Sarı Bayır Harekâtı
Sarı Bayır Harekâtı/Ağustos Taarruzları | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Çanakkale Savaşı / Arıburnu Cephesi | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Osmanlı İmparatorluğu | |||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
General William Birdwood General Alexander Godley General Harold Walker General Herbert Cox General Andrew Russell General F. Shaw General John Monash General Anthony Baldwin † General Francis Johnston Yarbay William Malone † |
General Liman von Sanders Mirliva Esat Paşa Albay Mustafa Kemal Albay Mehmet Rüştü Albay Kannengiesser × Albay Ali Rıza Albay Halil Yarbay Cemil Yarbay Hasan Basri Yarbay Bötrich Yarbay Wilhelm Willmer | ||||||
Güçler | |||||||
|
| ||||||
Kayıplar | |||||||
13.000 ölü, yaralı, kayıp ve esir
|
18.000 ölü, yaralı, kayıp ve esir
|
|
Sarı Bayır Harekâtı veya Ağustos Taarruzları (İngilizce: August Offensive) Çanakkale Savaşı sırasında müttefikler tarafından Arıburnu Cephesi’ndeki çıkmazı sonlandırmak için yapılan son büyük girişim. Taarruzlar, Arıburnu Cephesi’nin kuzey (sol) bölümünden, takviyeli bir Anzak tümeni tarafından gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda güneyden de (sağ) bir Avustralya tümeni bir şaşırtma taarruzu gerçekleştirmiştir. Harekâtın stratejik hedefi, müttefiklerin "Sarı Bayır" olarak adlandırdığı Kılıçbayırı, Düztepe, Conkbayırı ve Kocaçimen Tepe hattının işgal edilmesidir.
Anzak kuvvetlerince 6 Ağustos 1915 tarihinde başlatılan bu taarruzlarla aynı günün akşamı, yeni kuvvetlerle oluşturulan İngiliz 9. Kolordusu Suvla Koyu’na çıkartılmıştır. Bu bağlamda Anafartalar Cephesi olarak üçüncü bir cephe açılmıştır. Devamında İngiliz 9. Kolordusu ile Anzak birlikleri koordineli bir şekilde savaşmışlardır. Bu bölgede Çanakkale Savaşı sonuna dek süren bir dizi muharebe yaşanmıştır.
Harekât öncesi
Mayıs 1915 sonlarında Gelibolu'da tüm cephelerde durum mevzi savaşına dönüşmüştü. Akdeniz Seferi Kuvvetler Komutanı General Ian Hamilton'un istediği takviyelerde parça parça Limni ve Gökçeada'da toplanmaktadır. General Hamilton bu kuvvetlerle cepheyi açacak bir plan hazırlıklarına girişmiştir. General Hamilton’un planı, Suvla Koyu’na çıkartılacak İngiliz 9. Kolordusu ile birlikte, Anzak Kolordusu’nun takviyeli bir tümeninin eş güdümlü taarruzuna dayanmaktadır. Asıl taarruz Anzak tümeni tarafından uygulanacaktır.
Ancak bu operasyon öncesinde, Osmanlı Komutanlığı’nın dikkatini harekât bölgesinden başka yöne çekebilmek için, yanıltıcı taarruzlar planlanmıştır.
Bunlardan ilki Seddülbahir Cephesi’nde uygulamaya konulmuştur. 6 Ağustos sabahı General Hunter-Weston komutasındaki İngiliz 8. Kolordusu, Seddülbahir Cephesi’nde Alman general Trommer’in 14. Kolordusu mevzilerine taarruza geçmiştir. Bir hafta süren ve Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinen çatışmaların başlarında mevziler birkaç kere el değiştirmiş olsa da İngiliz taarruzunu sonuçsuz kalmıştır.
İkinci operasyon, Arıburnu Cephesi'nin güney kesiminden Kanlısırt'taki Osmanlı mevzilerine yönelmiştir. Kanlısırt Muharebesi olarak bilinen bu çatışmalar sonucunda Anzak birlikleri Osmanlı siperlerini işgal etmişlerdir.
Taarruz hazırlıkları
Anzak kolordusu'nun ileri harekatını desteklemek için takviye kıtalar aktarılmıştır. Daha önce Seddülbahir Cephesi'ne çıkartılmış olan 13. İngiliz Tümeni ve Hint Tugayı ile Gökçeada'da beklemekte olan 10. İngiliz Tümeni'nden bir tugay Arıburnu Cephesi'ne aktarıldı. Bu takviyenin toplam silahlı mevcudu onyedibindir.
Takviyelerin karaya çıkartılmasından önce Anzak Kolordusu'nun mevcudu yirmibin idi. Eklenecek onyedibin kişinin gizlenebilmesi için günler öncesinden gizli korunaklar, depolar ve bağlantı tünelleri kazılmıştır. Takviye kuvvetler, 3 Ağustos akşamından başlanarak son üç gece içinde sahile çıkartılmıştır
Taarruz Planı
Anzak kuvvetleri, iki kol halinde cephenin sol kesiminden kuzey yönünde ilerleyecek, daha sonra sola çark ederek doğu yönünde ilerlemelerini sürdüreceklerdir. Daha güneyde olan sağ kol Şahintepe üzerinden Conkbayırı’nı ele geçirecektir. Sol kol ise Ağıldere'de ikiye ayrılarak Kocaçimen Tepesi’ni ve Besim Tepe’yi ele geçirecektir.
Taarruz, Anzak çıkartma bölgesinin kuzeyinde konuşlanmış bulunan Avustralya ve Yeni Zelanda birliklerinden oluşan ve General Godley komutasındaki 2. Anzak Tümeni tarafından gerçekleştirilecektir. Bu tümen takviyeli bir tümen olup dört piyade tugayı, iki piyade alayı ve bir dağ topçu tugayı olmak üzere yirmi bin savaşçı mevcudu vardır.
Her iki kol için de yaklaşık ikişerbin kişilik örtü kuvveti oluşturulmuştur. Bu öncü kuvvetler, taarruz hattı üzerindeki Osmanlı direnç noktalarını atarak ilerleyecek ve ana kuvvetlere yol açacaklardır. Harekatın ileri aşamalarında da taarruzun kanatlarını örteceklerdir. Bu amaçla her iki öncü kola, ayrı hedefler verilmiştir. Öncü kuvvetler, 6 Ağustos gecesi saat 22:00 ‘da ileri harekata başlayacaklardır. Saat 22:30’a kadar hedeflerine ulaşacakları öngörülmektedir. Ana taarruz kuvvetleri ise saat 22:45’de ileri harekata başlayacaklardır.
Sağ kanat öncü kuvveti, General A.R. Russell komutasında iki Maori bölüğünü de kapsayan, ağırlıklı olarak hafif süvari kıtalarının yaya askerlerinden oluşan, yaklaşık iki bin kişilik bir kuvvettir. Hedefleri Halit - Rıza Tepesi, Keskin Tepe, Pilav Tepe ve Yayla Tepe'dir. Sol kanat öncü kuvveti ise General J.H. Travers komutasında yaklaşık aynı güçte bir kuvvetlerdir.
Sağ taarruz kolu, General F.E. Johnston komutasında, bir piyade tugayı, bir dağ bataryası ve bir istihkam bölüğünden oluşmaktadır. Hedefleri Conk Bayırı'dır. Sol taarruz kolu ise General Herbert Cox komutasındaki 29. Hint tugayı, General John Monash komutasındaki 4. Avustralya tugayı, bir dağ bataryası ve istihkam bölüğünden oluşmaktadır. Savaşçı mevcudu beş bin kişidir. Hedefleri Kocaçimen Tepesi ve Besim Tepe'dir.
Her iki taarruz koluna da sadece makineli tüfeklerin taşınması için katır özgülenmiştir. Erat, 200 atımlık cephane, iki günlük erzak da dahil olmak üzere yaklaşık 40 kg. yüklüdürler. Ayrıca her sekiz askere bir kazma ve kürek verilmiştir.
Esasen taarruz için seçilen arazi, son derece sarp, sık fundalıklarla kaplı bir arazidir. Askeri bir harekata girişilmeye elverişsiz olduğu düşünülerek Osmanlı tarafınca az bir kuvvetle (yaklaşık toplam 1.500 kişilik iki tabur) tutulan bir arazidir. Osmanlı kurmayı bu bölgede sadece gözetleme postaları tutmaktadır. Anzak taarruzunun asıl amacı da bu boşluktan yararlanmaktır, Osmanlı tarafı yeterli kuvveti bu bölgeye kaydırmadan önce sırtlara hakim olabilmek. Dolayısıyla Osmanlı postalarını hızla atıp ilerlemek ve gün doğmadan söz konusu sırtlara hakim olabilmek, başarının temel şartıdır.
Erata, tüfeklerin boş olması emredilmiştir. Osmanlı mevzilerinin baskın tarzında, silah kullanmadan süngü hücumuyla ele geçirilmesi istenmektedir. Ancak, gecenin sessizliğinde bu denli kalabalık insan gruplarının sessiz ilerlemesi olanaksızdır. Osmanlı gözcü postaları sesleri duymuş ve silah kullanmıştır. Silah sesleri geniş bir alanda gözcü postalarını alarma geçirmiştir.
Taarruz
Her iki öncü kuvveti 6 Ağustos 1915 akşamı saat 22:00'de yürüyüşe geçmiştir. Bulundukları dere yataklarından değil ama hedeflemiş oldukları sırtlardan, güneyden muharebe sesleri duyulmaktadır. Bunlar, Seddülbahir Cephesi'nde 6 saat önce başlamış olan Kirte Bağları Muharebesi'nin ve Arıburnu Cephesi'nin güneyinde 4,5 saattir sürmekte olan Kanlısırt Muharebesi'nin sesleridir. Aynı dakikalarda kuzeydeki Suvla Koyu'nda ise İngiliz 9. Kolordusu'nun öncü birlikleri karaya çıkmaktadır.
Sağ öncü Kuvveti
General A.R. Russell komutasındaki sağ örtü kuvvetinin ilk hedefi olan Halit Rıza Tepesi’ndeki Osmanlı mevzileridir. Tel örgü kullanılarak tahkim edilmiş bu güçlü mevziler, haftalardır deniz topçusu tarafından gecenin belirli saatlerinde dövülmekteydi. Her akşam 21:00 – 21:30 arasında projektörlerle aydınlatılarak dövülen bu mevzilerde Osmanlı askerleri, bombardıman süresince geri hatlara çekilmekteydiler. 6 Ağustos gecesi haftalarca uygulanan bu aldatmaca işe yaradı ve Anzak baskını savunmayı hazırlıksız yakaladı. Öncü kuvvetine bağlı bir birliğin, projektörler kayar kaymaz giriştiği ani bir süngü hücumuyla, kısa sürede Osmanlı mevzileri düştü.
Keskin Tepe, zorlu bir çarpışmanın sonucu işgal edilmiştir. Ardından ilerlenilen Pilav Tepe işgal edilmiştir.
Yayla Tepe’deki Osmanlı siperlerine taarruz eden alay ise sert direnişle karşılaşmış, bölük komutanı da dahil olmak üzere dörtte bir mevcudunu yitirmiştir. Buradaki Osmanlı mevzileri 1,5 saatlik bir çatışmanın sonunda işgal edilebilmiştir. Bu kayıplara karşın hedefleri olan sırtlara ulaşmışlardır.
Sağ kanat öncü kuvveti hedeflerine, planda öngörülenden yaklaşık iki buçuk saatlik bir gecikmeyle ulaşabilmiştir.
Sol öncü kuvveti
Sol kanat öncü kuvveti, daha zayıf bir dirençle karşılaştı ve hedeflerini planda öngörülen süre içinde ele geçirdi.
Sağ taarruz kolu
Kıtaların harekete geçmelerinden kısa bir süre sonra Yayla Tepe’den halen silah sesleri geldiği duyuldu. Bunun üzerine General Johnston, taarruz kolunu bekletme kararı almıştır. Kırk beş dakika beklenildikten sonra harekete geçilmiştir. Ardından öncü kuvvetin Pilav Tepe’ye henüz ulaşmadığı anlaşıldığı için kollar yeniden durmuş, iki bölük destek için Pilav Tepe yönünde hareket ettirilmiştir. Tekrar harekete geçilmesi saat 02:30’u bulmuştur.
Bu gecikmelerden sonra taarruz kuvveti Ağıl Dere’de ikiye ayrılmıştır. Kollar, Sazlı Dere ve Çaylak Dere’den ilerlemişlerdir. Plana göre her iki kol, en geç saat ikide Şahin Sırtı’nın başlangıcında birleşeceklerdir. Taarruz kolunun bir taburu dışında diğer kuvvetler bu noktaya ulaştığında General Johnston, geciken taburu beklemeye karar vermiştir. Sazlı Dere’den ilerleyen tabur, yerli Rum rehberin yolu şaşırması sonucu geçilmesi olanaksız bir uçurumun kenarına ulaşmıştır. Gece karanlığında ve dar patikada geri dönmeye çalışan tabur iyiden iyiye karışmıştır.
Sonuç olarak General Johnston ve birlikleri, saat 04:30 dolaylarında gün doğduğunda hala bu tabur beklenmekteydi. Oysa planda Conk Bayırı’nın gün doğmadan bir saat önce işgal edilmesi öngörülmüştü. General Johnston komutasındaki Anzak birlikleri, saat 06:30 dolaylarına kadar geride kalan taburu beklediler. İşgal etmiş oldukları Şahin Sırtı, Conk Bayırı'na 1. km. mesafedeydi. Conk Bayırı'nda ise bir topçu bataryasını korumakla görevli 20 askerden başka Osmanlı kuvveti yoktur.
Sol taarruz kolu
Yerli Rum rehberin kestirme bir yol önermesi üzerine taarruz kolu bu yönde ilerlemeye başlamıştır. Dar bir dere yatağından ilerlenirken Osmanlı gözcü postalarının iki yandan ateşiyle karşılaşıldı. Kol, beklemeye alınırken direnişi kırmak için gönderilen iki bölük, yer değiştirerek ateş açan direnci kırmakta fazlasıyla zorlanmıştır. Değişik yönlerden duyulan silah sesleri de beklemekte olan asker arasında yer yer paniğe yol açmıştır. Dolayısıyla bu iki bölüğün dönüşü beklenirken önemli zaman kaybı ortaya çıkmıştır. Altı yüz metreden daha kısa olan bu dar geçidi aşmak üç saat almıştır. Daha ileride ise sık dikenli çalılıkları geçebilmek için kol yeniden durmuş, geriden istihkamcıların gelip bir patika açmaları zorunlu olmuştur.
Ağıl Dere’deki düzlüğe ulaşıldığında ay doğmuş, ortalık hafiften aydınlanınca Osmanlı gözcülerinin iki yandan ateşi başlamıştır. İki tabur her iki yana taarruza kaldırılmış, üçüncü bir tabur da ileri sürülmüştür. Kısa süre sonra ilerleyen bu tabur da ateşe uğramıştır. Sık çalılıklar arasında rahatlıkla gizlenebilen az sayıdaki Osmanlı erat, gün doğumuna kadar ateşi sürdürmüş, cephanesi biten çekilmiştir. Bu çatışmalar sırasında taarruz kolu komutanı olan General Cox da hafif şekilde yaralanmıştır.
Gün doğduğunda sol taarruz kolu kuvvetleri, Damakçılık Bayırı üzerinde siper kazmaya başladılar. “Erat, sallanıyor ve her duruşta yere atılarak uyuyordu.”.[1]
General Cox, 7 Ağustos sabahı, General Monash'ın Yeni Zelanda taburunu, Sih kıtalarıyla takviye ederek Kocaçimen Tepesi üzerine taarruz emri vermiştir. Ancak tugay komutanları, eratın bugün için ileri bir harekata girişemeyecek kadar bitkin olduğunu bildirmesi üzerine kararından vazgeçmek zorunda kalmıştır. Bunun üzerine ihtiyatta tutulan 39. Tugay'ın kendi emrine verilmesi için tümen komutanı General Godley'den onay almıştır. Ancak tugayın dört taburunun da yanlış anlaşılmalar nedeniyle yanlış yönde yürüyüşe geçmiştir. Geri çevrilmeleri gün boyunca sağlanamamıştır. Sonuç olarak sol taarruz kolunun Avustralya Tugayı gün boyu bir ileri harekata girişemedi. Hint Tugayı ise öylesine dağılmıştı ki, onlar da ileri harekata geçirilemedi.
Osmanlı Tepkisi
Saat 04:30’da 19. Tümen komutanı Mustafa Kemal Bey, ihtiyattaki bir tabur ve iki bölükten oluşan bir kuvvete, Kocaçimentepe ve Conkbayırı yönünde hareket emri vermiştir. Aynı saatlerde Kuzey Grup (Arıburnu Cephesi) Komutanı Esat Paşa da 9. Tümen’e aynı bölgeye hareket emri verdi.
Kuzey Grubu komutanı Esat Paşa, elindeki tek ihtiyat tümeni olan 9. Tümen'in komutanı Albay Hans Kannengiesser’e, tümenin üç alayından ikisiyle Conk Bayırı’na hareket etmesi emrini vermiştir.
9. Tümen komutanı Albay Kannengiesser, 7 Ağustos 1915 sabahı, saat 06:00 dolaylarında, kendi birliklerinden önce Conkbayırı’na ulaştığında Suvla koyunda yapılmakta olan çıkartmayı görür, ancak Conk Bayırı’nda henüz bir düşman harekâtı yoktur.
Kannengiesser, saat 07:00 dolaylarında sırta doğru ilerleyen Anzak askerlerini görmüştür. Bunlar, 4. Avustralya Tugayı’nın Auckland Taburu’nun keşif koludur. Tabura, Conk Bayırı’na taarruz için hazırlık yapmaları, bu arada askerin kahvaltı etmesi emredilmişti. Tabur komutanı Yarbay R. Young, gerekli emirleri verdikten sonra bir keşif kolu oluşturarak Conkbayırı yönünde ilerlemekteydi.
Albay Kannengiesser, bölgedeki bir top bataryasını korumakla görevli 20 askere, bu kol üzerine ateş açma emri vermiştir, elindeki tek kuvvet budur; henüz kendi kuvvetleri bölgeye ulaşmamıştır. Bu ateş üzerine Avustralyalılar geri çekilmiştir. Yarbay Young tabura, topçu desteği olmadan buraya yapılacak taarruzun başarılı olamayacağı yönünde rapor vermiştir.
Kısa bir süre sonra Mustafa Kemal Bey’in gönderdiği iki alay da savunmaya katılmıştır. Albay Kannengiesser’in yaralanmasından hemen sonra, saat 08:00’de kendi tümenin 25. Alayı da Conkbayırı’na ulaşıp siperlere girmiştir.
Kocaçimentepe’de ise Mustafa Kemal Bey’in sevk ettiği tabur bölgeye ulaştıktan sonra 9. Tümen’in 64. Alayı da onlara katılmıştır.
Gerek Kocaçimen Tepesi’ne, gerekse Conkbayırı’na ulaşan bu birliklere, gece cephanesini tüketerek sırtlara doğru çekilen askerler de parça parça katılmaktadır.
Kocaçimen Tepesi'nde taarruzun ilk günkü dalgası bu şekilde durdurulmuştu. Ancak Anzak Kolordusu'nun sağ taarruz kolu, Conkbayırı yönündeki taarruzunu yenilemiştir. Saat 09:00’da Birleşik Donanma, yoğun topçu ateşiyle bir saat boyunca Conkbayırı’nı dövmüştür. Saat 10:30’da General Francis Johnston komutasındaki Anzak sağ taarruz kolunun iki tugayının (savunmanın üç katı bir kuvvetle) taarruza kalkmıştır. İlk taarruz dalgasını oluşturan üç bölük 100 metreden az ilerleyebilmiş, yoğun ateş altında 250 erat ve subayını kaybederek taarruzu durdurmak zorunda kalmıştır. Sağ Taarruz kolu komutanı General Johnston, harekât komutanı General Godley’e gönderdiği raporda, hava kararana dek ileri bir harekât yapılmasına olanak olmadığını bildirmiştir.
Seddülbahir Cephesi komutanı Vehip Paşa'nın bölgeye sevk ettiği 4. Tümen'in öğle saatlerinden itibaren parça parça bölgeye ulaşmasıyla savunma pekiştirilmiştir. Tümen komutanı Yarbay Cemil Bey, Conkbayırı'ndaki Osmanlı kuvvetlerinin komutasını üzerine almıştır.
General Liman von Sanders, Güney Grubu ve Anadolu Grubu bünyesindeki ihtiyat kıtalarının derhal Anafartalar bölgesine kaydırılması emrini verirken, Saros Grubu’nun iki tümeni, Saros Grup Komutanı Albay Feyzi (Tümay) Bey komutasında bölgeye hareket etmiştir.
Sarı Bayır Harekâtına katılan Anzak Tümeni'nin 10 Ağustos 1915 tarihine kadarki harekâtları, Conk Bayırı, Besim Tepe ve Kocaçimen Tepesi’ne ard arda girişilen taarruzlardır. Conk Bayırının güneyi ve 261 Rakımlı Tepe, 8 Ağustos günü Wellington Taburu'na mensup Yeni Zelandalıların eline geçmiştir. Yeni Zelandalıları yamaçlardan atmak için 10 Ağustos'a kadar yapılan karşı taarruzlar başarısız olmuştur. Kocaçimen Tepesi ve Besim Tepe’deki Osmanlı savunması ise buraya yönelen taarruzları püskürtmüştür.
10 Ağustos Osmanlı Karşı Taarruzu
Anafartalar Grup Komutanlığı'na 8 Ağustos tarihinde atanan Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, aynı gün Anafartalar Cephesi'nde Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen taarruzu yönetmişti. Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, Anafartalar Grup Komutanlığı’na atandığında bir harekât planı yapmıştır. Buna göre 9 Ağustos günü Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında savunmada kalacak, Anafartalar kesiminde taarruz edecektir. İzleyen 10 Ağustos günü ise Anafartalar kesiminde savunmada kalarak Kocaçimen Tepesi - Besim Tepe - Conk Bayırı hattında taarruz edecektir. I. Anafartalar muharebelerinin sonlanmasından hemen sonra ikinci günkü planını yürütmek üzere karargâhıyla birlikte Conk Bayırı’na hareket etmiştir. Hava karardıktan sonra bölgeye ulaşıp, 8. Tümen komutanı Albay Ali Rıza (Sedes) Bey ve 9. Tümen komutanı (vekaleten) Yarbay Cemil Bey’e, sabah erken saatlerde taarruz emri vermiştir.
Conk Bayırı’nda 10 Ağustos sabahı saat 04:30’da Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, 8. Tümen’in ilk hat siperlerinden ileri yürümüş, kırbacıyla taarruz emrini bizzat vermiştir. Bu işaret üzerine başlayan süngü taarruzu ile 8. Tümene bağlı alaylar, bir anda tepenin batı yamaçlarındaki İngiliz siperlerine girmiştir. Kısa süreli bir boğuşmanın ardından iki İngiliz taburundan sağ kalanlar düzensiz bir biçimde geri çekilmişlerdir. Çekilen İngiliz eratı izleyen Osmanlı 23. Alayı, 300-400 metre ilerleyerek Ağıl bölgesinde General Baldwin’in tugayı ile çarpışmıştır. Çanakkale Savaşının en kanlı çatışmalarından biri olan bu boğuşmalar saatlerce sürmüş, Tuğgeneral Anthony Baldwin ve kurmay başkanı bu çatışmalarda hayatını kaybetmiştir.
Güney Grup (Seddülbahir Cephesi) Komutanı Vehip Paşa’nın, kendi cephesini zayıflatma riskine rağmen gönderdiği iki alaydan biri olan 28. Alay, Şahin Sırtı'na kadar ilerlemiş ancak müttefik deniz ve kara topçusunun ve Yeni Zelanda makineli tüfeklerinin yaylım ateşi nedeniyle daha ileri gidememiştir.
Besim Tepe bölgesinde taarruz eden Osmanlı 9. Tümeni, yamaçlara tutunmaya çalışan az sayıdaki Gurka ve İngiliz kuvvetini geri atmıştır.
Her iki taarruzda müttefik cephesi 500 - 1.000 metre geri atılmıştır. Düşman denize dökülememiştir ancak Sarı Bayır hattı kurtarılmıştır.
10 Ağustos muharebelerinde 14. Alay komutanı Binbaşı İ. Hakkı Bey şehit olmuş, 23. Alay komutanı Yarbay Recai Bey ve 24. Alay komutanı Binbaşı Nuri Bey yaralanmıştır. Aynı gün bir şarapnel parçası Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey’in sol göğsüne çarpmıştır. Sol göğüs cebindeki saat, şarapneli karşılamış ve Kurmay Albayı mutlak bir ölümden kurtarmıştır.
Arıburnu Müttefik kuvvetleri komutanı General William Birdwood'un, takviyelerle birlikte 37.000 kişiye ulaşan kuvvetleri, dört günlük çatışmalar sonunda ölü ya da yaralı olarak 12-13.000 kayba uğramıştır. Müttefik kuvvetleri komutanı General Ian Hamilton'un, elindeki tek taze kuvvet olan 54. Tümeni emrine verme önerisini General Birdwood reddetmek zorunda kalmıştır. Çünkü Anzak ileri hatları, son Osmanlı taarruzlarıyla takviye edilebilir olmaktan çıkmıştır. Takviye edildiklerinde yeni birliklerin ikmalinin sağlanması olanaksızdır ayrıca ileri hatlarda yeterli mevzi yoktur.
Sonuçlar
Müttefik kuvvetler, aradaki hatları aşarak Osmanlı tarafının son savunma hattına kadar ilerlemişlerdir. Sarı Bayır sırtları, gerçekten de Osmanlı kuvvetlerinin tutunabileceği son çizgidir. Bu sırtlara ulaşıldığında Gelibolu Yarımadasının her iki yanı da göz önündedir ve rahatlıkla ateş altına alınabilir. Hemen hemen tüm araştırmacı ve tarihçiler bu konuda görüş birliği içindedir. Taarruz kuvvetlerinin bu sırtlara kadar ilerleyebilmesinin nedeni, Osmanlı tarafının, bölgeyi bir taarruza ihtimal vermediği için sadece zayıf gözcü postalarıyla tutması olduğu genel kabul görmektedir. Osmanlı kurmayı, bölgenin son derece sarp bir arazi yapısında olması ve yoğun bitki örtüsü nedeniyle, bu kesimden bir saldırı beklemiyordu. İngiliz resmi tarihi de, yeterli keşif yapılmamış böylesi zor bir arazide, gece karanlığında, ağır yükle girişilen harekâtın aşırı zorluklarını kabul etmektedir. Müttefik kuvvetler komutanı General Hamilton’un kurmay subaylarından olan General C.F. Aspinall-Oglander, barış zamanında, gündüz gözüyle, kusursuz haritalarla dahi bu arazinin, planda öngörülen sürede aşılmasının olanaksız olduğunu belirtmektedir.
Sonuç olarak her ne kadar bölgedeki Osmanlı ileri postaları atılmış ve söz konusu sırtlara yanaşılmışsa da, harekat, hedeflenen Sarı Bayır sırtlarının ele geçirilememesi nedeniyle müttefikler açısından tam bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Osmanlı tarafının değerlendirmesi bir bakıma haklı çıkmıştır; zorlu arazi yapısı ve bitki örtüsü geniş çaplı bir askeri harekât için olağanüstü güçlükler getirmektedir. Bu güçlüklere, Osmanlı gözcü postalarının yıpratıcı direnişi eklenmiş ve taarruz kuvvetleri gün ağarırken taarruz kapasitelerini yitirmişlerdir. Hemen ardından Osmanlı tarafı, bu gecikmelerden yararlanarak takviye birliklerini harekete geçirmiş ve sırtları savunur hale gelmiştir.
Referanslar
- ↑ …Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Askeri Harekatı - General C.F.Aspinall…
Kaynakça
- Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Askeri Harekatı - General C.F.Aspinall - Oglander (General Ian Hamilton'un karargah subaylarından)
- Alçıtepe'den Anafartalar'a Çanakkale Kara Muharebeleri - Tuncay Yılmazer