Savaş Buldan

Savaş Buldan

Savaş Buldan (1964, Yüksekova, Hakkâri - 4 Haziran 1994, Yığılca, Bolu), Susurluk skandalına karışan Kürt kökenli Türk vatandaşı. Siyasetçi Pervin Buldan'ın eşidir. Haziran 1994'te kimliği bilinmeyen kişilerce kaçırıldı ve öldürüldü.

Yaşam öyküsü

Babasının adı Şükrü olup, Susurluk Raporu'na göre 1979'dan itibaren Yüksekova'da PKK paralelinde faaliyet gösterdi.[1] Mart 1979'da Yüksekova'da meydana gelen olaylarla ilgili olarak yargılandı. Yine Susurluk raporuna göre, 1980'de Kızıltepe ve Diyarbakır'da Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK) ile PKK arasındaki çatışmalar esnasında bazı PKK mensuplarını evinde barındırdı.[1]

1986'da teyzesinin kızı Pervin Buldan ile evlendi.[2][3] Haziran 1992 itibariyle İstanbul'da ikamet ederken, uyuşturucu ticaretinde bulunup ve elde edilen gelirin büyük bir bölümünü PKK'ya aktarmakla suçlandı.[1][2] 28 Temmuz 1992'de İstanbul Haznedar'da ele geçirilen silah ile ilgili olarak gözaltına alındı ve sevk edildiği Devlet Güvenlik Mahkemesince tutuklandı.

Öldürülüşü

Savaş Buldan, 2 Haziran 1994'te İstanbul Yeşilyurt Çınar Oteli'nden, polis kimlikli, polis yelekli ve telsizli sekiz kişi tarafından [4] Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'la birlikte kaçırıldı ve sonrasında öldürüldü.[5]. Buldan ve arkadaşlarının cesetleri, 4 Haziran 1994'te Bolu'nun Yığılca ilçesi Melen çayı kenarında bulundu. İşkence yapıldığı, vücudunda yanık izleri görüldüğü, derisinin soyulduğu, göğsüne ve başına kurşun sıkıldığı otopsi raporu ile belgelendi.[4] Tansu Çiller 4 Kasım 1993'te yaptığı bir konuşmada, "Elimizde PKK’ya yardım eden Kürt işadamlarının listesi var. Listede 60 kadar isim bulunuyor. Devlet PKK’yla olduğu gibi, PKK’ya mali destek sağlayanlarla da her biçimde mücadele edecektir." demişti.[6]

Cinayet, diğer faili meçhul cinayetlerle birlikte Susurluk Davası'nda söz konusu edildi.[1] Eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın’ın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği ifade sonrası İstanbul ve Bolu-Adapazarı-Sapanca üçgeninde cinayete ilişkin keşifler yapıldı.[7] Pervin Buldan davaya müdahil olma isteğiyle başvurdu.[8][9] Ayhan Çarkın suikastleri itiraf etmesi sonrasında tahliye edildi.[10]

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2004 yılında, yeterli soruşturma yapılmadığı için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşama hakkıyla ilgili 2’inci maddesinin ihlal edildiğine hükmederek Türk Hükümetini suçlu buldu. Mahkeme "devlet memurlarının cinayetle ilgilerinin yeterince araştırılmaması, Susurluk Raporunda adı geçen özel timle Savaş Buldan cinayeti arasında bağlantı olasılığının göz ardı edilmiş olması" gibi gerekçelerle, davacı Nejdet Buldan’a masraflar da dahil olmak üzere 16 bin Euro, Savaş Buldan’ın dul eşi ve çocuklarına da toplam 10 bin Euro tazminat ödenmesine karar verdi.[11] Bir dönem Yüksekova belediye başkanlığı yapan ve Savaş Buldan'ın ağabeyi olan Nejdet Buldan, kardeşinin öldürülmesinden sonra ölüm tehditleri aldığı gerekçesiyle Avrupa'ya gitmiş, 19 yıl sonra 2014'te yeniden Türk vatandaşlığına geçerek Türkiye'ye dönmüş ve 2011 yılında Savaşa Mektuplar adında bir kitap yazmıştır.[12][13]

Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken ve Ayhan Çarkın'ın aralarında bulunduğu 19 kişi hakkında, Savaş Buldan, Behçet Cantürk, Namık Erdoğan gibi isimlerin de öldürüldüğü faili meçhul cinayetler hakkında "cürüm işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütün faaliyeti çerçevesinde adam öldürmek" gerekçesiyle hapis cezası istenen bir dava açıldı. MİT Kontrterör Dairesi eski başkanı Mehmet Eymür davada verdiği ifadede, "Yapılan bütün eylemelerin MGK'den çıkan kararlar ile MİT'e geldiğini ve öldürmelerin de bu çerçevede yapıldığını" belirtti.[14] Eymür ifadesinde, MİT haber elemanı Tarık Ümit'in Savaş Buldan'ı Yeşilyurt Çınar Oteli'nden aldığını, Buldan'ın "serbest bırakılması için arabasındaki 165 bin dolar, daha sonra da 1 milyon dolar vermeyi" teklif ettiğini, Ümit'in bu teklifi kabul etmeyip Buldan'ı Düzce’de infaz edildiği yere götürdüğünü ve burada sorguladığını, Buldan'ın eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ'a 300 bin dolar rüşvet verdiğini ve "uyuşturucu parasını PKK'ya yardım ettiğini" itiraf ettiğini ve bu nedenle Buldan'ı bizzat Ümit'in infaz ettiğini dile getirdi.[15] Ümit'in işlediği bu ve diğer cinayetleri adli makamlara neden intikal ettirmediği sorulduğunda Eymür, “Ama devlet adına yaptığını söyledi” demekle yetindi.[15]

Kaynakça

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/10/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.