Minare
Minare (Arapça: منارة), İslam dininin ibadet yeri olan camilerde namaza çağrıyı bildirmek ve sala okumak için inşa edilmiş ana yapıdan yüksek tasarlanan yapılardır. Namaza çağrının o mahaldeki herkesin işitebileceği yüksek bir yerden okunması, ibadethanelerde minare inşasının esasını teşkil etmektedir.
Camilerde minare ihtiyacı teknolojinin henüz olmadığı İslamiyetin ilk dönemlerinden 20. yüzyılın ilk yarısına kadar, ezanın uzak yerlerden duyulmasına imkân sağlamak için yapılmışlardır. Eski devirde müezzin, caminin balkonuna, yani şerefeye çıkar istinare denilen şekilde dönerek ezan okurdu. Modern çağda artık minareye çıkmadan cami içindeki mikrofondan okumaktadır. Mamafih bazı Nakşibendi tarikatlarında hoparlörle okumak yerine yine eski usul kullanılmaktadır ki, teknolojinin bir kısmını bidat, gereksiz ve zevksiz olarak görmektedirler.
Camilerde minare zorunlu bir yapı parçası olmamakla birlikte, bir islam beldesi imgesinde geleneksel ve güçlü bir yer edinmiştir.
Günümüzde boyunun bir hayli uzatılmasından ötürü, mimari açıdan 'hoparlör direği' yakıştırmasıyla tenkit edilseler de, esasen bu tenkitten uzaktırlar. Yapılış amaçlarına uygun olarak; yerleşmelerin seyrek, nüfusun az yoğun, yapıların da alçak olduğu zamanlarda ibadethanelerin pek çoğu mescitti (mimari açıdan bir sınıflama: genellikle şehre hitap eden büyük ibadethaneler cami, mahalle ya da ufak yerleşmelerdeki küçük ibadethaneler mescit olarak adlandırılır) ve minareleri de alçak yapılıyordu. Günümüzde ise yerleşimler sıklaşmış ve yayılmış, nüfus yoğunluğu artmış ve yapıların da yüksek katlı yapılmaya başlanmasıyla, mescit yerine hitap alanı geniş ve yüksek kapasiteli cami yapılmakta, bu yüzden minareler de apartmanlar arasında kalmayıp amaçlanan görevini yakalaması için yüksek inşa edilmektedir.
Tarihi
İslamiyette ilk minare Mısır'n başkenti Yeni Kahire'deki Amr İbn Al-As camisinde inşa edilmiştir. Minare ana parçaya Emevi meliki I. Muaviye zamanında vali Meslem bin Muhalled tarafından 678 yılında eklenmiştir.
Arap, İran, Hint, Türk, Mısır minare şekilleri farklıdır. Minare sanatının büyük ustası Mimar Sinan bu yapı öğesine geometrik ve zarif şeklini vermiştir. İnce çubuk ve kabartma süslü minarenin benzersiz örneği Şehzade Camii minareleridir. Selimiye Camii'nde uyguladığı teknikte minarenin üç şerefesine ayrı merdivenlerden çıkılmakta ve her merdivenden çıkan diğerini görmemektedir. Osmanlı minareleri ve şerefeleri süsleme sanatlıdır. Boyları 10 ila 40 m.dir. Camiye bitişik veya ayrı hatta biraz uzaktaki minarenin yapımında taş, tuğla ve horasan harcı kullanılmıştır. Bayezid Camii minaresinde renkli süsleme tekniği kullanılmıştır. Hırkai Şerif Camii, Ortaköy Camii, Dolmabahçe Camii minarelerinde süsleme sonuna kadar kullanılmıştır. Klasik, rokoko dışında gotik, korint tarzlarında minareler dahi vardır, Bahçekapı Hacı Küçük Camii, Ali Paşa Mescidi ve Suadiye Camii minareleri gibi.
Büyükçekmece Sokullu Camii minaresinin merdiveni dışardadır. Tahtakale Timurtaş Mescidi ile Topkapı Sarayı Beşir Ağa Mescidi'nin minareleri merdivensiz, dışarı taşan asma cumbalardır. Cavid Ağa Mescidi, Yağkapanı Mescidi, Karabaş Mescidi, Eminönü Arpacılar Camii, Köprülü Camii ile Arpacı Hayreddin Mescidi'nin minareleri ahşaptır. Karabaş Mescidi minaresi ise, çinko kaplamadır. Mimar Sinan'ın kendi adına yaptığı Yenibahçe'deki Mimar Sinan Mescidi minaresi çokköşeli, baca gibi, en üstü süslü pencerelidir. Minareler camilerin üst kısmında yer alır
Yapısı
Selçuklu minareleri kalın, güdük, petek kısmı bedene göre kısadır. Genellikle tuğladır ve taçkapının yanlarında ikizdir (Çifte Minare-Sivas). Osmanlılarda ise 6 adede kadar minare vardır.Tek minareler geleneksel olarak caminin sağında yapılır (Sokollu Camii ile Firuz Ağa Camii'nde soldadır). İki minareli camilerde minareler caminin iç avlu köşelerindedir. Dört minarelilerde iç avlunun köşelerindedir. Altı minareli Sultanahmet Camii'nde ise mihrab duvarına göre üç minare sağda üç minare soldadır.
En uzun minare Selimiye Camii minaresidir. Boyları 71 metre (Külah ve alemi dahil ile) 85 metre, her biri üçer şerefeli bu dört minare İslâm aleminin en uzun ve en zarif minareleri olmuştur. Her ne kadara Hindistan’da, Delhi de XIII. yüz yılda yapılan kutup minare 72.50 metrelik boyu ile daha uzun ise de en altta çapı 14 metre olan bu minarelere tepeye doğru incelir. Dolayısıyla kutup minarenin estetiği yoktur. Selimiye'de ikisinde (camiye bitişik olanlarında) 3 ayrı yoldan 3 şerefesine çıkılan Selimiye minareleri en aşağıda gövde sadece 3.80 çapındadır. Minarelerin hepsi aynı kalınlıktadır.
En büyük minare Samerra Camii'nin spiral minaresidir. En kalın olanı 5,08 m. ile Üç Şerefeli Cami (Edirne)'dir. Şehzade Camii'nde 41,54, Ayasofya Camii'nde 50,37 (81 m olacak), Süleymaniye Camii'nde 63,80 (71 m olacak) metredir.
Minarenin taş veya tuğla gövdesi genellikle çokgendir, bazen karedir. Gövde burmalı ve yivlidir. Kabartmalar ve motiflerle süslüdür. Şerefe bindirmelikleri mukarnaslıdır. Şerefe korkulukları taştan ve oymalıdır. Minareler arasına kandil ve Ramazan ayında mahya asılır. Mimar Sinan minarede her şerefeye birbirini görmeden çıkan ayrı ayrı merdivenler yapmıştır.
Minarelerin birçoğu yüzyıllar içinde, depremlerde ve sel baskınlarında yıkılmış, yeniden yapılmıştır.
Minarenin bölümleri
Minareler Türkiye'de genelde yedi bölüme ayrılırlar.
Alem
Minarenin yapılanma açısından en üstte olan kısmıdır. Genelde metalden yapılma altın rengi bir hilalden ibarettir. Bu üst noktayı aşan sadece yıldırımsavardır.
Külah
Minareyi yağıştan koruyan koni biçimindeki kısımdır. Alemin altında bulunur.
Petek
Külahın altındaki kısmın (tek şerefeli minarelerde) ilk şerefeye kadar olan bölümüne verilen addır.
Şerefe
Müezzinin ezan veya sela okuduğu ve minareden her yöne dönmesini sağlayan balkona denir.
Gövde
Şerefe(ler)den sonra gelen ve Türk mimarisinde petekle aynı çapta ve ince olan en uzun bölümdür.
Pabuç
Gövdeyi alt ve geniş kürsüye bitiştiren küçük bir diske benzer.
Kürsü
Minarenin görünen bölümlerin en aşağıda olanıdır. Külaha benzer genişleyen bir kısmı ve altındaki bloktan oluşur. Külahın aksine alt blok dikdörtgenler prizması şeklinde yapılır. Bu bölüme küp ya da gövde de denir.
Kaynakça
Kaynaklar
- Semavi Eyice, "İstanbul'da Bazı Cami ve Mescid Minareleri", Türkiyat Mecmuası X, İstanbul 1953.