Osmanlı unvanları
Osmanlı İmparatorluğu'nda birçok soyluluk unvanları vardı. Batı uygarlıklarındaki geleneklerin aksine, birçok şark unvanlarında olduğu gibi, sınırlı yetkileri olan birçok devlet görevlisi de saltanata bağlı unvanlar alıyordu. Bu unvanlar kimi zaman birkaç kuşak boyunca babadan oğula geçebiliyordu.
Genel olarak kullanılanlar Paşa, Bey, Efendi, Kaymakam, Vali ve Kaptan-ı Derya'ydı. Tüm devlette bulunan hiyerarşik sıraya göre, şu unvanlar mevcuttu:
Osmanlı hanedanı
Osmanlı hükümdarının temel unvanları Arap ve Pers geleneklerinden esinlenerek Han, Sultan ve Padişah'tı. Tam unvanı ise uzun bir tarihsel birikimin, hükümdarın haklarını, görevlerini ve kimliğini belirten birçok ismin art arda dizilmesiyle oluşurdu.
Son dönemlerdeki bir Osmanlı padişahı şu unvanları kullanırdı: Sultan (hükümdarlık adı) Han, Osman'ın hanedanının hükümdarı, Sultanlar Sultanı, Hakanlar Hakanı, Alemlerin Rabbi'nin Peygamberi'nin Halefi ve Inançlı Savaşçısı, Mukaddes Şehirler Mekke, Medine ve Kudüs'ün Muhafızı, Üç Şehir İstanbul, Edirne ve Bursa'nın, ve Şam ile Kahire Şehirleri'nin, tüm Azerbaycan'ın, Mağrib'in, Barka'nın, Kayrevan'ın, Haleb'in, Arap Irakı'nın ve Acem'in, Basra'nın, Lahsa'nın, Dilen'in, Raka'nın, Musul'un, İran'ın, Diyarbakır'ın, Kilikya'nın, Erzurum, Sivas, Adana, Karaman, Van, Berberiye, Habeşistan, Tunus, Trablus, Şam, Kıbrıs, Rodos, Girit Vilayetleri'nin, Mora Vilayeti'nin, Marmara Denizi'nin, Karadeniz'in ve tüm sahillerinin, Anadolu, Rumeli, Bağdat, Kürdistan, Yunanistan, Türkistan, Tataristan, Çekezistan'ın, Kabardey'in iki ülkesinin, Kıpçak düzlüklerinin, Tatarların bütün ülkesinin, Kefas'ın ve komşu diyarlarının, Bosna'nın ve tebalarının, Belgrad Kalesi'nin ve Şehri'nin, Sırbistan Vilayeti'nin tüm kaleleri hisarları ve şehirleriyle, Arnavutluk'un, ve Eflâk ile Boğdan'ın, ve öbür tebaların ve sınırlarının, ve daha pek çok öbür ülkelerin ve şehirlerin İmparator'u.
Osmanlı padişahları, sembolik olarak Kayser, Mısır Sultanı, Şah gibi diğer bazı meşruiyet unvanlarını da kullanırdı.
Tahtın varisi için: Devletlu Necabetlu Velî Ahd-ı-Saltanat (hükümdarlık adı) Efendi Hazretleri, ya da Veliaht, Batı uygarlıklarında Veliaht Prens.
Diğer erkek ardıllara: Devletlu Necabetlu Şehzade Sultan (hükümdarlık adı) Hazretleri Efendi, Batı uygarlıklarında Prens.
Hanım Sultanların eşlerine: Damad-ı-Şehyari (adı) Bey Efendi.
Hanım Sultanların oğullarına: Sultanzade (adı) Bey Efendi, Batı uygarlıklarında Prens.
Kullanılan Diğer Ünvanlar
Osmanlı tarihinde her bir görev için bir unvan var ise de, alfabetik olarak aşağıda sıralanan unvanlar bu topluluğun sadece bri kısmıdır. Alfabetik sıra ile yazılan unvanlar arasında 'takma isimler' de mevcuttur.
AĞA: "Komutan". Ordudaki kıdemli görevlilere, Yeniçeri ağası ve Kızlar ağası gibi saray korumalarına verilmiştir.
AHRETLİK: "Manevi evlat". Dürrüşehvar'a verilmiştir.
AK BAŞLI: "Ak başlıklı". Aktimur'a verilmiştir.
ALP: "Kahraman asker". Daha çok ilk dönemde kullanılmakla beraber kabilevi yapılanma sona erdiği dönemde de kullanılmaya devam edilmiştir.
AMCAZADE:Amca çocuğu.
AVCI: IV. Mehmed'e verilmiştir. Hayatındaki en önde gelen uğraşısı idi. Edirne civarında kendisini bu iptilaya kaptırmıştı.
BAHİR: "Denizci"
BAHTİ: "Talihli". I. Ahmed'e verilmiş ve onun tarafından şiirlerinde maslah olarak
kullanılmıştır.
BAŞ: "Lider", "Başkan". Baş-Çuhadar" veya "Kapıcı-başı" gibi genellikle diğer unvanlarla beraber kullanılmıştır.
BEDROS: "Kurnaz". Genel bir Ermeni adıdır ve güya II. Abdülhamid'in yüz hatları itibariyle Ermeniler'e benzediğini ima için ona verilmiştir. Wittlin'in anlattığı bir hikayeye göre, Abdülhamid'in babası I. Abdülmecid değil, Abdülhamid'in annesiyle gizli aşk hayatı yaşamayı başaran bir Ermeni'dir. Abdülhamid'in annesi Trimüjgan'ın muhtemelen Ermeni olması daha kolay anlaşılır bir açıklamadır.
BEY: "Efendi", "Şehzade". Zamanla bu unvan değerini kaybetti ve daha ziyade İngilizce'deki esquire gibi nezaket unvanı haline geldi.
BEYCEĞİZ: "Küçük Şehzade"
BEYLERBEYİ: "Bölge Valisi". Büyük eyaletlerin idarecisine verilmiştir.
BEYZADE: "Şehzade oğlu". Padişahların kızlarının oğullarına verilen unvandır. İlk dönemlerdeki "Sultanzade" unvanının yerini almıştır.
BIYIKLI: "Sakallı"
BOŞNAK: "Bosnalı"
CEDDÜ'L OSMAN: "Osmanlıların Babası".Süleyman Şah'a verilmiştir.
CEMCA: "Cemşid gibi güçlü". Sultan için Doğu dillerinde kullanılan bir unvan.
CİHANDAR: "Dünyanın Efendisi". III. Selim'e verilmiştir.
CİVAN: "Genç". 2138/ Mehmed'e verilmiştir.
ÇAKIRCI: "Şahinci"
ÇAVUŞ: "Rütbeli Er", "Haberci"
ÇELEBİ: "Beyefendi". "Kibar Efendi", "Genç Efendi". II. Mehmed dönemine kadar padişah oğullarına verilen unvandır. Ayrıca I. Mehmed'e de özellikle verilmiştir.
ÇELEBİ SULTAN: "Kibar-Şehzade". 1594 yılına kadar sancak valisi olan padişah oğullarına verilmiş olan unvandır.
ÇUHADAR: "Kahya".
DAMAD-I ŞEHRİYARI: "Padişah Damadı". Padişahların kızlarıyla evlenenlere verilen unvandır. Ancak bu sadece babasının saltanatı döneminde evlenen kızların kocalarına uygulanmıştır. Ayrıca aynı isimlerdeki birkaç veziri seçmek için de bu unvan kullanılmıştır.
DAYE: "Süt Anne"
DEFTERDAR: "Hazineci"
DELİ: I. Mustafa ve İbrahim'e verilmiştir.
DİVİTDAR: "Yazma kutusunu taşıyan"
DOĞANCI: "Doğan yakalayıcısı"
DÜZME(CE): "Sahte". Kendi adına çıkan isyan döneminde ve aslı konusundaki şüpheye ifade etmek üzere Mustafa'ya verilmiş unvandır.
EBU'L FETH: "Fethin babası". II. Mehmed'e verilmiştir.
EFENDİ: I. Abdülmecid döneminden itibaren padişah oğullarına verilen unvandır. Ayrıca tarikat üyeleri arasında da bir dereceyi gösteren tabirdir.
EĞRİ: "Eğri-büğrü". Topal olan Cihangir'e verilmiştir.
EĞRİ FATİHİ: III. Mehmed'e verilmiştir.
EMİR: "İdareci", "Şehzade". Yarı bağımsız idareciler için kullanılmıştır. Ayrıca Selçıklulara bağımlı olduğu süre zarfında I. Osman için kullanılmıştır. 1402-1413 arasındaki Fetret Devri esnasında I. Bayezid'in oğullarından birinin açık şekilde üstün idareci olmadığını göstermek için yeniden kullanılmıştır.
EMİRÜ'L MÜ'MİNİN: "Müslümanların İdarecisi". Halifeye verilen isimlerden biri olup I. Selim'in Mısır seferinden sonra Osmanlı padişahlarına da verilmiştir.
Çağrı: Kral