Reasürans anlaşması
Reasürans anlaşması (trete), sigorta şirketleri ile reasürörler arasında yapılan ve risk devir esaslarını belirleyen anlaşma.
Bir reasürans anlaşmasının iki tarafı vardır: Reasürör ve sigortacı. Sigortacı, anlaşma bağlamında risk devri yaptığı için devreden (sedan) taraf olarak bilinir. Reasürör, sigortacı tarafından kabul edilen ve anlaşmadaki tanıma uyan tüm riskleri devralmak, sigortacı da bunları devretmek zorundadır. Bu nedenle, anlaşma yoluyla yapılan reasüransa "zorunlu reasürans" da denir.
Reasürans anlaşmaları, riskin paylaşılma yöntemine göre çeşitli gruplara ayrılır.
- Bölüşmeli reasürans anlaşmaları: Bu tür anlaşmalarda, sigorta primi ve hasarlar belli bir oranda sigorta şirketi ile reasürör arasında paylaşılır. Sonuç olarak sigortacının ve reasürörün devredilen risklerden elde edeceği kâr veya zarar birbirine benzer olacaktır. Başlıca türleri, aşkın bedel anlaşmaları (eksedan, surplus) ile belirli paylı (kotpar) anlaşmalardır.
- Belirli paylı anlaşmalarda, sigorta şirketi, ürettiği her poliçede reasüröre önceden kararlaştırılmış bir oranda prim devreder. Buna karşılık, reasürör, bu poliçelere ait tüm hasarlara aynı oranda katkı sağlar. Belirli paylı anlaşmalarda sigortacı ve reasürörün kâr/zarar durumu birbirine paralel gider.
- Aşkın bedel anlaşmalarında ise, sigorta şirketinin saklama payı (konservasyon) olarak maktu bir tutar belirlenir. Bu tutarı aşan primler reasüröre devredilir. Aşkın bedel anlaşmalarının belirli paylı anlaşmalardan en büyük farkı, reasüröre devredilen prim oranının poliçeden poliçeye değişebilmesidir. Bu tür anlaşmalarda genellikle saklama payının belli bir katıyla ifade edilen bir üst sınır belirlenir. Bu sınırı aşan hasarlar anlaşma kapsamında karşılanmaz.
- Bölüşmesiz reasürans anlaşmaları: Bu tür anlaşmalarda reasürör, sigortacının zararının belli bir tutarı geçmesi halinde, sadece aşan kısmı ödemekle yükümlüdür. Sigortacıya ödenen hasarla reasüröre devredilen prim arasında oransal bir bağlantı yoktur. Bölüşmesiz anlaşmalar, genellikle, bölüşmeli anlaşmalarla birlikte kullanılır. Bu anlaşmaların amacı, bölüşmeli anlaşmaların ardından sigortacının sorumluluğuna kalan saklama payının korunmasıdır. Örneğin, bir deprem felaketinde, çok sayıda poliçe hasar göreceğinden, sigortacının çok sayıda saklama payı için hasar ödemesi gerekecektir. Sigortacı, bölüşmeli reasürans anlaşması yapmış olsa bile, çok sayıda saklama payının bir araya gelmesiyle ortaya çıkacak toplam hasarı ödeyemeyebilir. Bu durumda, bölüşmesiz anlaşmalar devreye girerek sigortacının üzerinde kalan sorumluluğu azaltır.
Bölüşmasiz anlaşmaların başlıca türleri hasar fazlası (excess of loss) ve stop loss 'tur.
- Hasar fazlası anlaşmaları, kaza, deprem, sel gibi belli bir olayda ortaya çıkan hasar saklama paylarının belli bir tutarı aşması halinde, aşan kısım için devreye girer. Bu anlaşmaların maktu bir üst limiti vardır. Ayrıca anlaşmalara belli bir yıl içinde gerçekleşecek olay sayısı sınırı konulabilir.
- Stop loss anlaşmaları, olay sayısına bakmadan, bir yıl içinde saklama payına isabet eden hasarın belli bir tutarı geçmesi halinde devreye girer. Bu noktadan sonra meydana gelen hasarların saklama payları, anlaşma limiti doluncaya kadar reasürörün sorumluluğunda olacaktır. Stop loss, genellikle, iklim değişiklikleri nedeniyle yıldan yıla hasar miktarı önemli ölçüde değişen tarım sigortalarında kullanılır.
Reasürans anlaşmalarının üst sınırlarını aşan büyük tutarlı poliçeler düzenlenmesi gerektiğinde, sigorta şirketleri ihtiyari reasürans arayışına giderler. (bkz. reasürans maddesi)
İhtiyari reasürans ile zorunlu reasüransı birleştiren ve zorunlu-ihtiyari (facob) adı verilen bir anlaşma türü de vardır. Zorunlu-ihtiyari anlaşmalarda, reasürör, kendisine devredilen riskleri kabul etmek zorundadır. Ancak sigortacı, her ürettiği poliçeyi reasüröre devretmek zorunda değildir.