Mayk Hammer
Mike Hammer, ABD'li yazar Frank Morrison Spillane’in yazdığı "Mike Hammer" serisinin Kemal Tahir tarafından çevrilen tercümeleridir.
Tarihi
Çeviri "Mayk Hammer"lar, o zamanlar (1953 yılında) Refik Erduran, Ertem Eğilmez ve Haldun Sel’in ortaklaşa kurdukları Çağlayan Yayınevi’nden çıkmaktadır. Basılan ilk çeviri Mayk Hammer kitabı ABD’li yazar Mickey Spillane imzasını taşıyan ‘Kanun Benim’ (I, The Jury–1954) olur. Kemal Tahir’in "F.M." ikinci takma adıyla yazdığı bu kitap inanılmaz bir ilgi görür. Çok kısa sürede yeni baskıları yapılan kitap, 100 binin üzerinde bir satış rakamına ulaşır. ‘Kanun Benim’in başarısı üzerine, Çağlayan Yayınevi diğer Mike Hammer maceralarının da çevrilip yayımlanacağını duyurur. Kemal Tahir'in Mickey Spillane’den çevirdiği Çağlayan Yayınevi’nden çıkan diğer kitapları da aynı başarıyı tekrarlar. Fakat olay burada noktalanmaz; çünkü yayımlanan Mayk Hammer romanları Türk okuyucuları tarafından büyük zevkle okunur ve yeni Mayk Hammer’ın maceralarını talep ederler. Ancak Spillane, altı adet Mayk Hammer romanı yazdıktan sonra kitap yazmaya ara vermiştir.
Bu durum, talebi karşılama hevesindeki yayıncıların yerli yazarları sahte Mayk Hammer maceraları yazmaya teşvik etmeleri sonucunu doğurur. Nitekim 1950’li ve 1960’lı yıllarda Türkiye’de 250’nin üzerinde sahte Mayk Hammer macerası yayımlanır. Bu süreçte, orijinal maceraların çevirmeni Kemal Tahir’in de Çağlayan Yayınevi’nden dört adet sahte Mayk Hammer romanı çıkarır. ‘Kara Nara’(1955)'da bunlardan biridir.
Polisiye roman türünün en önemli özelliği genelde bir dedektif ya da casusun gerilim ve macera dozu yüksek olayların içinde herkesten önce yer almasıdır. Bu özelliğinin de bir sonucu olarak, okurdan yoğun ilgi gören bu romanların sayıları günden güne artmıştır. Gazete, dergi ve televizyonlarda tanıtımının yapılması, hatta birçoğunun senaryolaştırılması sonucunda okurun yanı sıra izleyici ile de buluşması ve böylece ilginin oluşmasıyla polisiye romanlar en çok satan kitaplar arasına girmiştir. Bu romanların popülariteleri çok yüksek olduğu için uluslararası siyasetteki gelişmeler, teknolojik yenilikler, bilimsel çalışmalar gibi konular bu kitaplarda yoğun olarak ele alınmaktadır. Ayrıca bu romanlar çevrildikleri ülkelerdeki yazarlara da esin kaynağı olmuşlardır. Bazı yazarlar kimi zaman taklit yoluyla kimi zamanda kendi ülke koşullarına uyarlamayla yeni polisiyeler üretmişlerdir.
Kemal Tahir bu yazarlardan biridir. 1848'lerden sonra polisiye romanlarda karmaşık olayların çözümü tamamen dedektiflere bırakılmıştır. Dedektif, polisin çözemediği sorunları çözer, ipuçlarını yakalar ve üstün zekâsıyla romanın asıl konusunu oluşturan muammayı açıklamaktadır. Bu dedektif, klasik polisiye romanın asıl kahramanıdır.
Kemal Tahir de 1935’ten sonra geçimini sağlamak için F.M. ikinci takma adıyla bu klasik polisiye romanlarını yazmıştır. Mayk Hammer maceralarını seçme nedeni ise Türk halkının da dünyada yoğun ilgi gören polisiye-serüven tarzındaki romanlara olan büyük ilgi göstermesidir. Öyle ki Kemal Tahir’in yazdığı bu Mayk Hammer romanları özgün olanlarından çok daha fazla ilgi görür ve daha fazla satılır.
1950’li yıllarda Türkiye’de en çok okunan romanların Mayk Hammer polisiyeleri olması, kurtarıcı ve kurtarıcıyı bekleyenlerin psikolojisini yansıtan belki de en önemli göstergedir. Mayk Hammer’ı vazgeçilmez ve sıklıkla taklit ettiren neden ise yazarın kendi ifadesiyle, suçluluk oranının yükselmesi ve polisin başarısızlıkları saplantısından kurtulamayan yurttaşların dileklerini karşılamasıydı. Aşağılanan insanların intikamını alan bir dedektif olan Mayk Hammer’ın hem yargıç hem de cellât olarak anlatılmıştır. Bu anlamda zaman zaman sembolik bir "Robin Hood" olduğu da söylenebilir. Suçluyu yargılayan da onu cezalandıran da Mayk Hammer’ın ta kendisidir.
Belki de bu unsur, Mayk Hammer karakterinin ve maceralarının Türk halkını etkilemesinin en önemli nedenidir. Bir bakıma Türk halkı kendine yakın olanı seçmiştir. Romanlardaki heyecanlı hareketlilik (romanların sürükleyici olması) de Türk okuyucusunu romana çeken diğer bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Genel bakış
Mayk Hammer romanlarına genel olarak bakıldığında olay örgüsü açısından kısır döngü halinde kendi kendini yineleyen bir sıradanlık vardır. Olay örgüsü hep aynıdır, değişen tek şey ise konudur. Hiç değişmeyen bir olay şablonu vardır Mayk Hammer maceralarının; alçakça işlenen bir cinayet, düzeni sağlamak tutkusuyla suçlunun ardına takılan Mayk, araya serpiştirilen güzel kadınlarla olan ilişkileri, işlenen yeni cinayetler, biraz yumruklaşma ve Mayk’ın silahı yardımıyla işin üstesinden gelip sekreteri Velda’ya, bürosuna geri dönmesi... Eleştirilecek esas nokta budur aslında, yani bu sıradanlık. Günümüz şartlarına ve çağdaş polisiye roman normlarına göre değerlendirildiğinde bu roman serisinin tutulması şaşırtıcı aslında. Ama eserlerin yazıldığı döneme ve yazılış amacına bakacak olursak durumun böyle olması gayet normal. Yani eseri yazıldığı tarihle ele almak gerekir, ancak o zaman doğru yargılara varabiliriz.
Kitabın “kurtarıcı ve kurtarıcıyı bekleyenlerin psikolojisini” yansıtıyor olması kitabın yazıldığı tarihlerde çok okunması için yeterli bir neden. Bu nedenle de Mayk Hammer serisini yazıldığı dönemdeki toplumun sosyolojik şartlarında irdelemek gerekir. Bu bakış açısıyla ele alındığındaysa toplumla yazar arasında bir arz-talep ilişkinin olduğunu görüyoruz. Toplumda, kitaplara bakkaldan ya da marketten alınan bir ürün gibi bakılmış, yazar(lar) da bu isteğe cevap vermiş. Yani edebiyattan çok ticari bir amaç güdülmüş. Ancak, Mayk Hammer romanlarındaki bakış açısının böyle olduğunu söyleyebiliriz.
- Eserde polisiye romanların çoğunda olduğu gibi işlenen büyük bir cinayetin peşinden gidilmiyor, kaçırılan bir kız ve kızı kaçıran çeteyi çökertme amacı var.
- Olaylar karışık bir şekilde birbirine bağlanmıyor. Bu anlamda eser okuyucunun merakını çok fazla arttırmadan normal bir olay örgüsü içinde giriş-gelişme-sonuç şeklinde ilerliyor.
- Diğer polisiye romanlarında olduğu gibi dedektif polislerden daha pratik bir şekilde olaylara çözüm getirebiliyor. Her olayda devletin kanunlarını değil de kendi kanunlarını uyguluyor. Dedektif Mayk Hammer diğer polisiyelerde de olduğu gibi üstün gözlem gücüne sahip zeki bir karakter.
- Polisiye romanların çoğu olayları aydınlatırken insanı gerilimli bir ortama sürüklerken, Mayk Hammer polisiyeleri korkutmaktan ziyade eğlendirici bir özelliğe sahiptir.
- Romanda çoğu polisiye romandaki gibi psikolojik derinlikli kahramanlara rastlanmaz. Kişiler yüzeysel olarak tasvir edilmişlerdir. Daha çok dış görünüşlerinden bahsedilmiştir.
- Gerçeğe ulaştığını sanıp çoğu kez hayal kırıklığına düşmek de çoğu polisiyede olduğu gibi Mayk Hammer'ın da başına geliyor.
- Çoğu polisiyede de olduğu gibi kadın karakterler fazlaca ön planda. Mayk Hammer içinde romandaki kadınlar çok önemli olmalarına rağmen hiçbir zaman onun asıl hedefinin önüne geçemiyorlar.
Kemal Tahir ve "Mayk Hammer"
Mayk Hammer zaman zaman Kemal Tahir'in kişiliğine bürünmektedir ve onun söylemek isteyip söyleyemediği şeyleri söylemektedir. Amerika'yı ve oradaki kapitalizmi içten içe eleştirmiştir. Bu anlamda o dönemde ülkede onunla aynı düşünceleri paylaşan insanların da bir anlamda sesi olmuştur. Bu polisiyelerin okunmasının en büyük sebeplerinden biri de budur.
O dönemde Türkiye'de yaşanan karmaşa ve bu karmaşadan kurtulmak için bir kahraman arayışı Tahir'in bu adapte eserleri oluşturmasına sebep olmuştur. Türk insanı o dönemde yabancı olduğu Türk polisiyesini tanımaya Tahir'le başlamıştır. Tahir gerçeklikten uzaklaşmamak için yer isimlerini İngilizce okunuşlarıyla aktarmıştır. Belki de hayatında gidip görmediği Amerika’yı, oranın sokaklarını, caddelerini güzel bir şekilde tasvir etmiştir. New York'u şu şekilde tasvir edişi Amerika'yı sevmediğinin en belirgin ifadesidir;
"Bu güzel şehir öyle mi? Bu taşını toprağını... Pardon toprağı laf gelişi! Namussuzda toprak filan kalmamış ya. Taşına betonuna, demirine gürültüsüne kurban olduğum it ahırını mı?"
Kemal Tahir ile "Mayk Hammer" karakterinin değişimi
Kemal Tahir'in Mayk Hammer’i, orijinal "Mike Hammer"dan çok daha insani bir yapıya sahiptir. Spillane'in karakteri daha maço ve kötü bir karakter olup ABD'nin o dönemde yükselen muhafazakârlığının sözcüsü görevindeyken, Kemal Tahir'in Mayk'ı iyilerin yanında, ırk ayrımına karşı, insani yönüyle çok daha iyi birisidir. Yazarlığının olabilecek inceliklerinin birçoğunu gösterildiği bu romanda karakterler düzgündür. Yani okuyucu hoş bir Mayk Hammer ile karşı karşıyadır.
Orijinal Mike Hammer, Amerikan orta sınıfının ırkçı yönünü anlatırken, Kemal Tahir'in Mayk Hammer'ı bu duruma eleştirel bir gözle bakmaktadır. Zaman zaman ABD’deki kapitalizmi eleştirmekten geri durmayan yazar, dönem itibariyle bazen konulara bir yan tema eklemiştir.
II. Dünya Savaşı nedeniyle de genellikle savaşa ilişkin görüşlerini hikâyelerinde yer verir. Örneğin, ’Kıran Kırana’ da uzun süre savaşmak zorunda kalan askerlerin psikolojileri nezdinde savaş karşıtı fikirlerini vurgularken, ‘Derini Yüzeceğim’e bir Nazi doktoruna atfen tüyler ürpertici bir işkence sahnesi ekliyor. Hatta orijinal hikâyelerin özüne ters düşmek pahasına, daha kendi yazdığı ilk Mayk Hammer macerasında bireysel başkaldırının çözüm olamayacağı mesajını vermekte tereddüt etmiyor.
Ayrıca Türk işi Mayk Hammer’larda, kadınlarla her daim yakın temas kuran, maço tavırlı bu dedektif mertliğiyle nam saldığı kadar, acıklı hali Kemal Tahir’in anlattığı Anadolu insanının hercai duygusallığıyla bezenmiş gibidir.