arada damadın küçük sağdıcı olarak 3-4 yaşlarında bir erkek çocuk seçilir. Güyeği (damat) süslenen ata bindirilir, kucağına küçük sağdıç oturtulur. Damat köy meydanına götürülür. Damat köy meydanında oyunlar ve çeşitli hediyelerle karşılanır. Köy kadınları atı süslerler, damadın omuzlarına allar yeşiller takılır. Sonra kalabalıkla sağdıç evine gidilir, gelen her misafirlerle orada yemek yenir.

3.Gün-Kız Evi

Erkek evi tarafından hazırlanan bir hediye paketi kız evine gönderilir. Pakette, geline giysiler ve ikramlık hediyeler vardır. Paket götüren kimseye “yozucu” denir. Yozucu, paketi kız evine gizlice götürmelidir. Çünkü, yozucuyu kız evine adım atmadan önce bulan ya da yakalayan kimse, erkek evinden ya da yozucunun kendisinden hediye talep eder.

Hediyeler ulaştıktan sonra gelinin kız arkadaşları ve akrabaları, bu kez gelini yunmaya götürürler. Gelin de yeni elbiseleriyle evine döndükten sonra çeyiz yazma töreni gerçekleşir. Kız evinde yemekler yenir. Yemek ya da ikram sırasında, damadın eşyaları özenle korunmalıdır. Bu görev sağdıcındır.

Eğer köyün gençlerinden biri damadın ayakkabısını ya da özel bir eşyasını elde ederse, sağdıçtan hediye talep edebilir. Aynı şekilde, şaka yoluyla köy gençleri damadı sağdıçtan kaçırabilirlerse, hediyeyi hak ederler. Burada damat direnmez, çünkü adet gereği sorumluluk sağdıcındır. Üçüncü gün, aynı zamanda kına töreninin de yapıldığı gündür. Önce gelin kınası, sonra damat kınası yakılır.

Üçüncü günün akşamında bütün misafirler erkek evinde toplanırlar. Halaylar çekilir, eğlence kurulur. Misafirlere çeşitli ikramlar sunulur, yenilir, içilir... Düğün eğlencesi ilerleyen saatlere kadar devam eder.

4.Gün
Gelin alma ve düğün sonu

Gelin başı hazırlanır. Bu arada erkek tarafı davul zurna ve halaylar eşliğinde kız evine varır. Her iki tarafın düğün öncüsü karşılıklı selamlaşırlar, kucaklaşarak birlikte kız evine varılır.

Gelin evden çıkmadan önce, sandığa oturma, kapı kilitleme gibi adetler yerine getirilir. Genellikle –varsa kızın küçük erkek kardeşi ya da ağabeyi, yoksa yakınlarından biri- bu işleri üstlenir. Erkek tarafı kız almaya geldiğinde kapının açılması için küçük bir bahşiş istenir. Yine çeyiz çıkarken çeyiz sandığına oturulur ve “sandık kalkmıyor” denilerek erkek tarafının büyüklerinden bahşiş istenir. Tüm bu adetlerden sonra, gelin salavatlar eşliğinde ata bindirilir, yola çıkılır, gelin köy etrafında dolaştırılırken gençler çeşitli oyunlar oynar. Bu arada, yüzük ve yastık yarışı yapılır.

Yüzük yarışı
Köy gençleri koşu yapar. Birinci gelen damadın yüzüğünü düğün kahyasından alır ve damada götürerek bahşişini alır. Yastık oyunu: Küstüm yastığı için at yarışı düzenlenir. Birinci gelen ata yastık verilerek damattan bahşiş alınır.

Gelin damat evine indirilirken ayakları altına kazan konur. Evine ve ailesine sadakat gösterisi olarak bazı küçük adetler yerine getirilir. Damadın babası, evine gelin gelmesi şerefine yeni gelinine kaydadeğer bir hediye sunar. Evin bacasından gelinin başına içi para dolu çerezler atılır. Çocuklar da sevinerek toplarlar. Alkışlar ve davul zurna eşliğinde gelin yeni evine adım atar.

Düğüne katılan herkese son düğün yemeği ikram edilir. Akşam da “güya oturması” yapılır (damada hediye töreni). Burada, misafirler damada ve geline çeşitli hediyeler(takı) sunarlar.

Damat geç saatlerde köy gençleri tarafından seslendirilen salavatlarla gelin yanına gönderilir.

Davul zurna eşliğinde bayrak indirilir. Böylece düğün sona erer.

Bugün artık değişen yaşam koşullarıyla birlikte kimi adetler unutulmaya yüz tutmaktadır. Örneğin şehir yaşamında düğün süreci daha hızlı olmakta ve adetlerin etkisinden giderek sıyrılmaktadır. Bu, toplumların doğal gelişimi açısından daha uygun olsa da, hiç olmazsa köylerimizde bu adetlerin sürdürülmesi, toplumsal kimlik ve belleğin korunması açısından oldukça önemlidir.

Coğrafya

Köy, 1400 m. rakımıyla İç Anadolu Bölgesi'nin en yüksek ilçelerinden biri olarak bilinen Yıldızeli’ne bağlıdır. Yıldızeli’ne 26 km mesafede bulunan köyümüz, Ankara-Sivas Karayolu’nun 367. km’sinden(Yaraş Beli’ne gelmeden) güney yönüne dönüldüğünde, karayoluna 4– 5 km uzaklıktadır.

Köyün kuzeyinde Ağılkaya(çiftlik), doğusunda Delikkaya, güneyinde Fındıcak ve Kiremitli, batısında Halkaçayır köyleri bulunmaktadır. Kırağı’nın Başı denen küçük tepenin etekleri üzerine kurulan köyün arazileri geniş bir alana yayılmıştır. Köyün önünden itibaren doğu-kuzeydoğu yönüne doğru geniş ve düzlük bir ova köy tarlalarının büyük kısmını barındırmaktadır. Diğer tarlalar, batı, güney ve kuzey-batı yönünde serpilmişlerdir. Güney yönünde ise, Yayla denen ormanlık tepeler bulunmakta ve köyün güney sınırını bu tepeler çizmektedir.

Bilindiği gibi Yıldızeli, Çamlıbel ve Yıldız Dağı gibi Anadolu’nun iki önemli yükseltisine sahiptir. Köyümüz Merkez Sarıkaya yakınlarında bulunan Yaraş Beli’nin rakımı da dikkate değerdir. Köy, arkası küçük bir tepeye yaslansa da, geniş bir ovanın ucunda kurulmuştur. Yalnızca güney yönünde ormanlık tepeler uzanmaktadır. Diğer yönler görece düzlüktür. Köy çevresinin açık olması iklimin yumuşamasını engellemektedir. Bu coğrafi çevre, köyümüzde kışların sert ve yoğun kar yağışlı, yazların ise sıcak ve kurak geçmesine neden olmaktadır. Bitki örtüsü bozkır, iklimi karasal iklimdir.

Köy arazisi içinden iki dere akmaktadır. Biri, yayla dibinde, “doğu-batı” yönünde akan dere civarı “ayınözü” olarak adlandırılmakta, bu bölge, görece daha yumuşak iklimiyle köy genelinden ayrılmaktadır. Diğer dere, “öz” olarak adlandırılır. “Öz”, köyün hemen alt kısmından kuzeydoğu-güneybatı yönünde akmaktadır. Önceleri oldukça gür olan ve köy ihtiyaçları açısından da önem taşıyan bu dere, iklimin ısınmasına paralel olarak günden güne cılızlaşmakta, kurumaya yüz tutmaktadır. Yine de dere boyunca dikilmiş olan ağaçlar, hem köy önünü çevreleyerek köyü duldalamakta hem de yeşil ve güzel bir manzara oluşturmaktadır.

Köyün, biri güneyde diğeri doğuda bulunan iki tepesi “ziyaret” olarak bilinmektedir. Doğuda, Delikkaya yolu üzerinde bulunan ve güneyde, köyün hemen yanıbaşında yükselen bu iki tepe, Kuş Evliği ve Co’lü Baba tekkeleri olarak anılmaktadır.

İklim

Köyün iklimi, karasal iklim etki alanı içerisindedir.

Nüfus

Yıllara göre köy nüfus verileri
2007
2000 148
1997 185

Ekonomi

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Altyapı bilgileri

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol stabilize olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 11/13/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.